gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

O Şarkı…

25 Nisan 2025, 08.01
A- A+
Hayatın kendine ait tuhaf oyunlarından biri olsa gerek, insan bazen öyle bir anın tam ortasında, ne bir sesin ne de bir hatıranın davetiyle, bir şarkının ismini dahi anmadan, yalnızca ruhun tenha bir köşesinden sızan bir nağme ile sarsılır.

İşte o nağme birdenbire, bir gölge gibi siner kalbe. Belki de hatıralar arşivinin tozlu raflarında unutulmaya yüz tutmuş bir bestedir bu. Öncesinde neşenin kıyısında duruyorken, çaktırmadan başlatır iç savaşını. Melodi dedikleri şey, her daim kulağa değil, ara sıra kalbe de konuşur.

Bu türden şarkılar, her zaman müzikle değil, çoğu zaman sessizlikle gelirler. Onlar, sessizliğin işgalcisidir. Ve öyle sinsi bir adımla girerler ki içeriye, insan ancak yüreğindeki sıkışmayı fark ettiğinde anlar. Ziyarete gelen bir dost değil, geçmişin tırnaklarını kalbine geçiren acımasız biridir. İçeride çoktan yerini almış bir yarayı, tam unuttuğunu sandığın anda yeniden kanatır.

Bir zamanlar, belki aylak bir akşamüstünde ya da yarı uykulu bir yolculukta duyulmuştur. Belki de bir dudağın ucundan düşmüş ya da bir çift gözün içinde asılı kalmış, unutulmak üzere notalara emanet edilmiş bir vedadır. Fakat artık ne sesi kalmıştır ne melodisi. Şimdi sadece bir hatıranın postacısıdır.

Unutulmuş bir gülüşü, yarım bırakılmış bir bakışı, mektup gibi yırtılmış bir ayrılığı getirir yanında. İnsan, bir anda o yaşadığı duygunun eskiden olduğu gibi kurbanı değil, tanığı olur. Lakin bilinir ki her tanıklık, biraz da suç ortaklığıdır.

Bu nağmeler, şarkı değil, musibettir bazen. Saklandıkları yerden çıkmak için tek yaptıkları, içe çöreklenmiş sessizliği delip geçmektir. Artık suskunluk tabutuna çakılmış çiviler sökülmüştür. Ve insanın ciğeri, sırf hatırlamakla yanmaz, unutmanın imkânsızlığıyla da kavrulur.

Şarkı dedikleri şey, bazen bir mezar taşı gibidir.
Notaları değil, sustukları şey çarpar yüreğe.
Ve her dinleyişte, insan tekrar tekrar gömülür.
Kendisine.



Volkan Konak - Mimoza Çiçeğim

YORUMLAR

26 Nisan 2025, 14.38

Yazınız, insanın iç dünyasında sessizce büyüyen ve zamanı geldiğinde ansızın kendini hissettiren hatıraları çok derin bir şekilde anlatıyor.
"Melodi kulağa değil, bazen kalbe konuşur" cümleniz yazının ana damarlarından biriydi.
Özellikle, geçmişin sadece hatırlamakla değil, unutamamakla da insana nasıl ağır geldiğini hissettirdiğiniz satırlar çok etkileyiciydi.
Unutmanın imkansızlığıyla kavrulan bir ruhu bu kadar sade ama güçlü bir dille anlatmak gerçekten büyük bir kalem işçiliğ :) 
Yazınızın her paragrafı, sessizliğin içinde yankılanan bir çığlık gibiydi; hissettirmeden geçen hiçbir satır yoktu.

Bazı yazılar gözle değil, kalple okunur. Buda onlardan biri.. Emeğinize sağlık. Çok  çok çiçek.

26 Nisan 2025, 18.30
Değerli ! JєzєвєL,

Eskiden de yazardım ama bu derece özen göstermez, titizlenmezdim. Ta ki ortaokul öğrencisi olduğu dönemlerde kızımın uyarısına kadar… Onun kalemi o yaşlarda bile çok sağlamdı. Birlikte hikâye yazmaca oynardık. Kurgusu, dilbilgisi, kelimelere hâkimiyeti çok iyiydi. Bu yüzden "yazar olacak kızım" derdim.

Şimdi büyüdü ve tıp okumayı tercih etti ve bayrağı şimdilik bana bıraktı. Hala yazımı paylaşmadan önce ona okurum telefondan. Yoğun dersleri arasında vakit ayırır, yanlışlarımı düzeltir, hatta bazı kelimelerin tınısını bile beğenmez, değiştirtir. Bu yüzden paylaştığım çoğu karalamam, sevgi süzgecinden geçmiştir...

Ona hediye ettiğim bir sözüm vardır: "Bakmışlar geçtiğin yollardan, ardından bakmışlar. Öyle bir bakmışlar ki üstün başın edebiyat olmuş..."

Onun gözünün değdiği gibi, sizin de, başka güzel insanların da gözü değsin yazılarıma. Gerek yorumla, gerek sessizce...

"Üstü başı edebiyat olsun" güzel insanların...

Güzel sözleriniz için tüm içtenliğimle teşekkür ediyorum...



27 Nisan 2025, 16.48
Ne kadar özel bir bağı paylaşmışsınız... 

Baba kız ilişkisini, hatta ebeveynlerin çocuklarıyla "yeterince" iletişim kurmasını, yaşamın anlamı ve insan ilişkileri açısından çok önemli buluyorum. Ne yazık ki, çoğu anne-baba çocuklarını adeta tanımıyor desek, yanlış olmaz. Bu yüzden bu cevapta en çok içimi ısıtan kısım, baba-kız arasındaki anlayış, paylaşım ve ortaklık.Hayatı birlikte anlamlandırmak gibi... Bayıldım. Vehasıl yazıya değil, hayata birlikte dokunuyorsunuz gibi. Bu gerçekten muhteşem.

"Bakmışlar geçtiğin yollardan, ardından bakmışlar. Öyle bir bakmışlar ki üstün başın edebiyat olmuş. Bu cümleye kalbimi bıraktım. 


27 Nisan 2025, 17.22
"..Melodi dedikleri şey, her daim kulağa değil, ara sıra kalbe de konuşur." bir şey kalbe dokunuyorsa 
içtenliğe ve samimiyete ulaşmış demektir. kalbe dokunan yazılarınız için teşekkürler.

27 Nisan 2025, 18.11

Çocukluğumuzdan beri, iyi sözler karşısında mahcup olmak öğretildi bize.

Bu mahcubiyetle:

Değerli ! JєzєвєL, öyle lafı uzatmayacağım. Binlerce teşekkür edeceğim sadece... Çiçekleri aldığınız dükkanı buldum ve aynı çiçeklerden kucak dolusu gönderdim size...

Değerli Dostum Divani, aynı şekilde sen de güzel yorumunla kalbime dokundun. Teşekkür ederim. 


27 Nisan 2025, 23.56
Editörüm kızım diyorsun, onun eski yazılarını da hatırlıyorum, güzel yazardı. 
Gönlüne sağlık. Sevgiyle... 
28 Nisan 2025, 08.51
Sevgili Arkadaşım Lila,

Evlatlar hepimiz için aşktır, ilhamdır, her şeydir... Sadece yazıların değil hayatın da editörleridir onlar. 

Bu arada, "Siyah Mürekkep Damlaları" klasörümde biriktirdiğim keskin ve sert üsluplu karalamalarımı gizliyorum ondan. Yoksa ameliyat masasına yatırır o yazılarımı...   

Teşekkür ederim.
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın