gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

YÜZLEŞMEK!

03 Haziran 2016, 09.25
A- A+
‘’Bizler gençlik falan değiliz artık. Dünyayı fethetmek istediğimiz de yok. Kaçan kimseleriz. Kendi kendimizden kaçıyoruz. Kendi hayatımızdan kaçıyoruz. On sekiz yaşımızda dünyayı ve hayatı sevmeye başlamıştık. Sonra da aynı şeylere ateş etmek zorunda kaldık. Patlayan ilk obüsler, kalbimizde rastladı. Eylemlerle, çabalarla ve ilerleyişlerle ilgimizi kestiler. Böyle şeylere inanmıyoruz; savaştan başka bir şeye inandığımız bir şey yok.’’ Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok. Erich Maria REMARQUE
 
Savaşı küçükken yaşlılardan dinlerdik. Her biri kendi cephesini kahramanlıklarla süsleyerek anlatırdı. Hepsinin mutlaka bir kahramanı vardı. Kimisi takım komutanı, kimisi takımda bir arkadaşı veya kendisi. Düşmanını nasıl öldürdüğünü o anları yaşarak anlatırdılar adeta. Sarıkamış savaşında; Askerlerin nasıl soğuktan ve açlıktan öldüklerini, ölmemek için Arpa çorbasını içtiklerini, atların dışkısında Arpa tanelerini toplayıp, açlıklarını bastırmak için yediklerini anlatırdılar. İnsanları diri diri samanlıklara doldurulup dumandan boğulduklarını, altı tane düşmanı öldürenin cennette gideceğini anlatırdılar!..
İnsanlık tarihinde bitmek tükenmek bilmeyen savaşlar. Tarihe bakın; acımasızlık, vicdansızlık, öldürme, yıkım vardır hep! Ve ırkımızın başına bunca felaketler olmasına rağmen halen aynı şiddetle devam etmesi gerçekten korkunç. İktidar gücünü kullanarak insanların ölümüne sebebiyet vermek nasıl bir şeydir anlamak mümkün değil.

‘’Oysa savaş, insanlık tarihi kadar eski;  insanlar birbirlerini yok etmek için stratejiler geliştiriyorlar, taktikler veriyorlar, silahlar yapılıyor, nükleer denemeler yapılıyor!  Niçin ve nedenine bakılmaksızın insanlığın kökü kazılıyor. ‘’Zalimler, diktatörler terbiye edilmemiş amaçlarıyla birbirlerinin yerini alarak boşluklarını dolduruyorlar. Değişen hiçbir şey yok hepsi birbirine benziyor, yalanlarla kendi haklılıklarını taraflarına söyleyebiliyorlar. Babalar gencecik evlatlarını gençliklerinin baharındayken toprağa veriyorlar, bebekler kundaktan katlediliyor, kadınlar, genç kızlar tecavüze uğruyorlar!’’ 
Churchill; ‘’Savaşta doğrular o kadar kıymetlidir ki yalanlarla korunmalıdırlar!’’

 
Savaşın yıkım olduğunu, insanların birbirini yok ettiğini, sonraki zamanlarda daha iyi anlamaya başlamıştık. Derken Kıbrıs savaşıyla tanıştık. O zamanlar medya denen şey yoktu, frekansı bir türlü tutturulmayan bir radyo, onlarca meraklı insan toplanırdı başına, ne olduğunu anlamaya çalışırdılar, gazeteler büyük kentler dışında yoktu, televizyon mu adı bile duyulmamıştı? Kulaktan duyma efsaneler yaygındı, insanlar hangisine inanıyorduysa onu yaygınlaştırıyordu. Kahramanlık türküleri çok yaygındı.
 
Okulda İbrahim isminde bir arkadaşımız vardı ‘’Karaoğlan’’ türküsünü söylerdi; Öğretmenler teneffüslerde bile okulun bahçesinde çocuğu yanlarına çağırır, etrafına toplanırdık o söyler, bizlerde onu çılgınlar gibi alkışlardık.  Savaş kahramanız İbrahim. Zaman geçtikçe bizde savaşın acımasızlığını daha iyi anlıyorduk.

Ortaokul yıllarında İran-Irak savaşı başladı. Okulumuz tam sınırdaydı İranlı yedi aile Iğdır’a sığındılar. Erkekler savaşmayı ret ettikleri için, savaştan kaçmışlar, onlarda savaş suçu işledikleri gerekçesiyle idama mahkûm olacaklarını bildikleri için çocuklarını alıp kaçmıştılar. Devlette onları getirip bizim okulun misafirhanesine yerleştirdiler. Bir gün hepsini alıp götürdüler, akıbetleri ne oldu bilmiyorum.

Lise zamanı bizzat birebir yaşadığımız iç çatışmalara şahit olduk. Kardeş kavgası dedikleri adeta iç savaş, insanların sokak ortasında katledildiği, siyasetçilerin, gazetecilerin, hukukçuların, üniversite öğrencilerinin öldürüldüğü kahredici zamanları yaşadık.
 
12 Eylül cehennemi başladı, işte o zaman gerçekten korkulu günler başlamıştı, insanın insana nasıl böyle bir şey yapabilir dedikleri insanlık dışı davranışlar. Gözaltında kaybetmeler, cezaevinde acımasızca işkenceler!

Zaman geçtikçe biz daha çok savaş görüyorduk, bizler daha çok ölüyorduk. Medya daha etkili olmaya başladı güçler dengesi değişmeye, dünya savaşları naklen yayınlanmaya, belgeseller anlatılmaya başlandı. İkinci dünya savaşında, atom bombasının acımasızlığında kaçan küçük Japon kız, yanmış çıplak bedenini kurtarmaya çalışıyordu. Soykırımlar, gaz odalarında zehirlenmeler, zorla göçler, Akbabaların bile ölmesini beklediği bebekler gazetelerde yerini alıyordu. Körfez Savaşları canlı yayınlanıyor insanlar birbirini yok etme yarışına giriyordu!
90’ ların başında başlayan, bitmek bilmeyen körfez bataklığı. Sayısız insanların yok olmasına neden olan savaş ve güç oyunları başladı ve günümüze kadar devam ediyor. Arap baharı Ortadoğu’nun kanayan yarası haline geliyordu, masum insanlar mülteci durumuna düşüyordu.
 
Son zamanlarda bazı fotoğrafları bir araya getirdim. Atom bombasından kaçan küçük Japon kız, açlıktan küçük Afrikalı çocuğun ölmesini bekleyen Akbaba. Ege denizinin sahiline vuran Alan bebek-ler, Cizre’de annesinin kucağında vurulan Miray bebek, Hepsinin kaderleri aynı, zulümden kaçarken hayatlarını kaybettiler ve insanlığın utanç duvarında yerini aldılar!

Biz on sekiz yaşındakiler için onlar, yetişkinler dünyasına aracılık ve yol göstericilik yapacaklar; iş, görev, kültür ve ilerleme yarının yolunu onlar göstereceklerdi. Onları zaman zaman alaya aldığımız küçük oyunlar oynadığımız olurdu, ama aslında onlara inanıyorduk. Onların temsil ettiği otorite kavramını bizim kafalarımız, daha küçük bir anlayış daha insanca bir bilgiyle tutuyordu. Fakat gördüğümüz ilk ölü, bu inancı parçaladı. Bizim yaştakilerin onun kuşağından daha dürüst olduğunu anlamak zorunda kaldık. Onların bize olan bütün üstünlüğünü süslü cümleleri ve alçak gönüllükleriydi. İlk yaylım ateş bize yanlışımızı gösterdi onların öğrettiği dünya görüşünü çökertti.
Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok...

Dün Almanya parlamentosundan 1915’te Türkler tarafında yapılan Ermeni soykırımı onayladı ve Alman İmparatorluğunun da sorumlu olduğu açıklaması geldi. Artık bazı gerçeklerle ‘’Yüzleşmek!’’ zamanı mı geldi acaba!? 
 

YORUMLAR

07 Haziran 2016, 09.19
Güzel kurgulanmış bir yazı. Kitaptaki alıntılarda çok etkileyici mesajlar içeriyor. Herkese barış ve huzur dolu yaşam dileklerimi sunacam ama  pekte umutlu değilim doğrusu.
07 Haziran 2016, 15.41
''Dün Almanya parlamentosundan 1915’te Türkler tarafında yapılan Ermeni soykırımı onayladı ve Alman İmparatorluğunun da sorumlu olduğu açıklaması geldi. Artık bazı gerçeklerle ‘’Yüzleşmek!’’ zamanı mı geldi acaba!?'' 

Bu nedir şimdi? Ermenistan arşivlerini açmayı reddetmişken, tarihçilerin araştırmasına izin vermezken, yazının son cümlesi, Türkler tarafından yapıldığı iddia edilen olarak yazılması gerekirken, YAPILAN olarak ifade edilmesi çok bilindik bir tutum. 

Zira, yazı sahibinin tipolojisine baktığımda, mecliste de yüzleşmemiz gerekir diyen o güruh aklıma geldi. Velhasıl hiç şaşırmadım HİÇ. Ermeni komitacıların gebe kadınlarımızın karınlarından işkencelerle çıkardıkları bebeklerimiz, kazıklı voyvodayı aratmayan mezalimler, ülkemizin doğusunda şu anda bile Ermenistan'dan sınırımıza girip askerimize polisimize kurşun sıkan Ermeni teröristler yazı sahibi için bir şey ifade ediyor mu?  

Daha doğrusu asıl soru şu: Yüzleşmemizi isteyen güruh olarak bu tipoloji niye sürekli öne çıkmak zorunda? Türkiye'de, Anadolu'da yaşayan bunca etnik türden insan yüzleşecek bir şey yok diyor, ama heyhat, yazı sahibi daha da ileri gidiyor, YAPILDIĞI İDDİA EDİLDİĞİ ifadesi yerine, YAPILAN demekte bir sakınca görmüyor. Hangi veriye dayanarak? Sabun tüccarı fırıncı Almanya'nın adaletine sığınarak mı? Almanya parlamentosunda bu kararı bize dayatmaya çalışan o parlamenterlerin yerine getirdikleri bu vazifeleri !! için ceplerine indirdikleri paradan yazı sahibinin haberi var mı? YOK. 

Yüzleşmek; olayda ismi geçen tarafların kanıtlarını öne sürmesiyle gerçekleşir. Kanıt yerine parlamenter satın alarak, senatör satın alarak diaspora gücünü kullanarak yapılan yüzleşmeler körler sağırlar birbirlerini ağırlardan öteye geçmez. Zira Alman parlamentosunda bu karar alınırken yapılan o komik sunum konuşmalarına yazı sahibinin ivedilikle vâkıf olmasını öneririm. Doğu Perinçek'in; Ermenilere yapıldığı iddia edilen ve çamur olarak üzerimize sıçratılmak istenen bu karalama kampanyası ile nasıl mücadele ettiğini araştırmasını da öneririm. 


Almanya gibi Holokost suçlusu sicili bozuk bir ülkenin, başka bir ülkeyi hem de verilerden yoksun olarak soykırımla suçlamasına koşul olacak standart bir medeniyete erişemediğini ve Almaya'da işlenen yabancı cinayetlerinde kundaklama yapanlara Alman yargısının nasıl da sahip çıkmasını unutmamalıyız ki, bizi soykırım ile suçlayacak ehliyetinin olmadığını kavrayabilelim. 

Dünyaya yön vermeye çalışan katillerin psikopatların adalet dağıttığı şu günümüz dünyasında küresel medya gücünü kullanarak yüzleşme algısı oluşturmakta gayet başarılılar. Teorin sağlamsa, gerçekler kimin umurundadır diye Amerikalıların bir sözü vardır. O hesap. 

Çok rahatız gerçekten. Şöyle bir gerçek de var aslında. Dünya oluşumunu tamamlamadan önce tv kumandasıydı. Kumandanın dünyaya nasıl dönüştüğünü bana sormayın, nasıl olduğu hakkında hiçbir fikrim yok. Ama benim gerçeğim bu. Bu mudur ya. Herkes, içeriğine vâkıf olmadan ortalık yere iddia ettiği bir gerçeğini atmamalı. 

Büyülü aynalar vardır lunaparklarda. İnsanlar bu aynaların karşısında kendi ebatlarını burunlarını ellerini vs uzuvlarını çarpık çurpuk değişik görmek için dururlar. Olmayan bir şeyleriyle yüzleşirler ve gülerler. Ben de şimdi yüzleştim, ama gülmek için.  


07 Haziran 2016, 16.32
Arkadaş ‘’Yüzleşmekten’’ bahsetmişim yüzsüzleşmekten değil! Satır aralarında seviye sınırlarını bayağı zorlaşmışsın. Sana uzun uzadıya cevap vermeyeceğim! Yazıya bağlı kalarak tartışacaksan tartışılır. Çıkar düşüncelerini ortaya koyarsın. Kaldı ki son paragrafta tek bir cümle yorumum yok. Sadece bir dip not olarak düştüm oraya. Doğu Perinçeki referans olarak sunmuşsun gerçekten benim açımda da son derece komik kimlere güvenmişsin. İstersen biraz araştır geçmişte kimlerin koltuğuna girmiş, kimlere ‘’Kardeşim!’’ demiş.  
07 Haziran 2016, 17.28
Oooovv sızma zeytin yağına yorum yapmışım da haberim yokmuş meğer bak gördün mü şimdi tüh tüh. Yüzsüz ilan edildim hem de yazı sahibince. Doğu Perinçek'in bu iddiaları nasıl çürüttüğünden bahsettim, ama o gündemi de kaçırmış yaz sahibi. Neresinden tutayım ki şimdi. Yazının son cümlesine kadar güzelleme yapıp, o son cümleyi de onların içine sıkıştırıp kendi tarzında yeni bir sübliminal teknik icat eden yazı sahibi bana yüzsüz dedi yaaaaa şaka gibi ha   ha    ha
08 Haziran 2016, 11.00
Yazınızı yüzümde acı bir tebessümle okudum maalesef. Yorumumu sonu kadar okumanızı diliyorum. 

Biraz insalık katliamlarına göz atalım.

Portekiz de 45 yıl hüküm süren Salazar 10 bin insanı katletti ,Avrupa bununla yüzleşir umarım ! 

Guernica katliamı gibi yüzlerce katliama imza atan Franko 1 milyon insanı katletti, Avrupa bununla yüzleşir umarım ! 

O çok gıpta işe baktığımız Belçika'nın Ruanda ve Kongo da 10 milyondan fazla insana yaptığı kıyım ne çabuk unutuldu.

Ya 1912 den 1974 de kadar Kıbrıs da Rumların 1000 i aşkın Türk'e yaptığım kıyıma ne demeli ? 

1829 da Yunanista'nın bağımsız olmasıyla Mora'da Türklerin teşhir edilmesi ve 20 bin Türk'ün katledilmesi ( Batı Trakyadan bahsetmicem bile ) 

Halkların kardeşliği şiarı ile yola çıkan 3 yıl içinde 30 bin muhalifi katleden, 500 bin müslüman Türk'ü Sibirya'ya sürgün edip yollarda katleden , Çeçenistanda da 200 bin sivilin katili olan Lenin , Stalin Rusya sı kiminle yüzleşecek ? 

Gelelim demokrasinin anası Fransa 'ya 132 yıl boyunca 1,5 milyon Cezayirliyi katleden, 900 bin Afrikalı'nın ölümüne sebep olan Fransa Ermeni soykırım yasasını onaylarken kimle yüzleşecek ? ( Fransız askerlerinin kesil başlarla pozları hala zihnimde ) 

Almanya'yı es geçmemek gerek tabi ama onları anlatmaya tek kelime yeter sanıyorum >> HİTLER ...( bu utanç onlara yeterli) 

Pek sayın(!) Sömürge imparatorluğu İngiltere için tek bir örnek 750 bin Aborjinden 31 bini sağ kalması yeterlidir sanırım yüzleşmeleri için.

Ve... 312 bin ölü , 2 milyon muhacir,sayısız toplu mezar ve sayısız vahşetle Avrupa'nın göbeğinde ki BOSNA. Bununla kim yüzleşecek ? 

Sevgili(!) Mussolini yide unutmayalım hatrı sayılır bir bilançosu var . Etiyopya ve Yugoslavya da 300 bin insanın katli ve toplama kampları...

Sene 1945 Danimarka 250 bin Alman mülteciyi kamplarda ölüme yolladı. ( Hoş şimdide Suriyeli mültecilere sağır kör dilsizler ya ) 

I. Ve II. Dünya savaşların da Avrupalıların verdiği insanlık dersi blançosundan bahsetmicem bile. 

Ve gelelim yazımızın asıl konusu Ermeniler ( hani Türk Kürt birleşip katlediğimiz halk) 
Bağımsız Ermenistan hayali ile yola çıkıp ; Erzurum'da 50 bin, Van'da 45 bin, Kars'da 17 bin, Iğdır'da 15 bin, Erzincan'da 13 bin, Diyarbakır'da 12 bin , Muş'ta 10 bin toplamda 519 bin sivil Türk-Kürt Ermeni çetelerince katledildi.
Hocalı katliamı, Karabağ... 
Ermeniler de yüzleşecekler mi , arşivlerini açabilecekler mi acaba ? 

Kafamda deli sorular işte ! 

Velhasılı tek bir masumun bırakın bir damla kanını, tek bir gözyaşının bile vebalini kimse ödeyemez.
Bu topraklardaki halklar çok acı çekmiştir hala da çekmektedir.
Ben herşeyden önce bir insan olarak halkım ve devletim adına zülme uğrayan her masum için utanç duyarım. İçinde vicdanı olan herkes de bunu hisseder. 
ANCAK Ermeni diasporasının kulis çalışmalarıyla Eli kanlı katillerin vereceği insanlık ve demokrasi dersini asla kabul etmiyorum. 
Bir yüzleşme olacaksa herkes önce kendi tarihiyle yüzleşecek sonra başkasına ayna tutacak. 
İnsaf...... 

10 Haziran 2016, 23.45
Ermeni soykırımı "Gamyun"danda geçmiş vatana millete hayırlı olsun!Sözde Ermeni soykirimina sözde bile diyememis!provokasyon heryerde olduğu gibi buradada devam ediyor!
12 Haziran 2016, 01.40
ermenilerce kaddedilmiş binlerce Türk ün kanları topraklarımda o topraklarda yaşayan eyy  tarihini bilmez  kişiler nerde neyin katlini yazacaksanız eğilin  tarihlerinize bakın  Türk ün  katliamlarla  hiç işi olmaz   okuyun ve öğrenin artık  Biz  Türk ün T ürkden başka dostu yoktur....
12 Haziran 2016, 01.56
 dip Not;Soykırımla suçlayan ülkelere bakın  tarihlerine bakın  soykırım ı öğrenirsiniz belki afrika  kıtasında yaşayanları birer köle, amerikada yaşayan yerlilerin durumlarına , hele haçlı seferleri ile yapılanlarıda  ,sömürge krallıklar kuran  ingilizleride göz ardı etmeyin....bakın temiz  tarihlerini de okuyuverin fazla araştırmaya  üşenirseniz eğer  ,yakın tarihimizdeki kıbrıs  ıda inceleyin  yok edilen  Türkleri .......ırkımızı yok edemedilerde şimdi  sadece suçlamaya  çalışanların çaresizliklerine zavallılıklarını dillendirenleride  ülke topraklarımda  yaşayıp hala  hainlik peşinde koşanlarıda aklı selim düşünmeye davet ediyorum.....
15 Haziran 2016, 17.01
Zor olan nedir biliyor musunuz? Yüz yıl önce yaşanan bu olayın günümüze kadar taşınmış olması ve halen içinden çıkılmaz bir hal almasıdır!  Bu gidişle bütün dünya devletleri ‘’Soykırımı’’ tanıyacak. Ve Türkiye de bazı ‘’Sözde mukaddes tosuncuklar’’ kesin bir dille içi doldurulmaz beyanlarla ‘’Sözde soykırım ‘’ olarak geçiştirmeye çalışacaklar. En iyi yaptıkları şey; hakaret, küfür, yok sayma. Bu işin (S)özde sini hiç araştırdınız mı? Suni gündemler yaratılarak gündem saptırıldı! Merkel’le 5 ayda 5 kez görüşüldü Dolmabahçe sarayında. Altın kaplama koltuklara oturtup görgüsüzlüklerini sergilediler! Şimdide ellerlinde kan tüpleriyle tahlil merkezlerin önünde bekliyorlar. Bahçeli bile ‘’Bugünde olsa tehcir kaçınılmaz’’ diyor. Benim anlamadığım şey; bir tarafta ‘’ohhh ne iyi olmuş diğer tarafta sözde’’ diyeceksiniz!

Tasarının oylanmasına son bir hafta kala, basında basit bir habermiş gibi yansıtıldı. Türkiye’de en kolay kadınlara dil uzatılarak gündem saptırıldı. Ee durum böyle olunca, medya sazan gibi üzerine atladı! Mübarekler kendilerinden o kadar emindiler ki en küçük bir girişimden bile bulunmadılar.   Tasarı geçtikten sonra bu sözde Mukaddesçiler işin ciddiyetini anladılar. İlk misilleme Cem Özdemir’İ vatan haini ilan edip en ağır hakaretler ederek Türklükten çıkardılar, yerine hayır oyu kullanan Bettinayı fahri hemşeri ilan ettiler. Sonuç AP,AB Türkiye’yi tehdit etmekten kınadılar.

Bundan sonrasını ben size anlatayım; Avrupa’da tasarıyı onaylayan devletlerde; Bu size göre ‘’SÖzde katliam’’ ders kitaplarında anlatılacaktır. En büyük Türkiyeli nüfus yoğunluğunun yaşandığı Almanya’da da ders kitaplarında yerini alacak. Ve yeni nesil atalarının bir soykırımcı olduklarını öğrenecekler ‘’SÖzde.’’ Hal böyle olunca 10 kelimesinin 9’u hakaret olan sözdecilerin yapacağı pek bir şey kalmaz!

Halklar bunu merak ediyor bir şey olmuş; ama nasıl olmuş, ne şartlar altında olmuş, kim yapmış ‘’benim halkımı da samanlıklara doldurup öldürmediler mi diye ucuz siyaset yapılarak kendini haklı bir pozisyona sokmasınlar.’’  Cem Özdemir diyor ki: benim atalarım 90 bin askeri soğuktan donduran Enver paşalar değil. Kütahya valisini örnek gösteriyor.

Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın