gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Bu Benim Oyunum

19 Mayıs 2007, 09.14
A- A+

Bu benim oyunum, sizin değil! Bildiğiniz oyunlara benzemez bu oyun. Kuralları yoktur, ben yazarım. Oyuncuları ben seçerim. Hile yoktur, şike yoktur. Kazananı, kaybedeni yoktur.

 

         Açarım tüm kartlarımı özgürce, kimse beni tutamaz. Bazen de öylesine altlara saklarım ki kartlarımı, kimse açıp bakamaz.

 

         Yasakları delerim ben bu oyunda, her an peşimizden gelen toplum gölgelerini siler atarım ben oyunumdan. Yalnızca kendi gölgem kalır çevremde. O beni her saniye korur, bilirim. Yalan dostluklara, sisli gülümsemelere benzemez benim gölgem. O beni sever, sonuna kadar savaşır benim için. Yara alır yıkılmaz, aşağılanır ağlamaz. Bilir ki ben başkalarının oyunlarında çürüyüp giderim. Başkalarının kurallarıyla yaşayamam çökerim.

 

         Kim var tanıdığınız başkalarının kurallarıyla oynayıp ta içten gülümsemeler saçabilen, kim var kendinden uzak olup ta mutluluğa yakın olabilen?

 

         Her teselliyi ararız uzak köşelerde. Kimi zaman radyodaki şarkıda, kimi zaman telefondaki dostta bazense gidenlerin fotoğraflarında.

 

         Keşke görebilsek aynaya bakınca ruhumuzda çırpınan kalkanı. Bizi korumak için hep bizle yaşayan, gündüzleri gölge olup peşimizde dolanan o anaç kalkanı görebilsek keşke. Keşke ona yüz çevirmesek, küçümsemesek, aşağılamasak. Keşke duygularıyla oynamasak. Onu sonsuz karanlıklara itmesek. Keşke hepimiz kendimizle barışsak!

 

         Biz insanlar hep buna programlıyızdır. Kendimizden çıkarırız her şeyin acısını. Sevgilimiz yoksa suç bizimdir, kendimize kızarız. Olan sevgiliyi de beğenmezsek eksiklik yine bizdedir. İnsanlar bizi sevmedi mi olumsuz bir yan gördü mü bunu söyleyenin kim olduğunu unuturuz ve güvensizlik nöbetlerine tutuluruz.

 

         Biliyorum ki pek çok kişide olay böyledir, en azından uzun bir süre bu şekilde devam etmiştir. Sonraysa içimizdeki dost bize iki seçenek sunar. İkisi de zordur, ikisi de engebelidir ama birinin sonunda kocaman bir karanlık diğerindeyse bitmeyen bir aydınlık vardır. İşte bu seçimi bize bırakır.

 

         Ya kendi oyununu kendin çizip, sevinçlerini de, acılarını da yalnızca kendin için doya doya yaşarsın, ya da başkalarının oyunlarının silik bir köşesinde sahte kartlarla oynayıp ömür boyu mutluluk taklidi yaparsın.

 

         Duygular yok olurken ömür boyu maske takıp, maskenin verdiği güvenle yaşamak mı daha çekicidir yoksa tüm örtülerden sıyrılıp, tüm maskeleri yırtıp, yaşamın kanatlarıyla uçmak mı?

 

         Seçim sizin, seçenekler sizin…

 

YORUMLAR


Henüz yorum yapılmamış :( Yazık ama blog sahibi senin yorumunu bekliyor olabilir

Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın