Yol Boş Filan
19 Mayıs 2016, 18.32 A- A+''Yaşam deneyler bütünüdür. Ne kadar çok deney yaparsanız, sizin için o kadar iyi.'' Ralph Waldo EMERSON
1 ay'ı aşkın no-internet yazarlık detoksundan çıktıktan sonra sanal denen, ama yazma isteğine tutkuyla köle olanlar için oldukça reel olan blogger meşgalesine yeniden start verdim (sanırım). Şimdi ne yazacağım, yazının sonuna kadar geveleyip duracak halim var desem dürüst olurum :) İlk elin günahı olmaz nasılsa dimi sayın yazı onaylayıcı yöneticiler. Sonuçca şu an için kervan yolda dizilir anonimine S.O.S göndermek tek çarem.
Transandantalizm saptamasını kanıtlamadan göçüp gitmesini görmezden gelirsem Emerson'a 23. yüzyıla belki 24. yüzyıla kadar nefes alma şansı verebilirim. İyi birkaç hafta geçirdim bu avansımı Emerson'a harcayarak berbat edebilirim pekãlã. Kimler~kimler için berbat
ettiğimi düşünüyorum da Emerson can ya :) Ben daha şu yazımı deney aracı yapmaktan ürküm ürküm ürkerken adam her olgunun üzerine çıkabilirsiniz demiş. Sırf iyilik yaparak.
İhtimal odur ki, o da diğer hepsi gibi işi tadında bırakmayı rutinden saymış ama diğerlerinin rutinine saplanmayı riskten saymamış. Bu aklına gelmiştir tabi, fakat kendine konduramamıştır bay mükemmelimiz. Nihayetinde ''sen yaparsın edersin, kim tutar seni'' gaz akışının da bağlı olması gereken herhangibir yasa olmalı dimi ama. Bunların frenleri yokmuş, ama yolları da boşmuş demek ki, ki korkmamışlar. E tamam işte 24. yüzyıla kadar yol boş dedik, anlamam ki daha ne isterler:) Bu arada kaynamasın, Türkçe insanı eğlendiren sürpriz imalatlara gebe harika bir dil ya:)
Bir dakika ya hatırıma nereden geldi şimdi bu. Yolumu değiştirmiştim o esnada bir duvar resmi görmüştüm. Sonra bana çok lazımmış gibi o resmi tutan sıvayı. Sonra o resmi sivrilten diğer boş duvarları. Onları tutan toprağı, toprağı tutan bulutları güneşi filan. Aklıma geldi ki tarihçemizde en önce hep resim vardı. Nesnelerle figürlerle ağzımızdaki buk ho hu du gur mur gibi hırıltıları sözlere çevirdik. Bu yazımı olabildiğince sığ tuttum ama sonraki yazımın konusunu belirledim. Yok bu konuyu belirlemekten vazgeçtim başka bir şeyin üzerine yazacağım. Bilmiyorum ya belki de bunu yazarım bilmiyorum. Şu anda kendimle durduk yerde kavga ettiğime inanamıyorum. Neyse meğer ortalıkta kervan yokmuş ki. Ben şu anda durakta beklermişim de yolculuk hayali kurarmışım meğer :) Görüşmek üzere sayın okur.
YORUMLAR
Kaleminize-klavyenize- Sağlık....
Sık kullanılan sözcükler, kişinin hayata bakışı hakkında ipuçları verirler.
Şimdi bu girizgah aracılığıyla, sizin Emersoncan'ınıza teessüflerimi yolluyorum, ha ulaşır, ulaşmaz umurumda FALAN değil.:)
"Ne kadar deney, o kadar iyi..." ha? Deney yapmaktan yorgun düştük, bunun neresi iyi? Düşe kalka, detaylar icad ede ede, o detaylarda boğula çırpına, gazlara tuzlara gark olup soluksuz kala kala helak olduk. Keşke bırakaydık da, o söz ettiğiniz " buk ho hu du gur mur gibi hırıltılar"la devam edeydik, Ateş neyse de şu tekerleği icad etmeyeydik, avlanarak beslenip av olarak öleydik en sadesinden...
Yazı dilinizde, ileride iyi şeyler okuyabileceğimizin ayak sesleri duyuluyor. Bekliyorum kendi adıma. Haydi gazanız mübarek ola.
Teşekkürler.