gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

13 Nisan'da Üye Olduğum Gamyun ile 13. Sene-i Devriyyemiz Kutlu Olsun!

13 Nisan 2024, 07.27
A- A+


Gamyunla tanışmam başka bir oyun sitesinde tanıştığım scrable oyun arkadaşım vesilesi ile olmuştur. Oynadığım oyun sitesi tadilata girince ve diğer oyun sitesi kapanınca burayı tavsiye etmişti. Sonra burda turnuvalara falan sardım. Bloga başlamam ise özel Kelimeyun turnuva salonundan haksız yere atılmam nedenliydi. Hey gidi günler! 

Önceki oyun sitesinde scrable 15- 20 saniye ayarı vardı başka bir sayfa açmanın imkanı yoktu. Blog da yoktu ama salonlarda yazabiliyorduk. Süper geyikler döndürüyorlardı. Çok kafa bir kız arkadaşım vardı öteye beriye sarardık onla. Ne hikmetse burdaki kadar saldırganlık hakaret vs yoktu ordaki genel sohbette. Boş konuşunca kimse rahatsız olmuyordu galiba yahut 'kabalık' pek çoğu için giderek bir meziyet oldu, işin tuhafı herkes nezaket ve hoşgörü beklerken. Orda imlası bozuk ve kelimeleri yanlış yazan bir profil kurgulamıştım. Muhlis Bey stayl... Gerçi onun grameri iyiydi baya, anlatım bozukluğu yapmazdı. Bozuk imlalarıyla bombozuk imlamı ve beni alaya alırlardı, benim de onları alaya aldığımdan bihaber. Nasıl alışmışsam burdaki blogda da devam etmiş; bir rolün üstümüze yapışması... İlk gençlik yıllarımda öykü, günlük falan karalardım hayat gailesiyle yazmamaya başladım. Örnek öğrenci olarak lanse edildiğim ortaöğretimi sıfır imla bilgisiyle bitirmiştim, bir gün geçmişimdeki bu utanç verici kara leke ile yüzleşmem lazımdı. İmlasızlık değil tabi ki 'örnek öğrenci' olmak...Neyse işte bu nedenle üniversiteye hazırlıkta 45'de 43 türkçe çıkarmama rağmen, yazmamamın etkisiyle unutuyordum bu kuralları hep, hala da öyledir. Sağlam bir temel yoksa sağlam bina inşa edilemiyor. Sosyal medyada yazıp çizen insanların çoğunluğu böyledir. Bağzıları nedense herkesi Robert Kolej, Alman Lisesi falan bitirmişce yargılayıp durur. Onlar da ordan eppek yiyor n'apıcaksın. Eğitim sistemine de giydirdiğime göre kaldığım yerden devam edebilirim.

Uzun bir zaman sonra tekrar yazmaya başlama sebebimdi burası. Tek sorun burda siyaset ve din yasaktı.Tabi biz siyaseti partilerden, sendikalardan, ideolojilerden ibaret gördüğümüz için sosyo-politikten mikro iktidar alanlarındaki siyasetten bihaberiz. Siyaset her yerde. Huizinga'nın da dediği gibi belki de siyasetten kültüre her şey bir oyundu. (Gene orjinalleştirmeden, hazmetmeden alıntıladım) Ekonomide kuramı bile var. Neyse bu konuda ahkam kesecek kadar ekonomi bilgim yok. Hatta bir tek bu konuda ahkam kesemiyorum. Çok eksik hissediyorum kendimi bu konuda çok. Herkes her konuda bilip bilmeden atıp tutuyor oysa ne güzel. Çok özeniyorum. Yaşım ve beyin sisi nedenli gerizekalılığımın son haddine ulaştığımdan Aof'den iktisat okumayı da gözüm yemiyor açıkçası. Satrancı da bıraktım, candy crush oynuyorum artık. Ara sıra da yardımlı 101 falan. Ne diyordum ben?.. Ha evet gamyun...

Her şeyden geçerim oyundan ve alaycılıktan geçemem. Ve dolayısıyla siyasetten... Çoğu yazım geri çevrildi bu yüzden, üzüldüm tabi herkes gibi. Şu da vardı, benim kadar siyaset konuşmayanların yazıları bile ret yiyorsa benimki hayli hayli retlenmeliydi. Neyse işte abuk subuk metaforlarla, beceremediğim kara mizahla ve her zamanki alaycılığımla saçma sapan bir şeyler karaladım yine. İnat da bir murattır. "Ben de beğenmedim, yaptığımı da beğenmedim."
Yapmadan duramayanlar=> https://youtube.com/shorts/GEpImFIt2Og?feature=shared

Bu kısıtlanmadan sıkıldıkça da habire yönetime sardım. Başka ne derdim olabilirdi zibilyon tane problemle uğraşan bu insanlarla. Botlarla kavga eden üyeler var. Sevgili hemşireme oynadığı oyunun ona bilerek haksızlık yapmadığını, sorunun kötü şans ve kötü oynamasından kaynaklandığını bir türlü anlatamadım, kendisinin bilgisayar, telefon, modem, program, internet sorunlarını çözen kişi olmama rağmen:|
Haliyle Gamyun'dan cevap: 'Kabak tadı verdin bilge yeter artık' oldu. Yani gamyun'la gel-gitli bir iliskimiz oldu hep. Gittim geldim. Ara ara eski arkadaşlar hatrına uğrar oldum. Sadece ben mi bir sürü. Gamyun küsüp gitti sandı çoğunu. Bizi hala çocuk sanıyor, ne tatlı. Biri şöyle demişti: 'cevap hakkımı kullanamıyorum'. Orjinal yazı vs tamam da bir insanın bir tartışmada kendini ifade etmek için başka bir yetişkinin onayını alması trajikomik gelmiştir bana hep. Ayrıca 'üniversite otobüs yolculuğu gibidir' derler. Belki burası da böyledir. Oyun bitince gitmek gerekiyor. Hayat gailesi işte. Burda bana yakınlaşan ve uzaklaşan insanlar oldu. Ben de bazılarıyla sınırları daralttım yahut genişletim. İnsanlık hali, değişiyoruz. 'Ne kadar sanalsın bilgegunes' dediğini duydum 256 Karakter üye. Her mekan ideoloji ve duygu yüklüdür. Sanal mekanlar için de geçerlidir bu. Babasayfa'dan tutun da Bobilerorg'a kadar kapanan bütün platformların ardından giden bazi üyelerin ardından karalar bağlanır, ağıtlar yakılır. İnsanlardan ve dolayısıyla yaşantılardan bağımsız mekan tasavvurunuz sorunludur. Tekrardan değerlendiriniz bunu.
 Bu blog klasik oyun sitelerinin ve Gamyun'un oyun ve arkadaşlık amacı yönünden sapmıştı zaten.(Ay ben bir şiy yapmadım geldiğimde böyleydi) Başka bir ruhu vardı. Biraz kızıl, biraz mavi; biraz siyaset, biraz mizah... Ansiklopediden hallice yazılardan kurgu edebiyata, kişisel meydan okumalardan ortaya karışık absürt yazılara kadar geniş bir yelpaze... Bu ruhu belirleyen blog yazarlarının ilgi alanı olduğu kadar blog yazarlarının birbirleriyle girdiği etkileşimdi. Etkileşimsiz blog olmaz zaten. Olursa da 'kendin çal kendin söyle'dir o. 

Yıllar sonra buranın daha esnek bir blog ortamına doğru dönüştüğünü görünce gene yazmak istedim, tabi hoşuma gitmeyen yazıları silmeliydim önce. Silemedim, bir kalkışma sonucu o hakkımız da elimizden alınmış. Siyaset konuşmanın yasak olduğu bir yerde o olayın ironik biçimde 'kalkışma' şeklinde sunulması siyasetten ne kadar bağımsızdı mesela? O ironiydi evet. Yani ironi ile her şeyi yazabiliyorduk burda. İroni yeteneği olmayanı ise dışarda bırakıyordu bu tutum. Bu elitist eğilim nedeniyle o yetenek asla edinilemiyordu. Bu iki kutuplu gelenek de bütün internet platformlarına Ekşi Sözlük'ten sirayet ettiydi galiba. İyi yazan- kötü yazan, master-çaylak, elit-avam gider... Aslında bu ikilikler insanlık tarihiyle birdir. Her otorite kendi elit kimliğini ötekinin zıttı olarak ve karşısında konumlayarak inşa eder. Kimlik ötekiyle vardır. Otorite  kendiği kimliği için daha fazla ayrıcalık isterken  öteki, daima uygunsuzdur ve kısıtlanması gerekendir. Bir de benim gibiler vardır, ne idüğü belirsiz. İki arada bir derede, arafta.

 Aslında evrensel etik kuralların uygulandığı ve belirli bir konsepte bağlı olmayan hiçbir demokratik platformda siyaset, din konuşma yasağı gibi kısıtlamalara gidilmez/gidilmemeli. Özellikle blog platformlarının tek konsepti olamaz ama tek tek blogcuların olabilir. Ben felsefe konuşurum, diğeri şiir yazar. Gruplarda gerekli olabiliyor. Misal 'karavancılar grubu'nda psikoloji konuşmanın bir manası yoktur. Şu da çok ilginçtir ki Gamyun'da kişi ve kurumlara hakaret ve küfür etmenin yasak olduğunu bildiren kurallar yer alıyor fakat şu kural pek çok internet platformunda yer almasına rağmen burda yok:
'dil, din, ırk, etnisite, cinsiyet yönelimi gibi herhangi bir grubun kimliğini aşağılayan ırkçı, mizojin, homofobik, öjenik, dini ayrımcılık ve beden utandırma içeren söylemler yasaktır'
Bir grubu veya toplumu aşağılayacak ifadeler kullanabiliyoruz ama siyaset tartışmak yasak. Yo güzel:)

Nerde kalmıştım? Ha evet, silme hakkı olmayınca bıraktım yazı yazmayı tümden. Gamyun blog hayatıma ayda yılda bir yorum yazarak devam etmeye karar verdim. Sonra blog silememenin de mutlak bir karar olmadığını onaya tabi olduğunu öğrendim ve tekrar yazmaya başladım. Üyelerin bu esnek ve daha özgür atmosferden hoşlanmadığını düşünüp bu sefer de üyelere sardım(Sarmadan duramayanlar). Bu esnekliğin ve özgürlüğün kural değişimiyle ilgili olduğunu sanmam da tamamen benim salaklığım. Kuralları, sözleşmeleri, aydınlatma metinlerini okumayan bir toplumuz. Meğer yönetici arkadaşımızın insiyatifi kaynaklıymış bu görece özgür ortam. Aslında şöyle bir kural hala devam ediyormuş: 'siyaset ve din tartışmak yasaktır'
Eskiden futbol da yasaktı galiba yanlış mı hatırlıyorum?
Bu kural olduğu sürece aslında üyeler de eleştirilerinde haklıydı. Bir kural varsa herkese eşit uygulanmalı. Uygulanıyordu aslında. Maalesef bazı yazılarımın sorumluluğunu alarak siyasetten dine pek çok şey yazmak suretiyle onaylayan yönetici arkadaşımızı iki arada bir derede bıraktım. 
Merak ederek ilk kez üst mesaj attım, öğrendim ki o bile onaya tabiymiş.:)

Yönetici arkadaşımız Eylül'e, kısıtlı da olsa esnek bir blog ortamı sağladığı için teşekkür ediyor, 21. yüzyılda, 'bilgi çağı'nda hala 'siyaset tartışmak yasaktır' diyerek bizi 'ferdiyet, ızdıraplar, ihtiraslar, kişisel hassasiyetler' girdabına sürükleyen Gamyun'u aşağıdaki zihniyetten ötürü kınım kınım kınıyorum. 

*****
II.Abdülhamit dönemi bazı dergiler:

Asar: Risalemizde gerek fenni gerek edebi(...) İstiyoruz ki hemen her sınıf ahali risalemizde kendi mesleğine müteallik bir bahse tesadüf etsin. Ancak siyasiyyat bu maksattan hariçtir

Afak:Siyasetten başka her şeyden bahseden bir yayın organıdır.

Envar-ı Zeka: Siyaset ve mezheplerden başka her şeyden bahseden küçük bir risaledir.

Berk: Siyasetten maada her mesailden bahseder.

Güneş: Siyaset dışında her şeyden bahsedilen bir dergidir.

Bu çizgide olmayanların çoğu kapatılmıştır zaten.

*****
'Ferdiyyet, ihtiraslar, kişisel hassasiyetler ve ızdırabımız...' demişken 13 yıllık gamyun blog yazarlığı hayatımda eski xbuddylerime (Hak geçmesin, topuna birden)bu platform vasısatıyla Sezen Aksu'dan bir aşk şarkısı göndermemek de benim ayıbım olmuş. Kendimi de kınım kınım kınıyorum! 


Kuralları 13 yıl sonra tekrar okudum, bundan sonra ben de bireysel olarak üstüme düşeni yapmaya, o kural olduğu sürece 'din ve siyaset' alanlarında konuşmamaya çalışmaya gayret edebilirliğimin çabasını sarf edeceğime söz verebilirim. Evet, bunu yapabilirim... 'Yıldönümü kutlamak ve gamyunu kınamak yasak' şeklinde bir ifade göremediğim için paylaştım bu yazıyı. Bu sene de ne hikmetse çok yazı yazdım çok kafa ütüledim. Birkaç tane daha yazarım heralde. İnşalla seneye bu kadar yazmam. 
İlk blogumun ilk cümlesinde de söylediğim gibi 'bu bir şikayet yazısı değildir'. Artık blog portala yönelik herhangi bir talebim de yoktur. Dönüp dolaşıp aynı yere gelmek diyelim bu yazıya. 

13 Nisan'ın, bir gün farkla cuma gününe denk gelmemesinin yarattığı batıl huzurla nice 13 yıllara... Bu memleket gibiydin gamyun, ne gidebildim ne kalabildim. (gözüm üstünde 256KÜ !)
Neyse çok duygulandım, hassas bir insanım zaten daha fazla devam edemiğğycim, murnumu silmeye gidiyorum...

YORUMLAR

16 Nisan 2024, 15.20
Beğendiniz demek ne güzel:)
Size de efenim size de bol Türkiye... ay karıştı, yani bol Gamyun'lu günler.
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın