gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

BİSİKLET TUTKUSU

13 Şubat 2018, 20.26
A- A+

Bisiklet Tutkusu
 Benim çocukluğumda özel arabası olan yoktu. Belki zenginlerin oturduğu mahallelerde vardı da biz görmüyor bilmiyorduk. Köyü boydan boya ikiye bölerek, komşu Kazanköy'e oradan da Istıranca dağ köylerine ulaşan bir yol geçiyordu.Yola paralel genişçe bir dışavlumuz; yol kenarında samanlığımız , ahırımız bulunuyordu.Çok zaman avluda, yol kenarında oyunlar oynuyorduk. Zaman zaman kamyonlar geçerdi. Kamyon geçerken, köyün bütün çocukları, bütün köpekleri saldırır, köpekler havlayarak, çocuklar taşlayarak bir süre kamyonun peşinden koşarlardı.Henüz ilkokula başlamamıştım.Çok güzel, sarı bir köpeğim vardı. Bir gün kamyonun altında kaldı; öldü. Çok üzüldüm, çok ağladım. Komuşu çocuğu arkadaşım Hüseyin'le evimizin arkasındaki tarlaya mezar kazdık; bildiğimiz tüm duaları okuyarak köpeği gömdük.Törenle; dualarla " defnedilen"(!) ilk ve tek köpek benim sarı köpeğimdi herhalde. Zamanla, köpekler de çocuklar da kamyonların köye saldıran canavarlar olmadığını öğrendik! Motorlu taşıt aracı olarak tanıdığımız köyümüzden geçen bu kamyonlardı.
İlkokuldan sonra Kepirtepe İlköğretmenokulu sınavlarını kazandım. Altı yıllık yatılı (leyli meccani) okul hayatı başladı. Öğretmen okuluna başladığım yıl aile İstanbul'a taşındı. İstanbul'da halamlar var. Dedem, köydeki evi, bir kaç dönüm tarlayı, bağı satıp; istanbulda Gaziosmanpaşa'da bir gecekondu aldı.Önünde ,arkasında genişçe bir bahçe, ön bahçede bakkal dükkanı olarak kullanmayı düşündüğümüz bir bina bulunuyor. Biraz mal alıp dükkana koyduk; fakat yan taraftaki Laz bakkalla rekabet edemedik! Dükkana koyduğumuz malları da kendimiz tükettik.Bir kısmını da Laz bakkala devrettik.Tatillerde; otobüsle İstanbul'a gidiyorum. Benzinli otobüsler; egzos gazından,benzin kokusundan fena halde rahatsız oluyorum. Şakaklarım zonklamaya, midem bulanmaya, başım çatlayacak gibi ağrımaya başlıyor. Otobüs yolculuğu benim için işkence oluyordu. Daha sonraları pek çok kez üstelik çok uzak mesafelere otobüsle yolculuk yapmak zorunda kaldım. Otobüsler daha konforlu hale geldi; bünye de alıştı. Akşam üzeri okul bahçesinde oturuyorum.Okul tatil oldu; yaz tatili... Ertesi gün İstanbul'a gideceğim. Bir traktör geçiyor. Sürücü, ve terkelek çamurluğu üzerinde oturan bir adam... Traktörün arkasında kasası var. "Amca nereye gidiyorsunuz?" dedim "İstanul'a" dediler."Beni de götürür müsünüz?" dedim. "Atla arkaya " dediler. Atladım! Kasanın tabanı sap saman kaplı. İki koyun var; ben binince üç olduk! Koyunlar kasanın her yerine pislemişler. Öyle koyun gibi, tane tane de değil; herhalde ishaller her tarafı batırmışlar. Kasanın ön tarafında temizce bir yere oturdum. Traktörün hızı az; bir de amcalar bir yerlerde inip su içiyorlar, karpuzcu görüp karpuz alıp kesiyorlar. Ağır aksak gidiyoruz. Uyumamaya çalıştımsa da sonunda uyku ağır basmış uyumuşum. Uyandığımda Edirenekapı'ya varmıştık. Vakit de nerdeyse öğleye yaklaşmıştı. " Ben burada ineyim" dedim.Üstüm başım sap saman, yer yer koyun pisliği.Elimden geldiğince temizlenip, dolmuşla eve vardım. Bisikletten söz edecektim ya laf uzadı gitti. Kepirtepe'de altı yüz öğrenciyiz. Hafta sonlarında Lüleburgaz'a gidiyoruz. Beş kilometrelik yol...Bir ucu okulda bir ucu şehre girmek üzere; bir çocuk zinciri oluşturuyoruz.
 Adamın biri geniş bir arsanın bir köşesine sekiz on tane külüstür bisiklet koymuş; saati bir liradan kiraya veriyor. Binmeyi öğrenenler arsada tur atıyor. Yeni öğrenmeye çalışanlar arka seleden tutan bir arkadaşlarının yardımıyla sürmeye çalışıyorlar.Her ne kadar " ileri bakacaksın" deseler de; çocuk illa ayaklarına bakmakta direniyor! Ayakları pedalları nasıl çeviriyor? Görecek! Öyle olunca da sekiz on metrede bir bisiklet devriliyor...
 Arsanın bir ucunda tek bir direk var. Eskiden bir kale varmış. İki kalası almışlar tek direk öyle yalnız başına kalmış. O tek direkte bir sihir; ya da olağanüstü bir çekim gücü olmalı. Uzaydaki karadelikler gibi! Sahaya çıkıp da turlamaya başlayan her çocuk;gidecek başka yer kalmamış gibi, illa en az bir defa o direğe tosluyor! Bisikletlerin frenleri tutmaz;tekerleklerin çamurlukları, zincir kapağı yok. Keyifli keyifli turlamakta olan çocuk "cart" diye bir sesle daldığı güzel hayallerden uyanır; paça zincire takılmış boydan boya sökülmüştür. Dikişten sökülse gene iyi; dikişin yanından
 kumaş yırtılmıştır. Bir kere benim de başıma geldi: Çocukluktan delikanlılığa yatay geçiş yapmışım. Bir bayram tatilinde bayram yerinde dolanıyorum. İlk kez devlet malı olmayan lacivert bir pantolon diktirmişim. O yıllarda konfeksiyon diye bir kavram yok. Terziye gidip,ölçü veriliyor; terzi pantolonu ya da takım elbiseyi teyelleyip dikerken birinci provayı yapıyor. Dikme aşamasında tekrar prova yapıyor. Üçüncü provada bir hata yoksa alıp güle güle giyiyorsunuz. İşte severek giydiğim o güzelim pantolonla kiralık bisiklete binip yokuş aşağı kaptırmış gidiyorum. Ve ilk kez giydiğim pantolonun paçasını zincir kapıyor. Paça aşağıdan yukarı boydan boya yırtılıyor. Uzaktan akrabamız bir terzi dayı var.Ak Ahmet diyorlar. Adamcağız albino...Kirpikleri, kaşları, saçları, yüzü apak. Ona gittim. Bayramlaştık; elini öptüm. Bayram günü kalktı, dükkanını açtı. Pantolonumu çok da güzel
 yırtğı hiç belli olmayacak şekilde dikti. Teşekkür ettim;" borcum ne dayı" dedim." Ne borcu? Duymamış olayım; sen talebe adamsın, bizim sana harçlık vermemiz lazım." dedi. Biliyorum olsa verirdi... O yılların pek çok yoksul aile çocuğu gibi benimde bisikletim olmadı. Zaten öyle bir beklentimiz de yoktu. Okulun bir çok öğrencisi gibi Lüleburgaz'daki o arsada bisiklete binmeyi öğrendim. İnsanın öğrendiği bir şeyi unutmayacağını anlatmak için " bisiklete binmek gibidir; bir kere öğrenince unutulmaz" denir. Acaba unutmamış mıyım? Bir denesem mi? Kesin iki kez pedal çevirince, üçüncüye nefesim kesilir! En iyisi denememek!
 AliÇ.

YORUMLAR

14 Şubat 2018, 09.15
Size silah zoruyla mı yazdırıyorlar bu blogları
14 Şubat 2018, 09.40
İbni sina bir yazarın kitabına göz atarmış. Sonra yazarın kapasitesi hakkında bilgi verirmiş.
Yorum: bisiklete bayılırım...
15 Şubat 2018, 00.32
Ne güzel bir adammışsın sen be abi.
Ne güzel zamanlarmış; bir talebenin bisiklet zincirine sıkışıp sökülen pantolonunun bayram günü dükkan açan ve adı gibi ak yürekli bir terzi tarafından tamir edilip, teklif edilen ücretin de samimi ve temiz bir dille reddedildiği o zamanlar...
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın