gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

İLİŞKİDE BAĞIMLILIK

01 Nisan 2011, 10.47
A- A+

Doğamızın kaçınılmaz gereğidir insan ilişkileri. Her insan, yaşamının her alanında, bir diğeri ile ilişkide olmak zorunda. Doğumla başlayan ve tüm ömür için geçerli olan bu ilişkilerin belki de en önemlisidir, kadın-erkek ilişkileri.

İşte ben de bugünkü yazımda kadın-erkek ilişkilerindeki bağımlılıktan bahsetmek istiyorum.

Yolunda giden ilişkilerde sorun yok, arada tökezlemeler olsa da, sevginin gücü, birlikteliğe duyulan saygı, sorunların üstesinden bir şekilde gelinmesini sağlıyor. Ancak bir de öyle ilişkiler var ki; Aradaki aşkın bittiği, o ilişkinin, artık tarafları doyurmadığı, hatta acı verdiği durumda bile devam eder bu ilişkiler. Peki niye? “Kötü alışkanlık” mı? bu ilişkinin adı, veya “Kötü bağımlılık” mı?

İlişkilerde aşılamayacak sorunlar baş gösterdiğinde ayrılmak kaçınılmaz olmalıyken, ilişki taraflardan bir tanesinin, terk edilme korkusu yüzünden, ısrarla devam eder gider. Hiç bir şey yolunda gitmese de, ilişki yıpratan bir hal alsa da, inatla yola devam edilir. Bunun birçok sebebi olabilir. En başında da ekonomik sebepler veya çocuklar vardır. Konuyu sadece evlilik üzerinden almasam da, bu sebepler, tarafların kimi zaman elini kolunu bağlar. Ancak, aslında yukarıdaki sebeplere sığınılır.

Gerçek nedenler farklıdır, devreye kişilerin egoları girer.  Terk edilme düşüncesi, ihanet veya haksızlık olarak görülür. Artık o kişiye bağlanılmıştır, alışkanlık oluşmuştur. Ayrılık kelimesinin gündeme gelmesi, kişide paniğe sebep olur. Bu durum, kişilere göre farklı algılamalarla gelişir. Kiminde “o terk etmeden ben terk edeyim” gibiyken, bir diğerinde “benden ayrılırsan seni öldürürüm” şeklinde olur. Sanırım en acı durumda budur. Bu durumun örneklerini, çevremizden veya yayın organlarından sıkça duyarız. Aşk, mutluluk vermesi gereken bir duyguyken, bir anda intikam meselesine dönüşür. Örnekler birlikteliklerin içeriğine göre değişir.

Bağımlılıkların özünde çoğu kez eşin veya sevgilinin kendisinden çok, ilişkiye bağımlılık varken, bunun bir türlü farkına varılamazken, birçoğumuzun hayatı bu tür bağımlılıklar yüzünden kararıp gidiyor.

Varoluş gereği diğer insanlarla olan iletişim zorunluluktur. Ana amaç ise huzur ve mutluluktur.  İnatla sürdürülme pahasına mutsuzluk getiren ilişkiler üzerinde düşünmek; alacağımız karar, bize bir dönem acı verse de, zamanında ve geç kalmadan müdahale etmek gerekir diye düşünüyorum.

Mutlu bir yaşam dileği ile…

YORUMLAR

01 Nisan 2011, 14.39

Baştan sona çok beğendiğim bir yazı ve çok önemli bir konu. . .  Ve konunun eksenindeki bu cümle "Bağımlılıkların özünde çoğu kez eşin veya sevgilinin kendisinden çok, ilişkiye bağımlılık varken" harika bir tespit. Bazen sırf bu bağımlılıklar yüzünden belki de hayatın sunmaya hazırlandığı ikinci bir şansı tepiyoruz fark etmeden.

Bir de tek taraflı biten ilişkiler var ki sanırım en yıpratıcısı bu. Taraflardan birinin aşkı sürerken diğerinin aşkının son bulması. Bu iki taraf içinde çok zorlu bir süreç.

İnşallah ilişkiler herkese sadece mutluluk getirsin. . .

Teşekkürler.

 

01 Nisan 2011, 15.37

İnsanlar başta birbirlerinin farklılıklarından etkilenirler sonra zaman içinde güven ihtiyacı çok daha ağır bastığından farklılıklardan çok uyum ve huzur ararlar. Beklentilerde ne kadar fazlaysa sorunlarda o kadar şiddetli geliyor sanırım. Gerçekleri kabullenme sürecide ölüm gibi olsa gerek. Önce korkuyorsun paniğe kapılıyorsun sonra kabullenip gidiyorsun.  Bir insana alışıp onu öğrenmek ve sonra  kaybetmek her zaman kolay olmuyor yinede. Hani gereklilik diye bakarsak yerine getirmek dahada zor olur ama en azından öğrendiklerimizin aslında hoşlanmadığımız ve hiçbir zamanda hoşlanmayacağımız olduğunun bilincine varırsak sonuçta kendiliğinden gelir zaten. Ben aslında bu gibi  konularda irdelemelerden hoşlanmıyorum. Bir bahçenin çitlerle sınırını belirlerken, süprizlerede kapatıyormuşuz gibi geliyor.

Bende allahtan irdelemelerden hoşlanmıyordum. Yeni gelin gibi. Hem ağlarım hem giderim ;)

01 Nisan 2011, 16.07
Son zamanların ilişkileri, bağımlılıktan ziyade birbirlerine katlanabilme ölçüsünü test ediyor gibi..Hoşgörüsüz bir toplumun ilşkilerinin de hoşgörüsüz olması normal değil mi??Yedek parça değiliz ki uzun yıllar sorunsuz geçsin..gururumuzu incitmediği sürece görmezden gelmemiz gereken zararsız hataları bile telafi edemiyoruz artık..2010 yılında Türkiye'de ocak-şubat-mart döneminde 96 bin 841 çift evlendi, geçen yılın aynı dönemine göre evlenme sayısı yüzde 9,9 azaldı.Boşanma oranı da % 4.8 oranında arttı..Nikahsız birliktelikteleri varın siz düşünün..Mutsuz olmak istenirse her gün binlerce sebep bulunabilir..Olumlu bakış acılarına..sevgiler..
01 Nisan 2011, 16.42

evli ve çocuklu bir kadın örnek olark adıda defne olsun :D gece kulüplerine gidip o gün tanıştığı birinin evinde sabahlarsa boşanmalara katkıda bulunur veya o gün ölerek dul bırakabilir kocasını :D ondan sonra istatistiklere dul bırakanları ve boşanma potansiyeli yüksek çiftleri de eklemeyi unutur birileri :)))

berlen güzel bir konuya değinmişin. ister istemez böyle durumlar yaşanıyor ve tek kazanan psikologlar yada efes bayileri oluyor :))

gönül isterdi ki şöyle yapabilsek böyle önlemler alabilsek desek ama ne olursa olsun önüne geçemiyoruz. Kaderin cilvesi bu belki, zaten sezonun ilk dondurmasını yiyoru bir yandan,  dolayısıyla aklımı çözüme tam manasıyla veremedim :)))

ama kim çözmüş ki ben bulayım di mi :)

01 Nisan 2011, 17.46

       İkili ilişkilerinin bütünün de tarafların birbirine bağlımlılığı söz konusu olabilir,fakat bu bağımlılık bir gün kopma noktasıne geldiğinde,daha ziyade bu kopmayı kabul etmek istemeyen taraf zaman zaman gururunu ayaklar alma pahasına bir takım girişimlerde bulunup bu kopmayı ısrarla red eder,bu ısrarın karşısındaki kişi tarafından onda ki saygıyı yitirdiğini de farkedemez.Şuursuzca davranmaya,deyim yerindeyse kendini ezdirecek davranışlar içine girmeye devam eder,aslında bu durumda ''sevgi'',''aşk'',''bağımlılık'' vs. kavramından daha ziyade ''bencil olma'' kavramı devreye girer,kendini dünyanın merkezi olarak kabul eden şahıs durumu kabullenmekten kaçınır,olaylara objektif gözle bakma yetisini kaybeder.

       Tıp dilinde teşhis-tedavi kavramı vardır ve ''erken teşhis hayat kuratırır'' sözü sloganlaşmıştır.İlişkilerin gidişatı ile ilgili erken teşhislerde bulunmak ve teşhis doğrultusunda tedaviye geçmek zaruridir.Bu tedavi bazen kangrenli bölgeyi kesmek olarakta algılanıp o bölgeden kurtulmayıda gerektirir.Hepinize sizi yormayan,algılayan ve bencil olmayan dost,arakdaş,sevgili,eş ler diliyorum.(her ne kadar zor gözüksede)...

01 Nisan 2011, 20.54

 

ilişkiler ,ister aşk anlamında olsun,ister dost anlamında olsun , belli bir süre sonra  bağımlılığa dönüşür.  her gün bazan her saat birlikte olunan elbette alışlıır,bağlanlıır. ancak bazı ilişkilerde taraflardan birinin beklentileri doyumsuzluk noktasına gelebilir ve anlaşmazlıklar başlar...bağımlı olan ve ayrılığı kabul etmeyen taraf ,kendini çok alışmıştım ,arıyorum, onsuz yapamıyoruma vardırır bazı durumlarda.kendi içine gömülüp ,kendini onaranlar , yani terkedilmeyi hazmetmeye çabalayanlar olduğu gibi, ''başkasına yar etmem'' deyip suç işleyenleri bile olabiliyor.

İlişkilerde  bağımlılık yapan şey aslında,  maddi veya manevi ihtiyaçların karşılanmasıdır ..bu ihtiyaçlarında doyum sağlayan doyuramadığı  başka ihtiyaçları için başka aşklara, ya da dostluklara kanat açıverir..

'' seni göremeyince çok merak ettim'' demesini özlüyorum  diyenle,''  öff beaaa arabası,şu su bu su  ,ne güzeldi ya '' diyenler arasındaki fark gibi , bağımlılık  maddi ve manevidir.

Allah herkesin kalbindeki  kadar( maddi yada manevi) ,istediği güzellikte  kişiler çıkarsın insanın karşısına,aminn..

manevi bağımlılığın  onarımı  çok zorken, maddi bağımlılığı olanlar ,daha kolay onarırlar kendilerini..

01 Nisan 2011, 22.24

:Güzel bir konuya temas etmişsiniz.Zannedersem aceleniz vardı ki kısa yazmışsınız. Düşüncenizi dar bir alana sıkıştırmışsınız. Ben biraz daha daraltayım alanı ))   İlişkide önemli olan kişilerin mantıklı olmasıdır. Mantığın olmadığı yerde kişilerin sadece kendi egoları vardır.

   Bu kadar.... :))))

benimde işim var kısa kestim ama isteyen bu nu dahada genişleterek beni eleştirebilir veya destekliyebilir.

01 Nisan 2011, 23.36
Ne vardı şu yazıyı 1 yıl önce yazsaydın.Belki o zaman anlardım olayı ve biterdi.1 yıl acı çekmezdim. 
02 Nisan 2011, 00.47
    Sevgili  Berlen Yine çok güzel bir konuya değinmişsin ellerine sağlık . Kadın erkek ilişkisine hangi açıdan bakarsan bak öncelik saygıdan gelir. Kadın erkek ilişkilerinde saygı,güven yoksa o ilişki zaten bitmiştir. Aşk zaten bir zaman sonra yerini sevgiye bırakıyor .Aşk diye bir kavram kalmıyor . Amaç ilişkide huzur,güven ve mutluluk oluyor . Sevgilerimle                                                  Eşi Olmalı !Bir eşi olmalı insanın 
Bir eşi olmalı insanın
Rüzgar onun kokusunu getirmeli,
Yağmur O'nun sesini.
Akşam... onu görecek diye, pırpır etmeli yüreği,
Ayakları birbirine dolaşmalı heyecandan, eve dönerken,
Cennetten köşe almışçasına
Sevdiği, sakındığı, bakmaya kıyamadığı...
Her bir hücresinden aşkın fışkırdığı,
Çölde okyanusu yaşadığı bir eşi olmalı insanın!!!
Ben seni ölene dek seveceğim boş laf!!!
Ben seni sevdikçe ölmeyeceğim...                                                      CAN YÜCEL
02 Nisan 2011, 00.47
0WEN

Yaptığın yorumu çok saygısızca buldum.Biz "kim olursan ol yine gel" diyen MEVLANA'nın soyundanız.Sana rahmetli birinin arkasından konuşmayı yakıştıramadım.Dediğin iftira olabilir.
Rahmetli birinin arkasından konuşup ilişkilerde bağımlılık hakkında yorum yapma lütfen.

İlk kez bir yorumu eleştiriyorum.Blog sahibinden özür dilerim yazısıyla alakalı yorum yapamadım.
02 Nisan 2011, 01.37
Woto, :)) haklısınız bu konuda çok daha uzun bir yazı yazılır, örneklerle detaylandırılırdı.Ancak bazı konular vardır ki, kişiler kendi tespitlerini altına ilave edebilmeliler. Ben işin egolara bağlı olarak intikam yönünü ele alırken, sizlerden, bencillik, maddiyat, aldatma vb konuların bu yazıya ilave olacak şekilde yorumlarla geleceğini varsaydığım için özellikle kısa tuttum. Sizde tek bir cümle ile özetlemişsiniz.

Yazının devamınaTrapper'in bencillik, Güldeniz'in maddiyat, Owen'in aldatma ifadelerini ilave edersek konu net şekilde ortaya çıkıyor zaten. Hepimizin dönemsel olarak bir şekilde başına gelir bu ilişkiler Nikolay'da olduğu gibi. Önemli olan en az yara alacak şekilde ve partnerimize en az zarar verecek şekilde bu konuyu çözümlemek. Kişiliğimizden, onurumuzdan ödün vermeden ve verdirmeden.

Owen sanada bu kadar uzun yorum yaptırdım ya, çok mutluyum :))
02 Nisan 2011, 01.41
çok net bip tespitte bulunmuşsunuz.tbrkler
02 Nisan 2011, 03.29
Sanırım Bunu Hepimiz İçten biliyoruz :) Fakat mühim olan bilmek değil; kabul  edebilmektir...
02 Nisan 2011, 08.27

Sartre'in duvar kitabından kısa bir alıntı yaparak başlayayım...

" Adamın biri sokakta yürürken yerde yatan yaralı bir köpek bulur, alır evine götürür. Köpeğin kırılmış olan bacağını sarar ve köpek iyileşene kadar bakar ona. Köpek iyileşir, adamla evde oynar, onu neşelendirir. Ama bir süre sonra sokağa çıkmak ister artık, adam izin vermez buna. Köpek gizlice kaçar, adam onu sokakta bulur, döver ve bacağını kırar.

- zavallıcık sen yaralısın benim sana bakmak seni iyileştirmem gerekir der. Alır tekrar eve götürür. Tekrar sarar , o kırığı tekrar iyileştirir. Ve zamanla iyileşen köpek tekrar kaçar evden adam onu tekrar bulur, tekrar döver ama zavallı hayvanın bedeni bu seferki dayağı 1 kırıkla atlatamaz ölür." Adam o başbaşa kalmaktan korktuğu yanlızlığı ile başbaşa kalır" *

   Berlen'in tarif ettiği hastalıklı aşklar da bu öyküdeki adam ve köpek ilişkisine benziyor bence. Bir taraf gitmek istiyor, kendi hayatına, dışardaki coşkuya katılmak istiyor, bir taraf ne yapıp edip onun kalmasını sağlıyor. Yalanlarla hatta tehditlerle. Ama gitmek isteyenin zoraki tutulması mutluluk getirmiyor. Tartışmalar, sorunlar, hakaretler kızılay metrosunda şahit olduğum erkeğin kızı sokak ortasında dövmesi gibi durumlar artık bu hastalıklı  ilişkinin normali oluyor.  Bu hastalık kız ve erkeğin ailesine bulaşıyor, işe yada okula bulaşıyor. Mutsuzluk hayatın her yanına yayılıyor... Mutluluk getirmesi gereken aşk zamanla ölüyor/öldürüyor..

Bu ayrılamama, veya gidene izin vermemenin çokça sebebi var. Psikolojik sorunlar, kişisel hırslar, toplum baskısı vs vs..  Kendisini defalarca aldatan kocasından, sırf "dul bir kadın olmamak için" boşanamayan en az 1 tane arkadışınız vardır sizin de...

Soylemesi kolay, yapması zor..

Bitince gidebilmek, gidince bitirebilmek gerek...

 

02 Nisan 2011, 13.33
Yazılan bloglarda   vermek istenilen mesaj   kadar, o mesajı iyi almakta önemli...  Şahsım adıma yazılan  her  blogdan   payıma düşeni alıyorum.. doyurdun beniiiiiiii.!!!!
02 Nisan 2011, 19.22

Bağımlılığa kesinlikle karşıyım. Aşk, alışkanlık, arkadaşlık vs. Boşunamı demiş Can baba "Bağlanmayacaksın bir şeye öyle körü körüne" diye. Bağlanmayacaksın işte.

İnsanların ilişki boyutundayken hayasızca bağlanması şundandır; Aileden alamadıkları sevgiyi, karşılarına çıkan en vaadci insanda ararlar. Eksik kalan huzur, mutluluk, sahiplenilme duygusu, bazan para. Tüm bunlar bir başkasına körü körüne bağlanma sebebidir. Onlar sanar ki bu Aşk(!). Hayır! Bu doğrudan açlık giderme hissiyle bağlantılı. İnsan psikolosi işte. Tüm eksikliği ile birazcık sevgi gördükleri ilk insana pekte sağlıklı sayılmayacak ümitlerle beslenirler. Sonra, karşı taraf doyurmaktan bırak. Ama olan olmuştur artık, hayatın merkezine yerleşmiştir o bahtsız, ne olduğunu anlamayan kişi. Sonra çekip gidenlere kızarlar. Neden? Senin ne hakkın vardı yarınının tüm sorumluluklarını ona yüklemeye.

02 Nisan 2011, 21.30
Hepinizin eline ve yüregine sağlık en çok ta CiKoLaTta ya tşkr ederim duygu ve düşüncelerime liderlik ettiginden dolayı:)harikasın sonuna kadar katılıyorum sana.Bayanlar duygusal erkekler çıkarcı maalesef ama bu gerçek:(  sözkonusu yalan olunca insanlara özgü sanırım fakat bence bir ilişkide erkegin yalancısı en tehlikeli olanıdır bunu farkettigi anda bir bayanın, gözünün yaşına bakmadan terketmeli kendine olan saygısından.Yalancılar ve aldatanlar her zaman kendi silahları ile kendilerini vururlar.Sevgi,Saygı,Sadakat duygusunu taşıyan ve yaşatan ise daima MUTLULUK tacını başına takan insanlardır:)(Kral ve Kraliçe)aslında sayfalara sığmayacak kadar uzunnnnn ve derinnn bir konu.Kim ne ekerse mutlaka bir gün onu Biçecektir.Hak eden sevgiyi doya doya yaşasınn:)
02 Nisan 2011, 22.57

hiç birşey görmedim duymadım sadece yorumuma odaklanıyorum :D

çikolatta güzel demiş , aslında bende o akımın temsilcilerinim ama, heptende uzak durmamak lazım :)) ya da düğümü bol atıp açılmasının engellenmesini karşıya bırakması lazım diyim :)

02 Nisan 2011, 23.21
karşımdakinin üzülmemesi için onun benden ayrılmasını bekleyen benden başka kimse var mı ? :)
03 Nisan 2011, 02.04
ONCELIKLE YAZINIZ ICIN TESEKÜRLERIMI BILDIRIRIM COK HOSUMA GITTI VE SAMIMIYIM ILK DEFA BIR YAZIYI COK SEVDIM KOMUSUYLA VE YORUM LASIYLA YANI GENELIYLE.


ILISKILER KOMUSUNDA SÖYLEYE BILECEGIM  SEY BU ZAMANDA ILISKININ VAR OLMASI DAH COK INSANIN GÖRÜNTÜSÜNDE TAKILI KALMIS OLMALI SANIRIM YADA ÖNCELIGI EN AZINDAN. ÖYLE BIR DEVIRKI BU TELEVIZYON KANALARINDA BILE BILMEDIGI BIRI ILE EVLENILE BILINIYOR NE DAYANARAK ????

VE TABI SONUC AYRILIK HÜSRAN. BEN 25 YASINDAYIM KIZ ARKADASIM OLDU AMA SEVMEDIM ISTEDIM AMA OLMADI BENIMKI ILGIDEN ÖTE GECEMEDI AMA SEBEBI NE ONUDA BILEMIYORUM SANIRIM FARKI BIRSEYLER ARIYORUM BU TAHMINIM KARSIMDAKININ KAREKTERINDE SAKLI.

BENIM ÖNCELIKLERIM KARSIDAKI INSANA BIR ÖM*ÜR GÜVENE BILMELIYIM COCUKLARIMIN ANNESI OLABILECEK EVIMIN HANIMI OLABILEME ÖZELIGINE SAHIB BIRILERI OLMALI TABI DAHASIDA VAR.

YANI UZUN LAFIN KISASI INSAN KARSISINDAKI INSANIN GÖRÜNTÜSÜNDEN COK TAVIRLARINA VE EBETIYETINE BAKMALI SONU HÜSRANLA BITMESIN DIYE:

KADER BIRAZDA BIZIM ELLIMIZDE INAT EDIP ILEDE OL OLSUN DEMEMELI HER ISIN ALTINDA HAYIR ARAMALI.

TEMENNIM ALLAH HERKESE DENGINI VERSIN INSALLAH
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın