gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Yeşil Elma--Kırmızı--Pastel Boya

12 Ağustos 2013, 21.07
A- A+
          Dört beş yaşlarındaydım... Anneciğim her zamanki gibi bebişini vitaminleme çabası adına meyve tabağımı hazırlamış, "hepsini ye e mi" talimatıyla yamacıma koymuştu tabağı. Her şey elmaya bi' ısırık atıp o ekşi tadı alana kadar gayet güzeldi. Sonrasında  kaşlarım, gözlerim ve ağzım burnumun etrafında toplandığından yüzüm de  elmadan ekşi bir görünüm sergilemiştir sanırım.


         ___ Annee ekksiiiiii buuu !!         ___ E kızım yeşil elma...elbette ekşi olacak. Hadi üzme beni ye lütfen.

            Efendim diyalog sonrası elbette yemedim elmaları. Bi' koşu mutfağa gidip buzdolabını açtığımda ekşi faili elmaları gördüm, sahiden de yemyeşildiler. Ancak kucağıma sığabilen iki tanesini kapıp oyun odasında aldım soluğu. Başladım kırmızı pastel boyayla elmayı boyamaya. Daha bi' tanesini bitirmemiştim ki anneme yakalandım. Hayır üzerime bulaşan pastel boyalara alışkındı da o boyadığım da neydi öyle? Dikkatli bakınca biri boyanmış iki elmayı görünce bakakaldı.


         __ Kızım ne yaptın sen!!         __ Eee anne eksii olmasın diyye kıymıjıya boyadımm istee...kıymıjılar tatlı oluyoo


         Annem bastı kahkahayı tabii... Bütün ev ahalisi başıma toplandı. Ben yaptığımı gayet mantıklı buluyordum ama hepsi bi' yandan beni mıncıklayıp şap şup öperken, bi' yandan da gülüyorlardı. Hafiften gözlerimin dolduğunu hatırlıyorum :) 


         Ehh işte ne olacak çocuk aklı. İncir çatlamasın diye bant yapıştırmayı düşünen arkadaşın yazısını okuyunca bu geldi aklıma. Yalnız çözemedim "geçen gün" diye başlamış... belki espri yaptı bilemiyorum, yorum da kapalı soramadım :) Ama çok mümkün dört beş yaşlarındaki bi' çocuğun iki örnekte olduğu gibi mantık geliştirmesi. Gerçi bazı beş yaşındaki çocuklar "rastlantısal öğrenme veya gördüğünü kayda alma" becerilerinden bağımsız olarak "alkolün kurumuş boya üzerindeki çözücü etkisini" bile bilebiliyorlar değil mi? Ezik hissettim şu an :)


          İşte ben taaa o minicik yaşımdan beri, aslında ekşi olan şeyleri kırmızıya boyayıp yenilir yutulur hale getirmeye çalışırım. Bu kırmızı boya bir nevi insanlara verdiğim kredidir benim için. İnsanları ve olayları önce kıpkırmızı şahane tadı olan bir elma gibi görürüm. Ama o yaşımda deneyimlediğim bu beklenmedik tat yüzünden hemen ısırmam. Kendi atmış olduğum astar kat boya zaman içerisinde yer yer dökülüp çatlar. Ve altında ne renk olduğu, altındakinin ne olduğuna bağlıdır. Attığım boya görünmez olduğunda artık tablo o kadar nettir ki; görmek için ne gün ışığına ihtiyaç kalır, ne de Edison dahiliğine...


         **** Bu yazı internette arama motorlarına "yeşil elma, kırmızı, pastel boya" şeklinde arattırılıp yapılan araştırmalar sonucu ortaya çıkmış bir felsefe içerir. (Ne kolaymış yahu yazı yazmak :)-) Metafor canımın öyle istemesi üzerine geliştirilmemiş olup gayet geliştirilebilir bir mantık barındırmaktadır. Konu sıkıntısından mütevellit yazı yazamadığını düşünen arkadaşlara hibe ediyorum mevzuyu...diledikleri gibi geliştirip yazabilirler :)

       Yahu kontrol edip düzenleyeyim derken sayfanın şaftı kaydı. Konuşma çizgileri bağımsız ve başıboş olarak kendi hallerinde özgürce gezinmeye başladılar. Uğraş uğraş düzeltemedim. Bu eski adresi çözemedim gitti. Hayırlısı artık :)

YORUMLAR

13 Ağustos 2013, 00.57
mevzu hibesi de aldık sırtımız yere gelmez artık...yeni konumun 5 yaşındaki çocuk aklının nasıl olur da yazarın yaşında aynı kalabileceğini irdelemek üzerine olmasını isterdim...nasılsa hibe edilmiş..dilediğimce kullanabilirim..nasılsa beleşten geldi....
13 Ağustos 2013, 01.44

         Aaaa Agresif siz de mi konu bulamayanlardandınız...halbuki ben sizin pek de fena şeyler yazmadığınızı düşünüyodum. Gerçi arada netten Lili Marlen toplama yazısı filan yazıyordunuz hatırladım şimdi düşününce. Demek yazılarımı beş yaşındaki çocuk zekasında buluyorsunuz :) Vah ki vah bana :)
13 Ağustos 2013, 09.01
Yorumuma verdiğin cevapla 5 yaşındaki aklın nasıl olur da aynı kalabileceğini göstererek bu durumu  irdelememe gerek bırakmadığın için teşekkürler.Beni zahmetten kurtardın. Bu tür zeka gerektirmeyen cevapları genelde komşu çocuklarına okula başlamadan önce verirdik.Vah ki sana vah...
13 Ağustos 2013, 09.10
Ve ayrıca , kopyala yapıştır olmasına rağmen öğretici bulduğum ve seninde methiyeler düzdüğün dilbilgisi başlıklı yazıya rağmen , ''düşünüyodum''  kelimesini hala hatalı yazıyor olman , okuduğunu anlama noktasında da sıkıntı olduğunu gösteriyor.Vah ki sana vah demeyeceğim bu sefer,çünkü bu durum maalesef kalıcı. 
13 Ağustos 2013, 10.00
Çok güzel bir yazı olmuş elinize sağlık :))
13 Ağustos 2013, 14.28

         Agresif yorumlara doyamamışsın (sen diye hitabetmeye başlamışsın madem). Aslında cevap verilmeyecek kadar önemsiz yorumlara cevap vermemek en iyisidir haklısın. Yalnız balık hafıza mısın nedir çözemedim. Senin ilk "Dilbilgisi" yazında - tekrar olmayanda- çok ağır eleştiriler vardı -hani şu silmiş olduğun :)- , ayrıca benim konuşma dili kullanmakla alakalı yorumum vardı. .O yorumda diyordum ki "yorumlarda konuşma dili kullanırım, hatta eğer yazı bunu kaldırabilecek bi yazıysa da konuşma dili kullanırım" Silmemiş olsaydın yazıyı belgem hazırdı yani :) Dili korumak adına yazılmış yazıları elbette beğenirim, methiye düzmek diyerek abartmayalım istersen, biraz hayalcilik o :). Yalnızzzzzz kendisi imladan bi-haberse bunu yazan ve ancak şu ya da bu sebeple imlası bozuk olan arkadaşlara ahkam kesiyorsa o yarım yamalak imlasıyla ukalalığın dibini de yaparım. Ki yaptım sana değil mi? Ama madem vazgeçmiyorsun tavrından bundan sonra yine takip etmeye başlayayım yazdıklarını. Hem tekrar iyidir ben sürekli hatalarını yazdıkça belki öğrenirsin :) 

           Ne diyodum...ukalalık yapmayı sevmem. Hani "mevzu hibe etme konusu" elbette ukalalıktır. Bu ukalalığı da sadece bi kişiye yaptım. Yani düşündüm yorum yazıp dahil olursa konuya tartışabiliriz, yoksa isim vermeyeyim diye. Ama şeffaflık politikası gündemdeyken isim vermemin de  bir sakıncası yok hani. Sonuç olarak özelde konuşuyor değilim, alenen ortaya yazıyorum. kendisine de mesaj atıp haber vereyim hatta "hakkında yazdım" diye :)

          Efendim geliştirdiğim metaforu Anka1453'e hibe ettim. Bundan önceki yazımdaki yorumuna istinaden yaptım bu ukalalığı. Öyle nette arat konu bul, otur yaz filan olmuyor yani... o kadar kolay değil doğru düzgün yazı yazmak. Niye o yazının altına yazmadım eleştiriyi...çünkü bağlamıştım orda konuyu gayet güzel, polemik çıksın istemedim. Ha bir de sinirim geçsin diye bekledim yoksa sahiden de çok ağır eleştiri yapabilirdim:) 


          Bu tip konularda hassas düşünüyor olabilirim, kendisi kötü niyetli olmadığını söyledi ama kötü niyetli olmamak her şeyi telafi edemiyor. Yazıda bi başka arkadaşın yazısını çıkış noktası olarak gösterilmişim ve fikri kendime göre geliştirdiğimi söylemişim. Bana uzak konular efendim nette arat, çal çırp değiştir yaz filan, kendime ait olmayan tek cümle dahi olsa kime ait olduğunu yazarım ben... Ha bunu demek istememiştir kendisi aslında amma velakin yazdığı şey nerden bakarsanız bakın en masum haliyle kabalıktır. İki üç cümlelik yorumda bile aklınızdakini ifade edemeyip yanlış anlaşılmalara meydan verirken yazı yazmayı küçümsemeniz olacak şey değil. Hem küçümsediğiniz sadece yazı yazmak da değil, tüm yazı yazanlar ve yazıları. Nette arat konu bul nedir allahaşkına?  Bu yazıyı da sizi eleştirmek  için yazmadım aslında ama yazarken öyle gelişti cevabımı da vereyim istedim size....pişman değilim :) cevap hakkınız saklıdır Anka. 
13 Ağustos 2013, 15.22

Keşke çocuk masumiyetiyle kalsaydınız. Sondan ikinci paragraf biraz kendini beğenmişlik kokuyor!(*)

En azında yeşil elmanın ekşi, kırmızı elmanın tatlı olduğunu mantıksal olarak kavramışsın çocuk masumiyetiyle. Yeşil elma ekşidir, kırmızı elma tatlıdır. Demek neymiş her kırmızı boyanan elma tatlı değildir. Kesinlikle senin için şöyle düşünmüşler; bu kız gelecekte Aristoya ekşi yeşil elmayı tatlı diye yutturur:) Bu işin espri tarafı.

(*) Hazır bu konuya değinmişken biraz daha açayım. Yazılarının birçoğunda kendini çok beğenmişlik, başkalarına tepeden bakma, diğer blog yazılarına burun kıvırma, küçümseme v.s. bu saydıklarım seni üzmek için yazmadığımı bilmeni isterim. Okuyucuya saygı açısında önemlidir. Sırf bir kesime hitap etmediğiniz gibi, herhangi bir net okuyucusu da okuyor bu yazıları. Birilerini böğründe yaralayayım derken yazının anlamı kalmıyor. İtici oluyor. Azıcık kibir yüzünden telef olmanı istemiyorum. Kibir kendini beğenmişlik aynen şöyledir: Dağ Aslanın; ben Kartalı avlarım deyip uçurumdan düşüp parçalanması gibidir. Bu da bütün kibirlilere ithaf olunur.

Burada bu tür davranışların prim sağlamadığını kavraman açısında mantık yürüttüm :)

13 Ağustos 2013, 15.30
Güzel yazı olmuş elinize sağlık :)
13 Ağustos 2013, 17.27
Komik Cezbe :) Yazının altına keşke yutub amcadan gülme efekti ekleseydin.
13 Ağustos 2013, 17.35

         Nietzche haklısınız hem de ne kendini beğenmişlik kokuyor, öyle böyle değil yani :) Ama ikinci yorumumu görmeden bu değerlendirmeyi yaptınız elbette...yorumlar hep beraber düştüğü için yayına. Ukalalık etmeyene ukalalık etmiyorum ben. Ancak çok çok kötü bi yazı veya değerlendirme gördüğümde böyle üst perdeden yazabiliyorum, sadece bu bahsettiklerim için haklısınız eleştiri noktasında. Buna kibir denilirse şayet  "eh o kadar kibir kadı kızında da olur" diyebilirim :) Prim derseniz eğer çok yanlış bulduğumu ifade etmek isterim, bu tür şeylerden ancak kendinden emin olmayan insanlar prim yapabilir ki ben amatörce yazmış olduğum yazılardan gayet eminim. Hatası şusu busu elbette vardır, güzeldir değildir o da göreceli bir durum ama orijinaldir en azından.

         Agresif yine imla hatası yapmışsınız :) seninde methiyeler ..... yazılmaz. Dahi anlamındaki de ayrı yazılır. Her yazını dikkatle takip ediyorum artık. Her yaptığın hatayı düzeltmek üzere programladım kendimi en ukala tarafından :) 
13 Ağustos 2013, 18.05
Hala imla hatasından bahsettiğimi düşünerek imla hataları araman ne komik. :) 
http://www.youtube.com/watch?v=lxtiJZYtvCQ
13 Ağustos 2013, 19.19
:)

Neymiş? Büyüdüğünde kırmızıya boyadığın şeyleri görenler şap şup öpmüyormuş.

Gördüğümüz gibi cezbe'nin kibri enginlere sığmam taşarım diyor. Hatta bazen gelir bana selam verir. Aynen şöyle: "n'aber fani". Yakında bir "kibir club"  kurup başına geçecekmiş.

Yazıya bak yorumlara bak... şu yazıda bile tartışma çıkardınız ya ne diyim size, rezalet,skandal... :)
13 Ağustos 2013, 19.43
Yeşil elma yemeye gelmiştim ama bir de gördüm ki o da ne ortalık yıkıp geçilmiş.
Adımımı eve yeni attım doktordan geldim yine bir sürü ıvır zıvır işi çıkardı.Bir ameliyat edecek sağ olsun edemedi gitti.O edene kadar ben ağrı sızıdan zaten ölecem.
Halim yok yoksa uzun bir yorum yazacaktım. Başka bahara inşallah.
Çocukları seviyorum elmaları da seviyorum çocukluk anılarını daha da çok seviyorum.
Sağlıklı kalın.Valla her şey boş sağlık kardeşim sağlık her şeyden daha önemli.




14 Ağustos 2013, 00.36

 

         Sevgili faniler.... .pppppp  Kibir Club hı Bilge :) Ya ne diyeyim ki işte, kibir konusunda yazan arkadaşa da katılmıyorum değil hani. Biz sürekli takip ettiğimizden aslında kimin kibirli olduğunu, kimin kibrinden dolayı haklı olduğunu, kimlerin bilmedikleri halde ahkam kesip ukalalık yaptıklarını biliyoruz. Ama devamlı takip etmeyip şu yazıyı okuyan bi insan elbette o paragrafa takılıp kalır. Hani güzel bi yazı ama bu ne ukalalık der. Yerden göğe kadar hak veriyorum o anlamda. Neyse belki diğer yorumu okumuşsa Nietzsche biraz biraz değişmiştir düşüncesi. Kibir diye bi yazım var ya eklesem mi tam sırası aslında :) Tartışmayı çıkaran malum ortada ...kendi kendine gülüp duruyo yazık :) Eğlensin tabii sakıncası yok .ppp

 

          Orkide elma kurtlu çıktı .ppppppp başka bi yazıda yeriz üzülme sen e mi :)

 

          Efendim  eleştiri yaptığım arkadaş da teşrif etmediklerine göre ben bütün aklı başında yorumlara teşekkür edip çekileyim huzurdan.  Kırmızı boyası dökülen Agresif'e teşekkür etmiyorum, kendisinin altından saçmasapan bi şey çıktı zira  :)

 

         Kırmızı elma tadında kalın...:)

 

                                                                                                                                       CeZbE

14 Ağustos 2013, 00.47
Orkidecigim gecmis olsun tatlim .. Allahtan acil sifalar diliyorm senin icin ...

Gelelim esas minik kiz Cezbe'ye. Sen anneni kandirabilirsin ama beni asla ..o elmayi kirmiziya boyayip kime isirtipta zehirleyecektin ha ? Cadi görünüslü, Pamukprenses ruhlu sevimli sey seni :))) Allah senin klavyene düsürmesinnn...Zehirli elmaya fit hale getirirsin sen insani :) Bayiliyorum senin bu hallerine ..Sana yakisiyo...ama sadece sana :p



14 Ağustos 2013, 00.49
Ben bu yazıyı hiç sevmedim Cezbe. Sebebi de yazılış amacı... Bir gün bir yazı okudun, yoruma kapalıydı, düşünceni yazamadın ve oturup bunun üzerine yazı kaleme aldın. Nereye bağlayarak, senin beş yaşındayken yaptığın, çocukken yapılınca hoş görülebilecek ama erişkin bir insan yaptığında ne tuhaf denilecek bir anıya( anı diyelim hadi). Bazen bize çok komik gelen bir şey, o anı biz yaşarken bir sürü etkenin toplamıdır ve çok güleriz ya hani, ama başkalarına katıla katıla anlattığımızda kimse gülmez, öyle bir şey işte. Ya da karşındaki şakasına çok güler sen bakarsın öyle. Okunup geçilecek o kadar yazı oluyor ki, okuyup geçmiyor muyuz bazen? İncitici geldi bana kısacası sevmedim. 

Sonra da sentez yapmışsın. Ben ekşi şeyleri kırmızılaştırıp... diyerek, insan ilişkilerindeki kıstaslarına bağlamışsın. Olabilir. Herkesin öyle ya da böyle prensipleri vardır; neye ne kadar tahammüllü olduğumuz, sınırlarımızın ne kadar zorlanabileceği konusunda. Haklı da olabilirsin ayrıca. Haklı olmak ayrı şeydir, haklı kalmak ayrı şeydir ama. Anka1453 e hibe ettiğini yorumda belirtmişsin ya, o blogda yapsaymışsın keşke.

Agresif'le karşılıklı yorumlarınızın diyemeyeceğim, atışmalarınızın iticiliği de ayrı konu. Yok sen burada yanlış yazdın, yok ben sana öğretirim, hayır bak bunun doğrusu budur şeklinde, n'oluyor ya adam asmaca oynayın bari , kim harfi eksik yazarsa ya da dilbilgisi hatası yaparsa geçirin adamın boynuna ipi, olsun bitsin.

Kısacası; Bu yazı buraya bir kaç gün önce yazılmış bir blog, ve daha önce Cezbe'ye yapılmış (bence yanlış) bir yorum üzerine kaleme alınmış. Eleştiriler, evet,  bazen üzebiliyor insanı, dediğim gibi orada kalsaydı cevap, sen de haklı kalabilirdin şu an. 
14 Ağustos 2013, 02.19

         Atayacım sen gelişen durumları sevmedin eminim bundan. Kavga gürültü sevmiyosun anlıyorum seni. Bu yazıyı ben Anka'nın yorumu üzerine yazmadım. O incir hikayesini anlatan arkadaşın yazısını okuyunca belki yorumla anlatmak istediğim bir anımı -ki evet anı yani- yazının yoruma kapalı olmasından dolayı bloga taşıdım. Yazarken de konuyu öyle bağlayıverdim. Bu yazıyı özellikle yazmadım düşündüğün gibi. Zaten yazmışım da hem yazıda hem yorumlarda neden yazdığımı ve eleştirimi de neden o yazımın altında yazmamış olduğumu. Burda haklı çıkma onaylanma çabam filan yok, bir yazı yazdım ve gerçekten çok çok yanlış bulduğum bi başka yazının yorumunu da eleştirdim. Bu benim fikrimdir. Haklılık haksızlık mevzubahis değil. Agresif başlı başına olay yani belki takip etmediğin zamanlardı diyorum bu  imla çekişmesinin asıl nedenini bilmiyor olduğunu düşündürdüğün için bu tespitinle bana... başka bi şey diyemiyorum. Ama küçüklüğümü sevmemene üzüldüm :) 

          Berrak nerdesin sen pis!!! özlemişim ki :) Yakıştırdığın hallerimi ben de yakıştırıyorum kendime .ppp Sana özel elmalarım var en kırmızı tarafından hilesiz, hurdasız, boyasız :)  Sen de  öyle sahici kırmızı bi elmasın Berrak en tatlı tarafından. Ham :)

                                                                                                                                           
14 Ağustos 2013, 11.38

Yaptığım yorum üzerine gülüp durmuyorum ne ‘’yazık’’ ki cezbe:) Artı bir paragrafa da takılıp kalmıyorum. Yazdığın yazının altına bir sopa saklarsanız ister istemez beni ve diğer okuyucuları rahatsız eder. Mutlak surette bir kavga zemini hazırlıyorsunuz. Anılarını yazabilirsin özellikle çocukluk anıları. Madem yazıyorsunuz bırakında okuyucuda çocuk hayalleriyle okusunlar.

Kaldı ki burada anılarını yazan birçok kişi olumlu tepkiler de almış.  İşte burada kibrin vahşi Atına binerseniz bana ve herkese itici gelir. Bu tür davranışlar tehlikeli ve tutkulu boyutlara ulaşır! Farklılık yaratma hevesiyle yıkıcı sonuçlar doğuyor.

Herkes haklı olarak, burada bilgiye dayalı tartışma konulu yazıları okumak ister. Buradaki tartışmaların birçoğunda kişisel tartışmalar. Bazı arkadaşlar ne hikmetse yazısını onaya verdikten sonra cephaneliği de sınıra yığıyor! ‘’Eline sağlık çok güzel yazı olmuş’’ deyip seni kibir kulesinden sallandırmak istemiyorum. Bu uyarıcı yorumların seni olumlu yönde etkilemesi için, seninde çaba sarf etmen gerekmez mi?

Sonuçta bir yazı yazıyorsunuz, bu paylaşım sitesinde paylaştığın için bende rahatsız olduğum bir konuyu sana açmak zorundayım. Sana düşen görev ise; ben bunları yazıyorum; acaba bu yazdıklarım kabul görür mü? 

Sana bir soru: aslında bu soruyu ilk yorumda yapacaktım Ataya yorum yaptığı için şimdi soruyorum. Atayanın bu sitede neden bu kadar sevilip sayıldığını hiç düşündün mü? İstersen kibir yazısını yazmadan önce bunu daha detaylı düşün. Sevgi ve saygı; kibir, bencillik, kendini beğenmişlikle kazanılıyorsa diyecek sözüm yok. Şimdiden sana saygılar. Sayısız mantıksal sebepler sana sunabilirim. 

14 Ağustos 2013, 13.10

         "Yaptığın yorum üzerine gülüp durmuyorum" da nedir Nietzche :) Ben sizin eleştirinizi bazı noktalarda kabul ettiğimi yazmışım zaten, hak vermişim size. Hani düşündüm ki neden o paragrafı yazdığımı anlayabilirsiniz ikinci yorumu okuyunca...yoksa demedim ki sadece bi paragrafa takılıp kaldınız. Bu ne ısrar azizim :) Bakın ben sizi tanımıyorum. Yine tartışma çıkan bir  blogdu galiba orda görmüştüm yorumunuzu. Bu yüzden sizin hakkınızda bir fikrim yok. Ama getirdğiniz eleştiriyi yer yer kabul etmiş olmama rağmen neyin peşine düştünüz?

          Ben sizi ne kadar tanımıyorsam siz de beni o kadar tanımıyorsunuz. Benim "herkes beni sevsin" diye bir derdim olduğunu da nereden çıkardınız? Bir önceki yazımı okumadınız galiba :) Gerçi hani bu yazının minicik bir kısmı o yazıdaki yorumla alakalı olduğundan okumuş olmanız icabeder diye düşünüyorum. Burada yazdığı yazıların boş beleş yazılar olmasını eleştirmek için beni mi buldunuz :) Sadece bu yazımı mı okudunuz? sizce doğru hedef miyim ben? :)

          Şu yaptığınız öneriler, tavsiyeler benim yazılarımla ilgili saptamalar filan bu ikinci yorumunuzdan sonra bana hiçbir şey ifade etmedi açıkçası. Bu yazdıklarınız belki burada yeni yeni yazmaya başlayan bir kişiye yapılabilcek tavsiye, eleştiri veya saptamalar olabilir. Kavga odaklı yazılar yazdığımı da nereden çıkardınız siz? 

          "Kibir" yazımı yazmadan önce düşünecek falan değilim :) neyi düşünmem gerekiyor? Ben yazarım ötesi okuyucuya kalır yani....yazılarımı seven okur, yorum yapan yapar biter gider. "Sana düşen görev" filan :) nedir bana düşen görev sayın okuyucu? :) Kabul görmek vs vs :) Bunlar benim yapıma uyacak şeyler değil. Dediğim gibi ben içimden geldiği gibi yazarım, beğenilir veya beğenilmez. Ha eleştirileri can kulağıyla dinlerim tıpkı sizi dinlediğim ve bazı noktalarda hak verdiğim gibi....ama abartmayalım rica ederim :) Ataya'yı ben de severim, ama kendime rol model olarak kimseyi alıyor değilim. Zaten çok başka kişiliklere sahibiz....bu çok başka kişilikler ne benim onu anlamamı/sevmemi ne de onun beni anlayıp/sevmesini etkilemez. Objektif ve adil olmaya davet ediyorum ben sizi biraz.



Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın