gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Simbiyoz...

12 Ekim 2016, 09.44
A- A+

Aşk, şekil değiştirip adamın celladı oluyordu. Ve o, celladına rıza gösteriyordu.
Celladından razı olan biçare aşık ve celladı, koskoca bir karanlığın içindeydiler. Fakat onları çevreleyen simsiyahlık sadece adamın karanlığıydı, çünkü zaten vampirler gece yaşardı.  


Adam, kadına taparcasına sarılıyordu. Oysa vampir ona sarılmıyor, sadece kollarını bırakıyordu adamın üzerine rahatça. Kadının yüzünde görünemeyen ifadesizlik, işte kollarının bu sevgisiz duruşuyla ortaya çıkıyordu. Ona sarılmayan kolları, kanını emmek için rahat bir pozisyon alıyordu adamın bedeninde sadece.


Vampir, adamın kanını kendi canı yapıp ondan hayati bir parçasını alıyor ama asla onu kendisinin bir parçası haline getirmiyordu. İştahla emdiği kan, hücrelerinden saçlarına ulaşarak, kızıl saçlarını daha da ölümcül bir kızıla boyuyor; saç tellerinden süzülen her bir damla, adamın yüzünde, gözünde, ellerinde, yaralanmışlığının gözle görülür izleri haline geliyordu. Acımasız ve acınacak derecede geri dönülmez izler...


Simbiyotik aşıklardı onlar. Acıklı bir mutlulukları vardı. Biri açlığını doyururken, diğeri ruhunu doyuruyordu. Beslenme saatleri denkti. Çaresiz ve yekpareydi varoluşları.


             

Edvard Munch "Vampire"                            Edvard Munch "Vampire"

YORUMLAR

12 Ekim 2016, 23.59
Bu tablonun aynı bu tarz yorumunu ya Cezbe sizden okudum yeniden pişirip bize sundun, ya da Bir adam Yaratamamaktan okudum…Cümleler bile çok tanıdık geldi neredeyse aynı bloğu ikinciye okuyorum diyeceğim :)  sahi ikinciye mi okuyorum?

O veya bu çok önemli de değil, daha önemli olan bu gamyun ortamında en azından sanata dair bir tablo paylaşılması...

Olaya farklı bir bakış sunmak adına;

Edvard Much bu tabloyu  vampir adıyla isimlendirmemiş, orijinal ismi :  love&pain , yani aşk ve acı...Birçok defada kendisi sadece bir bayanın erkeği boynundan öpmesinden daha fazla bir şey değil  demesine  rağmen, Much’ın arkadaşı Stainsilaw sağ olsun bu tablonun vampir adıyla populerleşmesini sağlamış, bir sergide bu ismi ilk telaffuz eden kendisiymiş çünkü…
tablodaki erkeğin Much bayanında Juell sevgilisi olduğu söyleniyor.

Aşık olmak ve acı çekmeyi anlatan bu tabloda, erkek aşkının kollarında acı çekiyor, bayan onu rahat ettirmeye çalışırken.. (kolunu, erkeğin kafasının altına koymuş)...
Kadının güçlü taraf, erkeğinse zayıf taraf olduğu aşikar, ya da erkek suç işleyen taraf bayan ise af dilenen... Kadından aynı zamanda bir anne gibi şefkat bekleniyor belki de özrün  vücuda dönüşmüş hali bu bükülme…
 
Birçok erkek kız arkadaşı karşısında bu duruma düşmüştür...Her ne kadar erkekler güçlü görünmeye çalışsalar da aslında çocuk gibiler...Bilinç altında sevgililerinde hep kendi annelerini ararlar, mukayese ederler ve annelerinden gördükleri anlayışı, şefkati beklerler…
Hele ki erkek sanatçıysa bu duygu yoğunluğu durumu daha bir üst noktada olabilir…

Bu tablodaki en bariz gerçek ise, çaresizliği ve acıyı kemiklerinize kadar hissettirmesi…
13 Ekim 2016, 10.37
Bakın Sayın Hanımefendi, yaptığınız "güya" iyi niyetli yorum, o ilk paragraftaki ifrazatı atmak için yazılmış, bir de kendini gösterebilmek için tabii... Bu bir biçim ve ben bu biçimi biliyorum. Hiç tevessül etmediğim bir şey. Çünkü aklımdakini direkt söylemekten yana oldum her zaman. Kıvırıp bükmeye gerek yok. İnsan cesur olmalı.


"Olaya farklı bir bakış sunmak adına" diye yazmışsınız ya bir şeyler. Hah işte ısıtmak odur. Yazdığınız şeylerin İngilizcesi gayet mevcut her yerde. Türkçesi de vardır büyük ihtimal. Arama motoru en yakın dostunuz maalesef. Siz bir aktarıcısınız. Ve bunu büyük bir fütursuzlukla yapıyorsunuz her daim. Ben aktarıcılığa talip olmadım hiçbir zaman. Kimi aktarıcı veya buyurduğunuz gibi ısıtıcıdır, kimi de yaratıcı, bu işler böyle. Yazdığım yazı iyidir veya kötüdür ama iyisi de kötüsü de bana ait.


BirAdam'ın tabloya ait yazısı vardı evet, asla buna yakın bir tablo yorumu değildi. Benim yorum olarak altında yazdığım birkaç cümle bu yazıya dahil. İzniniz olursa kendi ürettiğimi türetebileyim değil mi ama! Yok izin vermez iseniz, yönetime söyleyelim, benim yazılarımı bir de sizin onayınıza sunsunlar.


Velhasıl; olur olmaz yazılarımın altına girip saçmalayan Saldıraygillerden birisiniz siz de. Şimdi bütün onları yapan siz değilmişsiniz gibi gelip yorum yazmaya da yüz isterdi yani... Notunuz da tarafımdan verilmişti sanıyorum. "İyi veya kötü karşı karşıya gelmek istemiyorum" demiştim değil mi? Bu durumda bence herkes işine bakmalı.


Bir de şunu yazayım: Bir cümlede hitap olarak "siz" kullanıyorsanız, o cümlenin yüklemi de aynı kalıpta olmalı. Bakın örneğin ben "siz" diye hitap ettim bu defa. Benim için "siz" veya "sen" de değilsiniz gerçi... Neyse, bahsi geçen cümlenizi okuyunca BirAdam'ın aklına bir hikaye geldi. Pek nükteli :) Yazmayayım onu ama... Maluma defalarca ilam gerekmez.


Kalsaydın; teşekkür ederim ama utandırma beni :) Harikalık bana mı kalmış hem, bu kadar şaaane bloger ve yorumcu içinde. Çok rica ederim smile Resmi Okuyup okuyup feyz alıyorum :)
13 Ekim 2016, 20.26
Baktım Sayın Hanımefendi :)

Teker teker cevaplayayım da,  fikir bulanıklığınız çözümlensin azcık...

İftira atmak isteseydim,  zaten atar bırakırdım kendimi hiç yormam niye altına diğer paragrafları yazayım. Ayrıca iftira da atmadım,  atmamda hiç haz etmem, ya siz yazdınız, ya da bir adam yaratamamak  yazdı dedim ve sordum farkındaysanız ..bunun adımı iftiraymış :) niyetimi direk söylememişim yahu,  direk sormuşum daha ne yapayım size…

Yazdığım şeyin ingilizcesi her yerde mevcutmuş :) Edvard Much  sadece benim kulağıma tablonun adını fısıldamadıysa zaten mevcut olacaktır. Neyin kafası bu anlamadım:) Ben aracıymışım :) hı hı googledan bana vahiy geliyor…Sonundaki yorumu bulamazsınız google da aramayın ingilizce olarak da  bulamazsınız :) erkeğin aslında bir özrü olduğu ve af dilemek adına  büküldüğü  kısımlar vs bunlar benim yorumum oluyor ayrımını anlayın diye belirteyim istedim…
Ayrıca şu yazdığınız yazıdaki bir iki cümle hariç hepsi aynı şekilde google da mevcut? bayanın vampir olduğu, boynundan ısırdığı saçının renginin kanla özdeşleştirildiği, erkeğin aciz olduğu ve acı çektiği   vs hayır bir iki tasvir ekleyince  çok dehşet bir yorum yapmış mı olduğunuzu sandınız! Ben yüksek seviyede bir yazı okumadım bana gayet sıradan  geldi, yani analiz-sentez gibi düzeyler vardır ya bu düzeyde bulmadım yazınızı...Keşke o düzeyde bir inceleme olsaydı da ben de keyifle okusaydım.

Bu çiğnenmiş bilgileri  belirtmemdeki nedene gelince de,  bakın ben biliyorum ne kadar havalıyım falan diyerek kendimi göstermek değildi :) sadece tablonun aslında bayan vampiri anlatan bir tablo olmadığını belirtmekti. Tablonun başka bir gözle değerlendirilmesini sağlamaktı.

Kimi yaratıcı diyerek  kendinizi o sınıfa koymuşsunuz  ya! işte o noktada beni az biraz hafife almışsınız, gerek kendi yağlı boya, ahşap boya resimlerim , gerek takı tasarımlarım, ahşap tasarımlarım, kıyafet tasarımları,  bütün bunları  geçtim içeceğim kokteyli bile ben tasarlamışken, tasarımın her türlüsüne bulaşmışken, yazıyı mı tasarlamaya erineceğim :))  bu tarif ettiğiniz ben olmadığım için üzerime hiç alınmam.

Sizin bana iyi kötü not vermeniz, karşı karşıya gelmek istememeniz sadece bir dilek veya rica  olabilir bir yaptırım olamaz haliyle, malum kendinizi gamyunda yazılarınızla teşir edecekseniz, bu ortamda da ben varsam, istediğim zaman yorum yaparım istediğim zaman yapmam bu benim insiyatifimdedir. Bunun adı özgürlüktür, takdir edersin ki benim özgürlüğümü kısıtladığın noktada seninkide bitecektir… O zaman ben de çok rahat derim ki  madem karşılaşmak istemiyorsun YAZMA Ozaman!  Ayrıca  güzel yüzün hürmetine yazmadım yorumu  belirttim bak yukarıda sanatla ilgili biriyim tablonun başka bir yüzünü belirttim hepsi bu.

Evet demek ki “siz”i pek yakıştıramamışım cümleye :) eğreti durmuş haklısın. Bana Cesur olun derken bıyık altı gülüp, vur-kaç yapacağınıza Bir Adamın aklına ne hikaye gelmiş bizimle paylaşın da bizde gülelim :) belki benimde cevaben bir hikayem olabilir...
14 Ekim 2016, 14.58
İşte böyle insanlar olduk. Demokrasi ne demek bilmediğimiz gibi, özgürlük kavramıyla ilgili de sıkıntılarımız var. "Evet, sen bana insani olarak bir ricada bulunmuş olabilirsin, karşı karşıya gelmeyelim diye. Fakat benim zerrece umrumda değil. Ben gelip yazının altını defaten dağıtsam da, bütün çirkinliğimi defaten kussam da bu mühim değildir. Canım isterse yine gelip canımın istediği gibi yorum yaparım, şimdi yaptığım gibi... Çünkü ben özgürüm."

 Çap bu...


İnsanın kendisini nasıl ifade ettiği; bilgi, görgü ve zekasının düzeyiyle alakalı. Bazılarının bu değerlerini ölçmeye baharat terazisi bile kafi gelir. Bir göstermek istediğine bakarsın, bir de görünene... Aklın şaşar kalır.


Otobiyografi denemesi yapılmış yukarıda galiba. Hak edilen yorumu onaylamıyorlar ki :) Mecburen fazla cümle kurmak zorunda kalıyorum. Haydi canım sen git bak bakalım şu felsefe foşuna, Cezbe belki yorum yapmıştır.

14 Ekim 2016, 19.53
:) Öncelikli insani olarak ricada bulunulmadı, bu bir örnekti. Ayrıca defaten çirkinlik kusmakta neymiş, böyle bir şey yapmış olsam, gamyun tek bir kerede onaylamazdı yorumu aynı sizinkini onaylamadığı gibi, düzeltmemi isterdi ama değil mi ?
Bir tartışmada 2 şey hoşuma gitmez. Birincisi söyleyecek cevabı olmayınca bel altı vuranlar, ikincisi yine aynı nedenden ötürü hakaret edenler. Zekamı, bilgimi, görgümü sorgulayabilmek için aynı seviyede olmamız gerekiyor :) Hepsinin yazılı ispatlarını yaparım hiç sorun değil. İnsanın icraatleridir  en büyük ispatı, şükür yeterince mevcut.
O kadar çok kendi ekseniniz etrafında dönüyorsunuz ki, başka hiçbir şeyin farkında değilsiniz.
Sahi benim cesaretimi sorgularken, sizinkine ne oldu? Bir Adamla konuştuğunuz mevzu bahsi geçen hikayeyi gamyun onaylamadı mı yoksa! merak ettim...
14 Ekim 2016, 20.30
http://www.gamyun.net/bloglarsmile Resmi2527/tam-2ye---.html#comments


""""Rune; sana son defa hitap etmek istiyorum eğer mümkün olabilirse... Dolayısıyla insani bir talep olan "muhatap olmak istememe hakkıma" saygı duyabilirsen sevinirim. Düşündüm ki; yazılarımın altına girip çevirdiğin 3.sınıf filmlerde, sana uyarak mecburi bir rol alıyorum, ki hiç istediğim bir şey değil bu. Ben bu yazıyı ne amaçla yazmışım o belli değil mi? Neyin üzerine yazmışım belli... Sen hiç umursamıyor musun bu olanları? Yazdığın yazılarda mangalda kül bırakmıyorsun; egolarımızı yenelim, dünya barışı vs. vs. Peki sen hangisisin? Böyle bir yazının altına yapabileceğin yorum bu mu? Kendi kişisel hırsların, kıskançlıklarını kustuğun bir yorum mu? Senin dünyada olup bitenlere duyduğun hassasiyet, taktığın kocaman ve çok yüzlü bir maskeden mi ibaret? Ben bu soruların cevaplarını biliyorum esasen, sen bir de kendine sor diye yazıyorum.""""


Çıkmamış yorumu okumaya bile gerek yok, başını okumak kafi. Kıskançlık öyle bir kör etmiş ki gözünü aklı tamamen çıkarmış devreden. Hatırlanabildi mi acaba ricam? Şu blog portalda, "yazı yazan biri" değil de "sürekli Cezbe'yle uğraşan bir kadın vardı ya hani" diye anılıyor ve anılacak olmak ne kadar kötü bir durum.

14 Ekim 2016, 21.16
İlginç bir yazı olmuş.
Bir şey dikkatimi çekti Cezbe Hanım
Size yapılan olumlu yorumları gayet sakin bir dille karşılarken; sanki onore edilmiş mağrur bir eda ile hitap ediyorsunuz.. Buraya kadar herşey normal.. olumsuz, eleştirel yorumlara yönetimi de dahil ederek ya bir akil kişi, ya da psikolog gerekliliğini dillendiriyorsunuz..
Yani sizi okuyan kişi illede pışpışlaması mı lazım? Sizin istediğiniz kişiler bir zamanlar vardı bu portalde değil mi?
Bakın etrafınıza, sizden başka Blog yazıp olumsuz yorum bekleyen, o yorumlara sert bir şekilde cevap verip, yeni gelecek cevaplara, yeniden cevap yazan başka biri kaldı mı?.

Rica ediyorum geriye dönün bir bakın, üç paragraf içi dolu ya da boş elli kelimelik yirmi cümle kurarak yazılmış yazının altına bütün tecizatını kuşanmış tam donanımlı muharebe eri gibi saldırıyorsunuz, ne yazık ki demokrasiden de bahsediyorsunuz !
Şimdi bana vereceğiniz cevabı inanın hiç merak etmiyorum.. daha önce kimbilir kimi 'yer'mek için verdiğiniz saldırgan bir cevabı şimdiden üzerime aldım kabul ettim..
14 Ekim 2016, 21.17
Way canına yakında dumanla  haberleşeceğiz..daha yorumum yayınlanmadan Cezbe hanımdan cevap geliyor :) bu ne hiddet bu ne celal.. ben de tahmin edip okumadan, cevabımı yazayım bari yarın çok işim var cünkü…
İnsanca rica etmekten kastım :  tek veya 2  cümledir. Rica ediyorum bir daha ne siz yorum yapın ne ben yorum yapayım der bırakır...bakın kendinin de yorum yapmayacağını taahhütte bulunmakta önemli :) ben istiyorum sen buna uymalısın değil bende uyacağım demek bir nevi anlaşmadır… ama epi-topu 2 cümledir işte.

İlk paragrafta rica edip ikinci paragrafa geçmeden  hakaret  eder ve suçlarsa ve sonra dönüp birde ispat için bunu  bak insanca rica ettim diye ispat gösterirse ben buna kahkaha ile gülerim…

Ne demiş bakalım insanca ricasının hemen ardından, acaba aynı şekilde insanca davrana bilmiş mi ?  hani talep var ama icraatte var mı? samimi mi? kendine yapılması istediği muamelenin aynısını yapa bilmiş mi?
hemen ricanın ardından gelen cümleler : 3.sınıf film çeviriyorsun( hakaret) toplumsal olaylara duyarsızsın (suçlama), kişisel hırslarını, kıskançlıklarını kusuyorsun, maskeyle dolaşıyorsun sen bu değilsin bizi kandırıyorsun vs gibi …  
Ama rica ediyorum ltf cevap vermeyiniz! ben suçlarım her şeyi yaparım, bir de rica ederim :) 
17 Ekim 2016, 14.48
Film çeviriyorsun demek nasıl bir hakaret türü acaba? Güncel bir felaketi de içeren bir yazının altına girip "benim yazımı niye siliyorsunuz, bu yazıyı niye onaylıyorsunuz" şeklinde en ufak bir haklılık payı olmayan bir iddiayla bas bas bağıran birinin duyarsızlığından dem vurmanın neresi yanlış acaba? Kendi yaptıklarına bakmadan, "ricanı kabul etmedim, çünkü sen bunları yaptın" diyen biri, kendisini mi, beni mi yoksa 3.şahısları mı kandırmanın peşinde midir acaba? Aynı kalitede filmlerin olduğu başka linkler de versem mi acaba???


Fakat bu durumlara  çanak tutan benim tabii. Daha önce defalarca izlediğim filmin sonunu bilememek gibi bir gaflete düştüm. Kendin yazıp kendin okuduğun yazılarına bir bak bakalım kaç yazının altında Cezbe diye bir nick görebileceksin. Esasında istediğin o, bir şekilde gelip seninle diyaloğa girmemi istiyorsun. Yorum yapmıyorum, bu defa, başka insanların yazılarının altında türlü çeşitli nicklerinle sataşıyorsun. Yine oralı olmuyorum. En son yapabildiğin bu işte. Köylü kurnazlığı tam da bu. O güzel Türkçenle "yeniden pişirmek" gibi bir tabir üretip, yazının kime ait olduğu hakkında olur olmaz cümleler kurup beni tahrik edeceksin ki cevap alabilesin benden. Yaptığını çok başarılı bulmuş olmakla beraber, bir daha her ne şekilde saldırırsan saldır, bu biçimde nihayetlenmeyeceğini garanti ederim.


"Yazının birkaç cümlesi dışında yazının hepsinin Google'da olduğuna dair" kurduğun şahane cümlenin ıspatı gerekiyor. Bir inceleme yazısıyla, özgün bir tablo yorumu arasındaki farkı kavrayamayan biri ancak bu cümleyi kurabilir. Hep iftira hep iftira. Bak ben ne güzel link veriyorum inkar ettiğin şeylere yönelik. Öyle yapmama rağmen yine laf kalabalığı yapıyorsun. Ben gerçeklerden söz ediyorum, sen alakasız şeyler yazıp beni aşağı çekme peşindesin. Çekemezsin :)


"Karşı karşıya gelmeyelim" dediğim yorumu eksik kopyalamışım;

""Benim gözümde insani manada sıfırladın kendini maalesef. Kin, nefret beslemiyorum ben kimseye, yapamıyorum. Ama düşünüp bu yazıda yaptığını idrak edince ciddi manada seninle hiçbir şekilde, iyi veya kötü karşı karşıya gelmek istemediğime karar verdim. Sen de söylediğimi bir insan olarak ciddiye alıp ricama uyarsan sevinirim."""


Acaba bir rica başka türlü nasıl edilebilirdi. Ne türlü edilirse edilsin bir ricayı  muhatabının nasıl karşılayacağı, görgüsüne kalmış bir durumdur tabii, anlayabiliyorum. Her yazının sonunda yazılan cv tadında "ben şuyum, ben buyum" hikayeleri de eksik kalmamış. Sunulan kapasite ölçüm kriteri için de çok merci :)

 Faydalanmaya çalışacağım.Evet, aşağı çekemezsin diyordum. Çekemezsin. Kurduğun tek doğru cümle; lafa değil icraate bakmak gerektiği. Ne sen, ne de Come_love; yani nam-ı diğer Bornova gibi tipler aşağı çekemezsiniz.


Hellespond; "Öyle ya da böyle, gayet düzgün cümlelerle yazılmış bir bloga, tebrik, bravao falan diyemiyorsak, hiç olmazsa susmasını" diye başlayan yorumunuzu gördüm. Redlenmiş. Nasıl nihayetlendirdiğinizi bilmiyorum ama sanırım sonlara doğru onay alamayacak şeyler yazmışsınız ki, redlenmiş. Veya da redleney operatörün canı öyle istemiştir, o da mümkün. Blog portalın müdavimi olmayan birinin bunu yazması önemliydi. Bu çirkinliğe maruz kaldığınız için kendi adımı özür diliyorum sizden, temiz algınız için de teşekkür ederim.


18 Ekim 2016, 21.50

Blogportalı takip eden herkes kimin ne olduğunu görüyordur bu yüzden kimseyi kandırmaya, seyirciye oynamaya gerek yok. Şu an için görmüyorsa da yakında anlayacaktır.. Bu portaldan birçok kişi senin ısrarlı ve bitmek tükenmek bilmeyen ağır-anlamsız eleştirilerin yüzünden terki diyar etmişken bana saldırıyorsun kelimesini senin gibi birinin  yakıştırması pek manidar olmuş :)

Ben seni ne aşağı, ne yukarı çekebilirim neysen osundur ve zaten yorumlarınla da ne olduğunu gösterdin, bana fazla cümle kurmaya gerek kalmadı.

Birdakine ne şekilde saldırırsam saldırayım bu şekilde nihayetlenmeyecekmiş ya! eğer susacağım, muhattap olmayacağım seninle demek istiyorsan doğru karar vermiş olursun, ama bunu başarabileceğini sanmıyorum zira  4. kez yorum yazıyorsun sanırım onaylanması için :)
hadi beni haksız çıkar, şu son yorumuma cevap verme, ben de bundan sonra tek bir yazına yorum yapmayayım...



20 Ekim 2016, 16.08
elinize sağlık hoş bir blogtu gerçekten 
20 Ekim 2016, 18.18
Teşekkür ederim Come_Onn. Bu arada "Come_Onn kimdir" diye bakarken blogunuzu gördüm ve okudum. Pek anlatamamış olsanız bile :) çok faydalandım. Nafile uğraşlar içine girmemeye çalışağım bundan böyle.
20 Ekim 2016, 18.28
Ha bu arada bir not ekleyeyim: Herkes yoruma açık bir yazıya yorum yapabilir. Bu benim için geçerli olduğu gibi herkes için de geçerli. Altından kalkamayacak olan yazısını yoruma kapar. Kimse, kötü niyetli olduğuna kesin olarak emin olduğu insanlar tarafından saldırıya maruz kalsa bile yazmaktan vazgeçmez. O vazgeçişlerin başka türlü sebepleri vardır. Bu tür saçmasapan nedenlerle yazı yazmak bırakılsaydı, en başta benim bırakmam gerekirdi. Bu yüzden yorum yapmak isteyen her türlü bünye, yazılarıma yorum yapabilir ve hatta elinden geleni de ardına koymamalıdır aklı yettiğince.
20 Ekim 2016, 21.26

Sırf haklı görüneyim diye son yorumu yaptığını biliyorum, işte zaten bu yüzden susamayacağından emindim. Ayrıca bir üzüntü sezdim, yorum yapmayacağım diye üzüldün mü ne :)

Tartışmanın bir kalitesi olur, o kaliteyi seninle yakalayamayacağımızı artık %100 biliyorum, ayrıca keyifte vermiyor, boşa kürek çekiyoruz, sürekli eskilere git-gel  sıkıcı :) hani zeka barındıran bir tartışma da değil,  konu sürekli saptırılıyor, sorulara cevap verilmiyor da karakter dalaşına giriliyor vs... bu yüzden bundan sonra yazılarının altına herhangi bir yorum yapmayacağım. Ancak başka yazılara (tabirinle) saldırıldığını veya haksızlık yapıldığını  görürsem o zaman  fikrimi beyan ederim.

Kendisi  güçlü, kavgacı, altından kalkabilecek yapıda diye, herkesin böyle olmasını ya da olabilmesini beklemek gerçekten tuhaf. Hepimiz insan türü de olsak bir sürü farklı karakter var ve herkesin baskın olduğu şeyler ve zayıf olduğu şeyler farklı...Aslında  sorun altından kalkamamak falan da değil,  milletin bu kadar boş lafla, boş işle uğraşacak vakti yok, ayrıca niye  yazıp sinirimi bozayım diye düşünüyor! hiç cevap vermemeyi de yakıştıramıyor, vermeyi de kendine yakıştıramıyor...

Ayrıca yazıları yoruma kapayacaksa ortada bir alış-veriş olmayacaksa zaten evinde kağıdına yazar, niye buraya yazsın.

Bu tavrın aynısını iş yerinde görmüştüm, orada durum daha kötü tabi kaçmak için işten ayrılmak lazım. Erkek özellikleri baskın müdür bir bayan, bir kızın üzerine öyle gitti ki kızı haftada 2 gün acile taşımak durumunda kaldım geceleri ( piskolojik ),  bayanı arayıp böyle davranmaması gerektiğini uygun bir dille anlattığımda ise aldığım cevap tuhaftı! O da güçlü olsun o zaman, bu kadar  etkilenmesin, biz de zamanında neler yaşadık, ne laflar işittik ama böyle olmadık!
Ona da dediğim gibi herkesten aynı güçlü yapıda olmasını bekleyemezsin! kimi narindir, alıngandır, hassastır ayrıca herkesin de hassas olduğu bazı noktalar vardır, kimse taştan-demirden  değil,  hepimiz etten-kemikteniz!
Depeche mode” un bir şarkısında vardı nadide şeyler özel ilgi ister diyordu…Ne güzel söylemiş bu özel ilgiyi gösterebilecek kapasitedeki insanların artmasını temenni ediyorum.
Bu da son yorumum olsun…
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın