Belki Kuşlar Geçer
26 Şubat 2021, 14.25 A- A+
“Yeme o elmayı sevgilim, içinde kurt var.
Yemeeeee, içinde ben varım. “
Soğuk bir kış günüydü, sokakta kalmıştım. Üstüm başım perişan, ne yapacağımı bilmez bir halde. Sonra seni görmüştüm, gülümsüyordun etrafa. Öyle huzur veriyordun ki, sana bakmaya doyamamıştım. Elimde olmadan yaklaşmıştım sana.
Sen açmıştın avuçlarını, öylece bırakmıştım kendimi avuçlarına. Beni alıp evine götürmüştün. Sıcacıktı evin tıpkı senin kalbin gibi. Onca zaman korkuyla titreyen yüreğim avuçlarında huzur bulmuştu.
Seni izlerdim öylece, sen tv seyrederken ya da pc başında vakit geçirirken ben seni izlerdim. Yatağına geçip uyuduğunda, sabahları uyanıp kahvaltını ettiğinde, işe gitmek için telaşlandığında seyretmeye doyamazdım seni.
Gün boyu işten gelmeni beklerdim, tek başıma olmak hiç zor gelmezdi. Bilirdim sen gelecektin. Sen geldiğinde ben yine sevinçle uçacaktım evin içinde, yine senin omzuna konacaktım. Dudağının kenarına gagamla öpücük konduracaktım. Ayarını kaçırıp kanatacaktım dudağını. Sen bana kızacaktın, ben boynumu bükecektim. Sonra arsızca gelip ayaklarına konacaktım.
Şimdi bilmediğim bir yerdeyim, yine yüreğim korku içinde. Başımı kaldırıp yukarı bakıyorum Ay hala orada ama ben dünyada değilim, seninle değilim. Gerçi buraya niye geldim, nasıl geldim hatırlamıyorum. Hep bir karanlık var burada, yok yok öyle zifiri karanlık değil. Dedim ya Ay orada duruyor ama iki bölüm halinde, iki parçası sanki birbirinden ayrılmış ve birleşemiyor gibi.
Korkuyorum , uçmam gerekir ama uçamıyorum. Seni çok özlüyorum, dudağının kenarından öpmeyi, ayaklarına konmayı, sen uykuya daldığında seni seyretmeyi…
Göğsüm parçalanıyor, hem delicesine acı çekiyorum hem de delicesine mutlu oluyorum, ne oluyor sevgilim… Ben, ben, ben… Hani kanatlarım, hani gagam……
Ben senin için geliyorum, bu kez avuçlarına konan kuş değil elmanın içindeki kurt oluyorum.
https://www.youtube.com/watch?v=72nGwgu3JDg
Babette
Yemeeeee, içinde ben varım. “
Soğuk bir kış günüydü, sokakta kalmıştım. Üstüm başım perişan, ne yapacağımı bilmez bir halde. Sonra seni görmüştüm, gülümsüyordun etrafa. Öyle huzur veriyordun ki, sana bakmaya doyamamıştım. Elimde olmadan yaklaşmıştım sana.
Sen açmıştın avuçlarını, öylece bırakmıştım kendimi avuçlarına. Beni alıp evine götürmüştün. Sıcacıktı evin tıpkı senin kalbin gibi. Onca zaman korkuyla titreyen yüreğim avuçlarında huzur bulmuştu.
Seni izlerdim öylece, sen tv seyrederken ya da pc başında vakit geçirirken ben seni izlerdim. Yatağına geçip uyuduğunda, sabahları uyanıp kahvaltını ettiğinde, işe gitmek için telaşlandığında seyretmeye doyamazdım seni.
Gün boyu işten gelmeni beklerdim, tek başıma olmak hiç zor gelmezdi. Bilirdim sen gelecektin. Sen geldiğinde ben yine sevinçle uçacaktım evin içinde, yine senin omzuna konacaktım. Dudağının kenarına gagamla öpücük konduracaktım. Ayarını kaçırıp kanatacaktım dudağını. Sen bana kızacaktın, ben boynumu bükecektim. Sonra arsızca gelip ayaklarına konacaktım.
Şimdi bilmediğim bir yerdeyim, yine yüreğim korku içinde. Başımı kaldırıp yukarı bakıyorum Ay hala orada ama ben dünyada değilim, seninle değilim. Gerçi buraya niye geldim, nasıl geldim hatırlamıyorum. Hep bir karanlık var burada, yok yok öyle zifiri karanlık değil. Dedim ya Ay orada duruyor ama iki bölüm halinde, iki parçası sanki birbirinden ayrılmış ve birleşemiyor gibi.
Korkuyorum , uçmam gerekir ama uçamıyorum. Seni çok özlüyorum, dudağının kenarından öpmeyi, ayaklarına konmayı, sen uykuya daldığında seni seyretmeyi…
Göğsüm parçalanıyor, hem delicesine acı çekiyorum hem de delicesine mutlu oluyorum, ne oluyor sevgilim… Ben, ben, ben… Hani kanatlarım, hani gagam……
Ben senin için geliyorum, bu kez avuçlarına konan kuş değil elmanın içindeki kurt oluyorum.
https://www.youtube.com/watch?v=72nGwgu3JDg
Babette
YORUMLAR
Şimdi canlar, sevgili yorumcu arkadaşlarım, kaleme almış olduğum eser "kuşkurtizm" akımının bir örneğidir. Bu akımın öncüleri Cafohthistus ve Galacthiskus'tur. Eserimi değerlendirmeden önce bu akımın temsilcilerinin eserlerine bir daha bakın derim. Bu tarz eserlerin " yedi" çıkış noktası bulunur, benim eserimde olduğu gibi dememe gerek yok sanırım.
Eserimin temas ettiği noktalar tüm toplumu, aynı zamanda tüm evreni ilgilendiren konulardır.
Lütfen, yorum kısmında sizlerin temas ettiğiniz noktalar eyvallah bazı eserlerin yazılış amacı olabilir ama bu eser, bu eserrrrrrr bu eserr.. Yapmayın reca edeceğim.
Yorumlarınız, güzel bakış açılarınız için çok teşekkür ederim. :)))
Notunuz: Gelin dedikodu edek :)))
Okuyan gözlerine, yorum yazan kalemine sağlık.Neydi , baki kalan bu kubbede.....
Çayım, sigaram
Kurda, kuşa yem olmak tabiri yanlıştır. Onların da bir kalbi vardır ve onlar da sevebilirler. Üstelik hikayede anlatıldığı gibi; kim kimi yer, kim kime yem olur, o da hiiiç belli olmaz.
"Sus Sesin Duyulmasın" durağından yola çıkıp düşlerinin ulaştığı yere giden değerli yolcularımız moladan sonra herkes yola bi başına devam edecektir. Galacthiskus senin yolun belli :)) Döneceksin koyunun kuzunun yanına :))))
Cezbem Cezbem maksadımız muhabbet olunca kuşumuz da muhabbet kuşu oluyor :)))
Yalnız yazının önermesini böyle değerlendirmen beni mest etti :) Her şartta kütüklüğün ve kütüklerin karlı çıktığını ne güzel ifade etmişsin sen :))))
Demek ki dalına konan kuşlara yuva olduğunu düşündüğümüz ağaç onları kendine meze ediyormuş... İster dalına konunsun ister altına gömülsün değişmez yani..... :)))))
Şimdi Canlarım biliyorum bu yazıdan daha çok şeyler çıkar da daha fazla ortaya dökmek istemiyorum :)) Her okunuşta ayrı bir lezzet mübarek :))) Hay benim beynime deeeeeeeeeeeeeeeeeee kıvrımlarına daaaaaaaaaaaaaaaaaa daaaaaaaaaaaa daaaaaaaaaa
https://www.youtube.com/watch?v=x_Ut87lWvvo
"............................
sonra öğrendik ki dünya yuvarlak,kaldık.
sen bağıra bağıra ağlardın ben susardım
sen duvarları yumruklardın duvarlarında ellerinin izleri kan içinde
ben içime içime oyardım kendimi
sen çimenlere yatıp uyuyakalırdın
ben banklara tünemiş uykusuz
sen ot içerdin duman kusardın geceye
ben tek sigaralık ciğerimle öksürüklerde
sen aşka inanmazdın, sen inanmazdın
ben maviye inanırdım
boynumdaki yorgun damarların mavisine
beyaz dalgaları omuzlayan deniz mavisine
denizin bittiği yerde başlayan göğün mavisine inanırdım
bir de ensemdeki dövmeye inanırdım;
’kuş ölür sen uçuşu hatırla’"
( Füruğ Ferruhzad )
Yorumunu okuyunca nedense bu şarkı geçti infilak saati gelmiş sokakların içinden.
Bidayeti olan her şeyin bir nihayeti vardır. Korka durun ölümden cümle doğan ölmüştür. Kim ki aşka müşteri canına od vurmuşlar.
Yazdıklarım da senin okumanı seviyor ve gözlerim senin yazılarını arıyor.
Daha fazla bekletmesen diyorum, yazsan sen yazsan da biz okusak.
Seviliyorsun Blue. Teşekkür ederim yorumun için.
Seni görmek beni mutlu etti bilsen. :))