gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Erik Dalı ve Çiftetelli

08 Mart 2024, 14.29
A- A+

Neticede; yapılan her edimin nedeni tatmin olma isteğidir. Kahve içmek gibi sıradan bir eylemde, tadını bildiğiniz bir içeceğin verdiği hazzı yinelemektir maksat. Sadece hiç deneyimlemediğimiz durumlar için bilinmezlik mevcuttur. Yani tatmin, bilinen, haz duyulan şeyi yineleme ve sonucunda gelen mutlu olma hissidir.


Biz insan denen çok çeşitli varlıklarız. Genel başlıklarda uzlaşsak da iş dallanıp budaklandığında, alt konularda ayrışırız. Örnegin birinin karakter özelliklerinden söz edildiğinde, diğerlerini sollayıp ön plana çıkan, iyi veya kötü illa bir-iki sıfat olur: Çok merhametli ve eğlenceli bir insandır. Çok yargılayıcı ve adaletsizdir. Çok çıkarcı ve suratsızdır vs. Bize bu sıfatları yakıştıran, öne çıkardığımız davranış biçimlerimiz, hani öyle sık tekrarlıyoruz ki bize yapışmışlar artık. Bazı kişilik özellikleri ne kadar olumsuz da görünseler, demek kişinin tatmini, bu yönde davranmaktan geçiyor. Ehh kim ne diyebilir. Bizi ne mutlu ediyorsa öyle davranmalı ve yaşamalıyız. Örneklemelere giriş yapmadan, Övmek İçin Yaşayanlar’ın karikatüristi Umut Sarıkaya ve bu karikatür dizisiyle tanışmamı sağlayan Bilge’ye çok teşekkür ederim. Karikatüristler müthiş insanlar, bir konuşma balonu, iki çizimle işi bitiriyorlar. Hatta illa karakterleri konuşturmaları bile şart değil, cidden harikalar. Ben de övmek için yaşayanlarla başlayıp; üretilen bu şahane durum komedisini, sesteşlik üzerinden egzajere edeyim, birazcık türeteyim dedim. Konuyla ilgili yaptığım kurgu; bir adamın çektiği ve yayınladığı videoya gelen tepkiler üzerinedir. Fonda “Erik Dalı” çalar, adamımız arkadaşlarıyla beraber Allah ne verdiyse oynar.


Övmek İçin Yaşayanlar:
Bu kişiler, olur olmaz her şeyi övmek için aportta beklerler, genelde iyi niyetli, ara ara kötü niyetli insanlardır. “Haydi toplanalım övmeye gidelim. Adam çok güzel oynamış” Beriki,”aa evet gidelim, yine mi oynamış, eskiden de güzel oynardı” Bir diğeri “herkese haber verin, hep birlikte övelim. Kız, kapı komşunu da al, o da çok güzel övüyor billahi” şeklinde örgütlenip yolluklarını da alıp övmenin gerçekleşeceği mekana giderler. Sabah kuşağı programlarında, belli bir meblağ karşılığı kadrolu alkışlayıcı/seyirci olan topluluklara bazı açılardan benzerlik gösterseler de parayla pulla işleri yoktur onların. Tüm övgüler bittikten sonra yaşanılan tatmin, çok tatmin;) edicidir hak verirsiniz ki, tüm dertleri de budur.


 Toplu övme seansı sonrasında aralarında “en güzel ben övdüm, sen ne yaptın ki!” tadında küçük sevimli tartışmalar da olmaz değil hani. Adama “sen öyle bir oynadın ki, çiftetelli seninle yeniden hayat buldu”dedim, adamın gözleri parladı. Misal böyle bir övme, övülenin de tepkimeye girmesi sonucu çifte tatmin yaşatır ve cidden şahanedir. “ Yeniden ne zaman çiftetelli oynayacaksınız, dört gözle bekliyoruz” gibi bir övme, ileriye dönük arzu edilirlik de içerdiğinden, övülene ait tatmini zamana yayar ki bu biçim de fevkaladedir. Bu durumda övülen; “hiç bilmiyorum, söz vermeyeyim ama gelmeye çalışırım, Erik Dalı çalarsa iki dönerim, maksat gönlünüz olsun” tadında cevap verebilir. (Öyle bir övgüyle ortalığa düşecek değilim, siz iyice bi övün bakalım, gerekirse düşünürüz , diyebilir) Böyle bir tepki alınırsa şaşırmamalı, çünkü övülmek için yaşayanlar da vardır ve bu grup insanlar da kendi aralarında 3’e 5’e ve takiben 35’e ayrılırlar. Tatmin, tüm övülenlerde aynı şekilde memnuniyetle karşılanmasına rağmen, normal insanlar bundan biraz mahçup olur, kimi kibarca teşekkür eder; ÖLİY taifesi bireyleri ise -lan kimi övecektiniz, elbette beni öveceksiniz, az bile övmüşsünüz!!- minvalinde bir havaya girer. Bazıları da övene bir teşekkürü çok görüp sessiz kalır, bu da kibirli kirpi türüne örnektir. Övülmek için yaşayanlardaki riskli durum; tek kişilik cinsel aktiviteyi alışkanlık haline getirmektir ki konu önemlidir ve idrak edilmelidir; malum, sevişmek bambaşka ve yaşanılası bir eylemdir.


Gömmek İçin Yaşayanlar:
Bu gruptaki insanlar genelde gömdükleri konuyla ilgili otoritedirler. Bir şeyin iyi yanını değil de; iyinin içindeki kötüyü bulma konusunda uzmandırlar. Yahu adam ne güzel çiftetelli oynuyor, sen de oturduğun yerde iki el çırp di mi. Ama yok, illa bir mezar kazılacak, o adam o mezara girecek!! Oynayanın nasıl oynadığına dair eleştiri filan şöyle dursun, Erik Dalı türküsünün Isparta-Burdur yöresine ait olduğunu, oynadığı oyunun çiftetelliye benzemediğini, eski Mezopotamya uygarlıklarından Avel erkeklerinin kendi aralarında çevirdikleri muhabbetlerde oynadığı Boka Basma oyunu olduğunu, belge-bilgi bombardımanıyla şıp diye çözen gömücü; bir cenazenin daha sonuna geldiği için mutlu, mesut ve tatminli bir şekilde olay yerinden ayrılır. Mevtanın bunu hak edip etmediğiyle bağlantılı olarak bu durum; bazılarının gömülmesinin, görülmesinden daha hayırlı olacağından, genel temizlik olarak da düşünülebilir. Gömücülerin tatmin sonrası yaşayacakları sıkıntı; kadrolu mezarcıların “hüüoppp birader mesleğimizi elimizden mi alacaksın” şeklinde serzenişleri ve akabinde Türkiye Mezarlıklar Kurumu’na şikayetçi olmaları üzerine, mahkemeye düşüp sürüm sürüm sürünmeleri olabilir.

Gömülen mi?? Onu bilmiyorum, ses seda yok sayın okuyucu.


Dövmek İçin Yaşayanlar:
Bu model insan, bildiğiniz yoyo gibidir. Lastiği elinden bıraktığınızda, topun, nereye ve hangi şiddetle gideceği hiç belli olmaz. Lastiğin koptuğu vakalarda, mevzuyla alakasız, kenarda oje süren kızcağızı bile bir sıçkıyla süsleyebilir bu tip insanlar mesela. Gömmek için yaşayanlarla benzerlik gösterseler de esasında dertleri öldürmek değil süründürmektir. Çünkü ortalıkta ne kadar çok dövülme potansiyeli olan varlık olursa, defaten ve tekraren döverek, bir tatmin yaşamaları söz konusudur. (Bknz. unutulmaz replik: Bana Mazlum’u getirin!) Bu yüzden, çiftetelli oynayana “o kolun orada ne işi var, yana doğru bir ayağın topuğunda sekerken totonu o şekilde sallamamalısın, senin oynadığın da oyun mu, çekil ben oynayacağım!!” şeklinde sert eleştiriler sunmakla yetinirler.


Dövülenlerden bazıları, ciddi manada köteği hak etseler de her dövülen suçludur, diyemeyiz ve fakat suçsuzdur da diyemeyiz. Ama her şartta dövülenin işi çok zordur. Söylese bir türlü, söylemese bir türlüdür. Söylediği takdirde, sonsuza uzayan bir çiftetelli muhabbetine girilir. Oynamayı seven birey hayatından bezer, yemeden içmeden kesilip depresyona girer. Artık bırakın çiftetelli oynamayı; taş oyunlarında bile çifte gitmeyi bırakır, içinde “çift” geçen her türlü şeyden soğur ve sırf bu yüzden yalnız ölür.


Gülmek İçin Yaşayanlar:
İşte pek sevilen insan modellerinden. Bir diyalogla izah edeyim.

- Gazze’deki çocukları gördün mü? smile Resmi
- Evet, durum berbat. Yalnız o kameraman neydi öyle, bombardıman oluyor diye tırstı, geri geri kaçayım derken çukura düştü puhhahhehhei.
- Ayy pess pess!


-“Kuru Otlar Üstüne” çok güzel film, insanın hayata tutunuş nedenlerine dair çarpıcı bir anlatım. Hele esas kız ve esas oğlanın uzun diyalogları şahane cidden.
- Evet, izledim ben de. Yalnız; şimdi bu esas oğlan küçük kıza sarkıyordu sanki, sonra esas kızla sevişti ama sonunda o kız, esas oğlanın arkadaşıyla mı evlendi mmihahahi
- Yok olmaz bundan smile Resmi


- Bak adam ne güzel çiftetelli oynamış.
- Ya ne çiftetellisi, bak arkadaki amca çömeceğim derken vadiye uçtu ahahahahehii
-Yazıklar olsun e mi sana!!
- Ahhahahahaha ben ne dedim şimdi ya!


Yapacak bir şey yoktur. Yukarıdakı gibi “sana yazıklar olsun”a girmemek, şaşırıp durum karşısında ağlamamak gerekir ki bunu yaparsanız daha da bir güler. En iyisi sizin de “ahhehhe evet, haklısın” demeniz, geyiğin diğer tarafından tutup çevirmeniz ve gülüp eğlenmenizdir. Neticede, dünya gülerken güzeldir. En büyük handikapları, ota, boka güleyim derken, ağızlarına sinek kaçma ihtimalidir.


Bknz: Alkolü fazla kaçırınca uçurumdan düşen amca

-----
Erik dalı gevvrektir / erikk dalıı geevrektir
Amanın değmeye gelmez / amanın eğmeye gelmez
El gızıı naziiktir / elin gızıı naaziktir
Amanın küsmeye gelmez / amanın küsmeye gelmez
Ellerr oynasıın eller / diller gaynasın diller
Ne derlersee deesinler / o dillerii yesinler
Rım rımı rım rıım rım rım / rım rımı rım rıım rım rım.
  

YORUMLAR

08 Mart 2024, 23.06
Hey! Barmen  bana bir bira, yanımdaki fistiga bir tekila. İçelim anlaşılmaya gerek yok gibi bir hikaye olmuş. Standartlarami bürüdün insanlari, yoksa bir kısmı nımı ele aldın anlamadım. Yada herkes mi oynatmis. 67 model bakımsız arabanın her tarafından ses gelir ya. Kalkışta ön düzenden, giderken motordan, durmak isterken, balata, disk siteminden. Ama bu araba rampa aşağıda değişik ses yapabilir. Cezbe ya bunları dinlerken müzik mi dinliyorsun, şarkımı söylüyorsun, maç mı izliyordun. Dermişimmmm bu yazıyı kopyalayıp, nasılsa onaylamayacak Eylül hanım...
09 Mart 2024, 03.04
Selamlar. Öncelikle yazınızın, şahane bir zeka ve kurguyla yazıldığını söylemeden geçemeyeceğim. (Övgü değil, hakikattir.) Yer yer çok güldüm, yer yer övdüm, yer yer de gömdüm desem yeri var.:)) Dövmek benim işim değil. Kavgayı oldum olası hiç sevmemişimdir diyerek, konuya müsaadenizle eklemelerde bulunmak istiyorum.

Övünmek ve övülmek, insanı tehlikeli duygulara sokacak bir eylemlerdir. Bir o kadar tehlikeli olan diğer eylemlerse; yermek ve yerilmektir. Övgü ve yerginin insanda yarattığı duygu, kişinin nefs terbiyesini zorlayabilir. O terbiyeyi muhafaza edebilenler salih/erdem sahibi kimselerdir.

Bir yazınızda dozajı konu almıştınız. Bu konu içerisinde aynı konuyu hortlatmış gibi olacağım ama söylemeden geçemeyeceğim; övünmek, övülmek, yerilmek ve yermek, hepsi dozundaysa güzel. İnsanız, insan olabilmek için savaşıyoruz, bu savaşta hayatın sorunlarına göğüs germek için bir çabalıyoruz ve ruhsal durumumuz her zaman aynı olmayabiliyor. Bu nedenle, birini överken ya da yererken çok dikkatli olmalıyız ki, o kişinin hayatını, yalan bir şekilde olumlu ya da olumsuz etkilemekten kaçınmalıyız. (Bana göre dozunda yapılmayan her şey yalandır, abartıdır, sahtedir.)

Övgü insanı göklere uçururken (ki bunun sonu illa ki düşüştür), yergi de bir o kadar diplere sürükleyebilir kişiyi. (bunun sonunu düşünmek bile istemiyorum).

Benim nazarımda;
Dozunda övünmeyi bilmeyen, yalnız kendini sever, övgüyü çok seven, sevgiye/ilgiye açtır. Yerilmeyi kaldıramayan, özgüvensizdir. Yermeyi adet haline getirip dozunu kaçıran, saygısızdır.

Ayrıca, övülmek, yermek ve yerilmenin ortak sonucu yine övgüdür. Nasıl mı? E bende örnekleyeyim;
Övülen kimse buna kendini kaptırırsa kendini övmeye başlar. "Ben bu işi biliyorum ya. Gerçekten güzel oynadım!"
Yerilen kimse bunu kaldıramazsa ret edip kendini övmeye başlar. "Bence güzel oynadım. O beni kıskanıyor!"
Yeren kimse bunu kontrolsüzce yapıyorsa kendini övmeye başlar. "Herkese nasılda posta koyuyorum. En güzel ben oynuyorum!"

Bir de madalyonun diğer yüzü var. İnsanlar, arkadaşlıklarına ve samimiyetlerine güvenerek birbirlerini övüp, gömebilirler. Hatta yeri gelir döve de bilirler. Birbirlerine yeri gelir destek, yeri gelir köstek olurlar. Bu onların ilişkilerini ilgilendirir. Dışarıdan kimsenin buna söz söylemeye hakkı yoktur. Arkadaşça yapılan her eylem her zaman gruplaşmayı temsil etmez.

Ha! Gruplaşma demişken... Hayat zaten gruplardan ibaret. 100 kişiye 10 fikirle gidersin, her 10luk bir fikir seçer misal. Bu da bizim farklılıklarımız olduğunu gösterir. Herkes aynı kafa yapısına sahip olsaydı bence çok sıkıcı olurdu. Çeşitlilik güzeldir. Sevelim ya da sevmeyelim eğer ortak alanlarda buluşacaksak, saygıyı, sevgiyi, hoşgörüyü unutmadan övmeli, gömmeli, dövmeli ya da gülmeliyiz.

Dini dokunuş yapmadan olmaz.:))

İlgili sureler;
Nisa Suresi’nin 36. ayetinin son cümlesinde: “... Allah kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez.”

Lokman Suresi’nin 18. ayetinin son cümlesinde de: “... Allah kendini beğenmiş, övünüp duran kimseleri sevmez.” buyurulmaktadır.

Hz. Peygamber (S.A.V.), bir adamın bir kişiyi övdüğünü ve övmede çok ileri gittiğini işittiğinde: “Adamı mahvettiniz (veya adamın bel kemiğini kırdınız).” buyurmuştur.

Buradan anlaşılacağı üzere, abartılı övgü yapanın, yaptığı kişinin günahına girmiş olduğu açık.

Saygı ve sevgilerimle...

09 Mart 2024, 04.04
Israrla Grup yazmışım. Göz zevkinizi bozduğum için özür diliyorum:)) GURUP olarak okuyunuz.
09 Mart 2024, 20.16
Gömmek derim fakat... Ayol ben kimseyi öldüremeeeem kiii ve fekat belgelerle ve istatistiklerle konuşmak ( bknz. karikatür: 'belgelerle konuşuyorum') suretiyle bi güzel süründürüm. Bu uğurda anamı-babamı tanımam, babamı zaten tanımam 'piç geldim, hiç gidiyorum'
Yani dövmek de uyuyor, pek güzel sövdüğümü de cümle alem bilir. Hatta şuna da benzetir arkadaşlarKarikatür: 'veriyorum buruğu'  döv söv öldür bunu yapma der bazıları.
Ben sıramı savdım lütfen herkes 'kendini bulsun', 'u'lar aynı zamanda 'i' 

Ayrıca ne demek canım lafı mı olur, iste bütün karikatür koleksiyonumu önüne sereyim... Gerçi bu konuda baya bir çekimserdim. Bu yüzden ben de sana teşekkür ederim. 'ne alaka?' diyorsundur...
 Yıllar önce, beğendiğim bir tanesini -metin üst müydü kimdi hatırlayamadım- hemşireme gösterdiğimde o bana boş gözlerle bakarken benim karikatürü açıklamaya çalışırkenki yüz ifadem ektedir https://youtu.be44l37GS-c?feature=shared
 Sevgili hemşirem mizahi anlamda 'güldür güldür' den öteye gidemese de androyidciler ve ayfoncular gibi bu karikatürcülerin de cemaatleri var. Yiğitçiler, Özerciler Yılmazcılar vs. Sonki herifin çizdiklerini oldum olası sevemedim, şu meşhur karikatürü getirir aklıma: 'yazmasaydım delirirdim'. Özerinki biraz kabadır ama türkiyedeki 'düz adam'ı pek güzel resmeder. Umutçular bunların hiçbirini beğenmez, bazılarını kaba ve bazılarını çocuksu bulurlar. Sanki siz çok şeysiniz! derim, içimden tabi. Hepsinden alacağımı alır sonra tepiği basarım. Yabancı karikatürde az ve öz baloncuk tercihimdir. Dile ve bağlama hakim olamayınca mizahı bulamıyorsun. Burdan çıkaracağımız ders: beğendiğin karikatürü/mizahı kiminle paylaştığına çok dikkat et:)
Ortak bir anlamda buluşabilmek ve özellikle de birlikte gülebilmek gerçekten çok güzel. 
10 Mart 2024, 03.11
Aa ne değişik yorumlar gelmiş:) Ben herkes geyiğin bir tarafından tutar diye düşünmüştüm. Ne yazdığımdan şüpheye düştüm, tekrar okudum, okuyunca yine güldüm .dddd Cümle sonlarına gülücük, öpcük, bidicik, buducuk yapmadım diye mi mizah olduğu anlaşılamadı acaba. Ama tabii ki herkesin mizah anlayışı farklıdır, saygıyla karşılıyorum.


42Arthur :) Bu yazıyı yazarken tabii ki Erik Dalı çalıyordu ve ben de bir cümle yazıp kalkıp oynuyor, sonra da yazmaya devam ediyordum. Arada elma ısırıyordum .ddd Misal ağaçla alakalı bir yazı yazarken ağaca çıkıp orda yazıyorum. Okuyup gülmen gerekiyordu, başka bir misyonu yok yazının. Gülünceye kadar okumanı tavsiye ederim .ddddd Baktın ki hala sana komik gelen bir şey yok, olay yerinden ayrıl .dddddd Son yazdıklarını hiç anlamadım. Sen neyi kopyalıyorsun ve onay almayan ne .dddd Dur bakalım kafamızı ne zaman yakacaksın .dddd Çiçek vereyim smile Resmi


Bertaraf; teşekkür ederim. Ben epey eğlenmiştim yazarken ama siz ciddi bir bakışla ele almışsınız madem, ben de kendimce bir şeyler yazayım. Bence her insan, yeri gelmiş ve bu farklı başlıklarla yazdığım insan modellerinden olmuştur. Yani övmüş, yermiş, en olmadık konunun bile gülünecek noktasını bulmuş; övülmüş, yerilmiş, gerektiğinden fazla ciddi olup gülmeyi unutmuştur. Bunların hepsi insana dair, yani hepimize dair davraniş biçimleri. Mesele dediğiniz gibi yine “doz” Kişilik özelliklerimizi sıfatlandıran zaten abartıyor olmamız. Tekrar tekrar aynı davranış biçimlerini gördüğümüz bir kişiye; o davranış ne ise onu yakıştırıyoruz ki doğrudur bu. Sizi hiç tanımıyorum ama okuduklarım üzerinden size “ciddi ve dindar birisidir” diyebilirim, “eğlenceli ve adil” de diyebilirim. Ama diyelim böyle düşünmemi sağlayacak yeni doneler süreklilik arz edip gerektiğinden fazla olursa“…… için yaşıyorsunuz” da diyebilirim. Yani bu tamamen abartılan durum üzerinden şekilleniyor. Mizah yazısı, egzajere gerek-şart tabii ama elbette mizahı yapılabiliyorsa, hayatın içinde bu tip insanların olduğu gibi bir gerçeğimiz var avucumuzda. Biraz da abartınca bence “ komik” kelimesinin hakkını veriyorlar.


Konumuzla alakası olmasa da arkadaşlıkla ilgili söyledikleriniz doğru tabii. En doğru eleştiriyi insanın arkadaşı yapar, ki ben bu konuda çok güvenirim arkadaşlarıma. Ama övgü konusu bambaşka bir konu, çünkü illa ki insan sevdiğine yontar. Yani diyeceğim, arkadaşın eleştireni daha makbuldur bence. Şimdi grup/gruplaşmadan söz etmişsiniz. Benim grup tanımından anladığım; birbiriyle anlaşan insanların bir arada vakit geçirmesi, birlikte aktivitelerde bulunması filan… Yararlı şeyler yapmak adına sanalda gruplar kurulabiliyor, bunlar da güzel. Fakat sosyal platformlarda olan gruplaşmalar farklı nedenlerle de olabiliyor ve kötü sonuçlar da doğurabiliyor. Birlikte dövelim, birlikte sövelim, birlikte gömelim filan gibi… Birbirlerini gazlıyorlar, hedeftekini batırmaya uğraşıyorlar, hani sorsan aralarında bu hedefe koydukları şahıstan/görüşten, o ana kadar bihaber olan bile bulunur. Bu siyasi tartışmalardan tutun da makyaj videosu çeken vloggerin rujuyla ilgili bile olabiliyor. Bu yüzden gruptan ziyade oluşum kelimesi daha iyi tanımlıyor bazı organizasyonları. Yaptıklarına toplu eylem de denilebilir :) Bireysel olma taraftarıyım ben. Kimse benim görüşümü iyi veya kötü yönde etkilememeli, beni birine ya da bir fikri karşı önyargılı yapmamalı. Taraf olmayınca bertaraf:) olursunuz, zorba bir tanımlama. Bir de sizin söylediğiniz gibi “arkadaşlar arasında olana kimse karışamaz” denilecek durumlar da vardır elbet ama seyirci kalamayacağınız durumlar da olabilir. Üstelik ortada olan, halka açık yapılan her türlü yorum-sunum-video, metin vs. “kimse karışamaz” gibi bir dikteyi kabul etmez. Kimsenin karışmasını istemediğimiz şeyler de ortaya servis edilmez.



Evet dağıldı biraz galiba, toparlamayayım dağınık kalsın, zaten bu konuya nasıl girildi bilmiyorum :) Bu arada “grup”doğru yazılım zaten. Gurup günbatımını ifade ediyor. İnsan bazen en bildiği şeyde bile kendinden şüpheye düşebiliyor, mühimsiz bir konu :) Teşekkür ederim detaylı yorumunuz için smile Resmi
——

Erik dalııı gevreektir / Erik dalıı gevvrektir
Amanın basmayaa gelmez
Amanın basmaya gellmez
Lay lay
Kafam da ne güzeldi, niye açtınız ki sevgili arkadaşlar :)

10 Mart 2024, 14.33
Cezbe; Bazen aslında aynı şeyden bahsederken, yazı üstünde olmamızdan kaynaklı olsa gerek, farklı şeyler konuşuyormuşuz gibi bir durum ortaya çıkabiliyor. Söylediklerinize katılıyorum diyerek daha fazla dallanıp budaklandırmayayım.. 
Yazınızı okurken bende çok eğlendim hiç şüpheniz olmasın. Kendi bakış açımdan bir de ben kaleme alayım dedim. Varsa taraftarlar ya da bitaraflar, bertaraf edeyim dedim:))
Tarafsızlık bitaraflıktır. Bertaraf, "tarafları dağıtır, zarar vermeyecek duruma getirir" manası taşır. 

Ayrıca; "Bu arada “grup” doğru yazılım zaten. Gurup günbatımını ifade ediyor. İnsan bazen en bildiği şeyde bile kendinden şüpheye düşebiliyor" düzelttiğiniz için teşekkür ederim. Emin olamadıktan sonra doğru yazdığımı da fark ettim ama yapılan yorumu silinmiyor maalesef:)) 
(40 derece ateş ve uykusuzlukla geçen bir gecede bu kadar akıcı yazdığıma şükrettim. O da kusur kalsın.)
11 Mart 2024, 11.56
Ben şahsen severim Bilge dövücüleri, bir defa aksiyon içeriyor. Nedir o süklüm-püklüm kenarda oturacaksın, elbette döveceksin! Kim hak ediyorsa vereceksin köteği. “Buruk” cidden kötü, o moddaki insan umudu kesmiş insan, “dövsem ne sövsem ne, sen değmezsin, nasıl olsa iflah olmayacaksın”diyor karşındakine ki, dediğin gibi beterin beteri bir durum smile Resmi .dddddd

Bilgi-belge-istatistik araçlarını kullanmak, evdeki krem sarfiyatını tespit etmek açısından fevkalade .dddddddd Harika karikatür :) Zaten bilgiye aç bir toplumuz. Ha şuncağız blog platformunda bile, herkes bilgi peşinde. Bu yüzden geçerli belge-bilgicilik. Mizahı anlamayana izah etmek iç ezici bir his. İzah etmeye çalışırken, senin güldüğün durum, canlılığını kaybediyor, flulaşıyor. Çünkü gülmek ve acımak aynı bünyede eşzamanlı olarak işliyor. Bak şimdi ben de güldüm .ddddddd Hemşirene izah ederken büründüğün yüz ifadesini açamadım ama seni yürekten anladığımdan emin ol. Karikatüristler de diğer sanat camiasında olan insanlardan farklı değiller, kimse birbirini çekemiyor. Gerçi onların kendi aralarında iyi anlaştığını ama müritlerin birbirlerine girdiğini düşünürüm her zaman. Teşekkür ederim yorumun için, cidden güzel birlikte gülebilmek smile Resmi


Geçmiş olsun Bertaraf, pandemiden beri hepimiz dökülüyoruz hastalıktan cidden. Bildiğiniz insan makinası bozuldu :) Bu arada, elbirliğiyle Türkçe Sözlük yazım çalışmasına devam ediyor olmamız mutluluk verici .dddd Ama demişsiniz ki “taraf veya bitaraf olanlar varsa dağıtayım, bertaraf edeyim”. Lütfen, rica ediyorum bitaraflara kıymayınız, keza en sevdiklerimiz ve nadir bulunan türlerdir onlar. Taraf olanları bertaraf ederseniz, daha demokratik, daha aydınlık bir geleceğimiz olur .dddddd Dediğim gibi “taraf olmazsan, bertaraf olursun” tanımı, insanlara taraf olmayı dayatır ve zorba bir tanımdır. Bunun bile ötesinde zorbalıklar yaşıyorken “ya bendensin, ya hiçsin/benden taraf değilsen avucunu yalayacaksın” tadında, aman diiim sakın ola bitarafları bertaraf etmeyi düşünmeyin. ddddd

11 Mart 2024, 13.37
'Gerçi onların kendi aralarında iyi anlaştığını ama müritlerin birbirlerine girdiğini düşünürüm her zaman.'
Kesinlikle öyle. Hatta bunu da mizah malzemesi yapanlar var. Hepimiz gibi tekelci yayıncılar ve sansürcü politikacılarla geçinemiyorlar. Çekememezlik deyince aklıma Okan Bayülgen'in Z kuşağına giydirmeleri geliyor. Köşene çekil, gençlere yol aç diyorlar, e çekileyim güzel bir şeyler yapsınlar ama yapmıyorlar, hani nerde? Minvalinde soruyor Beyimiz. Daha kuşaklar arası ve dönemler arası farkları dahi çözememiş herif, kendi kuşağının perspektifinden baktığı için de hiçbir şey göremiyor.  Ötekinin anlam dünyasına giremediği için bir şey göremediği olasılığı gelmiyor aklına haliyle. Aslında hemen her alanda kilit nokta bu. Perspektif değişince görüntü de değişir

Aslında not defterine yazıp buraya kopyalıyorum. Gittim ordaki linki açtım, burdaki açılmıyor. bir-iki karakter uçmuş url'den, işin tuhafı kenardan değil tam ortadan:)
Çok bilindik viral bir vidyo aslında görmüşsündür kesin, bu  duygu durumumu en iyi bunla anlatırım gibi geldi terkrar ekleyeyim.
https://youtu.be44l37GS-c?feature=shared
11 Mart 2024, 13.46
Yorum yayınlanmadığı halde yine öyle, tam yapıştırdığım hslde link eksik görünüyor, çok ilginç.
 'Fıkrasına gülünmeyen adam' deyince ilk o çıkıyor:)

11 Mart 2024, 15.46
Adam hayırlı bi adam olmadığından, linkin içine cin kaçmıştır Bilge, ondan olmuştur o .dddd Sonda, esprili olan kısmın üzerinden tekrar geçerken, hss hss diye ses geliyor nefesten, ona dikkat ettin mi .dddddddd Ben Okan Bayülgen’i severim, çok da gülerdim eskiden. Zamanın marjinaliydi hakkını yeme, onu gençler; Beyaz’ı da daha yaşlılar severdi, aile tipi komedi .ddddd Kuşak farkı elbette, her şeye bakışı değiştirdiği gibi mizaha bakışı da değiştiriyor. Daha ziyade ergenlerde bu oluyor diye düşünüyorum ben, onların kendi aralarında cidden değişik bir dünyası var. Biraz büyüyünce, bakış açıları, dünya görüşün vs. sebeplerle farklılaşıyor. Dediğin çok doğru; perspektif değişince, gördüğün şey, ilk bakıp gördüğünden tamamen farklı oluyor.

İnsana hitap eden tüm sanat türleri vs. ler, kişinin zevkine göre şekilleniyor. Bu yüzden niye kavga edilir hiç anlamıyorum. İyi veya kötüyü ayırt eden otorite kimin umrunda yav. Tam da bu sepepten, otoritenin seçtiği “en iyi”leri veya genel tercihleri sunan “en çok izlenenler, en çok beğenilenler” bölümlerini direkt geçip kafama göre film/kitap vs. seçerim mesela.Bunu deneme-yanılma yoluyla tespit ettim. Herkesin beğenisini almak, biraz da basit ve anlaşılır olmaktan geçiyor, çok tekrarlanan ve oturmuş anlaşılmışlıkları işleyen yinelemelerin geniş bir kitleye hitap etmesi gayet doğal, zahmetsiz bir izleme ve kavrama sunuyor çünkü, üretici açısından da garantili bir reyting…Yani bu da bir tercihtir elbette.

Kendi bildiklerinin, anladıklarının ötesindeki her şeyi reddeden, öyle bir şeyin var olmadığını düşünen kafalara ben çok gülüyorum. Aa ben bunu anlamadım, demek ki böyle bir şey yok!! .dddddddd Ya boşver Bilge, çal Erik Dalını gitsin :)

11 Mart 2024, 17.28
Yok şekerim, bu aralar 'pavyon dansı' moda.  Batı özentisiyle yetişmiş biri olarak bu furya da gelir geçer deyip saklanıyorum şimdilik. Evde ve maalede benden başka  herkes trt'nin yüksek kültür inşaa sürecinden alnının akıyla çıktı. En zayıf halka bendim. Başaramadım. Mozart dinleyip şekspir okuyorum. Arada değişiklik olsun diye şunnarlan bir dönüp  iki kırıtıp oturuveriyorum.
https://youtu.be/PY0o8-XWB0A?feature=shared
Haklısın canım 'you can't stop the beat' :)
13 Mart 2024, 16.26
Erik Dalı eşliğinde oynayamayan bünyeyi ben neyleyim. Dans türü hiç fark etmez, isterse direk dansı olsun, mesele fonda Erik Dalı çalsın. Türk Türk olduğunun farkına varsın .dddd İçimize zorla sokuşturulmaya çalışan özenti kültürlere hayır! smile Resmi Zaten üzerimizde iğreti duruyor. Eklediğin video subliminal mesaj mı içeriyor Bilge, şişmanlığa methiye mi var? Şimdi bu verdiğin mesaj oldu mu! Yani diyor ki; bak genç, ne kadar tombiş, o kadar iyi. Yeterince şişmanlarsan, esas oğlan güzelim fidan gibi kızı bırakır, seninle fingirder. Bu mudur yani! Hiç tasvip etmediğimiz şeyler, hiçç! .dddd
13 Mart 2024, 20.29
Ne dedin canım,  anlamadım? Sen şişmanlara çirkin mi dedin? Gel vatandaş bodyshaminge gel!  Cezbe bu ülkenin 4'te 1'ine  'su içse yarıyor'. İşte o kitlenin önüne atarım seni,  36 bedenle 44 beden arasında gidip geldiğim onca yılın intikamını alırcasına harcarım. ' beden olumlama' 'enerji bilmem nesi' 'nefes egzersizi' kurslarına  kaptırdıkları paranın yarattığı öfkeyi bir düşün Cezbe, yakma kendini!
Yemişim esas oğlanı... Burda tracy var, penny var,  onun siyahi sevgilisi var, Baltimor var, ötekiler var.Gönül sevdiği güzeldir, diyor. Yani ben diyom gümüşhane sen diyon...  Bilmiyorum bi de Waters'e sorsak? :)
Neyse direk dansı dedin beni kazandın, isterse 'sordum sarı çiçeğe' çalsın, sen direği hazırla ben geliyorum... 'Her insanın içinde, uygun koşullar oluştuğunda dışarı çıkmayı bekleyen bir direk dansçısı vardır' imza: bilgegüneş
https://dai.ly/x8asmn8

14 Mart 2024, 09.19
Hiii eklediği videoya bak!! Yalnız hatunlar cidden feciymiş .dddd Milletin orucunu bozar bunlar, erkekler sakın açmasın linki smile Resmi Şahsen bana iyi geldi ama Bilge, bi içim bayılmıştı, bi afakanlar basmıştı.

Aslında içmeyiversinler, yemeyiversinler canım, bi tutuversinler gırtlaklarını, derdim ama demeye dilim hiç varmıyor. Türk halkı olarak, hali vakti yerinde olanlarımız hariç, hangi dinden olduğumuz fark etmeksizin bi nevi oruç tutuyoruz zaten, hem de daimi tarafından. 1 ramazan pidesi 15tl, 1 damacana su 90tl. Hani eskiden olsa, “insanlar parasızlıktan sadece hamur işi yiyor, elbette tombul oluruz” veya dediğin gibi “su içsek yarıyor” derdik ama bu bahaneler, fiyatlar karşısında tarihe karıştı. Şişmanların servetini, gelir kaynaklarını yakın takibe alacaklarmış yakında, senin haberin yok! Bu yüzden lütfen şişmanlığa methiye düzmeyelim smile Resmi Ya hakikaten günde 2 pide yese iftarda çekirdek aile, 5 günde 2 damacana su tüketse; aylık 1980tl ediyor. Asgari ücret 20 bin bile değil. Vay canına! Cennet de zenginlere kaldı yav, gördün mü dğ7ar8nehıamk Hayır bu konuya nasıl geldim bilmiyorum, sanırım direk dansından çıktı. Herkesin içinde bir direk dansçısı vardır, diyorsun ya Bilge; artık direk dansçısı mı vardır, direğin bizzat kendisi mi vardır bilemedim bu muhabbetten sonra ben. Hoş geldin ramazan, bye bye yurdum insanı.

14 Mart 2024, 11.13
Vayyy! 'Millet aç' argümanı demek! Akabinde 'hoş geldin ramadan'. Direği de direkler arasına bağladın mı tek eksiğin 'Milletimizi bölemeyeceksiniz.'  Ay aman yarabbi 'Türk halkı' demişsin zaten.
 Sen kazandın Cezbe:))
Hep yenildin bilge, gene dene gene yenil, daha iyi yenil...
https://pin.itsmile ResmicyD8bQMs
'Bu konuya nasıl geldim' sorusundan anladığım kadarıyla  artık blogunu rahat bırakmalıyım. Tamam canım özelden söylediğin gibi 'medeniyyet çatışması'nı mia khalifa ve jonny sins üzerinden okumak,  söyleşisini ramazan ayından sonra yaparız.:)
Hadi öptüm.muck!
14 Mart 2024, 13.08
Yorumlarda yine ahlaksızlık almış başını gitmiş hem de ramazan ramazan. Sonra "yirimlirimiz nidin iniylin miyir?" diyorsunuz, işte neden ortada, söyleyecek bir şey yok!

Ayrıca hayat bilmez biri de (ismini zikredip hedef göstermek istemem, o kendini bilir, ilk harfi cezbe) ramazan pidesi 15 TL diyip, onun üzerinden hesap kitap yapmış. Muhtemelen fırına kendi gitmeyip ya sevdiceğine "pide alsana aşkıımmmm" ya da çevresindeki çoluk çocuğa pide aldırdığı için internette yazan "İstanbul, Ankara ve Antalya'da 250 gram ramazan pidesi 15 liradan satılacak" ibaresini gerçek sanıyor zaar. Bi zahmet çıkıp evden fırına gidin de, 20-25 TL'den aşağı ramazan pidesi satılmadığını görün lütfen. Allah bilir matematiği zayıf olduğu için yaptığı 1.980 TL hesabı da yanlıştır ama oturup hesaplamak istemedim. Çünkü orada da subliminal mesajla, 80 darbesine göndermek yapmak için 1980 TL hesaplamış olabilir.
14 Mart 2024, 18.43
Gmsnn sana diyor Bilge, ben karışmıyorum smile Resmi Öyle anladım çünkü yirimlirim iniylinmiyir, demiş. Bu çağrışımlar süper çağrışımlar, niçün öyle diyorsun. Bıkmadık mı elma deyince aklına armut gelen düz mantık beyinlerden. Elma deyince, aklına prezervatif gelen bir nesil değil mi arzumuz. Hiç olmazsa elma-adem-yasak-seks-korunma bilinç akışına ulaşabilmeli insan hani. Yani hiç olmazsa bunu yapabilmeli. Elma-spor ayakkabı-din öğretileri türü bir çağrışım beklemiyoruz henüz elbette. Buna ulaşmak için 40 fırın ramazan pidesi yemeleri gerekiyor.

Ramazan pidesi demişken, evet 15tl pide. Niye ortalığı galeyana getirip huzur bozmaya çalışıyorsun Gmsnn. Tam da seçim öncesi vermek istediğin mesaj nedir. Hem de subli mubli değil açık açık .p Yani sen de şimdi vatandaş-direk bağlantısı kurdun sanırım, görmek istediğimiz çağrışım zinciri böyle evet ama beni niye halktan kopuk olmakla suçladın bilmiyorum. Hiç dediğin gibi değil; bizim apartman(rezidans ahahe) görevlisi alıyor pideleri, kendisi halkın içinden biri, kaç lira diyorsa veriyorum :) Gayet halkla muhatabım yani. Hesap yanlış zaten, bilerek yanlış hesapladım. 1980’in içinde gömülü daha ne kadar mesaj var bi bilsen ama bir ucundan yakalamış olman mutluluk verici senin adına tabii.

14 Mart 2024, 19.47
Ha! Ne?  Bana mı dedi? 
https://hizliresim.com/tp53gpg
Var mı başka diyen? :)

İlahi Cezbe elma deyince aklına havva, fitne, provokasyon gelen bir nesil arzu ediyorum ben, kendi adına konuş litfen. 






15 Mart 2024, 09.15
Ohooo ha elma-armut demişsin, ha elma-Havva demişsin, işte tam da bundan şikayetçiyiM smile Resmi Beş zincir halkası düşün; ilki ikincisiyle çok çok alakasız olacak, ancak beşinci söylenip bittiğinde, ikinci çağrışım kendiliğinden, ilk söylediğin kelimeyle alakalanmış olacak. İşin içinden Adem’i çıkarıp ille de Havva’yı sokayım derken odağı kaybettin Bilge .dddddd O kadar da diyorum fanatizm odağı bozar diye, dinleyen kim .ddddd
15 Mart 2024, 11.19
Töbe bismilla! Kızım ne içiyosan bana da gönder:pp elma-seks -adem- bilmem ne, sora da 'sini diyir bilgi bin kirismim' .Tabi ahlak kuralları rezidans sakinlerine kadar ulaşamıyor. Olsa olsa fakir halk kitleleri içindir. Pide almaya giden apartman görevlisi içindir, pideyi satan tezgahtar içindir, bilge içindir.( son kozumu da fakir edebiyatı yaparak oynadım) 
Sen Adem de, ben Havva diyeyim bu kapışma daha çok su kaldırır. Adem'e soralım bakalım elma deyince armut ya da Havva mı geliyor aklına apple iphone mu? Havva'ya da sorarsak sonuç deĝişmez. Belki yılandan '-tısss' gibi değişik bir cevap alabiliriz.:)

Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın