gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

HAYATI ISLIKLAMAK

13 Mayıs 2021, 20.51
A- A+

Kimimiz; hayatın tadını, ellerimiz mutluluğun cebinde ıslıklarla yaşıyorken,
kimimiz de, aynı hayatı, ellerimiz bir taşın altında, kulakları sağır eden feryatlarla yaşıyoruz.

Hiç bir zaman boş durmayan hayatın elleri, birimizin yakasını, usanmaktan bırakıp,
bir diğerimizin yakasına yapışırken, birimizin ellerini de ceplerinden çıkartıp,
bir diğerinden boş kalmış taşın altına koyuyor.
Acımasızca ve "Sıra sende" der gibi.

Yine aynı hayat, yine tanıdık eller...
Bir yerlerde feryatla yanmış bir yüreğe, serin teselli suları serperken,
bir de bakın ki; elinde değilmiş gibi, sanki kendi suçu değilmiş gibi başka bir yerde,
kahkahalardan sağır olmuş yüreklere acının kudretini fısıldıyor. Yavaş yavaş...

Birimizin sabrını, sabır taşının sertliğini, diğerimizin vurdum duymazlığında deniyor.
Birimizin nasibini, el emeğini, göz nurunu, göz yaşlarımıza acımadan elimizden alıp,
diğerimizin karnını doyururken, bir de teşekkür bekliyor sinsi gülümsemesiyle.

Sevinci; Her daim kötümserliğin karşına dikilen, tüm olumsuzluklara rağmen gönüllü
iyi niyet elçisi olan sevinci, acının yaşarttığı gözlere; "Bu sefer de benim için ağla,
gülerek ağla ey gözler" dercesine yeni doğan bir çocuğun ağlamasında gözyaşlarıyla
yaşartıyor.

Kimimize de, tüm insanlığın suçunun bedellerini ödetircesine, şarapnel değmiş bir çocuğun
ağlamasında, en zehirli ızdırapla yaşatabiliyor.

(Kirli yüzüne sür yüzümü ve gözlerinin içinde temizle beni çocuk...)

Nefesimizi; Umutla, heyecanla, zevkle, sevgiyle aldırırken, dünün tadını, bugünün zevkini,
yarının heyecanını bize en tebessümlü haliyle yaşatırken, sonrasında aynı nefesimizi,
bölünmüş hayatlarla, terkedilişlerle, unutulmuşluklarla geri verdirebiliyor.

(İnsan bazen; bir çırpıda yaşanan sevgi dolu anları, çırpınarak unutmak zorunda kalır.)

Bedelini, ederinden yüksek ödetiyor çoğu zaman.
Bazen de bedelini bilmediğimizin ederini, hakkımız olmadan buluveriyoruz avuçlarımızda.

Peki, Hal buysa.

"Madem beni sevmiyorsun, son ver hadi bitir bu işi" Diyebiliyor mu hayat bize?

Ya da;

"Madem sevmeyen biziz neden son vermiyoruz hayatımıza?" diyebilecek kadar, öz güvenimize
tereddütsüz ve şartsız itimat ediyor muyuz?

O'nu cesur zanneden ve karşısında acze düşen biz miyiz?
Hadi cesaretimizi topladık, hayatımıza son verdik.
Ya da, hadi hayat insafa geldi, ettiğinden utandı, herkese karşı iyi olmaya söz verdi.
El cevap:
Biz hayatımıza son versek ne olacak? Bu son, her şeyin, her olumsuzluğun sonu mu olacak?
Hayat, ellerini mi çekecek, göz yaşlarının ıslattığı yakalardan?
Ya da hayat kendine gelip, "Buna bi son vermeliyim" mi diyecek?

.......................

Ne hayat cesur, ne de biz ona bu cesareti verecek kadar bedbahtız.
Biz bu hayatı, -en azından ben- ellerimiz cebimizdeyken de sevmedik mi?
Feryadımız ayyuka çıkmış halde, bir taşın altındayken de sevmedik mi?
"Hayat, her şeye rağmen yaşamaya değer" demedik mi?
Ve ne kadar sevsek de, ıslığımız hiç eksik etmedik değil mi?

Ya sevince vokal ıslığı.
Ya da acıya protesto ıslığı.

Velhasıl, biz hayatı yaşadık-yaşıyoruz.
Ya bizden bir öncekinin, ya da bizden bir sonrakinin...

Düşünen, seven, aklını yüreğini ortaya koyabilen tek canlı olmamızın -hayatça- haklı
bedelini ödedik-ödüyoruz.

Ve şunu gururla diyebiliriz ki;
"Hayat bize kendisini bahşetmese de, biz bu hayata koskoca bir ömür bahşettik"

 
Mutluluk bazen, ipin aslında boynumuzda olduğunu bile bile,
"İpin ucu nasılsa kaçtı" vurdum duymazlığındadır.

                                                                                                                   Mutlu Kalın

YORUMLAR

14 Mayıs 2021, 02.41

(Kirli yüzüne sür yüzümü ve gözlerinin içinde temizle beni çocuk...)

........................................................................
Kızım bu saatte dışarı çıkılmaz.
Gazze onlar havai fişek değil kızım. Onlar bomba! İçeri gir kızım pencereden bakma. Gökyüzünde parlayan her şey bomba Gazze.
Misket, bombanın adı Gazze.
Bombanın adı misket.
Akşam erken yat Gazze olmaz mı? Üstünü açıp duruyorsun geceleri, dikkat et.
Ama ölme Gazze lütfen.
Gazze ölme…
Ölme kızım.       Tarık TUFAN
...................
Milyonlarca çocuğun gözyaşlarıyla bile temizlenmiyor dünya...
Hayat....
Bu sefer Şerif amca "dur" dedi.
Ben küçük çocuğun gözlerinin içinde kaldım.
Düşsem gözlerinden ölürüm, insanlığım ölür, umudum ölür, cennetim ölür.
Düşürme gözlerinden bizi çocuk ve affet gözünden düşenler, bedeninden düşenler için.


Kalemine sağlık Alpagu.  

Herkesin bayramı mübarek olsun.



14 Mayıs 2021, 13.05
   Hayat, her fırsatta sırtımızı toprağa verme gayretinde iken, pes etmeyişin habercisidir ilk nefeste basılan çığlık. İnadına yaşamak istercesine...

Kimimiz, ellerimiz ceplerimizde mutluluk şarkıları söylerken
Kimimiz, cepleri dışarda meteliğin dallarını budayarak geçtik birbirimizden.
Yalnızlık teoride, fışkıran körpeler hepimizindi.
İç içe geçtiği izin farkında değildik...

Kimimiz, ellerimizde meşaleler yırtarcasına yürüdük karanlığı.
Korkmadımk. Cesaretimiz bir olmaktı.
Kimimiz, ellerimizde baltalar yıkarcasına daldık fidanlığa.
Umursamadık. Niyetimiz yok etmekti...

Kimimiz de, " bu bir insanlık suçudur" deyip, bir çocuğun elindeki oyuncağı,
yüzündeki masumiyeti çalarken, karnındaki açlığı ve ayaklarındaki çamuru silmeden ezip geçtik.
Utanmadık...
En acısı da bu değil mi zaten...
 
Çok çok beğendim. Yüreğine sağlık..

14 Mayıs 2021, 18.44
Bala :) hoş geldin. Ne güzel seni görmek, yazdıklarını okumak. Madem ki ikiniz bi araya geldiniz; ufukta bi düet görünmekte sanki, görünmeli illa ki! :) Düet olmasa da yazın ikiniz de lütfen. Eski sağlam kalemleri görmek, okumak şahane. Kalite başka bir şey azizim :)


Yazı yorumu da yapılır mı ki şimdi iki baba yorumdan sonra :) Deneyelim bi .)


Mutlu olalım evet Alpagu. Belki de kibirden mutsuz oluyoruzdur. Sıradan varlıklar olduğumuzu bir kabul etsek; mutluluk anlarımızın hakkını verip kıymetini bilebilsek, hiç de bedbaht olmayacağız belki. Daha önce de yazmıştım; sadece yağmuru, yağmurun ıslattığı toprağın kokusunu duymak, denizin üzerinde sırt üstü uzanıp gökyüzüne bakmak için bile ölümsüz olmak isteyebilirdim. Belki tuzum kuru .p ondan böyle düşünüyorumdur, emin değilim. Ama dünyanın zulmüne, gerçek acılara şahitlik eden kalbim, durmaya direniyorsa eğer; dünyanın bize bedelsiz olarak verdiği tüm o güzelliklerin payı var bunda. O tür mutluluklar, daha az yüz kızartıcı çünkü. Bir çikolata yerken bile daha çok utanabilir insan. Dolaylı da olsa, düzenin ezdiği, yok ettiği insanların sebebi oluyorsun. Bedeli para olan her mutlulukla, onlara zulmedenlerin ekmeğine yağ-bal oluyorsun. Ooo nerelere gittim ben, keseyim :) Anlatabildim umarım, çok rasyonel bi yorum oldu benimkisi. Laf lafı açtı, diyelim. Ruhuna, kalemine sağlık Alpagu. Bu gelişinde daha bi güzel geldin eskisine nazaran fikrimce:)
15 Mayıs 2021, 10.31
Hoş buldum Cezbe. Teşekkür ederim.
Kalemden kağıda akanlar buraya da sızar belki. Kısmet diyelim şimdilik:)

Bu arada birtakım yazım yanlışları yapmışım. Tuşların azizliği.
Benim hatam da yorumu yazdıktan sonra dönüp kontrol etmeyişim.
Sınıfın tembel değil de hafif üşengeç öğrencisi sayın:)
Sevgiler...
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın