gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Başlangıç

23 Mayıs 2023, 20.16
A- A+


Kanın keskin demir tadı hala damağındaydı. Doymuyordu. Kibir  biriktiriyordu. Elinin tersiyle dudaklarından süzülen kanı temizledi, saçlarını önüne aldı gözlerindeki dehşeti gizlemek için. Hala açtı, Bir suçlunun kendinden  utanan ilk halini saklamak için  küçük  bir zamana ihtiyacı vardı. Gömleğinin sarkan eteklerini pantolonunun içine soktu. Karanlığın içinde topuk tıkırtıları duyuluyor, geçen zamanı her bir yere vuruşunda sayıyordu. Kurbanlarının ruhlarını son damlasına kadar emiyor, işi bitince  bir çöplüğe kusuyordu artıklarını…
İçinde kalan son utancı da kustu…

Yaklaştığını hissediyordu,  Kokusunu almıştı yine kibrin, bu seferki daha yoğun kendine doğru çekiyordu…

Heyecanlanmıştı, heyecanlanınca göz bebekleri kan kırmızısına bürünürdü. Suçluluğun zamanı doldu,  arkasına döndü, gözlüklerini taktı. Eğilerek, düz siyah saçlarını bir tokayla tepeye topladı. Kafasını geriye attığında,  saçları yine de beline kadar geliyordu. Teni ölünün beyazlığındaydı. Kısa siyah bir deri ceketin altında deri bir pantolon, içinde ilk iki düğmesi açık beyaz bir gömlek vardı. Kolyesinin zinciri ucundaki kalp şeklindeki pırlanta, karanlıkta ilk dikkat çeken yeriydi. Parlaklığının nedeni içine hapsettiği saflıktı...

Gecenin sessizliğinde, eskimiş binaların gölgeleri sokağın pisliğini gizliyor,. Dar sokaklardan kokuyu takip ederek ilerliyordu.
 

Arada leş kokuları karışıyordu havaya ama o kadar keskindi ki kokusu ayrımına varabiliyordu.  Bu seferki başkaydı kendine mıknatıs gibi çekiyordu. Duvarın dibine yaklaştı derin bir nefes çekti hala sıcacıktı.

Sokak kedileri her zamankinden daha fazla ses çıkarıyor, yükselen binaların arasında yankı yapıyordu sesleri. Yaklaşan tehlikeyi duyurmak istercesine tüm hırçınlıkları ile bağırıyorlardı...Artık koku iyice yoğunlaşmıştı, ayın tenini yakmayan parlak ışığı yolunu işaretliyordu. Her binanın kapısı önünde duruyor,  kedi gözleriyle kontrol ediyordu ardını.
Kırmızı paslı bir kapıya geldi, üzerinde silinmiş belli belirsiz yunanca “ επτά λαβύρινθοι”  “ 7 labirent ” yazılıydı.


Kapı  mühürlenmişti. Mühür, parmak izi şeklindeydi ve ilk halka üzerinde ufak bir iğne vardı.
Şaşırmıştı ilk defa kendini farklı hissediyordu, Sonu her zaman o belirlerdi oysaki!. ilk defa kendi yazmadığı bir hikayenin kurbanı  gibiydi. Derin bir ürperti çöktü içine. Ama koku o kadar yoğun ve kuvvetliydi ki düşünmesine engel oluyordu. Sanki onu hipnotize etmiş, fırsat vermiyordu. İstemsiz bir şekilde ince narin baş parmağını mühre bastırdı. Kanı parmak izi şeklindeki mührün kıvrımlarını doldururken her bir halkadan geçişi bir kilidi açtı, toplam 7 halka ile 7 günahı temsil eden  kapı yavaşça aralandı...
(Şehvet oburluk , açgözlülük, tembellik, öfke,kıskançlık, ve kibir…)

Aralanan kapıdan içeriye süzüldü ve girer girmez kapı kapandı. İçeride günahların buharlaşan kokusundan oluşan bir kibir dumanı vardı. Derin derin soludu içine. Kendini durduramıyordu kalp atışları ilk defa bu kadar hızlı atıyordu. Dumandan hiçbir şey görünmüyordu, birden gözlüklerini hatırladı, çıkarttı, pantolonun arkasındaki kemer biritine taktı.

O anda duvara çizilmiş bir ok fark etti, okun üstünde fosforlu kalemle “ arınma odaları“ yazıyordu…

YORUMLAR

26 Mayıs 2023, 13.50
Havaya sinen koku belleğindeki geçmişe gömülmüş anılarını  sonsuz bir boşluğa bıraktı.Ayaklarını birleştirerek yana yatırdı.Gözleri kapandı sararmış geçmişin hayalleri ,  haleler çizip betimlenemez görüntüler içinde damarlarının içine sızdı.
  Geçmişin ve geleceğin olmadığı saydam bir boşluğun kenarına bıraktı. Sorulara yanıtlar  ararken varlığın yok olduğu hiçliğin içinde kıvrandı. 
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın