gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Amasya

03 Ocak 2020, 22.05
A- A+
Osmanlı Devleti'nin şehzadeler şehri...
Padişahlar, veliaht şehzadeleri Anadolu vilayetlerine vali olarak gönderirler ,devlet işlerini, devlet yönetimini öğrenmeleri, deneyim kazanmaları için bir tür staja tabi tutarlardı. Bu uygulamada biraz da şehzadelerin padişaha karşı suikast düzenlemelerini bertaraf etme düşüncesi, endişesi hakimdi. Böyle bir durumda olaya anında karşı koyabilmek, girişimi yerinde önleyebilmek için bu vilayetler, başkente uzak diyarlardan seçilirdi. Bu vilayetlerden biri de Trabzon'du. Nitekim şehzadeliği sırasında Trabzon valisi olan Yavuz Sultan Selim İstanbul'a gelerek İkinci Beyazıt'ı tahttan indirip padişahlığını ilan etmiş, babasını Rumeli vilayetlerinden - kesin olarak bilmiyorum- sanırım Yanya' ya sürgüne göndermiş; abdest suyuna zehir ilave ettirerek de yavaş yavaş ölümüne neden olmuştu.

Amasya böyle bir geçmişe sahip olmanın izlerini hala taşır. Şehirde 2. Beyazıt adına yaptırılmış Beyazıt Camisi adında bir cami vardır. Tarihi olduğuna inanılan bir diğer olay: Ferhat ile Şirin hikayesidir. Amasya'nın kadın ileri gelenlerinden Şirin'e Ferhat adlı bir delikanlı aşıktır. Şirin, Ferhat'ın aşkına karşılık vermek için bir şart koşar: Çok uzak bir yerden şehre içme suyu getirmek...

Ferhat şartı kabul eder. Kazma ile , külünk ile , dağları delerek şehre suyu getirir. Fakat bu yaptığı zorlu hatta imkansız işe karşılık yine de muradına eremez. Derler ki platonik bir aşkla sevdiği Şirin hiç de öyle aman aman bir güzelliğe sahip değildir. Hatta kimse çirkinliğini fark etmesin diye her zaman peçe takmaktadır.

Tokat tarafından şehre girişte dik dağ yamaçlarında bazı kazı izleri vardır. Bu izlerin Ferhat'ın kazmasının, külüngünün izleri olduğuna inanılır.

Amasya iki dağ arasında Yeşil Irmak vadisinde yamaçlara kurulmuş bir şehirdir. Osmanlı mimarisinin izlerini taşıyan iki katlı cumbalı, balkonlu tarihi konaklardan oluşmuştur.-
En azından altmış yıl evvel ben gördüğümde öyleydi.-

Yöre "misket elması" denilen sadece Amasya civarına özgü bir elma türüyle de ünlüdür. Amasya elması olarak da anılan bu elma ile ilgili de bir efsane; bir öykü vardır. Buna göre, eskiden, her yıl Yeşil Irmak köprüsü üzerinde bir yarışma düzenlenirmiş. Kim elmanın kabuğunu en ince, ve hiç koparmadan soyabilecek? Soyduğu elmanın kabuğu köprüden nehre ulaşabilecek.Bunu becerebilen birinci olacak... Yok artık! Ben de öyle dedim: Yok artık! Devenin pabucu!!!

Göreve başlamak için Milli Eğitim Müdürlüğü'ne gittim. Milli Eğitim Müdürü Necip Güngör Kısaparmak... Beni yıllardır arkadaşmışız gibi sevgi ve coşkuyla karşıladı ( Sanırım o da hakkın rahmetine kavuşmuş. Mekanı cennet, ruhu şad olsun. Allah gani gani rahmet eylesin.) " Ben" dedi " Suluova Ortaokulu'na bir müdür atanması için Bakanlığa gittim. Yüzlerce öğretmenin dosyasını karteksini inceledim. En uygun seni buldum.- Bu arkadaşı istiyorum- dedim ve aldım." Allah'ın emri, Peygamber'in kavliyle" kız ister gibi!!! Vay canına! Ben neymişim de haberim yokmuş! Bana bir - hayır 'kal' gelmedi- bir güven, bir büyüklenme, bir böbürlenme geldi ki; peh peh peh!!! Kiziroğlu Mustafa Bey yanımda çömez kalır.
Şaka bir yana Necip Bey ile tanışmamız ilk bu atama emriyle oldu.Sonra sonra, yakınlığımız ilerledi. Astlık üstlük ilişkisinden çok, yakın dostluğa dönüştü. Bu arada ben evlendim. Rahmetli ninem ve rahmetli - her ikisininde mekanı cennet olsun- Ufuk Çakır ile bir aile olduk. Necip Güngör ailesi ile ailece görüşmeye başladık. Kısa bir süre sonra Şebnem doğdu. Necip Bey'in de bir oğlu oldu adını "Fatih" koydular.

Necip Beyin soyadının Kısaparmak olmasının parmaklarıyla bir ilgisi olabileceğini düşünmemiştim. İlk tokalaşmamızda avucumda tırnaksız,yumuşak, dört kısa parmağın olduğunu fark edince şaşırmadım dersem yalan olur. Şaşkınlığımı belli etmemeye çalıştım. Güngör olan soyadına parmaklarından dolayı "Kısaparmak'ı" da sonradan resmen ilave ettirmiş.
Sosyal demokrat olduğum, halk dilinde "solcu" hatta "komünist" olduğum biliniyordu. Cumhuriyet okuyordum, Yeni Ortam okuyordum bunlardan daha önemli kanıt olur muydu? Gençlik yıllarımdan itibaren cuma namazlarına giderdim. Erdek'te bir cuma namazına yeşil "parka"mla gitmiştim. Millet dönüp dönüp bana bakıyordu. Kıyamet alameti; bir komünist cuma namazına gelmişti!!! Ne matrak günlerdi! Ama az canımızı yakmadılar!!! Necip Güngör Kısaparmak da ilk zamanlar sosyal demokrattı. Ama baktı ki solda mama yok; "Sağdan git. Cüzdan bulursun." öğüdüne uydu. Amasya Milli Eğitim Müdürlüğü'nden füze gibi Orta Öğretim Genel Müdürlüğü'ne yükseldi.

Hani bir zamanlar bakanlığa gitmiş istemiş ve almıştı ya bu kez de beni istemiş Çanakkale'ye atamıştı. Hem de müdür olarak değil Türkçe öğretmeni olarak.
Hemen Ankara'ya, Bakanlığa vardım. İltifatları,sarılmaları, kolonya çikolata faslını, övgüleri geçiyorum."Beni Çanakkale'ye Türkçe öğretmeni olarak atamışsınız. Sorun değil. Giderim gitmesine de ben Ekim'de asker olucam . Şimdi ev bulmaktı taşınmaktı , askerlik için bir daha yer değiştirmekti bilmiyorum ama pek adilane bir durum olmayacak. Yine de siz bilirsiniz." dedim. "Yaa! Nasıl olmuş? O dosyaların arasında seninki de mi varmış? " Hani "salağa yatmak" durumu vardır ya; onu oynuyor. Şimdi hemen tel emriyle atamanı durduruyorum." dedi.Ayrıldım. Umudum yoktu. "Beni başından savdı." diye düşünüyordum. Fakat döndüğümde gerçekten atamamın durdurulduğunu öğrendim.

O yıl askere gittim. Ufuk Hanım'ın nakli de Erdek'e yapılmıştı. Terhis olunca eş durumundan Erdek'e atanmamı istedim. Beni Dursunbey'e verdiler. Milli Eğitim Müdürlüğü'ne gittim. "Ben eş durumundan atanmamın yapılmasını istedim. Beni Dursunbey'e vermişsiniz." Şaka gibi, alay eder gibi "Eş durumu işte. Aynı vilayettesiniz." dedi. Cinayetler herhalde böyle durumlarda işleniyor. Dursunbey, Balıkesir'e iki yüz kilometre, vilayete ulaşım günde bir defa saat iki de geçen Ankara - Balıkesir- İzmir treniyle sağlanıyor. Oradan eğer bulabilirseniz minibüsle Bandırma'ya, bandırmadan o saatte Erdek'e vasıta bulmanız mümkün değil, sizin gibi geç kalmış kişilerle taksi tutup gideceksiniz. Yarım dönem bu şekilde gidip geldim. Aynı durumu Van'da da yaşadım. Milli Eğitim Müdürü'ne "Neden Erciş'e verdiniz? Merkezde bırakamaz mıydınız? dedim de. "Müküs'e vermediğimize dua et."dedi. Müküs sonradan adı Bahçesaray olarak değiştirilen Van'ın en uzak ilçesi.
AliÇ.

YORUMLAR

06 Ocak 2020, 00.44
Tatillere gittiğimde giderken yada dönerken mutlak suretle uğradığım uğramaya gayret gösterdiğim çok güzel küçük şirin bir şehir Amasya. Sırtını dağa yaslamış  nice şehzadelere sultanlara  ev sahipliği yapmış bir şehir Amasya. Yeşil ırmağın ayrı bir güzellik kattığı güzel Amasya görmek tekrar nasip olur inşallah.
Kaleminize sağlık....
06 Ocak 2020, 12.36

Amasyayı görmek henüz nasip olmadı...Gidersem bir gün hep sizi  ve bu yazdıklarınızı  anımsayacağım.
Makalenizle hem  yine bizleri bilgilendirdiniz ,  hem de gülümsettiniz..''YOK DEVENİN PABUCU'' lafına çok güldüm...Keyiflendim...Ellerinize  yüreğinize sağlık ALİ ABİ.
06 Ocak 2020, 13.07
Daha önce turistik bir gezi esnasında yolumun düştüğü ve çok sevdiğim o güzel şehir, sizin anlatımınızla yeniden can buldu hafızamda. Yazdıklarınızı severek ve keyifle okuyorum kaleminize sağlık saygılar..
06 Ocak 2020, 13.10
Sevgili !gölge haramileri  ve Sevgili Kayıp_Inci  Yazılar bloga atılırken ne yazık ki bazılarının sansürüne uğruyor, kısaltılıyor ve değiştiriliyor. Yazılarımın aslı TC. Ali Çakır sayfamda orijinal şekliyle bulunmaktadır oradan okumanızı öneririm. Selam ve sevgiler...
06 Ocak 2020, 16.33
Sevgili dramaturg, biz mi sansür uygulayıp, yazılarınızı kısaltıp, üzerine bir de değiştiriyoruz??? Şaşkınlıktan küçük dilimi yutacağım. Çünkü yazılara tek müdahalemiz, paragraf yapısı bozuk olan yazıları, paragraflı hale getirmek oluyor, eğer çok rahatsız ediciyse. Bunun dışında, bir üyenin, yazısındaki "kabak" ifadesine müdahalemiz oldu, onunla da ilgili bol bol kendisiyle hararetli tartışmalarımız oldu zaten. Daha da başka kimsenin yazısına, en ufak bir sansürümüz vs olmadı. Bu şekilde bir şey olmamış, hatta sizden de bu anlamda bize, "yazıma noldu, niye sansürlediniz, kısalttınız" vs gibi hiç bir geri dönüş olmamışken, şimdi bir anda, sansürcü olmamız ve sansürcü olmamıza rağmen, halen yazılarınızı da burada yayınlatmanız oldukça şaşırtıcı!

Bunun dışında, şu ana kadar 1 tane yazınız redlendi, onun da sebebi, o blogunuzun başında yazıyor; tamamen siyasi içerikli bir yazı olduğu içindi.

Yazılarınızı büyük keyifle okurken, böyle asılsız bir suçlamayla karşı karşıya kalmak, üzücü oldu.
06 Ocak 2020, 16.35
Bu yorumu gönderince aklıma geldi. Bazı üyelerimizden bir kaç sefer gelen bir şikayet vardı, bu şikayeti dile getirenler hatırlayacaktır. Bir ara çok uzun yazılar olduğunda, yazının son bölümü kaydedilmeden geliyordu bize. Bahsettiğiniz ve sansür olarak adlandırdığınız durum, bu olabilir mi? Çünkü eğer yazınızı kafamıza göre değiştirip, sansür uyguladıysak, neden gelip bize sormadınız?
06 Ocak 2020, 19.28
Sayın gmsnn yazıları sizin denetlediğinizi bilmiyordum. Ancak bloga atılan yazılarımın eksik, yazımlarının hatalı, sözcüklerin benim yazdığımdan farklı yazıldığını gördüm. Bu durumu sorguladığım bir yazıma yanıt veren bir arkadaşım "Yazıların denetlendiğini, sansürlendiğini o yüzden de değişikliğe uğradığını" yazdı. Onun üzerine o şekilde yazdım. Hatta o arkadaşım yazlarımın birinde " Bazı yazım hatalarının, ve anlatım bozukluklarının bulunduğunu" belirtiği için, "Yazım, noktalama ve anlatım konusunda çok dikkatli olduğumu, hata yapmadığımı hataların bloga atıldığında oluştuğunu söyledim. Durum bundan ibarettir. İlginize teşekkür ederim. Selam ve sevgilerimle...Şunu da anlayamıyorum: Niçin siyasi konularda görüşlerimizi bildiremiyoruz? Hani biz her konu da özgürüz ya! Yazılarımız hakaret, ve müstehcenlik içermedikçe yasaklanmamalı! Benim düşüncem bu. Tekrar teşekkür ederim. İlginiz beni çok memnun etti. Cevabınızı bekliyorum ...
06 Ocak 2020, 19.37
Yanlış anlamayın. " Sansür" sözcüğü bana ait değildir. Ben bu konulara o kadar uzağım ki kimin denetleme yaptığını dahi bilmiyordum. Özür dilerim. Ben yazılarımı yazarım. Bu konuda pek de fena değilimdir. Saygılar...

06 Ocak 2020, 19.40
Amasya'da yaşayan biri olarak bu izlenimlerin altına imza atıyorum. Lakin Ferhat ile Şirin'in hikayesini sanki biraz kısa kesmişsiniz. Emeğinize sağlık...
07 Ocak 2020, 10.25
Yazıları zaten çoğunlukla ben denetlemiyorum, Eylül denetliyor. Ancak iddia ettiğiniz şeylerin olması için, bizim müdahale ediyor olmamız lazım. Bu iddiaları dile getirip, arkadaşınızın söylediklerine inanmadan önce, bize sorsaydınız keşke durumu ya da doğrulasaydınız. Mesela, deseydiniz ki; ben şu yazımı, şöyle gönderdim ama bakın, yayınlandığında bu hale geldi. Niye anlatım bozukluğu yaratalım, yazım hataları oluşturalım yazınızda. Hiç bir yazınıza ve başkalarının yazılarına da öyle bir müdahale de bulunmuyoruz. Hatta tam tersi, olur da, yazıyı ben onaydan geçiriyorsam, paragraf yapısını düzelttiğim, hatta çok bariz olan ufak tefek hataları düzelttiğim, noktalama işaretleri sonrası boşluk verilmediyse, onları düzelttiğim oluyor ama kelime değiştirmek, anlatım bozukluğu oluşturmak vs hiç müdahale etmediğimiz şeyler.

Sadece siyasi konularda değil, futbol, din ve siyaset içerikli blog yazılarına ve hatta salonlarda bununla ilgili konuşulmasına müsaade etmiyoruz. Etmeme sebebimiz de, söylenenlere katılmıyor oluşumuz değil. Bu 3 konu, en çok tartışma çıkartan, kavgayı körükleyen konular olduğu için en başından beri bu kararı aldık ve bunu uyguluyoruz. Yoksa, kişisel olarak, okuduğum(uz)da, benimde katıldığım, aynen  yazılanlar gibi düşündüğüm(üz) bir çok siyasi içerikli yazı gönderildi ancak onaylamadık, bu sebeple.
07 Ocak 2020, 12.14
Yanlış anlamalardan, yanlış anlaşılacak şekilde yorumlar yapmaktan ve yanlış anlaşılmış olmaktan ötürü çok üzgünüm. Özür diliyorum. Sizler görevinizi yapıyorsunuz; çok da iyi yapıyorsunuz. Bildiğiniz şekilde elbette ki devam edeceksiniz. Benim hatalı davranmış olmam tamamen bu konulara yabancı kalmış olmamdan kaynaklanıyor. Sevgi ve selamlarımla. Yazılarımı okuyor ve beğeniyor olmanız benim için bir onurdur. Her şey gönlünüzce olsun.
07 Ocak 2020, 18.55
Merhaba ,
ben bahsi geçen kızı şebnem :) sanırım tüm bu kaosun sebebi benim.
kopyala yapıştır beceriksizliğim nedeniyle sanırım babamı ben sansürledim istemeyerek.Yani öyle     
olduğunu düşünüyorum .Yazısını  eksiksiz olarak tekrar bloğa gönderdim onay alırsa okuruz hepberaber.
Babam kusura bakma ,
tüm blog okurları ve yöneticileri kusura bakmayın lütfen 
sevgiler
08 Ocak 2020, 10.11
Ali abi, gördüğün gibi koynunda yılan beslemişsin. Meğer bizi birbirimize düşürmeye çalışan biri varmış ve senin en yakınındaymış smile Resmi Görüyor musun, neler yaptı bize, sansürler, anlam düşüklükleri, dilbilgisi hataları vs. 2 gündür cebelleşip duruyoruz.

Ve sen şebnem hanım! 

Sana iki çift lafım var! Koskoca kadınsın. Fıstığın var, puanın var, her şeyin var. Binlerce kişiyle oyun oynuyorsun. Yakışır mı sana bizimle oynamak? Yakışır mı bunca günahsızı, op'u  karda kışta böyle itham etmek, sansürcü dedirtmek? Ama nasıl yakışmaz? Sen değil misin, öz babana bile acımayan, bir damlacık saaddeti çok gören, yazılarını değiştirip, buraya gönderen....

Ömründe bir karıncayı bile incitmemis, yasaklamamış olan ben, gmsnn usta, hiç düşünmeden çeker basarım yasağı. Anlıyor musun? Vururum mouse'un tuşuna ve dönüp ekrana bakmam bile....

Not: Yazının sansürsüz! smile Resmi hali de şu anki yazıda güncel durumda.
08 Ocak 2020, 11.36
Günaydın. Teşekkür ederim.Ben tek tek, nerelerde yanlışlıklar oluştuğunu saptamıştım. Yazacaktım. Gerek kalmadı. Özür dilerim. İyi çalışmalar. Sevgiler, selamlar.
08 Ocak 2020, 12.17
Sayın sevgili gmsnn 
Evet suçluyum,ben yaptım benim hatam ama sorarım size siz hiç hata yapmadınız mı
Ben de insanımmm nedir bu tehditler ithamlar?Yazık değil mi insan evladının üstüne bu kadar 
gelinir mi? Tamam bi ben hatalıysam vurun mouse un tuşuna
08 Ocak 2020, 14.41
Çok yetenekliyimm çokk ,valla ne desen haklıymışsın Gmsnn babamın yazısından sonra kendi yorumumu da sansürleyecek beceriye sahipmişim :)))nasıl yapıyorum bilmiyorum ama olmuş işte :P
yazdığım yorum aşağıdaki gibiyken yollarken kesmiş biçmişim sana da iftira atmış gibi oldum :)))
Özürlerimi kabul buyrunuz lütfen (çiçek)

Sayın sevgili gmsnn
Evet suçluyum,ben yaptım benim hatam ama sorarım size siz hiç hata yapmadınız mı
Ben de insanımmm nedir bu tehditler ithamlar?Yazık değil mi insan evladının üstüne bu kadar
gelinir mi? Tamam bi ben hatalıysam vurun mouse un tuşuna
(dermişimm :))
 neyse konu tatlıya bağlandı,babam sesleniyor bloğa atılacak yazısı varmış,gideyim de kopyalayıp yapıştırıp yeni bir kaosa sebep olayım bari :))
Dip not: yukarıda bahsi geçen benimle aynı zamanda doğan ''Fatih'' 
Türk Halk Müziği üstadı Sayın Fatih Kısaparmak 'tır
Ah be babam zırt pırt tayin olmayaymışsın eyimiş :Pp
08 Ocak 2020, 15.50
Ah be kızım benim seyahat tutkum yok mu!!! Gezeyim yurdumun dört bir yanını göreyim dedim! Çocuklarım torunlarım da güzel yurdumuzu tanısın istedim! Bak şimdi de güzel Aydın'dayız. İklim güzel,şehir güzel.İnsanları gayet sıcakkanlı. Bak; her yer donarken biz bahar havası yaşıyoruz. Evet Fatih Kısaparmak'la  tanışmadınız ama siz beşik kertmesi gibisiniz! Babası rahmetli olmuş. Allah gani gani rahmet eylesin. Öleni rahmetle anmak lazım.
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın