gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Sociopath I-II

18 Ağustos 2018, 08.00
A- A+

Kılıfından nefret ediyordu. Sonsuz bir asit yağmurunun altında kalmalı; etleri, lime lime erimeliydi. Tüm eklemlerini, kemiklerini yeni baştan dizayn etmeliydi. Bu insan görüntüsünden çıkmanın başkaca bir yolu yoktu.

Bazı zamanlar, ısırabildiği yerlerini ısırıyor, olduğu yerden çekip koparıyordu. Yaralar iyileştikçe, vücudunda çukurlar oluşuyor; onu, diğerlerinden ayıran bu ucubeliğe bakıp mutlu oluyordu. Kesip biçtiği de oluyordu kendini. Kaşlarıyla gözleri arasındaki mesafeyi, böyle yaparak neredeyse kapatmıştı mesela... İyileştikçe, tekrar kestiği için, gözleri yukarı doğru çekilmiş; kaşları, göz kapaklarının hemen üzerine kadar gelmişti.


Onu, insan şeklinden çıkaran, amorf olmuş her yerini, aynada saatlerce seyrediyor; 'varoluşunun dayatması' diye düşündüğü bu biçimi değiştirmek için, bir sonraki hamlesine hazırlanıyordu. Ufak ufak kemiklerini kırmaya da başlamıştı. Ayak bileğine, koskoca çekici indirirken gram kılı kıpırdamamıştı. Darmadağın olan kemikleri, onları bir arada tutmaya çalışan zavallı derisinden tutup ters çevirmiş; böylece ayağının birinin ters kaynamasını sağlamıştı. Aynı yönde hareket etmek üzere komutlanmış olan ayaklarına, bir süre sonra hükmedemeyecek, bu onu iyice çığrından çıkaracak ve kesecekti o ayağını.



Acı duymasına aldığı uyuşturucular engel olsa da, sadece bu değildi onu bu denli dayanıklı kılan. İkinci perdenin hazzı, ilk perdenin acısından baskın çıkıyordu. Hunharca, insan kimliğini katleden bu ucube, fiziksel acının çok üzerinde acılardan muzdaripti. O, bitik biriydi. Onun hezeyanı; en derin ve hassas duyguların, en akıl almaz incinmişliğinin ev sahibi olduğu şeklindeydi. İyiye eviremediği zayıf kişiliği; buhranlarının, madde bağımlığının, komplekslerinin ve bütün kötücül düşüncelerinin etkisiyle; onu yek diğerine yabancılaştıran, uzaklaştıran ve kendi dışında herkesi küçük gören devasa bir kibre eriştirmişti. O, onlardan değildi! İşte tam da bu yüzden, kendini dönüştürüyordu. Onlara dair en ufak benzerlik, ona zuldü. Ondan kesip biçiyordu kendini. Hastalığın pençesine düşmüş sakat beyni, ona böyle emrediyordu.


Bağlantıyı tamamen kopardığı toplumsal yaşam; onu, kendini öldürmekten alıkoyuyordu. Ancak kendini uzak tutarak katlanabiliyordu insanlara. Uzun akıl hastanesi seanslarında harcadığı aylardan sonra, normal yaşama geri döndüğünde; bir süre normalleşiyor, sonra yine sonsuz mide bulantılarına tutuluyordu. Hani elinden gelse; antijenini geliştirdiği bir virüsü tüm dünyaya yayar ve insan neslinin kökünü kuruturdu. Ona sadece kendine az çok benzeyen bir kadın gerekliydi aslında. Onu istediği gibi şekillendirir, beğenmediği yanlarını tamir eder; sonra da onunla üreyerek, bu dünyayı yeni bir insan oluşumuna eriştirebilirdi.  Bulabildiği yegane çözüm buydu. Tüm insanlığı yok edemese de, bunu başarabilirdi; yeni ve üstün bir nesil yaratıp bu insan denen ucubelerle savaşabilirdi. Dehasına hayran oldu, bundan böyle bu proje, hayatının amacı olacaktı.


Dişlilerinde insan öğütecek olan kanlı çark, işlemeye başlamıştı. Artık onu kimse durduramayacaktı.
                                                                                                                                                            
                                                                                                                                                           

YORUMLAR

20 Ağustos 2018, 06.01
Sormayın arkadaşlar; bu hikayedeki kahraman, ben yazarken canlandı, kaç gündür esir tutuyor beni, bakın siteye bile giremedim ne zamandır smile Resmi Neyse; tatlı dil, sosyopatı deliğinden çıkarır misali, ağzından girip burnundan çıktım filan da, yazdığım sayfaya geri döndü ikna olup. Vallahi acccayip tırsıyorum. Tüm ışıkları açıp öyle yazmıştım bu yazıyı ben. Bu bölümden sonrası, burada paylaşılabilecek gibi değil. Seyreltmem gerek, ki hiç istemiyorum değiştirmeyi. Siz de merak edip bayram bayram başınıza dert almayın; bonbon şekerinizi afiyetle yerken, leblebi- çekirdek nevinden yazılar okuyun. Sakın ama sakın merak etmeyin sosyopatın akıbetini, gelir başınıza tebelleş olur filan sonra smile Resmi :)


Kalsaydın; smile Resmi Cafo; smile Resmi

Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın