gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

GEÇER , geçer, anılar kalır...

20 Ağustos 2009, 09.42
A- A+

 

 

Eskiden  bayramlar gibi  özel günlerde;  insanlar , dostlar, akrabalar  birbirlerine  kutlama kartpostalları yollarlardı..Tüfek icat oldu mertlik bozuldu  hesabı,  önce cep telefonları çıktı,internet çıktı,  telsiz zaten ondan önce çıkmıştı. Bütün bunlar hayatımızda yavaş yavaş yerlerini alırken, eskiden yazılan mektupları,  kartpostalları, telgrafları  kullananlar, bilenler değil; hatırlayanlar bile azaldı. Bunları az da olsa hatırlayanların çoğunluğu sanırım en az benim yaşımdadırlar….

 

Bir yeni yıl öncesi, epeyce kartpostal  ve  pul almıştım ,Kutlamalarımı yazdım, pullarını yapıştırdım. Okulumuzun hemen bitişiğinde olan PTT’ye bir öğrencimin eline  pullu zarfları verip:

‘’-hadi yavrum şunları postaneye atıp geliver’’ dedim. O yıl;  şimdi belde olan bir köyde görev yapıyordum. İlköğretim 1. sınıf  olan  öğrencim koşa koşa gitti ve geldi.

‘’-attım öğretmenim’’ dedi.

 

Yeni yıl tatili bitince okula döndük. Okul kapısında öğretmenlerini  bekleyen çocukların bir kısmı koşa koşa benim yanıma geldiler, hepsinin ellerinde buruşmuş çamurlu filan  benim kartpostallar:)))  Gönderici  adı yazılı olduğu için bana ait olduğunu anlayıp getirmişler.

 Kimini bir tarlada, kimini köyün başka bir ücra köşesinde bulup, bana ait olduğunu anlayınca toplamışlar, önce  çok şaşırdım. Postaneye yolladığım öğrencimi çağırdım, sordum. ‘’-Öğretmenim postaneye at’’ dediniz ya,  kapı  kapalıydı  bende kapıya attım’’ dedi. Rüzgar  , tarlaya bayıra uçurmuş işte. Okulda arkadaşlarla epey gülmüştük (çok gençtim, hata benimdi, 7 yaş çocuğuna at demiştim o’da atmıştı).

 

 

********

 

 

Laf açıldı okuldan  madem; İlimize 5 km. uzaklıkta başka  bir köy okulunda çalışıyordum. İlkokul karnelerinde; ,Zayıf’ın Geçer, Pekzayıf’ın Başarısız ‘a dönüştürüldüğü  ilk yıl:, sömestr tatili dönüşü  okul yine kalabalık, olağan tabi. Okulun kapısında bir anne bizi bekliyordu. Köylerde, anneler, babalar öyle okula  çağrılmadan  pek gelmezlerdi. Anneyi tanıdım, benim 5. sınıfımda okuyan  öğrencimin annesi. Öğrencim,  çok   başarısızdı ama köy yeri  ve kız çocuğu  olduğu için, hadi elinde diploması olsun, sınıfını geçsin deyip  karnesinde   başarısız olan  notlarını   bile ‘’GEÇER’’  ve  ‘’ORTA’’ olarak vermiştim. O zaman anne ne istiyordu, niye gelmişti  acaba? Yüzünde öyle minnet, teşekkür filan gibi ifade  de  yoktu. ‘’-Hoşgeldin, nasılsın ?’’ diye sordum.  Kadıncağız   nerdeyse ağlamaklı:‘’-Aman hocanım  kurbanın olayım şu benim kızın karnesini bi düzeltiver hele’’ dedi. Allah Allahhh, zaten yapabileceğimi  yapmıştım. ‘’-Neyini düzelteyim?’’  diye sordum. Meğer ‘’GEÇER’’ verdiğim notları,  kendince ‘’GAÇAR yani KAÇAR’’  diye  yorumlamış. ‘’Kız çocuğu hocanım bu,  ‘’gaçar’’ diye adı çıkarsa, kimse alıp evlenmez, evde kalır başımıza’’ demez mi?  J

 GEÇER’ in ORTA ya da  İYİ gibi bir not olduğunu anlatınca sevinip gitmişti. Hala   arada çarşıda pazarda görüyorum, kaçmadı kızı , adı da çıkmadı. J Güzel bir evlilik yaptı , mutlu mesut yaşıyorlar

 

 

*********

 

 

 Okul anılarım aklıma geldikçe devam edicem. Bu da  diş hekimi arkadaşımdan. 3-4- yıl önce, devlet hastanesinde gece nöbetinde odasında  ,nasılsa hasta yok bir kahve içeyim derken, hemşiresi  gelip  ‘’-doktor hanım bir hastamız  geldi’’ deyince , ‘’-geliyorum’’ demiş   ama acil hasta denmediği içinde   ‘’kahvemi içip öyle gideyim demiş’’ kendi kendine. Ama ne mümkün, hemşiresi yine gelmiş ‘’İlla sizi çağırıyor hasta’’  deyince,  kahveyi filan bırakıp muayene odasına gitmiş.   Muayene koltuğunda oturmuş   bekleyen, orta   yaşın biraz üzerinde ki teyzeye    sormuş arkadaşım  ‘’-Buyurun, şikayetiniz nedir’’ diye  .  El Cevap: ‘’Ahh hanım kızım  ahhh bir bilsen, bir gelin var bende. Düşman başına, oğlumu maymun etti, bana şunu etti,  bana bunu etti  ’’ Teyze bir açmış ağzını susmak bilmiyor.   Sustuğu bir anda tedavisi yapılmış tabi. Bize de  tebessümü kaldı,  her doktora gittiğimde;  ‘’Şikayetiniz nedir ?’’  sorusunda  beni gülümseten...

 

 

 

 

 

Mutlu kalın, sağlıklı kalın ,yüzünüzden tebessüm hiç eksilmesin....

 

YORUMLAR

21 Ağustos 2009, 22.49
Saygıdeğer hocam blogunu okuduğumda okullu yıllarıma taşıdınız beni çok sağolun. Sevgili öğretmenim YILDIZ HANIM İzmirliydi bana bir gün evladım çigdem alırmısın dedi. Almammı hoca verdiği parayı kaptığım gibi o kırsal anadolunun bütün bakkallarını dolaşmış çiğdem alamadan geri dönmüş, kendisine çiğdem bakkallarda yok demiştim. Olurmu evladım dün askeri kantinden ben aldım dedi. Tamam o zaman oraya gidip alayım dedim. Asker abiye o zaman bir çiğdem ver dedim, bana ne verse ii hocam D: Çekirdek yani bizim şımışka dediğimiz, bugün yaşadığım şehirde günebakan mış megerse ÇİĞDEM çok gülmüştü hocam çokkk Gülmeyin hocam şımışka isteyin bir daha alırım bizim bakkallardan daha ucuza demiştim tşklerr yüreğine saglık hocam.
22 Ağustos 2009, 11.06

Aysuda tam sana yorum yapacekken vuslatdiyar'ın yorumunu okudum ve aklıma üniversite te yıllarım da ki; pazardan çiçek ısmarlayan muğla'lı arkadaşım geldi. zira karnıbahar'a çiçek diyorlarmış.

Aysuda bunları tek tek yazıp yolla demiştim, anılarımızı tüketmemek adına...Farkettim ki; nefes aldığımız müddetçe, biz de anı filan bitmez. Sabah kalktığımız andan, gece kafamızı yastığa koyduğumuz ana kadar her an her şeyle karşılabiliriz. Dışarı çıkmaya bile gerek yok.:)))

Bir daha ki sefere de babamın estetik cerrahi alanında, devrim niteliğinde ki buluşlarını anlatmalısın:))))) İpucu vereyim, kulak-bant, kanat-alçı....hehehee. Komik aileyiz vesselam:) Öpüyorum bu arada.

Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın