gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Asinin Doğumu!

21 Haziran 2017, 13.19
A- A+
’’Buddha doğduğu gün, annesi varoluşunu terk ediyor yani ölüyor! Buddha kız kardeşi tarafında büyütülüyor. Ve şimdi Budizm’de ne zaman bir Buddha doğsa, annesinin hayatta kalmaması geleneksel bir fikir haline gelmiştir. Sembolik bir gösterge olarak gösterilebilir. Anlamı bir asinin doğumu ve eskinin ölümüdür!’’

Günü birlik yaşıyoruz, bugünü yaşayıp yarına Allah kerim kandırmacasıyla kendi kendimizi avutuyoruz. Çok az kişimiz devrimci düşünceye sahiptir. Yenilenmek, yarına daha güçlü hazırlanmayı kaç kişi aklında geçiriyor? Esasında yenilenmeyi bilmiyoruz hep eski alışkanlıklar eski huylar!

İnsanın hayatta kalması için devamlı bir şekilde değişmesi gerekiyor. Ülkeyi yönetenler hep aynı çürümüş düşüncelerin girdabında halkları boğup duruyorlar. Yeni değerlere sahip çıkmak ve onları yaratıp daha güçlü geleceği kim yada kimler başarmış? Bilinç değişimi yok bir kere. Kendi bildikleri yanlış düşünceleri toplumlar üzerinde çok kolay deneyebiliyorlar. Çünkü bilinçsiz bir toplum! Bilinçsiz bir toplumu yönetmek kadar kolay bir şey yoktur! Toplumda farkındalık algısı yok edilmiş. Kör, hiç bir şeyi görmeyen, yalnızca dayatılan mecburi bir kabullenme!  Çünkü gücü elinde bulunduran öyle istiyor!

Sistem böyle kurulmuş arada bir kişiler değişiyor hepsi o kadar, gelen aynı çürük temel üzerinde toplumların farkındalığını yok ederek eskiye devam ediyorlar! Bakarsınız biri-leri ortaya çıkar hak, hukuk, özgürlüklerden, sevgiden, dayanışmadan, kalkınmadan coşkulu bir şekilde yaratıcı şeylerden bahsede. Dünyayı kurtaracağından bahseder! Bir süre sonra güç yozlaşması baş göstermiş, çevresini ve Dünyayı gücü uğruna savaş alanına çevirmiştir!

Bilinçsiz ve gelişimini tamamlayamamış  bir toplumu ele geçirmek çok kolay! Sahip olamadıklarını vaat etmek, din olgusunu kullanmak, aç bırakıp ekmeğe muhtaç bırakmak! Yoksulluktan kurtarmayı vaat eder, en büyük yoksulluğu yaşattırır. Yolsuzluğu bitireceğini vaat eder, en büyük yolsuzluğu onlar yaparlar. Yasakları kaldıracağını söyler hak ve özgürlükleri vereceğini söyler, ülkeyi açık hapishanelere çevirirler! 

Ülkemizde kısa zamanda maalesef gurur duyulacak hiç bir şey yaşanmıyor! Savaş, kan, gözyaşı, ölümden başka ne görüyoruz ve yaşıyoruz ki! Birileri kendi müritlerini oluşturmuş, sana ölmeyi vaat ederken diğerleri itaat ve mutlak itaatle onu başının tacı yapıyor!

Gündemde olan güncelliğini koruyan son gelişme ana muhalefet partisinin Ankara İstanbul yürüyüşü! Esasında devrimci güçlü bir atılım! Bireysel bir davranış değil, büyük kitlelerin sesi olduğu için toplumsal bir davranış! Parti başkanının ’’ Adalet’’  için yürümesi evet, gerçekten vahim bir durum ülke açısında! Fakat, başarıya ulaşması konusunda çok ciddi endişelerim vardır! Toplumun belleğinde derin bir mücadele anlayışı yok. Önüne atılana yetinmekle ve güçlü dayanışma geleneği yok!

Onu yollara düşüren sebepleri sıralamak bir yazı intiharı olur ki buralara sığmaz! Ana muhalefet partisinin en az hükümet kadar sorumluluğu vardır ülkeye karşı. Onun yanlışlarından dolayı uyarmak, başarıları kutlamak en önemlisi de kendini topluma anlatıp iktidara hazırlanmak. Bakış açısı böyle şekillenebilir.

Ha bu davranışı taraflı tarafsız gözle takip edildiğinde olumlu davranış fakat topal bir yürüyüş! Çünkü verdiği ödünler itiraz edeceklerin önünü kapatıyor. Onu yollara düşüren sebeplerin başında kendi eliyle verdiklerinin yüzünden. Sen kendi sorunların için mücadele et, sorun senin sorunun deme hakkına kimse sahip değil. Doğru bakış açısı bu. Eksik olan ülkede olan sorunlarda pasif kalması. ’’Hükümet beni olumsuz eleştirmesin, beni engelleyici olarak görmesin son derece zihin karışıklığı içinde bocaladı durdu.’’ Karşı tarafı zor durumda bırakacak, geri adım attıracak güçlü bir politika üretilmedi. Güçlü bir çözümleme sunmak onları daha çok iktidara yaklaştırırdı!

Yoksulluk, savaşlar, çocuk ölümleri kadına şiddet ve istismar bu kaos içinde boğulup gidiyoruz. Nemi yapılması gerekiyor Buddha felsefesi. ’’Bir diriliş, eskinin ölümü yeninin doğumu!’’

YORUMLAR

24 Haziran 2017, 10.51
kominizim çoktan öldü uyan
24 Haziran 2017, 12.53
Merhaba Digor.
Bilinen sorunları kendi üslubunca anlatmışsın. -Ara ara cümlelerde düşme olduğundan toparlamak gereksinimi olsa da- Güzel, senin bakışındır eyvallah. Çoğunlukla haklısın sonuna kadar.
Ben de kendi düşüncelerimi aktarayım dilim döndüğünce:
Evet, çok uzun yıllardır, özellikle Cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana son derece bilinçli bir biçimde yozlaştırılmaya, cahil bırakılmaya, düşünememeye dolayısıyla "eyvallah"a alıştırmaya çalışıldı ve başarıldı...

Bir toplumun, eksiye doğru evrildiğini, yozlaşıp basitleştiğini görmek için net ıspatlar var; ekonominin bozulması; üretimin azalması, tüketimin çığ gibi büyümesi, ülke kaynakları varken ithalat kalemleri, geçim darlığı,  işsizlik yanında, okuma alışkanlığının zayıflığı, müzik tercihlerinin değişimi, kültür yerine kültürsüzlüğün koşa koşa yerleştiği açık açık bakar. - Burada 2 kitap önerim olacak; değişimin gözlenip gayet güzel sunulduğu, Zülfü Livaneli kitapları bunlar: Konstantiniyye Oteli ve Son Ada-

Açlık,, yoksulluk yaratılıp "Şükür"lerle yetinilmeler sağlandı ve hatta olumsuzluklar coşkulu alkışlar aldı, alıyor... Yaratılan yoksulluğa karşı vaatler sıralandı, cennetlerin sözleri verildi, din kullanıldı, para kullanıldı, balları sunup parmaklarını kendileri yalayanlar kendi çaplarındaki başarıları yakaladı.
 "Kral çıplak" diye haykıranlar en acımasız yöntemlerle ezildi. Uyarılar "Boş konuşma" etiketiyle, "Sen kimsin?" parmak sallamasıyla, İncesinden en kabasına kadar şiddetle pusturulmaya çalışıldı ancak tarih, bunların hepsinin tepetakla geldiğini gösteriyor. Er ya da geç... Ama şu var ki yadsınılmaz, "Yılan ölür, yılanın soktuğu da ölür..." Ölüyoruz...
Bunlara tamam.
Yalnız, sana katılmadığım, zıt düşündüğüm önemli bir yer var. Eyvallah, başka kültürlerden de ibretlik paylar almak gerek de, bu ülkede Atatürk gibi bir lider varken, çözümü Buddha felsefesinde arayıp önermek kusura bakman bana çok ters.
"Yeni değerlere sahip çıkmak ve onları yaratıp daha güçlü geleceği kim yada kimler başarmış? " cümlesini yazarken - İtalik yazılar alıntı mı bilmiyorum ama alıntı da olsa benimsediğin görüştür var sayarak- aklının ucundan bile Atatürk ve devrimlerinin geçmeyişine şaşırdım ve üzüldüm aynı toplumun bir bireyi olarak. Seni okuyan yazan adamsın, bilinçli bir atlama olduğunu düşündüm zira istemeden de olsa...

Tüm dünyanın üste koyup örnek aldığı, en büyük devrimci, gururumuz liderimiz varken Buddha!.. Olmadı.
Çözüm, "eski ölsün, yenisini  doğuralım" olmamalı bu ülkede. Çözüm basittir; Atatürk felsefesini öğrenmek, devrimlerini özümsemek, çocuklarımıza belletmek, unutturmamak ve o izden yılmadan yürümektir. Bizim, öldürüp de yerine doğurtacak felsefelere sırt dönüp, zaten en kralından var olan kurtuluş felsefemize sımsıkı sarılmak olmalı çaremiz.

Uzun oldu ifade etmek. Adalet yürüyüşü için detaydan kaçınarak diyorum ki, kayıtsız şartsız destekçisiyim, desteklenmeli.

İyi bayramlar her günü bayram olanlara.



Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın