gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Simitçi Amca.

19 Şubat 2013, 19.10
A- A+
Bundan bir kaç gün önce bir blog yazarı arkadaşımız iyi niyet adlı bir blog yazısı yazmış ve bende konunun içeriğini beyendiğim için o bloga bir iki yorumda bulunmuştum.
Gelin görün ki o yazının üzerinden pek fazla bir zaman geçmemiş olmasından dolayı bir kaçgün önce iyi niyetin bazen nasıl bir komedi haline dönüşebildiğini sizlerle paylaşmak istedim.

Bir kaç gün önce işlerim dolayısı ile sabah ekrenden evden çıkmam gerekiyordu.O kadar yoğun bir gün beni bekliyordu ki ; nerdeyse sabahın ilk ışıkları yer yüzüne daha ulaşmamıştı ben ayaklandığımda.
Tabi ister istemezde evden tam anlamıyla bir kahvaltı yapamadan sadece ufak bir ekmek parçasının arasına peynir koyup yedikten sonra çıkmak zorunda kalmıştım.
Dediğim gibi benim için çok uzun bir gün beni bekliyor herşeyin saati saatine birbirine kavuşması gerekiyordu.
Sabah evden çıktıktan sonra bir kaç gün önce zor zahmet doktordan almış olduğum randevuma gidip bazı kontroller yaptırmam ve daha sonrada bazı kurumlara giderek benim için önem teşkil eden görüşmelerimi yapmam gerekiyordu.Herşeyi kafamda bir önceki günden planlamış işlerim bittikten sonrada evime gelip güzelce bir istirahat etmeyi planlamaktaydım.
Sabah evden çıkıp, almış olduğum randevuma zaamanında yetişmenin huruzu ile kontrollerimi yaptırdım.

Öğlen arası saatine doğru kontrollerim bitti ve bazı kurumlardaki görüşmelerimi ve evrak işlerimi halletmek için yola koyuldum.
Buralardaki işlerimide sırası ile bitirdikten sonra havanında güzel olduğunu düşündüğümden sahil kenarında hem biraz yürüyüş yapmak hemde bir nebze olsun denizin temiz havasını solumak niyeti ile sahil kenarına indim..

Belli bir süre deniz kenarında yürüdükten sonra, sabah kahvaltı yapmadığımdan ve deniz havasının da etkisi ile midemden hicaz makamında seslerin geldiğini duymaya başladım.

Gün içerisinde baya bir koşturmacadan sonra epeycede bir yorgunluk oluşmıştu üzerimde,ve az ileride bir simit arabasının olduğunu gördüğümde yavaş ve ağır adımlarla simitçinin yanına vardım.
Ve herşey o anda başladı..

Ben : Selamün aleyküm
Simitçi : ve aleyküm selam
Ben : Abim bir simit birde ayran verimisin.?
Simitçi : Tabi buyur.
Ben : Borcum nedir.?
Simitçi : 2 TL. versen yeter.

Ben : Buyur abim, Hayırlı işler olsun dedim ve az iler deki banka oturmaya karar vermiştim ki ;

Simitçi abim kısık bir sesle ; ya yiğenim ben biraz sıkıştım şurda wc ye kadar gidip geleyim sen 5 dk idare edermisin burayı gelen simit isteyen olursada verir parasını alır arabanın para kısmına bırakırsın dedi.
Bir an düşündüm kendi kendime yok desem olmaz demsem yine olmaz.
Neyse kırmadım simitçi abimizi, sanki Usain Bolt gibi 100 metreyi nasıl koştu ben anlayamadım bile, bir anda gözlerden kayboldu simitçi abim.

Bende simitçi abimizin sandalyesine güzelce oturdum bir yandan simidimi yiyiyorum bir yandanda ayranımı yudumluyorum.
Aradan 5-10 dk zaman geçti ama ne gelen var nede giden ben hala malum bir şekilde bekliyorum.
Zaman ilerledikçe ilerliyor saate bakıyorum yarım saati geçmiş, bu arada tek tük simit almak isteyenler oluyor, onlara bir yandan simit satıyor bir yandanda saatime bakıyorumdum.

Sanki simitçi amca dünya turuna çıkmış gibi bir türlü gelmek bilmiyor ha geldi gelecek dedikçe gelmiyor.
Bende laf aramızda baya bir simit satmışım 1 satte 10 tane.
Tabi bir yandanda sağa sola bakınıyorum,bakınırken de şunu düşünmekten kendimi de alamıyordum.
( Acaba kamera şakasımı bu bana yapılan ) gözlerim o saklanan kameraları arıyordu.
ahh bir yakalarsam : )
Ben hem simit satışı, hemde kendi düşüncelerimle boğuşurken aradan yaklaşık olarak tam iki buçuk saat geçmiş.
Zaten simit arabasında da pek simit kalmamıştı.Ben evime gitmek istiyordum ne yapsam diye kara kara düşünürken pat diye omuzuma bir elin dokunduğunu hissettim gayri ihtiyari başımı arkaya doğru çevirdim ve bir baktım ki ; Simitçi amcam gelmiş...
Oleyyyyyyy.... Yuppiiiiiiiii........

Ve simitçi abimize ilk söylediğim şey ;
Abi ben Wc' yi de yanında getirirsin diye düşünmüştüm, bukadar satte geldiğine göre..

Sağolsun simitçi abim okadar pişkin bir şekilde cevap verdi ki ;
Eve kadar uğramıştım orda içim geçmiş teşekür ederim sana zaten verdim, zaten pekte fazla simit kalmamış sağolasın yiğen, demesi beni orda bir anda kopardı hayattan : )

Şimdi ben bu simitçi abimizin eve gidip, Wc'de içinin geçmesine mi yanayım,yoksa iki buçuk saat o yorgunluğumun üzerine bedava dan çalıştığımamı yanayım.

Ahh simitçi abim ahh sayende, 1 simit 1 ayran uğruna hayatla tüm bağlarımı koparttım duy sesimi..

Saygılar Simitçi Abim..:)

YORUMLAR

19 Şubat 2013, 22.53
Hprlayanbalık:)))))
Sonunu zor getirdim biliyor musun. Sandım zabıta gelecek, tutup kulakan götürecek filan bi dolu hikaye yazdım aşağıya inene kadar:) Uyumuş he :))) Ya da şöyle diyelim; Ayakta uyutmuş seni:)) Şey bir de, simitçi amcayı bi daha görünce resmini çekip '' hah işte bu amca'' diye bi yazı daha bekliyorum ben:))
Teşekkürler Simitçi Amca, bu yazıyı yazdırdığın için, ellerine sağlık demek düşüyor Horlayanbalık'a da. Bir de bir de, hangi balık bu, ismi ne yani:))) 
20 Şubat 2013, 04.41

   Bazi yerlerini atlayarak bir an önce sonuca ulasma cabasina girdigim ,2 . okumamda yine gülümsedigim bir yazi olmus...

   Neden sadece bizim insanimizda , bizim esnafimizda var bu terim bilmem..Dünyanin hic bir ülkesinde , hicbir kasabasinda böyle bir konusma gecmez .. Duyaniniz , sahit olaniniz varsa beni düzeltsin :))

   -2 lira versen yeter ......Bu ne demek ? Aslinda daha fazla tutari ama , ben sana acidim hadi sen 2 lira ver :))) Bana söylediklerinde ciddi bozuluyorum ..

   -Abi su tezgaha 2 dk bakarmisin hemen geliyorum ....

   -Süleyman abiiii.....Telefon !

   -Abi sen yaz bi kenara ben aybasinda görürüm seni ...

   Bayiliyorum , Canim memleketimin , caaaanim orjinal insanlarina ... Insanliklarina ...

   Yok bunuda yazmazsam uyuyamam ... :)  Almanya sokaklarinda bir Tranvayda babam ve ben yolculuk yapiyoruz ..En iyi gezme yöntemidir , eger yaninizda yasli biri varsa ve zamaninizda coksa ..4.5 koltuk önümüzde bir adam birden yere yigildi..Tranvayin icinde insan dolu ..Konusmalar söyle.."Tranvayin sürücüsüne söylermisiniz sarhosun biri sizdi burda ..Les gibi icki kokuyor iggg ..."Daha bir sürü laf..Genc bir cocuk ayni benim gibi bakipta kimsenin ilgilenmedigini görünce adama dogru egildi basini kaldirdi bana bakti Kalp krizi sanirim dedi hemen yere boylu boyunca yatirdik Kalp masaji falan yapmaya calisiyoruz ..Babamda bagiriyor türkce (Turist gelmisti ) " Biri telefon etsin ambulans cagirsin .. bu ne duyarsizlik !!" Genc delikanli ambulansin arkasindan bakarken döndü bana .. "Abla görüyorsun dimi ... Bunlar kendilerini hala insan saniyorlar ! "....Türk Olmak Ayricaliktir...

20 Şubat 2013, 11.14

    Paylaşımı okurken,  çok bilmişcesine    sonucuna  dair  senaryolar yazıyordum,   ''Karakol,  zabıta,  battı balık yan gider''   gibi  düşüncelerle... Sonuç: ters  köşeye yattım :)   Umarım birgün banada  ''  kuyumcu amca''   diye bir blog yazmak kısmet olur :))

   Yurdum tadıyla bezenmiş  hoş bir anı.Emeğine  sağlık  , Horlayanbalık.

   

20 Şubat 2013, 11.55
O yorgunlukla o tezgahı 2,5 saat beklemiş olmanız,sadece hayranlık uyandırıcı...
20 Şubat 2013, 17.09
Yeniden Merhaba ;

Öncelikle yazıya yapılan yorumlar benim yaşadığım olaydan daha komik olduğu kadar,hepside içinde bazı mesajlar içerdiğini düşündüğümden hoştu.
Yorum yapan arkadaşlara teşekür ederim.

Aslında ben yaşadığım bu olayda iyi niyetin insanlar tarafından bilinçli yada bilinçsizce olarak bir şekilde su istimal edildiğini anlatmaya çalışmtım,tabi benim ki biraz dramatik bir biçimde geliştiği içinde sonun benim açımdan hüsranla bitmesi ayrıca hayal kırıklığı yaratmıştı : )
Ben yaşadığım bu sıradan olayı mümkün olduğunca en asgari diyaloglarla sizlerle paylaşmaya çalıştım.
Sebebi ise ;
Deniz kenarındasınız ve sizin için önemli sayılabilecek bir dün olduğunu düşündüğünüzden,bir takım elbise ve sadece havanın o anlık serinliğini engelleyebilecek birde mont'un üzerinizde olduğunu düşündüğünüzde ve 2.5 saati bir sahil kerarında geçirmenize sebebiyet verilmişse nekadar duyarlı olunabilirse bende bunu en asgari şekilde tutmaya çalıştım kendimce.Tabi bu 2,5 saatlik süreç içerisinde beynimin içinden türlü türlü şeyler geçmedi değil.

Örnek vermek gerekirse ;
Acaba simitçi abimizin başına birşeymi geldi.?
Gideli baya bir zaman oldu bu kadar zamanda yeni baştan bir Wc'imalatı yapılır,Belkide simitci abim şimdi o Wc'nin temelini atmakla meşkuldur : )
Eeee şimdi bu gelmezse ben ne yapcağım polisi arayıp durumumu anlatsam.?
Yoksa ben bu simit arabasını burdamı bıraksa,yok burda bırakmak olmaz,Ben en iyisi simitçi abim gelmezse bu arabayı sürükleye sürükleye eve kadar götüreyim diye düşünmedim de değil hani.

Hayır yok simit arabasını eve kadar götürdüm diyelim nereye bırakayım.Genellikle simit arabaları artık belediyelerin vermiş olduğu izin sayesinde belli fırınlara bağlı olarak çalışırlar.Benim ev sahile yakın, eee hadi Eve kadar götürdüm diyelim ben, bağlı olduğu fırını arayana kadar simitçi abim gelirde arabasını yerinde bulamayıp polisi arayıp bizi şikayet ederse arabamı çaldılar diye al işte ozaman başına belayı : )

Akşama haberlerde aynen Flah haber Şok Şok Şok..!
Balık Simit arabası'nı çaldı ve kayıplara karıştı : )

Şaka bir yanada gerçekten insano durumda ne yapacağını tam olarak karar veremiyor.

Mirza demiş ki ; Fenamı oldu koluna bilezik takmış oldunuz, ( Eğer Allah bizi böyle sınıyorsa ben her zaman o bileziği kolumda taşımak istemem hiç tanımadığım birinsanın yükü her iki taraftada ağır gelir biz kullarına ) Tömet ve vebal altında kalmak zordur.

Ataya'nın dediği gibi olsaydı keşke zabıta gelmiş olsaydıda durumu anlatıp o kendi kendime binbir türlü düşüncenin içine sürklenmemiş olsaydım.
Bir daha o simitçi amcanın yanına girmiyim gitmem.
Çünki bu sefer de artık ben bunu tanıyorum diye çoluk çocuğunu emanet edip bir ömür boyu ortadan falan kaybolur neme lazım : )
Sanırım Ataya bu balığın adı SAFBALIK yada (EnayiBALIK) olabilir : )


guenesch ; sizin bakış açınız biraz daha farklı geldi bana,aslında ben o kısmını pek düşünmemiştim yada algılayamamıştım ama yaklaşım tarzınız gayet güzeldi.
2 lira versen yeter..
Sanki ben tüm araba için pazarlık yapmışımda sonra vaz geçmişim,en sonundada param çıkışmamış ve üzüldüğü için bana 2 tl ye veriyor 1 simit 1 ayranı : )
Pehhh :)

Beymen33 ; senin tüm söylediklerini ben o anda çeşitli varyasyonlar halinde düşünmüştüm.
Malum serin bir deniz kenarı ve soğuk yavaş yavaş insanın iliklerine işliyor 2.5 satte : )
Ama kuyumcu amca konusunda senle hem fikirim bir dahakine daha sıcak ortamlarda bulunmayı düşünüyorum.
Ama senden önce ben bir kaç kuyumcuya keşif gezisi yapayım, bakalım beni saf gibi görenler olursa hemen sana haber veririm benim yerime sen gidersin oraya :)

gece_gizdir ; evet madurumda madurum,madurumda madurum :) beni 2.5 saat o soğuk altında bekletti,hadi onu ess geçtim simitçi amcamın arabasının yanında sandaylesi vardı,hemde tam komforlu yukarı aşşağıya bile inip çıkıyordu : ) bir nebze olsun yorgunluğumu aldı,ama en azından simitçi amcam fırından yeni çıkmış simitler gibi gevrek gevrek cevap vermek yerine bir özür dileseydi belki bende ona karşı bir hayranlık uyanabilirdi : )

Tüm yorum yapan arkadaşlara Teşekür ederim..

Saygılar..
20 Şubat 2013, 17.17
Çok hoş bir öykü okudum; güldüren, düşündüren ve bazı arkadaşlarda olduğu gibi "leb" kısmına dalmışken "leblebi" yorumu yaptıran türde.
Ben de düşündüm"leblebi"nin akıbetini.:) 2.5 saat süreyi okuduğumda ilk aklıma gelen "Ya o da sıkışırsa n'olcak?" oldu.:))
Öyle ya, ya sıkışık sıkışık, sallanarak dayandığın kadar dayanacaksın, ya başka bir emanetçi arayışına gireceksin. Biz, milletçe bu tip bir emaneti  yanımızda güveneceğimiz biri olmazsa asla bırakmayız. E bu durumda da, dayanmayacak salacaksın.:))

Simitçinin rahatlığından çok tertemiz güven duygusu hoştu, sizin iyi niyet hoştu.
Blog yorumlarından tanıyorum sizi, zevkle okuduğum güzel öyküler aktarıyorsunuz.
Bu keyifli ifadeyle yazılmış yeni öyküler de bekleriz.
Teşekkürler.
20 Şubat 2013, 18.04
Yazar üstüne simitle ayranın parasını da ödedim diyorsa buralarda bu duruma çok nahoş bir şey diyorlar ama ben demicem :)
20 Şubat 2013, 18.41
Horlayanbalığı önceden görmüştük de, horlayansimitçi ilk oldu :) 

Ne diyeyim sabrına sağlık.Ülkemde böyle saf, sabırlı, emanetkar (bunu ben uydurdum) insanın/ların olduğuna sevindim.

21 Şubat 2013, 11.16
Sat_Agraha ;
Öncelikle yazıyı beyenmenize ve bir nebze olsun bazı şeyleri düşünmenize vesile olduysam kendi payıma sevindim.
Evet bende sıkışmış olsaydım benim için aklımdan geçen 2 çeşit çözüm vardı.
Ya ayran kutusunu kullanmak zorunda kalacaktım yada sizin dediğiniz gibi deniz kenarında rüzgara karşı salacaktım : )
Neyseki böyle bir sonuçla karşılaşmamış olmam benim açımdan gayet iyi bir netice sayılabilir.
Evet fırsat buldukça bloglara eşlik edip, elimden geldiğince yazıların içeriği ile ilgili hikayeler aktarmaya çalışıyorum.
Tabi yine fırsat buldukça ve siteden red yemediği sürece elimden geldiğince yollayama çalışırım.
Ama bir edeb-i özlü sözü hakaret olarak nitelendirip reddedilerek, 1 gün sonra benim yolladığım bu özlü sözü başka bir blogta benim yazdığım şekilde harfiyen yayınlanmış olarak gördüğümde yaptığımın nekadar doğru yada nekadar yanlış olduğu biraz düşündürücü diye geliyor bana.

Bende sizi bloglara yapmış olduğunuz yorumlarda,mantıklı fikir.sunumlarınızdan tanıyorum.
Hatta bir ara bu kadar dik duruşlu yorumlar yapan kim diye merak edip de, uzunca bir süre önce profil sayfanıza baktığımda ordaki hakkımda kısmında yazan yazıyı görünce gülme krizine bile girmiştim hala aklıma geldikçe hep gülerim : )

Küçüktüm ufacıktım.
Top oynadım acıktım.
Yerde buldum bir erik!

Hala sahibini arıyorum....

-Salak mıyım neyim, onu da bilemiyorum...:)-

duk45 ; Evet uzun seneldir burda gözler önünde olduğumdan beni sık sık görmek zorunda kalıyorsun.:)
Ama horlayansimitçi güzel bir benzetme olmuş ve ben bunu yan nick olarak kullanabilirim iyi bir fikir verdin tsk ederim..

Saygılar..
21 Şubat 2013, 17.11
:))
Profildeki o "Hakkımda" kısmına yazdığım tekerleme anlık bir akla gelişti ve ben de gülmüştüm yazarken.:)
Karakterimin en öne çıkan ve en keskin özelliği adalet duygusudur, onu vurgulamak içindi "Hala sahibini arıyorum" cümlesi. Bu duygunun etkisiyle kendimle alakalı alakasız -fark etmez- içine bodoslama daldığım olayların bazısında zarar gördüğüm için de "salaklık"la ilgili soru cümlesini  eklemiştim.:)
E biraz da kendinizle rahatlıkla dalga geçebilen, komik bakabilen bir insansanız, tanıtımın  böyle olması doğal.:) Gülümsetmesi de amaca uygun olmuş demek ki.:)

Yani gördüğünüz üzere çok derin (Pp) anlamlar içermektedir tanıtımım.:))))
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın