gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

SAHİDEN APTAL MIYIZ?

10 Nisan 2013, 12.26
A- A+
 
      Orhan Pamuk ve Umberto Eco -hani şu meşhur "Gülün Adı" kitabının yazarı- bir araya gelmişler dün. Umberto Eco açıklamasında şöyle demiş; "dünyadaki insanların çoğu aptaldır" (Gerçi Aziz Nesin'in de bize dair, yakın bir sözü vardır bilirsiniz, çok da yabancı değil bize bu söylem) Devamında; "bütün insanların aptal olduğunu düşündüğü an, ölmeye hazır hissedeceğini ve şu anda ancak insanların yüzde ellisinin aptal olduğunu düşündüğünü" de eklemiş. Yazarın kendi kafasında bir açılımı vardır bu söylediğinin elbet. Belki umutsuzluk...hani ancak umudunu kesince insandan, ölmeye hazır hissedecek kendini vs. Neyse..çok derinlere girip konuyu dağıtmayayım.

      "Gülün Adı" güzel kitaptır, sevmiştim ben. Aptal bir insanın iyi yazı yazabileceğini düşünmemişimdir hiç. Zeki insanların, daha az zeki olanları aşağılaması da az rastlanır bir durum değil. Hani bunu dillendirmeseler bile, içlerinden geçirdiklerine adım gibi eminim. Bundan hareketle, Umberto Eco'yu asmaktan vazgeçip, kendime sormaya karar verdim bu soruyu; "aptal mıyız"?

      İnsanı bütün güdücülerden arındırıp ortalara atarsak ne olurdu? Sistemler, ideolojiler, yönetim biçimleri, anasayasalar, kanunlar ve bütün bunların araçları, şunlar bunlar...Kaosu düşünebiliyor musunuz? Tüm bu güdücülerin varlığında bile, insandan 'adam' çıkartamıyorsak, yokluğunda anarşizmin dibine vurup, kendi neslimizi tüketmemiz işten bile olmazdı sanıyorum. İnsan eksik.

      İnsanın içindeki iyilikle kötülük eşitmiş. Sadece karakter yapıları ve psikolojik durumlarına göre bu iyi ve kötü olma halini değişik oranlarda yansıtırlarmış dışarıya. Zaaflarımızı düşünün, meylettiklerimizi düşünün. Ve bunları sadece bastırıyoruz...içimizde bir yerlerde öylece duruyor onlar. Şiddet, makam hırsı, para hırsı, haset, fesat, kıskançlık, egolarımız şunlar bunlar....yaz yaz bitmez. Bütün bunlarla mücadele etmek ne zor değil mi insan için? Sanıyorum; bu içimizdeki kötüyle savaşanlara "adam olma adayı", koyver gitsincilere de "adam olmaz" diyoruz. İnsan eksik.

       İnsanın önüne sunulan yaşam biçiminin bir standartı var. Doğup büyüyoruz, evlenip ürüyoruz ve ölüyoruz. Bu standartın dışına az buçuk çıkanlara da, sanki uzaylıymış gibi bakıyoruz tuhaf tuhaf. Norm bu yani..Sanki burada bir şeyi kaçırıyoruz ama; bu normali yaşıyorken insan, varlığımızı 'adam' yapmanın yolu, hiç mi hiç bu normal formülünün sabitelerine bağlı değil. Düşününce anlıyorum ki; insana en çok "düşün" demiş yaradan. "Düşün". En büyük ibadet bu bence. Allah'a minnetimin ilk nedeni bana bahşetmiş olduğu akıl. Bunun bir anlamı olmalı. Dünya hallerine tüm akıl ve eforumuzu sarfederken, 'adam' olmak üzerine ne kadar kafa yoruyoruz acaba? İnsan eksik.

      Ortalama bir zekayla doğan bütün insanlar, eşit koşullara sahiplerdir. Ve şunu düşünüyorum; dünyadaki insanların yarısı aptal ise eğer, doğumla gelen bir fark da yoksa, bütün bu aptal olma halimizden bizzat kendimiz sorumluyuz. Bu eşitlilikteki  eşitsizlik, yani ahmak olma durumu, olsa olsa yaradanın bize "düşün" dediğini unuttuğumuzdandır sanıyorum. İşte bu unutkanlık gafletinde olan insan güruhuna da 'aptal' demekte beis yok bu anlamda. 

      Doğduğu gibi kalan, üzerine bir şey koymayan herkes cidden aptaldır..."oldum" diyen aptaldır. İnsanların bilmediklerini konuşup, okuyup öğrenmek yerine, iyi bildiklerini ezberci papağanlar gibi tekrar etmelerindeki kolaycılığı  düşünün. Çoğu kişide tercih bu yönde gelişir..çünkü risksizdir, çünkü egomuza zarar vermez bu biçim. Bilmediğimize "bilmiyorum" demek bile zül gelir, biliyormuş gibi görünmek taraftarı oluruz. "Ne demek" demeyiz, "neden" demeyiz. Oysa hepimizin içinde, hani "Küçük Prens" kitabındaki gibi bir küçük prens olmalı, her şeyi sorup öğrenme arzusunda olan. Yoksa nasıl gelişebiliriz ki? 

       Bu dünyanın, ancak bir geçiş mekanı olduğunu düşünürsek, insan varlığımızı 'adam' yapma zorunluluğumuzu görmemek ve düşünmemek, sahiden de aptallığın dik alası. Şimdi şu dünyanın halihazırdaki görüntüsüne uzaktan bakalım, bir de dönüp kendimize bakalım...Ne görüyoruz? İnsan eksik, insan aptal. Az bile söylemiş Umberto Eco değil mi?

      

YORUMLAR

10 Nisan 2013, 14.13
''İki şey sonsuzdur ,insanoğlunun aptallığı ve evren.Fakat ikincisinden o kadar emin değilim'' demiş Albert Einstein.

10 Nisan 2013, 14.25

"en aptal insanlar kendilerini akıllı zannedenlerdir" eğer başkası söylemediyse buda benim hediyem olsun.

 

10 Nisan 2013, 14.38
:)
Cevap veriyorum:)) 
a) Akıllıyım. 
b) Aptalım
c) Zaman zaman, değişiyor.
d) Bazen evet.
e) Hepsi (X) 
:)))
Hayatta hep bir seçeneği işaretlemek zorunda bırakılıyoruz. E, hayat bu, hep aptal olacak değiliz ya, arada bi  öyle bi zehir çalışır ki aklımız kendimiz bile şaşırırız. Mesela, verdiğin Küçük Prens olayında ben;
''Kör müsün, o bal gibi şapka.'' derim günüm değilse. Ya da, '' Nasıl şapka dersin ona, fil yutmuş yılan o akıllım, iyi bak.'' derim günümdeysem:)) 
AtayaG.
10 Nisan 2013, 14.38
İnsanın eksikliği kabul edilebilir. Aptal kime gör aptal ? Herkesin bir aptal yanı olduğuna göre Umberto  Eco  acaba kime göre aptal :)
10 Nisan 2013, 14.57
Kuràn"da insani en mükemmel sekilde yarattik " der bizi yaratan.Konuyu fazla uzatmadan günümüzde cikar iliskileri oldugundan dolayi insanlar karsilarindakini aptal yerine koyuyor.
10 Nisan 2013, 15.18
     Bztttttttt devrelerim karıştı :) Ne oluyor yahu? Hani elbet hepimizin aptallıkları veya saflıkları vardır.Konu bu değil ki. İnsanın aslında kendine yaptığı haksızlık burdaki aptallık diye sözettiğim ve heralde Umberto Eco'nun da sözettiği :) Bu nasıl bir gard almaktır adama. Aptallığı mı savunuyosunuz? Şüphe ederim billahi sizden :)
10 Nisan 2013, 17.03
Sahiden aptal miyiz? bilemem ama dun ku RADIKAL de  Eyup Can yazisinda can alici bir konuya deginmisti.Aklimda kaldigi kadariyla aktarayim.Hurriyet yazari Cansu Camlibel Milano da bir gorusme yapiyor Eco ile ve durup donup ulkemizle ilgili yorumlara girmesini istiyor.Her soruyu gulerek zekice cevaplandiran Eco sonunda '' bakin ben konularda yeterliligi olmayan bir yolcuyum.Bir cok ulke gazetecesi daha havaalaninda ulkemizi nasil buldunuz diye sorar ama Pariste,Londrada,Romada oylesine kendilerinden emindirler ki bunu sormazlar bile.Ama bir sehir benimle ilgili ne dusunuyorsunuz diye sorarsa orda bir kimlik sorunu vardir''der.Ha Eyup Can in yazisinin basligi :niye bu kadar kompleksliyiz di.Acaba sahiden kompleksli miyiz?????
10 Nisan 2013, 20.07
:)

a gurubu: Şiddet, makam hırsı, para hırsı, haset, fesat, kıskançlık, egolarımız
b grubu: Sistemler, ideolojiler, yönetim biçimleri, anasayasalar, kanunlar ve bütün bunların araçları, şunlar bunlar.

Bu iki grubun birbirleriyle bağlantısını gördüğümüzde aslında o güdücülerin hiyerarşi adına oluşturdukları düzenin esas sorun kaynağı olduğunu çok rahatlıkla görebiliriz.
Boşuna dememişler "ne kadar yasa o kadar problem"

Sen bu otorite kaynaklarıyla adam olunur gibi bir düşünce belirtmişsin tam da o güdücülerin istediği gibi ama işin gerçeği başka işte." Milgram deneyi"ni bilenler bilir.Deneyde varılan sonuçlardan biri de, Otorite arttıkça buna bağlı olarak itaat artar, sorgulama azalır.

İnsanın ya da başka her hangi bir şeyin iyi-kötü bir varlık olması baktığımız yere göre değişir. Misal senin baktığın yerden anarşizm kaka gibi görünebilir. Aslında öyle kötü bir şey değildir de(bknz. christiania) Bilemiyorum, belki bitleriyle yaşayan, hırsı olmayan, çalmayan, aza kanaat getiren, arada ot mot çeken bu insanlar da size kötü gelebilirler :) Dedim ya baktığımız yerdir o şeyi kötü-iyi yapan..

Kaos da kötü değildir her düzensizlik yeni ve daha iyi bir düzenin habercisidir.Evrim daima daha iyiye doğru ilerler... Bunu sadece insanın benmerkezci yasaları bozabilir.

Son olarak insan eksik değildir insanı eksilten, değersizleştiren çevresidir tecrübeleridir... İnsan kendi değerinin farkına varabilseydi eğer birileri birilerinin üzerinde kolay kolay yükselemezdi
10 Nisan 2013, 22.37
   Evettt..Döndüm baktim kendime , aptal bir sarisin gördüm .. Üstelik imajim degismesin diye periyodik olarak her ay boyarim ..Imaj herseydir ..
Cezbe ne güzel anlatmissin ..Yorum yapan arkadaslarimda harika ..Düsünmeyi unuttugumuzda demissin ya hani .. En cok orda alkisladim seni nedense .. Düsünmüyoruz artik ..Hani maket yapmayi ögreten TRT cocuk programlarindaki gibi ..
   Evettt cocuklar gördügünüz gibi bu tuvalet kagidi rulolarini bir birine yapistirip üzerine 7 adet mandali tutturduktan sonra ....Gördügünüz gibi  burda yapilmisi var !!
    Ezbere yasiyoruz , baskalarinin kelimelerini kendimizle özdeslestirip , baskalarinin yasantilarini kendimize örnek gösteriyoruz ve düsünmeyi unutmayi bile unutuyoruz ..Ne yapacaksin onu bunu düsünüp ..Gördügünüz gibi cocuklar burda düsünenler var !
    Ben sarisin aptal olarak mutluyum , lakin kizila yakisir sanirim diye düsünüyorum :p
10 Nisan 2013, 23.18
başlık olarak -bir adam yaratamamak- koysaymışsın isabetli olurmuş gibi geldi..

**pek kıymetli aynı nikli arkadaşımıza da buradan selam eder konunun onunla herhangi bi alakası olmadığını belirtmek isterim.
11 Nisan 2013, 00.06
harika çok güzel bi yazı tebrik ederim çok keyif aldım.
11 Nisan 2013, 01.04
   Umberto Uce'nun bahsettiğin kitabını okumadım, ancak methini çok duydum. İçeriğini, okuyan arkadaşlarımdan biliyordum. "Adam" kısmıyla çokça ilgilenen olmuştu arkadaş çevremde, kitabı oku(ya)madığım için görüşlerimi kitap üzerinden değerlemeye alamamış ve katılımımı eksik göstermiştim. Neyse.


   Birileri yüksek perdeden konuşmayı seçer, diğer birileri üst perdeden konuşmayı seçer, öteki birileri sadece konuşmayı seçer, başkaları da perdeleri paçalarından tutmayı seçer, bir de dinlemeyi seçenler olur tabi.:) Dinleyiciler iki türlüdür: Çıkan sesi önemseyenler, önemsemeyenler. 

Çıkan ses tok ise dinlemeye değer olur ve önemseyenler dinler, çıkan sesin boş oluşunu önemsemeyenler de dinler, onlar konuşmacının kendisini önemser... Dinlemeyen yok yani.:))
Sanırım ben basgitçiyim biraz...


"oldum diyen aptaldır." 
Buna göre, ölünce olmuşsundur ya da olmamışsındır; bütün mesele olmak ya da olmamak değil miydi zaten :pp

Aziz nesin e katıldığını söyleyen blog haline getiren bir arkadaşa, bir eleştiri içeren yorum yapmıştım, ağır gelmiş olmalı ki silmiş, onu buraya aktaracaktım.


...


Eyshan'ın bloga katkısı farklı ve iyiydi; kompleksli miyiz acaba diye sormuş onlara, her kimselere. Bilge'nin penceresi çok camlı, pencere içinde pencereler güzel, benim yerime de klavye yormuş :p..


Kifayetsiz demiş yazısı için CeZbE, Ataya leb demeden leblebiyi kaptığını(bazen) iddia etmiş..vay canına sayın seyirciler..:)))


***   CeZbE, "O ŞEY......." başlıklı yazında, yazını yenileyeceğini söylemişsin ya yorumunda, ben eski halini sevdim. Kelimelere çok iyi hakim olan kaleminden yenilenmiş halini de okumak isterim tercih senin yine.

11 Nisan 2013, 02.14
Eco ve Uce yalnız :))) kafam güzel sanırım.
11 Nisan 2013, 02.27
ozaman olaylar şöyle gelişmiş eskiden eskiden çok eskiden insanın biri aptallığa vurmuş ve sonra torunlarımıza bırakacağımız aptal bir söz kalmıştır aptal aptala baka baka aptallaşır.
11 Nisan 2013, 04.06
     Özdür hoşgeldin. Saklanmadığını düşünerek sana sevdiğim nickinle  hitap ettim. Zaten saklanamazsın :) yorum ben Özdür üm diyor. Bu yazının altı yeterince karışmış  "O Şey"i de sokmasaydın buraya yav :) Net problemi devam ediyor sanıyorum iki işi bi arada çıkariim demişsin. Yazıyı tekrar buraya yazmıcak olmamın tek nedeni, biçiminden ötürü. Başlık belli, sonuçta bağlanan kısımdaki lolipop belli :) Yazı benim ikinci kez baktığımda gördüğüm anlamda kifayetsiz evet, vermek istediğimi tam olarak verememişim, yanlış anlaşılması da ondandır, yoksa yazı kötü demedim :)  Teşekkür güzel sözlerin için. Bu yazıyla alakalı da, herkes kendine göre "bi şey"..olmuş, olmamış, olmak üzere olan :) ben karışmam :) Bilge ye katılmışsın sanıyorum öyle anladım. Ben gireyim konuya aşağıda o vakit sana da cevap vermiş olurum :)

     İnsan elbette mükemmel bir şekilde yaratılmıştır. İnsan kendi yaradılış mucizesine bakıp bi kez daha inanabilir yaradanın varlığına. Benim "insan eksik" demem bunla ilgili değil. Hem her şey tamamsa " ne ola bu dünyanın hali"  diye de sorulabilir bu durumda biz_ayrılamayız değil mi?

     Bilge; sistemin insanı kötüye yönelttiği doğrudur. Ya da insanın içindeki kötüyü açığa çıkardığı. Yalnız şu da var insan odaklı sistemlerde bile bi güdücülük söz konusudur ve bu  sistemler yine insan yüzünden uygulamaz hale gelmiştir. Şu noktada katılırım sana ama; kapitalizm insanı olduğundan daha beter bi hale getirir. Fakat nerden bakarsan bak, insan güdülmediği zaman anarşi çıkar, çünkü insan kontrol edilemez bir varlıktır, ve güdücülere ihtiyacı vardır. Ve insanlıktan uzak olanı düşünürsen, onu bırak adamı, insan haline getirmek de ancak bu güdücülerin araçlarıyla olabilen bi şeydir, ya seve seve, ya seve seve yani. Şu blog portalda bile onların olmadığını bi düşünsene :) Kaos kötü değildir diyosun, ve daha iyi bi düzenin habercisidir diyosun. Yeni bir düzen dediğin de bir sistemi işaret etmiyor mu? 

     İnsan eksiktir ya bildiğin Bilge. Ve kendini eksik kılan da bence kendisidir. Aptallık dediğim şey de tam olarak bu. Eğer eksikliğimizi görüp giderebilecek kadar aptal olmama halinde olsaydık, dediğin gibi sisteme falan ihtiyaç duymayacaktık. İşte o noktada anarşi dediğimiz şey gül bahçesi kıvamında olurdu, ben de o zaman en büyük anarşist olurdum :) Savunduğun bu fikir bana şu haliyle gerçeklerden uzak, sadece marjinal bi düşünce gibi geliyor  bu yüzden.

      EYSHAN; öyle güzel bi aktarım yapmışsın ki, bazı tepkilerin de cevabı olmuş bu aktarımın. Umberto amcamız çok zeki, zekiden öte zeyrek denir galiba ona :) zeyrek yani. O muhabirin yerinde olmak hiç istemezdim. Ama artık kulağına küpe mi olur, boynuna gerdanlık mı bilmem :) öyle sorular sormaz. Onay ihtiyacımız var tabii bizim. Adam da bunu söylemiş...çok yerinde bi tespit. Hani tatilde yanımızda oturan turiste sorarız "nasıl buldunuz ülkemizi" gibi :) Yahu bari şöyle sor "kendi ülkenizle benzer yönler yakaladınız mı Türkiye'de" yanii misal böyle sor di mi :) Kompleksli miyiz? Komplekslinin dibiyiz :) Şu yazıyı okuyup, hani küçükken biri size salak der de, siz de ona sensin salak dersiniz :) bu tada varan arkadaşlar olmuş. Kendilerini o yüzde elliye kafadan dahil edip, Umberto Eco ya sensin aptal demişler :) pek güldüm .dddddd

     Berrak, Ataya :) tabii ki tabii ki yani, hepimiz bi miktar aptalız, safız. Anlattığım olmamışlık durumumuz ben de dahil hepimiz için geçerli. Bunu öncelikle kabul ediyor olmakla bi mesafe katedilebilir zaten. 

     JETTTT yeterince T yazdım mı bilmiyorum :) tşkr beğeniniz için.

     Eveeet bomba bi yorumla da kapanış yapalım, gülelim. Sanıyorum kendisi de yazıya bi gülücük katmış olmak için yapmış o yorumu :) esesli__ bu yazıyı okuyup, böyle bi çıkarımda bulundunuz demek. Adam çok sevdiğim takdir ettiğim bi arkadaşım, sanıyorum sizin de öyle. Yazının içinde "bir" "adam" "yaradan, yaratmak" vs kelimeleri bulunduğundan ilk çağrışımınız bu olmuş. Yazının içeriğine dair tek cümle yok :) Size bu durumda şöyle bi şarkı armağan etmek istiyorum izninizle; "banaaaa her şeyy seniiii hatırlatıyorrrr nınınım nım nımm" :) kızmayın lütfen espri yapıyorum tabii, sizin yapmış olduğunuz gibi :)

      Tekrar teşekkür tüm katılımı olan arkadaşlara.

      

     

     
11 Nisan 2013, 14.44
Umberto Eco o açıklamanın üstün bir  açıklama daha yaptı;
"insanlar kendilerine  aptal dendiğine buna inanacak kadar  aptal.. sadece şakaydı. bunu da mı anlamıyorlar?" dedi...
artık yazın yeni boyut mu kazanır bu açıklamadan sonra yoksa destek mi sayarsın yazına bilemem tabi :)
11 Nisan 2013, 21.55
Güdülenlerin artık güdülmek istemediği yada güdenlerin artık güdemeyecek
hale geldiklerinde yani yönetimsel arızalar ortaya çıktığında ‘karşıtlar’ın zorunlu
devinimi ve bunun evrimsel zorunlu çıktısı olan ‘kaos’ ortamı oluşur.Kaos savaşımı
ve akabinde dönüşümü zorunlu hale getirir. diyalektikte ‘yadsınmanın yadsınması’
ilkesinde şöyle bir perspektif vardır her eski durum yerini yenisine devreder
bu yenide bir süre sonra eskileşir ve yeni bir durumu yaratır buradan hareketle
kaosun olumlu bir kavram olduğunu,çelişkinin de sürekliliğini söylemek
mümkün,baktığımız açı ya da beklentiler durum ve kavramlara bakışımızı
farklılaştırır fakat açımız  toplumsal
ilerleme ise kaosun ortaya çıkarttığı ‘anarşi’ ortamını da olumlayablırız.Sistemlerri
bütün ,çevresel unsurları insanı ve tüm maddeleri parça olarak ele alırsak
sistemin bize sunduklarıyla yaşarız ve şekil alırız,güdülmediğimizde ‘anarşi’
ortamı çıkar tezi şuanki egemen sistemin kendı savunuculuğunun özeti olan bir
tezdir. güdüldüğümüzde binlerce katil,hırsız,tecavüzcü vb ‘kötü’ bireylerin
ortaya çıktığı somut bir gerçeklik ise ve sistemler varlığını idame
ettirebilmek için iyi-kötü doğru-yanlış gibi ‘karşıtların birliği’ üzerinden
yeniden konumlandırıyor ise ve devinim içerisinde  kaosu ve ‘anarşi’ ortamını engelleyorum
bahanesini üretebiliyorsa bu durum şimdiki zamandaki yeninin hala miladını
doldurmamasıyla ilintilidir yani güdülenler memnun güden memnun ise sistem
sürekli kendi krizlerini ve kendi kaoslarını yaratır ve buradan beslenip ,ayakta
kalmaya devam eder fakat çelişkilerin sonsuzluğu ve aptallık ve akıllık
arasındaki iç içe geçmişlik ve birbirini itelemesi  son tahlilde radikal sistem değişikliklerini
hep zorunlu hale getirmiştir kaos sistemler için hem yaşam kaynağıdır hem ölüm kaynağıdır bu 'güç' gibidir kimin elinde nasıl kullanılıyor.değişim için sadece uygun koşulların oluşması gerekir,zamanın
sonsuzluğundan dolayı  kesin yargılarda
bulunamayız fakat  ‘yeni’yi işaret
edebiliriz ve meselenin temelinde de yeninin niteliği yatmaktadır… İnsanın
eksikliği,aptallığı acizliği güdülmeyi olağan bir durum gibi görmesiyle başlar ya da insan sistem tarafından aptallaştırıldığı için bu durumu olağan karşılar ikiside aynı kapıya çıkar:) ,belirli bir zümrenin çıkarları üzerine kurulan sistemler aptal insanı yaratır buna mecburdurlar bu sistemin yöneticileri için ‘doğru’ bir yöntemdir çünki aptal olmayan milyonlar
zamanı durdurabilir alt-üst oluş an itibariyle gerçekleşebilir ,sistem kendini yoketmemek için bireyi kendi istediği şekilde dizayn eder..brechtin şiirinde
dediği gibi ‘bütün düzen bir tahteravalli’ diyenlerin sayısı artarsa kaos ve
kaçınılmaz dönüşüm, başkalasım ve ‘yeni’ bir sistem zorunlu hale gelir.puzzledaki
parçalar birleşip yeni bir bütünü yaratabilir.Eskinin niteliği aptaldan
beslenıyorsa aptalı yaratıyorsa yeninin niteliğide böyle olacaktır demek yanlış
olur fakat yeni de kendi içinde başka çelişkiler ile kendi ‘yeni’sini yaratır,
tarih; bu  devinimlerin ve dönüşümlerin
sonsuzluğunu defalarca göstermiştir şuan yaprak kımıldamıyor algısıda bir
yanılsamadır zaman hep akar değişerek akar.Hepimiz hem aptalız hem akiliz :)
11 Nisan 2013, 23.45
     Ahh ahh benim yekpare arkadaşım :) e haklısın tabii bi şey diyemem. Fakat hep şunu gözlemliyorum. İdeali söylerken, silbaştan yapıyorsunuz. Böyle bi şey yok. Olduğumuz durumdan geri dönüş yok, onun için bu iyimser bakış açıları yaya kalıyor anca ütopya oluyor. Kaos dediğimiz gibi yine bi başka sistemin kurulmasını getirir. İnsan doğduğu anda sıfır kirle doğmuyor ve onu kirleten sadece sistem değil. Bu  sadece sistemi karalayıp insanı aklayan yaklaşımlar da pek doğru gelmiyor bu durumu düşündüğümde  bana. Üzerine kafa yorunca, işte bu yazıda yürüttüğüm mantıkla, ancak birey bazında kendimizi adam etmekte buluyorum çözümü ben.

     Yani hani bu sistemin kendini var etmek için kullandığı, insanın kötü yüzü bence tamamen sistemden kaynaklı, sistemin yarattığı insan biçimi değil ki. Eğer öyle derseniz insanı sadece sistemin biçimlendirdiğini söylemiş olursunuz . bu da hani evrensel kodlamalar dediğimiz doğumumuzla gelen durumların hepsini reddetmek olur. Misal üç yaşında bi çocuk, kendine olan zaafı gördüğü andan itibaren bunu kullanır. Bunu onsekiz yaşına gelince, diyelim güzel bir kız olmuşsa, rekabet halinde oldukları arasından sıyrılmak için kendi çıkarına bi imtiyaza dönüştürebilir. Bilmem yerinde oldu mu örnek...olmuştur :) açmak lazım ama üşendim şimdi, anladın sen onu Haymatcıım :)

      Murat neden hiç şaşırmadım acaba :dddddddd Giderek Umberto Eco'ya hayran olmaya başladım ben. Tiz okumadığım kitapları alıp okuna yani :) Şu yazının altında olanlar mutlaka bu sözü akabinde de olmuş :) Şimdi bakın ben size şunu söyleyim; Yazının ilk paragrafını dikkatlice okuyun, sonra benim ilk yorumumu, sonra ikinci yorumumdaki Eyshan a hitaben yazdıklarımın son bölümünü :) Bundan sonra Umberto amcanın, hangi söylediğinin şaka olduğunun saptamasını yapın. Bakalım bakalım ne bulacaksınız .dddddddd
12 Nisan 2013, 07.01

Evet sistemleri yaratan insanlardır ama insanı şekillendiren
de sistemdir ve daha uzun soluklu bir süreçtir .. ‘evrensel kodlamalara’ aykırı
ne söyledim cezbecim ayrıca bu evrensel ‘kod’layıcalar kimler ‘akıllı
tasarımcılar ise selam söyle Adnan hocalara maaşallah,inşallahh diyelim:)ayrıca iyimser bir bakış açısına sahip olan ben değilim :) ben şuan bataklıkta olduğumuzu ve bu durumun yanlış olduğunu söylüyorum sende çözümsüz olduğunu söylüyorsun ben diyorum ki insanlar ayılabilir ,düzelebilir sen bana ütopya diyorsun ben örnekliyorum feodalite iktidarı devretmek zorunda kaldı,aristokrasi iktidarını burjuvaziye teslim etti ve bu süreç devam edecek sen ütopya diyorsun olanı konuşmak olanlar üzerine konustuklarımızdır aynı şekilde olması gerekeni konuşmak ta tarihin öğrettikleri üzerine şekillenir birileri memnun olur birileri 'yeni'sini ister bu durum hem 'teslim olmama' hem de aptallaşma ve aptallaşamama arasında ince bir çizgidir kolay olan 'kolay'ı tercih etmektir. herneyse kimse kendiliğinden aptallaşmaz daha da
basite indirgeyeyim  ayşe ağlıyorsa
sebebi Ahmet terk etmiştir,aldatmıştır ya da bir yakını ölmüştür vs vs ya da 'bilinçli' bir ayşe bu zorunlu akraba ilişkilerinin ötesine geçip
afganistanda,filistinde öldürülen bir sivil çocuk için ağlıyordur ama böyle
bile olsa ‘bilinçli’ ayşenin 'bilinc'ini sorgulayan bir ‘akli’ yapının
marjinalleşiyor olması aslında varolan ‘muhalefet’in bile aslında sürekli bir
iktidarın parçası olmasından dolayıdır..bu örneklemede kim kimden akıllı ya da aptal ayşe,ahmet,çevre, toplumsal normlar tartışılabilir ama benim anlatmak istediğim  soruyorsak varız sormuyorsak
birileri tarafından güdülmeye mahkumuz yani tüm  mesele en doğru gözükene bile soru işareti
koyabilmek... ayrıca benim bilinçli yekpareliğimi  senin bilinçli bir şekilde deşifre  ediyor olman benim zorunlu olarak bu anlamsız geleneğime
devam edeceğim anlamına geliyor:) çomak ile çorak aslında yakın kavramlardır :) seviyorum yazılarını laaa:)

12 Nisan 2013, 11.45
      Nerde anarşik var benim arkadaşım 9nmgğienğkme :) Şimdi bayat geyik yaparım bak "olmm bak git" diye. Bi de yazılarımı seviyomuş :) Allahın yekparesi, yorucu insan .d

     Şimdi ben yukarıda kaç satır yazmışım, demişim ki; sadece sistem veya düzen değil insanı kirleten, insan zaten kirli. Üç yaşındaki bebeğin ebeveynlerinin zaafını kullanması sistem yüzünden mi? Üç yaşındaki bebeği, beş yaşındaki büyük kardeşinin kıskanması sistem yüzünden mi?  Sen sürekli yinelenen ve yenilenen kaos-düzen-sistem diyosun. Ben de farklı bi şey demiyorum. Sonunda bi sistem ve düzene bağlanmak zorunda insan diyorum. Eğer diyorummm insan doğru düzgün bi varlık olsaydı, anarşizm baş tacı olurdu ve tanımı da başka olurdu  diyorummmm. Kime ne diyorum .ppppp 

     Bak bi de şu var; ben andan sözediyorum, geniş zaman kullanmıyorum ki. Şu zamana benim dediğimden başka  bi çözüm üretsene biraderim .p Bi düşün sistem çöktü, kaos, anarşi eee millet birbirini yer mi yemez mi, insan kalır mı dünyada? İşte tam burda ütopya diyorum ben, olabileceğini varsayıyosun ya, bu halden iyi bi hale gelebileceğimizi ve bunu bizim ya da çocuklarımızın dünya gözüyle görebileceğimizi falan :)  Ha ne zaman dünyanın sonu gelir, yaşam biter anca o zaman eğer tekrar dünya diye bi yer varolursa  bi şeyler olabilir.  Gerçi bence yine de değişmez, ilkelden başlayıp yine bugüne geliriz, eğer insanoğlu tekamüle uğramazsa :) 

    * Cevap yazarsan blog portalı ebediyyen terkedicem Haymatcım .ppppppp. 

     
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın