gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Ters Yansıma (Korku)

20 Şubat 2025, 15.52
A- A+

Kelimeler beynimin kıvrımları arasında sıkışmış gibi. Oradalar. Ama çıkamıyorlar. Yazmak istiyorum ama yazamıyorum. Yazmalıyım. Yazmalıyım. Cümleler zihnimde beliriyor, var, yok, var, yok… Sonra, aslında hiç var olmayan bip bip bip sesleri arasında kayboluyorlar.

Parmaklarım klavyenin üzerinde gezinmeye başlıyor. Yaz, yaz, yaz! İlk kelimeyi aklımdan bağımsız yazıyorum; bir şey ellerimi ele geçirmiş gibi.

"Tavan…"

Tavan mı?
Beynimde keskin bir şangırtı kopuyor. Sanki zihnimdeki düşünceler birer cam, her parça tek tek beynime saplanıyor parçalanırken, kulaklarımı sağır eden bir baskı yaratıyor. Tavanın ortasında bir karartı… Kıpırdıyor; sıvı, akışkan bir şekil. Tavana yapışmış bir yaratık gibi önce büzüşüyor, sonra yavaşça aşağı doğru sarkıyor. İlk başta bir kumaş parçası gibi beliren şey, giderek uzayan, şekillenen ve netleşen bir figüre dönüşüyor. Bana bakıyor.

Gülümsüyor.
— Yine mi sen? diye fısıldıyorum.

Onu ilk kez bu kadar net görüyorum. Hiç kıpırdamadan bana bakıyor.
— Kim olmasını bekliyordun? İlham perisi mi?

İçimde bir şey sıkışıyor. BİR ŞEY! Masaya daha da eğilip başımı iki elimin arasına alıyorum. Olan biteni anlamaya çalışıyorum. Olan biten, biten olan.
— Beni korkuttun. Böyle gelmek zorunda mıydın?

Gülümsemeye devam ediyor.
— Yazmalısın.
— Biliyorum.
— Ama yazamıyorsun.
— Biliyorum. Bilmiyorum. Biliyorum…

Bedenini aşağı doğru kaydırarak bana yaklaşıyor. Hâlâ ters duruyor. Yüzü yüzüme çok yakın. Çok mu yakın? Uzak mı?
Gözleri... her zamanki gibi değil.
Çok daha koyu. Çok daha derin. İçine çekiyor.
Bir uçurumun kenarındaymışım gibi.

Gülümsemesi genişliyor.
— O zaman belki de sorun bende değil… diyor. Hayır, bende. Bende mi? Onda mı?

Damarlarımda buz gibi bir şey dolaşıyor.
Tavan uzaklaştı mı?
Yoksa ben mi küçüldüm?
Zemin yükseldi mi?
Yükseldi, alçaldı, büküldü, eğrildi.
Yoksa ben mi kayboldum? Kayboldum! Kayboldum! Kaybolduk!
Bu bir ilham perisi değil. Bu, ben de değilim.

— Bana ne yapmaya çalışıyorsun? diye soruyorum. Cevap ver, cevap ver, cevap ver!
Cevap vermiyor. Cevap yok!
Karşımda duran pencerede... yansıması yok!
Bu kez pencerenin camı çatırdıyor. Beynimin içinde sandığım şangırtılar şimdi somut hal alıyor.
O şangırtılar arasında duymakta güçlük çeksemde ne dediğini anlıyorum:
"Sen, sadece gözlemleyen bir hatasın." Ürpertici bir ton… Şangırtılardan daha rahatsız edici!
Refleksle sandalyemi geriye itiyorum. Duvara çarpıyorum. Gözlerimi sımsıkı kapatıyorum.
Açma! Açma! Açma! Bir süre daha…

Yeniden açtığımda…
Gitmiş. Belki de hiç gelmemişti. Pencere…Oda, tavan… Her şey… Olması gerektiği gibi.
Gözlerim laptop ekranına kayıyor.

"Tavan... seni tutan son şeydi. Şimdi sadece ben varım. Uyan!"

Ürpertinin elleri var; boğazımı sıkıyor. Eller mi? Hayır!
Bunu kim yazdı? Bunu kim düşündü?
Tekrar gözlerimi kapıyorum. Bu da sanrı, açtığımda yok olacak!
Öyle olmuyor. Sahne değişiyor. Her şey değişiyor. Oda, tavan, her şey…
Bu kez tavandan sarkan ben oluyorum. Ben miyim? Bu gördüğüm ben miyim?
Yastığına sıkı sıkı sarılmış. Kendi uykusunun içinde kıvranıyor. Onu uyandırmalıyım.

Fısıldıyorum.
"Uyan..."
Sesim?
Daha güçlü söylemeliyim.
"Uyan."
Uyan! Uyan!
Yoksa ben mi uyanmalıyım? Hangimiz uykuda!
"UYAN!"

Ve bir anda… Düşmeye başlıyorum.
Düşüyorum. Yataktaki bedene… Hızla…
Sıçrıyorum.
Nefesim? Yok mu? Var mı?
Kalp atışlarım kulaklarımda yankılanıyor. Aslında hiç var olmayan… Bip. Bip. Bip.
Kabus mu gördüm? Ne gördüğümü hatırlayamıyorum.
Hatırla! Hiçbir şey...
Sadece...O ses… Neydi? “Uyan!” diye bağıran da kimdi?
Gözlerim komodinin üzerine bıraktığım laptop ekranına kayıyor.
Açık duran Word sayfasında ilk kelime yazıyor.
"Uyan."


YORUMLAR

20 Şubat 2025, 16.41
senin yazılarını okumaktan büyük keyif alıyorum . sıradanlıktan tamamen uzaksın .Kalemine sağlık .. daha yazılarını bekliyorum 

20 Şubat 2025, 17.20
O kadar sürükleyici ki , hani sonrası demekten kendimi alamıyorum . Her yazın gibi bu da muhteşem devamı gelmeli kesinlikle gelmeli yüreğine kalemine sağlık ..

20 Şubat 2025, 17.32
Uyan! Uyan! Uyanma ki böyle güzel yazılar devam etse. teşekkürler yine harika bir yazı okuttuğun  
için melih kardeşim. 
20 Şubat 2025, 18.17
Çok başarılı tebrik ederim cidden keyif alarak okudum devamını sabırsızlıkla bekliyor olacağım
21 Şubat 2025, 08.40

Kalista_,
Yazılarımı okumaktan keyif alman ve “sıradanlıktan tamamen uzak” bulman beni çok mutlu etti. Kendi rengimi bulmaya çalışıyorum ama bazen kendimi kaybediyorum.Yorumun için çok teşekkürler, daha çok yazma enerjisi verdi bana!

! Nefertiti.,
“Sonrası demekten kendimi alamıyorum” demişsin, ne kadar güzel bir geri bildirim bu! Yazdıklarımın merak uyandırması benim için büyük bir hediye. Yüreğine sağlık, ben de en kısa sürede yeni yazılarla karşında olacağım!

Avicenna123,
Tarzımı sevmiş olman ne güzel! Bazen insan kendi tarzını sorguluyor ama böyle kısa ve öz bir yorumla “Tamam, devam et” diye fısıldıyorsun adeta. Teşekkür ederim!

! divání_78,
“Uyan! Uyan! Uyanma!” demen, yazılarıma ayrı bir tat kattı. Gerçekten de uyanmazsam rüyalarımdan daha çok öykü çıkarabilirim. Teşekkürler, sen de güzel yorumlarınla devam et lütfen!

malefiz_16_61,
“Keyif alarak okudum, devamını sabırsızlıkla bekliyorum” dediğin an ben de “Hadi o zaman yeni bir şeyler yazayım” diye hevesleniyorum. Çok teşekkür ederim, beni motive ettin!

smile Resmi

21 Şubat 2025, 12.45
Inception, freddy krueger, halka karışımı şahane bir yazı olmuş. Yazının içinde aslında birçok ufak ayrıntı olması açısından bana çok dikkat çekici geldi, misal rüyada elleri göremeyiz çünkü rem uykusunda beynimiz detaylardan çok olay trafiğiyle ilgilenir, korku anında adrenalin salınımı ile göz bebeklerinin büyümesi burada belirtilen siyah gözlere gönderme olmuş olabilir, 3 kere tekrarlanan kelimeler şeytan kapıyı üç kere çalara ithafen olabilir, yani yazıdan bir dünya mesaj çıkardım;) itiraf et night içine şeytan mı girdi senin öyleyse acilen şeytan çıkarma ayini yapmamız gerek zira blog ortamının huzuru önemli, sonraki yazamama hikayeni heyecanla bekliyorum
21 Şubat 2025, 14.19

Ben aslında sıradan bir adamın sıradan bir gününü yazıyordum. Ama olaylar ne ara Inception’dan çıkıp Freddy’nin Kâbusuna dönüştü, Samara "Durun, ben de varım!" diyerek ne zaman bana benzeyip içime kaçtı, inanın hiçbir fikrim yok! Sanırım yine beceremedim!

Şeytan çıkarma ayini konusuna gelince… Eğer blog yazılarımı bloke edecekse, belki de ona bir Türk kahvesi ısmarlayıp anlaşmak daha mantıklı olur. Sonuçta, barışçıl çözümler her zaman iyidir.
Şakayı bir yana bırakıyorum.

Rune,
Inception sadece bir film değil, bilinçaltındaki bir labirent. Rüya içinde rüya gerçekleşirken, zihnin fikirleri nasıl ekip büyüttüğünü ve insanın kendi bilinçaltında nasıl kaybolabileceğini konu alıyor. Zaman algısı yitiriliyor. Karakterler mi bir rüyanın içinde, yoksa rüya mı onların içinde…? O filmi ilk izlediğimde çok etkilenmiştim. Sonra birkaç kez daha izledim ve fark ettim ki aslında film kendi içinde bir döngü—tıpkı zihin oyunları gibi.

Elm Sokağı Kâbusu filmine gelelim: Bilinçaltının en karanlık köşelerine açılan o kapıdan içeri girerek karakterlerin en savunmasız anında, rüyalarına saldırıyor. Uyuduğun an onun dünyasına giriyorsun ve orada kurallar tamamen değişiyor. Freddy, uyumaktan korkutan bir karakter ve sanırım bu nedenle unutulmaz.

Halka... Samara sadece fiziksel varlığıyla değil, varoluşuyla bile rahatsız edici. O bir hayalet mi, bir travmanın yankısı mı, yoksa karanlığın içinde büyüyen saf bir kötülük mü? Defalarca izlememe rağmen çözebilmiş değilim. Film içindeki karakterlerin izleyip mühürlendiği o lanetli kaset… Peki, filmi izleyenler gerçekten o görüntülerden rahatsız olup, tıpkı kurgusal karakterler gibi mühürlenmediler mi? Telefon şimdi çalacak ve masumiyetin ardına gizlenmiş o ürkütücü kız çocuğu "7 gün" diyecek, öyle değil mi? Halka, sadece izlerken değil, bittikten sonra bile aklından çıkmayan bir kâbus.

"Şeytan kapıyı üç kere çalar" detayına bayıldım! Yazarken bazı tekrarların bilinçaltı bir çağrışım yaptığını hissetmiştim ama sen bunu çözümleyerek resmen bir adım öteye taşıdın. Bunu okuyunca içimde bir ses, "Acaba gerçekten bilinçaltımdan kaçabilir miyim?" diye sordu… Ama kaçmak yerine daha derine inmeye karar verdim.

Bu inanılmaz yorum için gerçekten teşekkür ederim! Şeytan çıkarma ayinini erteleyelim, çünkü sanırım henüz kaybolmam gereken birkaç karanlık köşe daha var…:))

21 Şubat 2025, 14.50
Ne güzel özetlemişsin filmleri night ne derler eline sağlık kesene bereket. Bazı filmler birkaç kez izlenir inceptionda bunlardan biri, bilinçaltına fikir ekme konu olunca haliyle o ekileni bulmak için derinlere inecek karanlık köşelere bakacaksın merakla bekliyorum o köşelerden çığlıktaki maskeli hayalet çıkacak mı diye:) Emeğine sağlık
Ps: şeytanı türk kahvesiyle tavlayamazsın

21 Şubat 2025, 20.49
Bir hikayeye başlamadan önceki ruh halin, o anki bekleyişin,hatta kelimeleri zihninde şekillendirme sürecin...Bugüne kadar okuduğum hikayelerden çok farklı. Öncesi ve bugün. Sonrasını görmek için sabırsızlanıyorum.
21 Şubat 2025, 22.45
Yüreğine sağlık Reisim devamı gelsin.
21 Şubat 2025, 22.50
başarı cesur adımların atıldığı yerde doğar başarı adım adım ilerlemenin sonucudur büyük başarılar en büyük engelleri aşanlara aiittir  çok başarılı  muhteşem  seninle grur duyuyorum  hassas  duygusal  cömert bi adamdanda bu beklenirdi  devamını sabırsızlıkla bekliyorum ve çok tebrik ediyorum
22 Şubat 2025, 16.12

Rune,
Şeytanı Türk kahvesiyle tavlayamazsın diyorsun da en karanlık varlıkları bir kase kutsal su ve dua ile alt etmek mümkün değil mi? Hedefim onu bilinçaltı derinlerime hapsetmek, Türk kahvesi bahane... Ama eğer tekinsiz bir varlıkla uğraşıyorsam, işte o zaman çayı kahveyi boş verip eve benzin döker yakarım ve ardıma bakmadan kaçarım!
Şaka şaka…
Çoktan o derin karanlık köşelere inmeye başladım. Korku filmlerini izlemeden önce yapılan en büyük hata "Merak ettim, bir bakayım" demek; tıpkı film karakterlerinin de meraklarına yenik düşmeleri gibi. Ben de merak ediyorum bu hikayenin içinde kim çığlık atacak, kim hayatta kalacak, kim maske takacak?...

Zer,
Hikayemin öncesini ve sürecini takip ediyor olman çok kıymetli. Çoğu zaman sadece sonuca odaklanırız ama sen her süreci içinde hissetmişsin. Öncesini gördün, bugün buradasın ve o halde sonunu yazmalıyım! Motivasyonun için teşekkür ederim.

Deportivolacoruna,
"Reisim!" … Kısa ama güçlü yorumlar bazen sayfalar dolusu cümlelerden daha çok şey anlatıyor. Desteğin için çok teşekkür ederim. Devamı gelecek, söz.

ALISE,
“Büyük başarılar, en büyük engelleri aşanlara aittir.” Bu cümlen gerçekten çok anlamlı. Aslında yolun kendisi, sonucu belirleyen en büyük etken değil mi? İçten dileklerin ve güzel sözlerin için çok teşekkür ederim. Destek gördükçe daha da ileri gitmek için güç buluyorum.

Her bir yorum, her bir kelime benim için çok kıymetli. Hikâyelerim yalnızca yazdıkça değil, okundukça da anlam kazanıyor. Burada olup düşüncelerini paylaşanlara ve sessizce takip eden herkese sonsuz teşekkürler.  smile Resmi

06 Mart 2025, 00.49
Aslında çok şey demeyi gerektiriyor ama ben bir şey diyeyim…Mükemmel bir iç dünyası ve onun buraya yansıması.
İyi bir senarit olmaman için hiç bir neden yok biliyor musun? Bu konuda eğitimin var mı bilmiyorum ama biraz çabayla ve bir yerden başlayarak güzel bir gerilim filmi yazabileceğin izlenimi oluştu bende.
Ellerine sağlık.

06 Mart 2025, 09.21

Sevgili Yelove,

İçten, samimi gözlemin ve bunu benimle paylaştığın için gerçekten teşekkür ederim. Bir insanın iç dünyasını, hayal gücünü kelimelere dökmesi başlı başına bir yolculuk. Ama asıl büyü, bu yolculuğun bir yerlerde birine dokunduğunu görmekte… Anlatmak istediklerimin böylesine hissedilmesi ve bunu kelimelere dökmesi inan bana tarif edilemez bir mutluluk.

Senaryoya gelince… Herhangi bir eğitimim yok. Ama belki de bazı şeyler öğretilmez. Ben sadece hayal kuruyorum ve kelimelerle ona bir beden vermeye çalışıyorum.

Kim bilir, belki bir gün gerçekten bir gerilim filmi olur, belki olmaz. Ama bildiğim bir şey var: Kelimeler hep bir şekilde yolunu bulur. Ve bazen, yazılanlar kadar okuyan da önemli olur.

Çok teşekkür ederim.

Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın