İyi ki doğdun diyesim gelmiyor sana, beddualarıysa bünyem sevmiyor. Hangi yaş gününü kutlayacağım senin, hangi yıldönümüne mumlar yakacağım. Henüz iki aylık  bebeksin yüreğimde, taze – taptaze bir yüreksin benimle yaşayıp, benimle büyüyeceksin.

Bu gün bende ölecek, kendinde doğacaksın;

Bende ki ölüşünü kutlayamam gül tanem!

Rakı gibi bu gece içime akacaksın;

Bitişini içime sığdıramam gül tanem!

Bakma böyle herif gibi yazışlarıma, bedduadan – sitemden dem vuruşlarıma, en karmaşık halimde bile özlemdir duyduklarım, hiç keşkeler olmayacak derdim, keşkeleri yaşamayacağım derdim, en kararlı, en iddialı cümlelerle kararlılık sergilemeye çalışırdım sana, dimdik duruşlar sergilerdim ama şimdi nasıl saklarım ki sensizliği içimde. Keşke özlemesem seni be (!)

Birden özleme döner sana tüm duyduklarım,

Solar güller misali kalbine koyduklarım,

Seni yaşayamamak tek utancım, tek arım!

Sensiz seni içimde saklayamam gül tanem.

Çilelere idmanlıyım ben, karşılıksız sevmeler ise ihtisas alanım; bir göğ göz takıntısına yirmi beş yıl verdim, yirmi beş yıl hem göğ gözlüyle yaşadım hem gün güne öldürdüm içerimde, bakma benim göğ gözlüye nameler dizmeme, yitireli çok oldu onu hissetmiyorum artık bedenimde. Ha Mihriban’ı sorarsan onu hiç söyleme, alnındaki yazılı o levhayı indirebilsem bile, bu kez de kendimi yeterli kılamadım isteklerine. Tenimiz uyuşmuştu diyelim bir şey yok ötesinde!

Ağaç olsam dallarım sana doğru uzanır,

Çile olsam sevmekten sanma gönlüm usanır!

Sevgi yenildi gülüm, kahpe felek kazanır!

Hasreti kefen gibi katlayamam gül tanem.

Seni sen başlattın bende, senin yüzünden şair gibi görmeye başladım kendimi, ne denli beğentilere kürek salladın, ne gazlar verdin bana bilemezsin, ne dolmuşlara bindirdin, hatta otobüse (!) Sen başlayınca bende, içimde değişik tatlar oluşmaya başladı, rakı kuraklıklarına panzehirler olmaya başladın gün güne, senin için kalkan dubleyle ben oldun biteviye…

Kim bilir Annen sana nasıl çekti sancılar!

Bu derdi barındırmaz uyutamaz hancılar,

Başladın sevinç doldum, bittin sardı acılar,

Sensizliği kalbime saplayamam gül tanem.

Yaş gününde ne hediye alayım bilemem ki! 29 Şubat’da doğmuş olman dört yılda bir kutlamanı gerektirirmiş yıl dönümlerini, tarotlar öyle söylüyor ben demedim ki! Zaten yeni doğdun ya içerimde,  üç sene daha beklerim büyümeni! Doğum günümün hediyesi çizdiğin  resmi vermedin unuttum zannetme (!) Ben hediye diye kulaklarına şiiri küpe, boynuna manileri kolye yapayım sen iste, bu kez sen doldur kadehleri hadi beceriksizce, ben rakıyı buz gibi suyla, suyu bol buzla severim, sen de böylesi ıpılık içmemeli soğuk içmeyi denemelisin! Sensiz içmek de zor olacak bilmelisin!..

Alamadım hediye, neyi nasıl-seçeyim!?

Çağır al kollarına ben kendimden geçeyim!

Bu kez sen doldur hadi, senin ile içeyim!

Sensiz içip, halime ağlayamam gül tanem.

Laf doldu ama gülüm Torba henüz dolmadı, mevsim nedeniyle bu durulganlık. Zaten her şeyi rakı tadında yaşayan bana mutluluğun hepsi bir anlık. Öyleyse sen de,  ben de  rakı tadında yaşayacaksın bundan böyle  şekersiz çaylara inat bana rakı olacaksın,  seni içeceğim her rakı içtiğimde, rakı bitecek sen biteceksin, namerdim sayısını düşünürsem şişelerin, beni rakı öldürmeyecek  be Çaycı! Sen öldüreceksin! Ölmüşlüğümü öldürdün yeniden, başlamamışlığımı bitirdin, şimdi paramparça vurulmuşluğum beni sen eden.  Sensizliğimde, sevda şarkıları yarım kalacak; sana da bensizliğinde…

Üfürdün mü mumları geçip de karşısına!?

Çıkıp da dolaştın mı kederin çarşısına!?

Kulak ver be gül dalım, sevdamın şarkısına!

Bu şiiri umuda bağlayamam gül tanem.

İhtimal hesaplarına vursam da olabilirliğini vuslatımızın, senin telkinlerinle, dönüşümde ki denediğim şeyler de geri tepti maalesef! Artık ela gözle başım belada, mümkünü yok asla unutmam tabancamı helada(!).. Silah  taşımam ki zaten!.. Katliamlarını çoktan yapmış yüreğim, kaç on yüzüncü vurulmuşluğum bu sevda sunaklarında…

Bir kez doğdun bende emin ol, bir daha  doğmayacaksın..Ben yaşadıkça yaşayacaksın.Bir gün anlamaya çalıştığımız şeylerin anlamsızlığını anlayacaksın, gün de yüz kez tekrar et kendine, seni sevmediğime inanacaksın (!)

Osmani sana şiir, maniler  yazacaktı!

Seninle içip çaycı, seninle sızacaktı!

Sensiz geçen gününe anına kızacaktı!

Ama bu yaptığını anlayamam gül tanem(!)

290208 – 9.40