gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

KİTAPTAKİ NOT

03 Nisan 2017, 14.26
A- A+
Uzun zamandır, yaklaşık 2006’dan beri birileri Orhan Pamuk okumam gerektiğini düşünüyor. Mesela biriyle sohbet ediyorum konu kitaplara geliyor ve bana onun Beyaz kale kitabını okuduğunu söylüyor. ”Hım nasıldı?” diye soruyorum. Pamuk’un okuduğu diğer kitabından daha kötüymüş. “Bilmiyorum onu ben, hiç okumadım” dediğimde, “Ciddi misin?” diyor. Böylelikle insanoğlunun süregelen entelektüel üstünlük yarışını 1-0 galip geliyor. Benim açımdan sorun değil. O bir şeyler okusun yeter, neden okuduğu da hiç önemli değil. Başka biri geliyor kütüphane mi görüyor bir vesile ile. “Şaşkınlıkla hepsini okudun mu?” diye soruyor.” Şunlar okunacak olanlar, bir kısmı da diğer evde”. Arıyor tarıyor… Orhan Pamuk yok. Nasıl olmaz bu kadar kitap var o yok gibilerinden çıkışıyor hafiften. Başka biri “ Nasıl olur da senin gibi biri…”. Başka birinin okuma listesinin başında yine o. Hayır yani bazıları var ki bu adamı hiç okumadığı halde atıp tutuyorlar arkasından. İşte onlar daha vahim. Okumadığım yazarların ardından şöyledir böyledir demek, hiç adetim değildir. Pekala Bilge, bu adamı artık okumalısın!

Önce hakkındaki haberleri arayıp taradım. Bir tanesi şöyleydi: Gazetenin biri onunla yaptığı röportajı yayınlamamış. Aaaaaa! Üstüme iyilik sağlık! Sen koskoca(?) Nobel ödüllü Yazarı çek kenarıya konuştur, sonra yayınlama. Bu gazetelerin çivisi çıkmış arkadaş. Boşuna değil okunmak dışında her şey için kullanılmaları. Bir diğer haberde: Auster, Pamuk benimle şu zamandan kelli konuşmuyor diyor. Evde misafir bile etmişmiş Pamuk’u, Niye konuşmuyormuş falan filan. Bu Auster’de yazarlar arasında az bulunur cinsten bir yakışıklılık var hanımlar, bilmeyenlere tavsiye olunur. Atatürk’e benziyor aynı.

Sonra Orhan Pamuk külliyatına göz atıyorum. Bir yandan içim içimi kemiriyor: ”Ya dedikleri gibi şişirmeyse”. Zamanıma yazık, zihnime yazık, parama yazık. Gerçi sonkini genel kütüphanelerle hallederiz. Hem ne kadar şişirilebilir ki. Alacak bir şeylerim vardır elbet ondan da. Haydi bilge, kütüphane yolu gene göründü. 7-8 yıldır kendi kütüphanemi inşa etmeye çalıştığımdan pek gitmiyordum.

İlk kitabını arıyordum raflarda Orhan'ın, fakat yoktu ne hikmetse. Başka birini aldım. Yanına da iki Türk yazar daha ekledim. Madem 1950 sonrası Türk Romanıyla alakalı bir açığım var kapatayım bari. On beş gün için 3 kitap alabiliyorum ben bunları 5 güne bitiririm oysa. Öyle de oldu. Neyse o sırada memurların konuşmalarına misafir oluverdim. Gene biri diğerlerine ahlak ve doğru yol kumkumalığı yapıyor. Yanına gittim sade ve ölçülü giyinmiş güzelce bir kızdı. Pek de cana yakın. Hele yıllar önceki Beyaz saçlı adamla kıyaslanırsa cana yakınlığı kat be kat artıyor gözümde. Ne yapıyor acaba emekli olup evde hanımıma hayatı dar ediyor olmalı. Kitapları alırken masada aradığım o ilk kitabı buluyorum: “Cevdet Bey ve Oğulları” değiştirip onu aldım.

Eve gidince şöyle bir göz attım. İçinden köşeleri can sıkıntısından karalanmış kalpler çizilmiş bir iki kağıt çıktı. Psikoloji notlarına benziyor. Fakat yaşadığım kentin üniversitesinde bu bölüm yok olsa olsa Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlıkta okuyordur bu çocuk. Terapi uygulamasından bahsediyor. Ya bilge öyle bilişsel, psikanalitik, davranışçı falan filan kuramcıları okumakla, psikoloji tam manasıyla öğrenilmiyormuş. Kenarında “Çöl aslanı” yazıyordu. Ne ola ki bu? Can sıkıcı bir hatıramı anımsadım. Yaklaşık 11-12 yıl önce Çehov okurken gaza gelip “Yufka açan kadınlar” diye bir öykü yazmıştım kağıdı da kitapta unutmuştum. Biri okumuştur diye utancımdan 5-6 ay kütüphaneye uğramadıydım

Kitabı okumaya başladım. Bir ara içine hapşırdım, bir arada yediğim elmanın suyu (tükrüğüm de olabilir) damladı. İşte kütüphanemi yapmaya başlamamın nedenlerinden biri böylelikle açıklığa kavuştu. Ortalara doğru bir not daha buldum. On beş yaşlarında, Teoman dinleyen bir gençten. Benden, ona öykü yazmamı istiyor. Kız mı erkek mi acaba? Kız olsun istiyorum o yaşta bir oğlan çok can sıkıcıdır. Hatta erkekler mümkünse 11-19 yaş arasında bana gözükmesinler. Benim oğlum olsa herhalde bu yaşlarını yatılı okulda falan geçirirdi. Hem zaten Teoman’ı kızlar dinler genellikle. Ben de çok dinlerdim. Ayrıca yazısı çok naif ve incelikli. Kızların ince motor becerileri erkeklerinkinden daha çok gelişmiştir. Cinsiyeti de belli olduğuna göre patiğini somon renginde örebilirim. Pöh!


Notta şöyle yazıyordu “Beni düşün. Beni hayal et” Muhtemelen bana demiyordur. Şöyle atletik, bebek yüzlü kumral bir gencedir o söz. Canım ya benim yüzümden yalnızlığını giderecek bir yaşıtından mahrum kalıyor. Keşke almasa mıydım kağıdı? Bir dakka … Ya kırkını geçmiş evli iki de metresi olan kart bir zamparaya denk geleydi. Ay! Allah korusun yavrumu bunlardan. İyi yaptım iyi. On sekizinden sonra da karşına çıkmasın böyleleri. Ah yavruuum sen bilmezsin bu mendeburları. Kümeste on bir tavuk olsa on ikinciyi ararlar. Kötü olan bu değil, kötü olan bu tavukların hiçbirinin birbirinden haberi yoktur. Boşuna vesvese ediyorum erkekler roman okumaz ki ayol. Onlar tarih kitapları, belki tarih ro..ma..nı… Hayırrrr! Bu Pamuk bildiğin tarih ansiklopedisi. Dedikleri kadar var hani. Kağıdı almakla iyi yaptım iyi. Ya bu heriflerden biri kızcağıza bir öykü yazıp numara da verseydi. Kızcağız belli ki yalnız ve ergenlik nevrozu (O yaşta bu romanı okumak bile bunu doğruluyor) yaşıyor. Bu yalnızlıkta sığınacak bir liman arayıp bu hayırsızın eline düşebilirdi maazallah. Vebali de senin boynuna olurdu bilge. Bakma bana öyle nevrozlu kızım benim  anne olunca anlarsın beni. Töğbe Bismillah annem gibi konuştum. Her genç kız büyüdüğünde annesi gibi konuşur bulur kendini=>Anayasası madde 46.

Kitabı bitirdim dedikleri kadar var hani, hatta bir ara eş zamanlı okuduğum Menteş, Şibumi’yi konuştururken Pamuk ile dalga geçiyordu. Yahu bas baya adamı tiye almış eheheh! A bir dakka, “Hatırla Sevgili” diye bir dizi vardı. Bölümlerin başında gazeteleri gösterip dönemin haberlerini verirdi. Demek o da… Amanın herkes dalga geçmiş adamcağızla. Peh! nerdeyse acıyacaktım bu İstanbul züppesine (Burada kendimi kitaptaki Muhittin gibi hissettim). Acımıyorum. O Nobeli de hak etmiyordu. Zaten Nobel Edebiyat Ödülü: Uluslararası entelektüel çevresi geniş olan yaşadığı ülkedeki iktidara muhalif yazarlara verilen bir ödüldür. Dünyanın en sanatkarane, en iyi eserini de çıkarsanız bunlara sahip değilseniz rüyanızda bile göremezsiniz. Hiçbir yerde adalet yok benim küçük nevrotiğim. Dünya çok adaletsiz hep bir dayıcılık, benim arkadaşım çok yaşasıncılık! Beni anlıyorsun değil mi? Hayır ben demiyorum Pamuk değersiz bir yazar, çok bilgili, çok donanımlı biri. Böyle olmasaydı zaten o da rüyasında görürdü bu ödülü.

Kitapları, dediğim gibi beş günde bitirdim. Savsaklamam yüzünden teslimi gene on beş günü buldu. O kıza bir öykü yazamadım. Yine de onu düşünüyor, hakkında her şeyin hayırlı olmasını temenni ediyorum. "Karşısına hayırsız kimseler çıkmasın hiç!" diye dua ediyorum. Yaşaması zor bu dünyada, hatta daha da zor olan bu ülkede,  hayatın onun önüne çıkardığı yol ayrımları ve seçimler hayırlara vesile olur inşallah.  

YORUMLAR

06 Nisan 2017, 22.54
Düşündükçe lafın afı açması gibi birşey olmuş, hoş olmuş.
Sözkonusu notun olduğu kitabın arasına bu blog iliştirilirse kızcağız tüm  riskli beklentilerini gözden    geçirebilir.Hiç tanımadığı insanları telaşa sokmak istemeyecektir :)

06 Nisan 2017, 22.55
Merhaba bilgeciğim , uzun zamandır yoksun, blogunu görünce sevindim. Yine döktürmüşsün. İyi de olmuş çünkü seni okumayı seviyorum.Orhan Pamuk u ben nedense sevemedim.İyi bir romancı bence. Tek bir kitapla karar vermek doğru mu olmaz ama yinede beğenmiştim romanı Sessiz Ev di sanırım okuduğum kitabın adı .Batı karadenizi taşrasında geçiyordu hikaye.Kara Kitap ı ise okumaya azmetsemde başaramadım ya kafam çok doluydu yada cidden ağır okunuyordu .Kitapta benim olmadığı için tekrar denemek mümkün olmadı.Kütüphaneden aldığın kitabın içindeki kızı (öyle sanıyordun ) merak etmen sorumluluk duygunun ne kadar gelişmiş oldğunu gösteriyor. Bu yüzden de kendimi sana emanet edebilirim . Güzel bir yazıydı ,duygularını ve düşüncelerini çok eğlenceli ifade ediyorsun .Ellerine sağlık.
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın