gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Şeytan'ın "Gör" Dedikleri

31 Ocak 2019, 16.22
A- A+
Şeytan'ın "Gör" Dedikleri ( Niye hep bana "gör"? der o da ayrı.)
 Şehir Mevlana şehri Konya... Şehrin ortasında bir meydan, meydanın ortayerinde sözüm ona bir heykel...Heykelin önünde içi beyaza boyanmış bir tas... Heykelin, Nasrettin Hoca; kabın yoğurt tası olduğunu anlamak; üzerlerinde bir açıklama yazısı olmadan çok zor. Allah vergisi; çok zekiyim de anlayabildim! Heykelin başından boynuna; ortası delinerek bir yatak çarşafı ya da herhagibir örtü geçirilmiş. Tas o kadar eğri ki yoğurdun dökülmemesi ya bir mucize ya da o bölgede yerçekimi yok... Nasrettin Hoca olduğu varsayılan kişi ortada göl olmadığı için; meydana yoğurt mayalıyor. Göl için " Ya tutarsa!" demiş ama meydan için işi çok zor! Heykelin elleri ayakları yok.Bir baş ve çok kötü bir koyu yeşile boyanmış üçgen gibi bir vücut...O şeyi yapan elleri kırılasıca kişi (sanatçı diyemem) belediyeden, ya da vilayetten bu iş için yüklüce bir para almıştır. (Yandaş olduğunu söylememe gerek var mı?) Bana sorarsanız - ki asla sormazsınız.- oraya o şeyi konuşlandırmasına izin verenlere onun para ödemesi gerekir.
İkinci eser(!) Aydın'da harmandalı oynayan zeybekler heykeli... Bu heykeller; genel kural olarak heykel yapımında kullanılan tunç yerine, aluminyum, ya da nikelden yapılmış. Olabilir... Tunç bulamamışlar; sorun değil. Yalnız heykellerin bellerindeki kuşakları delikler delerek oluşturmuşlar... Zeybeklerin arkalarından bakınca karşıki dağlar gözüküyor! Heykellerin ellerine, kollarına, omuzlarına cüceler ülkesinden gelmiş minik insancıklar tırmanmış. At sırtına konmuş kelebekler gibi...
 Üç
 Alanda bir kat üste çıkan bir asansör var. Kabine giriyorsunuz; önce Türkçe, sonra ingilizce kapılar kapatılıyor ( bir tek kapı var). Yukarı çıkıyorsunuz; önce Türkçe sonra İngilice birinci kat ( başka kat yok) ve kapılar açılıyor Türkçe ve İngilizce... Bugüne kadar, kapılar, açılacak mı, ya da kapanacakmı diye merakla bekleyen bir İngiliz ya da Amerikalı'ya hiç rastlamadım. Asansörden başka inen ve çıkan hareketli merdivenler var. Ne güzel."Yürüyen merdiven" demiyorum çünkü bu merdivenler hep oldukları yerde inip çıkıyorlar! Yürüyen merdiven deyince ayrıca gözümde adım atarak uzaklaşan tahta bahçe merdivenleri canlanıyor. Salına salına dolaşan bahçe merdivenleri! Ne komik!
 Bir de şu sinemalarda reklamını gördüğümüz "pop corn"lar var. Şimdi ben salağa yatıp soruyormuşum; "evladım pop corn" ne demek? Corn değil amca "korn" O zaman neden "corn" yazılıyor? İngilizce'si öyle. Peki anlamı ne? "Patlamış mısır." "Patlamış mısır" demek varken neden "pop corn" diyorsunuz, yazıyorsunuz? Sana ne amca yaa? Öff sıktın ama!
 Evet! Aynen böyle olur. Çünkü verebilecekleri cevap yoktur. Ama benim mahvedilen güzelim Türkçe'miz adına sorulacak çok sorum var.
 AliÇ.

YORUMLAR

01 Şubat 2019, 17.15

konya merkezde 33 yıldır yaşıyorum nerdeymiş bu anlattığın nasrettin hoca heykeli söylede bizde bilelim yoksa laf olsun diye mi yazdın :))
01 Şubat 2019, 17.35
ben gazetelerde fotoğrafını gördüm. kaldırılmış olabilir.ya da başka şehirdir. yanlış haber de olabilir. 
01 Şubat 2019, 19.34
Çok teşekkür ederim sevgili -Babette. Ben medyadaki haber ve fotoğraflara göre yorum yaptım. Yanlış varsa onlara ait. Sevgi ve selamlarımla. 
02 Şubat 2019, 17.15
Heykeli azda olsa anlarım  bazı şehirleri  sembolize ederler neyle ünlüyse yapılır bu anlaşılabilir bir şey ama ben batı hevesi uğruna  türkçemize sokulmaya çalışılan kelimelere kızıyorum (okey,yes) gibi çoğuna  normal gelen bu tür kelimeler belki edebiyat okuduğum için beni sinirlendiriyor. 
Yazınız  ve dikkat çekmeye çalıştığınız  konu hakkında sizi tebrik ederim. 
Emeğinize sağlık. 
03 Şubat 2019, 05.07
Sevgili Dramaturg ; Bundan binyıl öncesinede gitsek , yüzyıl öncesinede gitsek hâlà anlaşılır bir şekilde sohbet edebileceğimiz büyük köklü bir dilimiz var. Hangi medeniyetin hangi ulusun bu kadar güzel bir dili var.Dil insanın şerefi , onurudur.Devleti devlet yapan dili ve  kültürüdür.

Bundan önce farsça , arapça kelimeler girdi.Ama anlam karışıklıkları ve sorunları karşımıza çıkmadı.Şimdi ise batılılaşmaya başlayan dilimiz büyük tehdit altında.Bu kadar soylu dilimizi sadece "özenti " uğruna yok ediyoruz.

"Bugünden sonra divan da , bargâh da ve dergâh da , meclis te ve meydan da Türkçe den başka dil kullanılmayacaktır "

               ( 13.5.1277  Karamanoğlu  Mehmet Bey  )

Yazdığınız bu blog çok başarılı ; Tebrik ederim. Emeğinize yüreğinize sağlık.

Saygı ve sevgilerimle ....
03 Şubat 2019, 09.34
Sevgili !MIa çok teşekkür ederim. Ben emekli Türkçe öğretmeniyim. Aynı zamanda, tiyatro, dublaj, dizi ve film sanatçısıyım. Dilin doğru, güzel ve özgün kullanılması için elimden geldiğince çaba göstermekteyim. Hiçbir dil tamamen saf kalamamıştır. Zaten bu da gerekmez. Uluslar; geziler, siyaset, ekonomi, savaşlar göçler vd. nedeniyle hep ilişki halinde olmuşlar her alanda olduğu gibi dilde de etkileşim, sözcük alış verişi kaçınılmaz olmuştur. İşin içine teknoloji de girince bu alış veriş daha hızlanmıştır. Benim kastım mümkün olduğunca elde olanı özenle koruyabilmek; Türkçe'si varken bir sözcüğün yabancı dildeki karşılığını kulanma özentisini kırabilmektir. "Tek başına ne yapabilirsin?" diyeceksiniz. Hani karıncaya nereye gidiyorsun? diye sormuşlar da Kabe'ye demiş. Sen bu yürüyüşle oraya varamazsın diyenlere "Ulaşamazsam da yolunda ölebilirim ya" yanıtını vermiş ya. Benimki de o hesap. Çabana, diline yüreğine sağlık. Sevgi ve selamlarımla...
03 Şubat 2019, 23.16
Babette’nın yazdığı yorumdan sonra ben de konu ile ilgili yapılan haberi buldum ve okudum. Haberin içeriği oldukça açıktı. Birkaç tane işgüzar küçük burjuva, işletmelerine olan ilgiyi artırmak dolayısı ile kar marjlarını katlamak için, pek de yetenekli olmayan kişilere ve görünen o ki hiçbir sanatsal kaygı da yaşamadan, Nasreddin Hoca’nın heykel ve büstlerini yaptırıp, müesseselerinin önüne oturtuvermişler. Belde yada belediye başkanı da, bu durum ile ilgili olarak, heykel süsü verilmiş garabetleri toplattırmak ve dahası amacının ne olduğu oldukça açık olan bu eylemlerin bir daha tekrarlanmaması için gerekli çalışmayı da başlatmış.


İyi de saygıdeğer hocam; siz bu heykellerin yada daha doğrusu benim de resimlerini gördüğüm bu garabetlerin, belediye veya vilayet tarafından büyük meblağlar ödenerek yaptırıldığı, dahası bu sanat eserlerini! yapan kişilerin ‘’Yandaş!’’ olduğu fikrine hangi öngörü ile sahip oldunuz?
Eğitimli bir insan olduğu, dahası yıllarca eğitimcilik yaptığı önceki yazılarından anlaşılan biri olarak, bu yargıya varmış olmak, hem de haber içeriği bu denli açıkken nasıl mümkün olabildi?


‘’Masumiyet karinesi’’ modern ceza hukukları için vazgeçilmez bir düsturdur. Herhangi bir konuda, herhangi bir kişi yada kuruma karşı suçlamada bulunurken kesin kanıtlara sahip olmak gerektiğini çok iyi biliyor olmalısınız.


Bundan daha önemlisini de söyleyeyim. Herhangi bir memleket için en büyük tehlike, o ülke topraklarını paylaşan insanları herhangi bir görüşten dolayı, ki bu görüş herhangi bir konuda da olabilir başkalaştırmaktır. Buna en evvela ve en şiddetli bir şekilde karşı çıkması gereken insanlar ise, içinde bulunulan toplumun en iyi eğitimli olanlarına düşer.


‘’Pop corn’’ meselesine gelince; sizinle tamamen aynı fikirdeyim. Tabi takma adım (nickname) ‘’Blue_Parrot’’ olmasa idi bunu söylemem daha etkili olabilirdi. Tıpkı sizin takma adınızın ‘’dramaturg’’ olmaması halinde, Türkçe kelimeler konusunda yazdıklarınızın daha etkili olabileceği gibi.


Şunu da belirteyim ki; amacım asla sizi kırmak değil hocam. Hatıratlarınızı ve yazılarınızı büyük bir ilgi ve beğeni ile okuduğumu da bilmenizi isterim. Sadece karşı fikirlerimi yazmak istedim. Kusurumuz oldu ise af ola. Saygılar sunarım…

03 Şubat 2019, 23.32
Brave_heart, yorumuna yazmış olduğun her cümlenin üzerinde ayrı ayrı durmak isterdim. Çünkü her bir cümlen bunu hak edecek yoğunluğa sahip. Ama geç bir saat ve ben çokça şeyden, çokça da bıkmış durumdayım.

Yine de; züccaciye dükkanına girmiş fil gibi herşeyi kırıp dökmüşken ve bundan zerre rahatsızlık duymamışken, dahası işi Süleyman’ın soyuna kadar vardırmışken, birden bire ince fikirli olmaya karar verip konusunu etmekten vazgeçtiğin o ‘’hassas’ konu da ne imiş, merak ettim doğrusu.

Sana neler oldu böyle?
Emin ol bunu da çok merak ediyorum.

05 Şubat 2019, 12.27
Sevgili Bulue_Parro0834; "hiçbirimiz masum değiliz." Masum olmadığımız gibi hatasız da değiliz.Madem ki insanız hatalarımız kusurlarımız da olacaktır. Eleştirileriniz için teşekkür ederim. Nerden yaptırılan işlerin yandaşlara yaptırıldığı kanısına vardım?  Gözümüze sokarcasına mevcut yönetimin övgüsü yapılıyor. Bir çok değerli sanatçının ekranlarda yeri yok. Ne zaman ki işsizlikten yönetime yaklaşmak zorunda kalıyorlar hemen ödüllendirilmeye başlıyorlar. Şimdi adlarını vermeyeyim kısa bir süre önce en yetkili ağızdan cezalandırılmaları için çağrı yapılan bazı sanatçılar hakkında anında ceza kesildi. Hani yargı bağımsızdı? Bir de gerçek sanatçılar bu kadar pespaye, böylesine acemice işler yapmazlar.Belli ki "ben sanatçıyım,sizlerin de adamınızım" diyen kişilere bu ucubeler yaptırılmış. Para almamışlar mı? Almadıklarını hiç sanmıyorum. Bu benim düşüncem, kanaatim, yorumum. Yanlıştır, değildir... Bana ait. Arkasında dururum. Siz de aksini savunursunuz; saygı duyarım. Ama gerekirse eleştiririm. Tıpkı şimdi sizin yaptığınız gibi. Selam ve sevgilerimle... Teşekkürler.
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın