gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

ÖDEVİM VAR BENİM

09 Temmuz 2012, 16.42
A- A+
Benim ödevim varsa zaman mekan durur ben onu bitirmeden hiç bir şey ilerlemez. O anlardan biriydi belli ki; Anneme ver yansın ediyordum 'ödevim var benim, banane çuldan çuvaldan bu senede yaptırmayıver' derstenmi kalayım? diye sızlanıyorum.

Annem ödevin yapılmasına karşı değil tabiki. Sadece o da kendince önemli bulduğu işini öncelikli tutuyor. Köyde kış günü ne yapılır? Başka köyleri bilmem bizim köyde işler belliydi o zamanlar.

Genç kızı yada gelini olanların evinde mutlaka halı vardı. Önceleri yün sonra ipek halı tezgahları doldurdu odaları. Herkezden ne eksiğim var boyum kapının koluna erişince banada kurulacaktı bir tezgah ( sırf o halının başında çürümemek için okudum desem yalan olmaz ). Oysa hani o vefasız demişti ya kızım boyun kopının koluna gelince seni everecem. Şimdi oldumu bu ya!!!  halımı dokuyacağım evlenecekmiyim ))) Yok yok ikiside yok ben okuyacağım dedim ve kurtuldum.

Annem ödevin ana menüsünü içini dışını benden iyice öğrendi (Çok çektirdim Allah affetsin beni) yoksa benim susacağımmı var? Tamam dedi 'ben senin ödevin kaynağını buldum yerel olanları bana bırak sen diğer kısımlarını bul'. Bul demesi kolayda o günlerde köyde ödev yapmak işkence.

Okulun kütüphanesinde pek bir şey yok. Öğretmenlerden cesaret ederde istersek bir iki kitap bulabiliyoruz. Şehirden kitap istesende getirecek adam yok. Paranla kitap bulamıyorsun.Öyle her sorduğuna iyi kötü yanıt verecek bir gogul amcamızda yoktu. Kazara lazım kitaba sahip olan bir arkadaşın çıkar oda sırf inadından yada not yarışından vermez kitabı. İnkilap Tarihi dersinin ödevinide bulamamıştım. Annemle benim boyumu aşan karlar arasından iki mahalle ilerdeki evlerine gidip getirmiştik kitabı (annesinin zoru ile vermişti kitabı yoksa vermeyecek zalim. Sınıfta nasıl bir yarışa girmişsek ). Yaklaşık bin sayfalık kitabın özetini bir gecede hiç uyumadan çıkarmak biraz yorucuydu.

Ödevin konusu yerel maniler ve türküler. Ancak hikayeleri ile birlikte olacak. İşimi kolaylaştıran en önemli kısımda herkezin evinde olan halı öyle boş dokunmuyor. Dokuyanları uyanık, eğlenceli, gayreli tutacak müzikler olması lazım. İşte benim avantajım her evde yüzlerce kaset var. Çoğu yerel ozanların kasetleri. Bende tanıdık bildik kim varsa kapılarını çalıyorum. Bu arada çok bilmiş ablalardan bildikleri türkü yada manilerin hikayeleri varmı? Araştırıyorum. Bulduklarımı getirdim hem hikayeleri yazıyorum hem araya mani yada türkülerin ilgili kısımlarını ilave ediyorum.

Annem bir gün akşama mahallede tanıdık kadınları çağırmış. Yazın dokumak için ip eğirecekler. Parçacıdan triko kazak parçaları almış. Bir kısım trikoları söküyor ip yumağı yapıyor. Birileri bu ipleri uygun kalınlıkta olacak hale getiriyor bazen bir kaç ip yumağı bir elde toplanıp tek yumak oluyor. Kolları kuvvetli olanlar yünü eğirmek için elle döndürülen küçük çıkrıkların başına oturdular. Bazı teyzelerde iğ lerle eğirmeye başladılar. Benim yaşlarımda yada küçük çocuklarda bu eğirilen ipleri tekrar yumak yapıyoruz ( 15 cm uzunluğundaki düzgün kesilmiş çöplere sarıyoruz bir nevi makara gibi )

Benim ödeve yardım edecek teyze benim için hepsinden önemli ))) Zeynep teyze başladı anlatmaya;

Kümesteki hayvanlara tilki dadanmış. Her gece bir iki gider olmuş tavuklar. Zeynep teyze kinlenmiş tilkiye. Çocuklara yedirecek veya satacak bir yumurtası var birde artık yumurtlamayacaksa kesilecek tavuklar et olacak sofraya. Nasıl kızmasın ki bu tilkiye?

Bir akşam yatmışlar yerlerine. Ahırdan sesler gelmeye başlamış. Kışın kümesi ahıra taşımışlar soğuk diye. Zeynep teyze eşine kayın babasına seslenmiş. Tilki geldi gidip bakalım. İkisindende ses yok. Bir kaç kere seslenmiş gelen olmayınca 'ben giderim ister gelin ister gelmeyin' demiş.

Kayın babası bakmış olmayacak oğlunuda alıp inmiş aşağıya. Zeynep teyze kayın babasına ahırın dışına çıkıp tilkinin çıkacağı tek yere sırtını vermesini söylemiş. Ne olursa olsun ordan kıprama demiş ))) Kocası ve kendi ellerine sağlam odun yada kötek almışlar ahıra girmişler. Zeynep teyze başlamış tilkiye mani söylemeye hemde tilkiye vurmaya...

Geldin haşarı huşarı

Yedin üçeri beşeri

Nettin feriğin eşini

Hoşgeldin tilki arkadaş

Buna benzer tam 30 maniyi söyledi ben yazıyorum. Evde bir eğlence gülmekten yere yatıyor millet. Başka bir teyze yerel türkülerden bildiği birinin hikayesini anlatıyor.  Hayatımdaki bir ödevimde böyle tamamlanıyordu.Annemin işide benim işimde bitmişti.

Annem ve teyzelerin bir çoğu hayatta değiller ( ALLAH hepsine Rahmet eylesin). O günler çok güzel günlerdi. O insanlar çok güzel insanlardı. Mırın kırın etmeden bin dereden bin su getirmeden yardım ederlerdi birbirlerine. Hepsine emeklerinden dolayı minnettarım. O ipler cecim ve çul oldular bir kaç tanesi bende kaldı. Geçmişten çiçek kokan, yayla kokan, emeği geçen insanların elleri kokan güzel hediyeler oldular.

Öğretmenim nerden bilecek verdiği ödevi ne şartlarda nasıl hazırladım. Onun için önemli olan ödevin yapılmış olması ve içeriğinin istediği gibi dolması. Ama ben macerayı tamamlamadan ödevi tamamlarmıyım )))

YORUMLAR

09 Temmuz 2012, 18.49
Çok zordur böyle ödevleri hazırlamak, çevrede bilge kişi olması lazım bir, çok kaynakça bulmak lazım ikii:)) E hepsi de varmış maşallah 30ar 30ar döküldüğüne göre:)) 
Bir de tebrik etmek lazım '' Ben okucam, o tezgahın boyu beni bağlamaz'' diyen kızları, alkışlamak bir de...
09 Temmuz 2012, 21.51
allah rahmeteylesin olenlerimizi . kalanlara saglik  versin yaradan.cok guzel islemissiniz sizde blogunuzu ayni ninelerimizin annelerimizin  islemesi dokumasi gibi. hali degil ama kilim cok dokurduk babannemle bende cok iyi hatirlarim o gunleri ancak benim mazeret gosterecek odevim yoktu:)) okuyamadim malesef koyde orta okul olmamasi nedeniyle bi hayli uzak ve ulasim  kisitliydi zamaninda simdi vizir vizir . onada gerek yok ortada lisede var .beni beklemisler:))  genede pisman degilim yani azicik pismanimdaaaa olmusla olmuse care yok:D degilim diyim bari icimkararmasin:D  rahmetli babannemin dokudugu  hatta cogunu benim dokudugum kilimler cok eve cok geline kismet oldu bende hala var ve degerlidir benim icdin gozum gibi koruyorum. yureginize saglik.
09 Temmuz 2012, 23.12
Yazınızı okuyunca sanki çocukluğuma gittim.Annemin de yolluk tezgahı vardı.Öğrenciyim o dönemlerde.Tam da yazılı sınav haftasında biter annemin çözgüsü.Çözgü hazırlamak da öyle 1 günlük bir saatlik iş değildir.Önce ipleri tek tek makaralara saracan çıkrıkta.Makaraları dizecen dizgide.Sonra yere 40 50 kazık çakıp o kazıkların etrafında zikzak çizerek tüm makaraları tek çırpıda sökerek dizecenve daha arada unuttuğum bir çok işlem.Ve bu işlemler tek kişinin yapacağı işler değil.dedim yaa o günleri hatırlattı yazının bana. ve ben de o dönemde karar verdim okumaya ...güzel paylaşımızın için teşekkürler.
10 Temmuz 2012, 03.35
Çok hoştu

benim de aklıma  geldi bir tanesi hikayesini bilmesemde az çok nasıl birinin nasıl bir ruh haliyle döktürdüğünü tahmin ediyorum :)

Armudun irisine,
göz koydum birisine
beni çoban yapsınlar
kızların sürüsüne.
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın