gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

TACMAHAL-2

28 Ocak 2011, 19.09
A- A+
önceki yazımızda giriş yapmıştık.evet melonkolikti belik ama gerçekti, sanırım buna siz de katılıyorsunuz.
evet kaldığımız yerden yazmaya devam edelim.
esas konuya girmeden önce ben yine insan tasvirleri yapmaya devam edeceğim.
yeni doğan bebesini cami avlusuna bırakan veya bir çöp bidonuna atan anne de insan,bir çatışma sırasında  bedenini kurşunlara siper edip de arkadaşına :-senin çocukların var sen yaşamalısın diyen de insan.
bu örnekleri çoğaltmak mümkün,yüzlerce hatta binlerce örnek sıralayabiliriz.
hayvanlar için feryat ederken yanıbaşında kimsesiz çadırda yaşayan iki kardeşi insan yerine hatta hayvan yerine bile koymayan ,görmezlikten gelen de insan.ayağındaki ayakkabıyı öğrencisine veren de.
biz güneşi astarımızda kaybetmişiz, diyen bir insanın içinde kopan fırtınaları acaba kaç kişi anlayıp hissedebiliyordur?
yaradılanı severim yaradandan ötürü diyen gönül insanlarının yüreğinde taşıdığı sevgiyi muhabbeti acaba kaç kişi içinde yaşıyor,hissediyordur?

YORUMLAR

29 Ocak 2011, 11.36

İnsan ve İnsanlık...

Bu İki Kelime Arasındaki Ters Orantının Farkındamıyız?

İnsanlar Çoğaldıkça , İnsanlık Azalıyor..

Bizden Öncekiler Daha Mutluydu , Bizden Sonrakiler de Bizim Kadar Mutlu Olamayacaklar..

Çünkü Gün Geçtikçe İnsanlık Tükeniyor..

Sevgiler.

29 Ocak 2011, 16.10
Tacmahal tam benim çelişki yaşadığım bi türlü şöyle yada böyle diyemediğim konulara giriyorsunuz. Olsa, yapsa, etse, meliydi, saydı, eklerini biz getiriyoruz. İnsanlar bencil karşılıksız hiç bir şey yapmıyorlar, sadece ona kılıf uyduruyorlar. Bazen kan bağı olan insanlar bile birbirini görmezden duymazdan geliyor bu asırda. Asrın suçu yok, suç biz insanlarda. Çok büyük değişime uğradık, çağdaşlaştık, teknolojik kimlikler olduk, biyolojimiz bozuldu. Bence bunlara fazla yanıt aramayın, bulmanız imkansız. İnsanların kendi öz evlatlarına veya tersi anne babalarına yaptıklarını duydukca ve gördükce umut kalmıyor... Yanıtlarını bulduğunda paylaşırsan sevinirim. Ben yanıt bulamadım bir çoğuna...
29 Ocak 2011, 17.47
İnsanın hayatını ve yaptıklarını şekillendiren 3 temel soru vardır: Ne, Niye ve Nasıl...
Yazınızın içeriğine bağlı olarak, "Sevgi",  burada "ne" sorusunun karşılığıdır.
Niye sorusuna ise çok çeşitli cevaplar verilebilir, ancak genel anlamda buna "insan olduğu için" diyebiliriz.
Nasıl sorusunun cevabı ise, "doğru" dur; doğru olmak zorundadır. Nasıl diye sorulduğunda, buna "doğru" diye cevap vermek zorundayızdır.
Peki her insan her zaman doğruyu mu yapar? Hayır.
İşte insanlar arasındaki fark da buradan kaynaklanır zaten.
Oysa her insan aslında daima da doğruyu yapmak ister, ancak kah doğruyu yapar, kah yanlışı yapmış olur.
Bunun temel nedeni ise, "doğrunun, bilinebilmesi çok kilit bir kavram" oluşundadır.
Fakat buna rağmen, öyle bazı doğrular da vardır ki, her insan da bunları zaten bilir.
Ama işte sadece bilmek de yetmez insan için ve doğruyu yapmak için. Bilinen bir şeyin ayrıca "içselleştirilmiş" de olması gerekir, ki buna da "idrak" denir.
Böylece işte, insanlar arasındaki "asıl fark" ortaya çıkmış olur: Doğrunun idrakinde olanlar ve doğrunun idrakinde olmayanlar...
Buna bağlı olarak, yazınıza konu soruların cevabı da şöyle olur:
Bütün insanlar sever. Sevgi duygusunun bulunmadığı insan yoktur.
Acak sevgi yetmez, sevginin yanına "doğruyu da katmak gerekir; Doğruyu "bilmek" gerekir.
Çoğu insan çoğu doğruyu da bilir, ancak bazı doğruları da bilmek zordur.
Bilinen doğruları ise ancak bazı insanlar idrak eder, çoğu insan bunları henüz içselleştirmiş  değildir.
Çünkü, ya bütüne bakmıyordur, ya da bakamıyordur. Çünkü sadece yüzeysel olarak ilgilidir doğrularla.. daha derinliğine inmiyordur, veya sadece o ansal nedenlerle ilgilldir. Dolayısıyla o anda sadece kişisel veya egosal dürtülerle hareket ediyordur, yani yeterince ve gereğince bilincinde olmaya çalışmıyordur.
Böylece de ancak "pek az"  insan doğru hissedip, doğru düşünerek, doğru kararlarla doğruyu yapabilirken, "büyük bir çoğunluk" ne yazık ki yanlış hisseder, yanlış düşünür ve yanlış kararla doğaldır ki ancak yanlışı yapmış olur. Üstelik ilginçtir ki, bunların çoğu da, o anda doğrunun o olduğunu zannederek, yani o anda doğrunun o olduğunu düşündüğü "için" yapar o yanlışı da...

Sonuç olarak sevgilil tacmahal, böylece de o her insanda zaten bulunan "sevgi" de içselleştirilmemiş, içselleştirilememiş olur. Zira hayatta ve insanda herşey bir şeye, bir şey herşeye bağlıdır daima. Özetle, Sevgi yetmez, bilgi de gerekmektedir. Sevgiyi bilgiyle de harmanlayarak doğruya erişmek gerekmektedir. Bunlar da yetmez, erişilen o doğruları da içselleştirmek gerekir. Zira ancak o zaman, bilgi de, sevgi de içselleştirilebilip, doğru da yapılabilmiş olur.

Sevgin baki, gerçeği arayışların hep daim, ve bunların hepsi de seni mutlaka gerçeğe ulaştıran keşifler, doğrular olsun dilerim, güzel insan.


30 Ocak 2011, 01.50
İnsanlar öyle bir hale geldi ki memleketimizde,ne genç kızlar erkekler  ne de orta yaşlılar hiç kimse mutlu değil.Suçlu hayatın zor şartları mı hayır,suçlu bir türlü tatmin olmayan nefsimiz,doymak bilmeyen ihtiraslarımız.Suçlu aramak,bulmak en basit yaptığımız şey.aslında mertlik kendimize baba olmaktan geçiyor.
Annanemi hatırlarım entarisi kırmızılı yeşilli,yüzü toprak yanığı,kokusu toprak,çömleği toprak,kandilde yanan çitlenbik yağıydı ama huzurluydu,evinde çeşmesi yoktu,köyün altında ki pınarlardan destilerdolardı buz gibi suyla,kombisi yoktu meşe odunları çıtırdayarak yanar,sokulurduk böğrüne ocağın önümüz yanar sırtımız buz tutardı ama huzurluyduk.lcd tvler yoktu,dvdler yoktu ama ak sakallı dedemin anlattığı çok boyutlu tarih hikayeleri vardı nohut kavurmaları,mısır patlatmaları ,kestane közlemeleri arasında buram buram ateşin duvardaki gölgelerinde yaşardık o hikayeleri ve biz o gölgeler içinde at koştururduk.
Hala,teyze,amca,dayı,enişte,yenge hepsi bir başka sıcaktı,hepsi bir başka şefkat doluydu.
insanlar sabrı yitirdi,hoşgörüyü kaybetti,insanlar benliğini kaybeti dostlar siz ne dersiniz?
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın