gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Kesişme Sooooon

20 Temmuz 2020, 17.13
A- A+

Ekin, anne ve babasının evde bitmek bilmez tartışmalarından bunalmış haldeydi ve artık kavgaların sona ermesi için boşanmalarını istiyordu. Kendini sorguluyor, hatta suçlu hissediyordu, bunu istediği için. Daha 17 yaşındaydı, üniversite sınavlarına hazırlanıyordu ve bir yandan da kendini keşfetmeye, hissettiklerini anlamlandırmaya çalışıyordu.

Gelecek endişesi taşırken, evdeki bu huzursuzluk ve kendi içinde yaşadığı bu karmaşa, aklını bulandırıyordu. Artık babası evden gitmiş ve anne kız yaşıyorlardı. Annesi Ekin’i zaman zaman ağlama krizlerine tutulmuş biçimde odasında görüyor, bunu hep babasıyla boşanmalarına yoruyordu. Nesrin bunun için kendini suçluyor, kızının tam da, geleceğine yön vereceği böyle bir zamanda, umutsuz bir duruma soktuğunu düşünüyordu. Ekin, mimar olmak ve Avrupa’da İtalyan eserlerini inceleyip, mesleğini icra etmek istiyordu. Bunun için de çok çalışması gerektiğini farkındaydı. Ama içini kemiren bir şey vardı ve bunu artık annesiyle paylaşmak istiyordu.

“Anne” diye seslendi, Nesrin; “ayyyyy her yer battı ya” diye söylendi. Tam patates kızartıyor, yanındaki ev köftesiyle birlikte yemek için. Ekin seslenince, biraz irkildi ve elindeki kızartma telinden eli yandı, her yer yağ olmuştu. “Söyle kızım” diye cevap verdi. “Anne gelir misin, konuşmak istediğim bir konu var” dedi. Nesrin, yavaş adımlarla, Ekin’in odasına ilerledi, odaya girdiğinde, gözlerine inanamadı; her yer, her yerdeydi, bluzlar, pantolonlar, çoraplar, hepsi yatağın üzerinde darmadağın.

- “Ekin, bu odanın hali ne, bu dağınıklıkla, ne işini düzgün yapabilirsin, ne ileride kendine koca bulabilirsin” diye söylendi
- Anne ben de zaten bu konuyla ilgili konuşmak istiyordum seninle.
Bu cümleyi kurmuştu Ekin ama annesinin gözlerinin içine bakamıyordu. Utana sıkıla;
- “Anne bir şey söyleyeceğim ama hemen tepki gösterme” dedi.
Nesrin’in yüreği ağzına gelmişti, kulaklarında bir uğuldama, kalbi yerinden fırlayacak gibi oldu. Her stres yaşadığında böyle oluyordu. Anne dedi Ekin;
- Ben erkeklerden hoşlanmıyorum
Nesrin boş boş gözlerle baktı Ekin’e doğru. 
- “Nasıl erkeklerden hoşlanmıyorsun, kimlerden hoşlanıyorsun, ay sen benim kalbime mi indiriceksin, ay ben nerelere gideyim, yetişin komşulaaar, benim ölümüm bu kızın elinden olacak” diye bağırmaya başladı.
- Anne sakin ol lütfen, bunu kendime bile itiraf etmek zaten çok zordu, sen de daha fazla zorlaştırma, lütfen beni anlamaya çalış.
Nesrin, sanki yabancı biriyle konuşuyor, kızını hiç tanımıyor gibi boş gözlerle ona bakıyordu, gözleri dolmuştu.
- Nasıl olacak Ekin, konu komşu ne der, ne yaparız, ne açıklarız millete, baban, çıldırır bunu duyarsa
- Anne, hepsini düşündüm ben, biliyorum bu ülkede bunları hissetmek suç, dile getirmek suç ama ben böyleyim ve bundan eminim. Tek amacım var, hayatımı Avrupa’da yaşamak, bunun için elimden ne geliyorsa yapacağım. En iyi mimarlık fakültesine gireceğim, sonra da hemen yurt dışına gideceğim. Hem belki sen de benimle gelirsin.
- Ekin, delirdin mi kızım, biz burada geçinemiyoruz, sen Avrupa’da yaşamaktan bahsediyorsun, öyro oldu 8 TL, buradaki her şeyi çarp sekizle, bizim öyle bir paramız mı var?
- Anne, çok çalışacağım, iyi bir üniversiteye girdikten sonra, okulda da, kendimi kanıtlarsam, hocalar benim yurt dışına gitmem için ellerinden geleni yaparlar. O iş bende, merak etme sen.

Bu konuşmanın üzerinden tam 10 sene geçmişti, Ekin, Meriç nehri kıyısında Edirne’nin en güzel yerinde oturuyordu. Kocası Enginle Edirne ciğeri satıyor, her ay mutlaka annesini ziyarete geliyordu. En son geldiklerinde, annesi Ekin’e;
- Kız, hani sen lgbt+ bireydin, erkeklerden hoşlanmıyordun, noooldu o iş?
- Ya anne, o sıralar ben neşkfiliş’i çok seyrediyordum, ondan etkilendim heralde
- Kızım hadi neşkfilişten etkilendin, en iyi mimarlık fakültesinde okucam dedin, Avrupa’ya gidicem dedin, onlarda mı neşkfiliş hep?
- E anne avrupa’dayım işte, 2 adım attım mı, ver elini, Yunanistan, Bulgaristan. Tamam Mimar Sinan’da mimarlık okuyamadım ama Sütçü İmam’da Mimari Restorasyon okudum. Bizim dükkana bi ciğer konsepti yaptım görmen lazım. Dükkan baştan aşağı iç organlardan oluşuyor, böbrek, kalp, her köşe de bi konsept var. Dükkana ağız kısmından giriyorsun, yutaktan filan geçiyorsun, ciğer kısmında oturuyorsun, sonuçta restorasyon benim işim.
- E kızım sen bana demedin mi anne ben restoran bölümü kazandım diye.
- Öyle zannetmiştim ama restoran değilmiş, restorasyonmuş.
- Kızım gerçekten akıl almaz bir gerizekalısın. Neşkflikş’i naptın, kapattın mı bari?
- Tabi annecim, bizzat şahsım kapattı nekfliş’i

Not: Bu dörtlemede, beni de aralarına almadıkları için cafo, Grikırmızı ve Babette ye ben de teşekkür etmiyorum.

YORUMLAR


Henüz yorum yapılmamış :( Yazık ama blog sahibi senin yorumunu bekliyor olabilir

Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın