gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Mucizeler hiç beklenmedik anda gelir... (1)

26 Ağustos 2019, 22.35
A- A+

Gün batımına çok az bir zaman kalmış, tüm günün kavurucu sıcaklığı nispeten hafiflese de hala kendini hissettiriyordu. Günlerdir boş olan midesi artık açlık sınırını da aşmış ağrı sinyalleri vermeye başlamıştı bile.
Oturduğu koltuktan yavaşça kalkıp mutfağa geçip buzdolabının kapısını açtı. Ne istediğini bilmeden bir süre öylece baktı. Aslında bir şeyler atıştırması şarttı, ama bir şişe bira alıp buzdolabını kapattı, masanın üzerinde ki çerez tabağını da aldıktan sonra Ayağıyla kapıdaki storu itip bahçeye çıktığında sıcak hava dalgası yüzünü yalayıp geçti. bahçeden çıplak ayakla geçerken çimlerin onda yarattığı bu hissi ne kadar sevdiğini düşündü.. İki basamakla verandaya çıkıp elinde ki bira şişesini verandanın korkuluğuna bıraktı. Sehpanın üzerinde ki sigarasını alıp yakarken gözü denizin üzerinde parlayan güneşin son ışıklarına takıldı. Günün bu saatinde satıha yayılmış pırlanta tanelerini andırıyorlardı ve yine Koy'un karşısında ki otel o, kime ait olduğunu hatırlayamadığı ama çok iyi bildiği şarkıyı çalıyordu. Hatırlayamamanın verdiği huzursuzluk kaplamıştı tüm benliğini. Gözlerini kapatıp biraz daha dikkatle dinledi. Sonucun değişmeyeceğini bile bile..
Gözlerini açıp birasından bir yudum daha alırken yavaşça korkuluğa yaslanıp kafasında ki tüm düşüncelerden arınmak istercesine derin maviye daldı gözleri.. güneş karşıda ki otelin arkasından batarken gökyüzü kızılın tonlarına bürünmüştü. En ünlü ressamları bile kıskandıracak bu kusursuz tabloyu izlerken, ''Sanki bir ressam'' diye mırıldandı ''bir ressam aynı manzarayı her defasında farklı tonlarla resmediyor''.....  Çalan telefonun sesiyle dağıldı dikkati. O an en son istediği şey biriyle konuşmaktı.
Aslında günlerdir konuşmuyor çok mecbur kalırsa da kısa cümlelerle geçiştirmenin bir yolunu bulup kendiyle baş başa kalmayı başarıyordu.Telefon bir kaç kez çaldıktan sonra yine sessizlik hakim olmuş ve günün ışıkları da yerini karanlığa bırakmıştı. Denizin mavisi yavaş yavaş laciverte dönerken bu defada evlerin ve restaurantların ışıkları denizin yüzeyinde ışık oyunlarına başlamıştı. Öylece geçirdiği bir kaç saatin sonunda, salona geçerken telefonun saatine takıldı gözü On olmak üzereydi.
Odaya girdiğinde ortama hakim olan nikotin kokusunu almamak mümkün değildi. Sehpanın üzerinde sabahtan kalan yarım kahve fincanı, okuduğu kitap, boş çerez tabağı ve dolu bir kül tablasının dışında sağdaki soldaki bir kaç tişörtde odaya olduğundan daha dağınık ve kasvetli bir görüntü katmıştı. O görüntü kendini hatırlatmıştı. Dağınık ve kasvetli tıpkı iç dünyası gibi....
Derin bir nefes aldı. Yorgundu hemde çok, bir o kadar da kızgın ve kırgın. İstemsizce gözü aynadaki sülietine takıldı.. alelade topladığı saçları, uykuya savaş açmış gözleri ve bembeyaz yüzü yorgunuğunun en güçlü kanıtıydı.. Demet hangi ara böyle hırpalamıştı kendini ve neden? Asıl sorun da buydu ''Neden''
Gözlerini kaçırıp gördüğü sülieti unutmak istercesine telefonunu aradı gözleri, Aslında merak ettiğinden değil ama belki de zaman kazanmak gayretiyle telefonu alıp arayanlara baktı. 
Whatsapp'ta kırk üç mesajı okumadı bile, cevapsız yedi arama, üç arama aynı kişiden ama kayıtlı değil, diğerleri de önemli değildi zaten, iki tane de mesaj o, kim olduğu meçhul kişiden. ilk mesajda ''aradım ama dönmedin'' diğerindeyse ''okuyorsan lütfen ara'' yazıyordu. Rehberde kayıtlı olmayan bu meçhul kişiyi merak etmişti etmesine ama aramak için enerjisi yoktu. Aslında hiç bir bir şey için enerjisi yoktu.  Koltuğun üzerine attı telefonunu ve hemen yanında duran cd'lerin arasından birini seçip aldı ses duyulduğunda Leonard Cohen - Dance Me To The End Of Love çalıyordu... şarkıya mırıldanarak eşlik ederken hala aklında telefonunda ki mesaj vardı.. ''okuyorsan lütfen ara'' ama aramadı... 
Oysa bilse mucizenin ta kendisi olduğunu....

YORUMLAR

27 Ağustos 2019, 12.29
   Bitti dediğin yerde yeniden başlarmış hayat.. Her gün yeni bir başlangıç acısıyla, tatlısıyla hayat süprizlere gebedir... Kalemine, Yüreğine SAĞLIK
27 Ağustos 2019, 17.37
Merhaba ve hoş geldin :)) Aramıza yine güzel bir blog yazısıyla .
Mucizelerin neler olduğunu hikayenin sonunda okuyup gördükten sonra yazımı ( yorumumu ) yapcamm .
Sadece hoş geldin demek için uğradım  :)) 

Sevgiyle kal ...



28 Ağustos 2019, 00.34
ASİLYÜREK, belki de bitti dediğimiz noktada görmeyi öğreniyoruz. yorumunuz için teşekkür ederim.
28 Ağustos 2019, 00.41
Sevgili Mia göstermiş olduğun incelik için teşekkür ederim :) en kısa zamanda tamamlamayı bende umut ediyorum. sevgiler :)
28 Ağustos 2019, 23.52
Cafo07  yorumunuz için teşekkür ederim. siz ve sizin gibi kalemi güçlü arkadaşların yanında olsa olsa deneme sayılır benim ki.. sizin kaleminize sağlık.
29 Ağustos 2019, 09.50
Merakla beklediğim dediklerimin arasında yer alan blogseversmile Resmi Mia gibi burdayım , aramıza hoşgeldin demek adına uğradım...
30 Ağustos 2019, 00.42
yazınızı okudum eline sağlık konusu çok   karamsar  meçhul kişi derken muhtemelen (aslında çok iyi biliyor kim olduğunu)  doğrusunu yapmış.Bazı şeyleri unutacaksın ve SİLECEKSİN .hayat devam ediyor.Ben mucize görmedim 
30 Ağustos 2019, 10.54
aşeka. Çok teşekkür ederim, sevgili !mia gibi sıcak bir karşılamayla cesaret verdiniz  smile Resmi devamı hazır ancak peşpeşe yayınlayıp blog kısmını meşgul etmek istemedigimden  bir kaç gün sonra yayınina vermeyi uygun gördüm. Umarım merakınıza değer bulursunuz okudugunuzda. Sevgiler smile Resmi
30 Ağustos 2019, 11.40
Hottoman yorumunuz için teşekkür ederim. Haklısınız karamsar çünkü hikayenin kahramanı hepimizin hayatında da olabileceği gibi sıkıntılı bir süreçten geçiyor. Benim için kahramanın iç dünyasını okuyana aktara bilmekti yorumunuzu okuyunca bunu basardigimi düşündüm. Ancak yaniliyorsunuz hikayenin kahramanı henüz kim olduğunu bilmiyor smile Resmi mucize kısmına gelince görmemeniz çok doğal çünkü henüz o kısıma gelmedik. Saygılar
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın