gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Neden Böyle Olduk ?

14 Ağustos 2011, 20.53
A- A+
  Benim çocukluğumda annelerimiz çalışmazdı.
Okuldan eve geldiğimde boynumdaki anah......tarla kapıyı hiç açmadım.
Hatta babanım bile anahtarı yoktu. Annem evimizin bir parçası gibiydi,hep evdeydi.
Her yere birlikte giderdik, zaten öyle çok da gidilecek bir yer yoktu ki
En büyük eğlencemiz sokaklarda oynamaktı.
Sokakta oynamak diye bir kavram vardı yani.
Cafelerde, alış veriş merkezlerinde buluşmazdık.
Okula arkadaşlarımızla gider, birlikte çıkar, oynaya, zıplaya yürüyerek gelirdik.
Servis falan yoktu. Ayakkabılarımız eskirdi.
Hatta öyle olurdu ki; çantalarımızı kaldırımlara koyar oyuna bile dalardık.
Annelerimiz bu durumu bildiklerinden,
kardeşlerimizle bizlere ekmek arası bir şeyler hazırlar gönderirdi.
Mahallemizdeki teyzeler annemiz gibiydi. Susayınca girer evlerine su içerdik.
Ya da pencereden bir sürahi bir bardak uzatır, hepimiz aynı bardaktan kana kana içerdik.
Kısacacı evine girip gelen (ki sadece çişi gelen giderdi evine) elinde mutlaka yiyecekle dönerdi.
Anneleri o arada çocuğuna verdiği şeyden bizlere de gönderirdi.
Bu bazen bir kurabiye bazen bir meyve olurdu.
Cebimizde harçlığımız olduğunda düşmesin diye çıkarır çantamızın üstüne koyar oyun bitince geri alırdık.
Çok garip ama kimse almazdı. Sokaklarımız evimiz kadar güvenli idi.
Düşünce kaldırırlar, kavga edince barıştılırdık. Polisler gelmezdi
kavgalarımıza, zabıtlar tutulmazdı.
Sonra kavgalarımız da öyle ustura, falçata ile olmaz,
onlar nedir bilmezdik bile, asla kanla falan da bitmezdi,
en fazla saçlarımızdan çeker, hayvan adları sayar, tekme atar, yine oyuna dalardık.
Birbirimizin suyundan içer, elmasına diş atardık.
Misket oynamaktan parmaklarımız kanar yine de mikrop kapmazdık.
Azar işitip, acillere taşınmazdık.
Düşerdik ekmek çiğner basarlardı alnımıza, oyuna devam ederdik.
Röntgenlere, ultrasonlara girmezdik.
Ben bizim çocukluğumuzu çok özledim.
Sokaklarımız ruhsuzlaştı sanki.
Komşumu tanımıyorum ama evinin camında temizliğe gelen kadını haftada bir görür kolay gelsin der konuşurum.
Onun dışında orada kim oturur hiç bilmem.
Evimizi kendimiz temizlerdik, kapı silmece; bilmem kaç kuruş
hepimizin elinde bezler güle oynaya bitirirdik işleri.
Evlerimiz var içinde yaşayan yok.
Parklarımız var içinde oynayan çocuk yok.
Ama her yıl sökülüp yenilenen kaldırımlar, lüks binalar, ışıl ışıl vitrinler, girip çıkan yapay insanlar…
Ruh yok, buz gibi buz, bu biz değiliz..
Tahta iskemlelerimiz de oturan yaşlılarımız, onlara dede, nene diye hatırını soran çocuklarımız yok oldu.
Ben kapılarında ” vale ” lerin, ” bady ” lerin beklediği yerlerden hep korkmuş çekinmişimdir.
Kapısını çarparak örtüyor diye çocuğuna kızıp, taksidini bitiremediği arabanın anahtarını, hiç tanımadığı birine vermek ters gelir bana.
Benim değildir bu kültür.
Ne ruhuma, ne kültürüme ne de cüzdanıma hitap eder.
Nedir bunlar?
Reklamlarla desteklenen beyni, ruhu ele geçirilmiş insanlar olduk.
Birbirimize yabancı, yalnızlıklarımızla yaşar olduk.
İyi de neden böyle olduk ?
Biz mi istemiştik?

Yoksa hak mı ettik ? Ya sizce? ( Bu yazı Alıntıdır.)

YORUMLAR

15 Ağustos 2011, 03.50
Bana göre bu kaçınılmazdı.Belki de şimdinin çocukları siz yaşlara gelince biz alışveriş merkezlerinde buluşur kafeteryalarında hamburger yerdik nerede kaldı o çocukluk kimse kimseyle artık hamburger yemiyor diye aynen sizin gibi isyan edecekler.Zaman geçtikçe yaşanılanlarda değişir ve dediğim gibi bu kaçınılmaz bir sondur.
15 Ağustos 2011, 04.22
Malesef bu yazidaki cocukluk artik sadece anilarda kaldi..cok guzel bir alinti,tesekkurler.
15 Ağustos 2011, 08.08

17 Agustos  depremin de  tanıdım  apartmandaki komşularımı..Artçı  korkusu yüzünden bir  hafta boyunca  sokakta komşularımla  beraber   yedik,içtik, uyuduk..Akşam     döndüğümde beni kaldırımda bekleyen koskoca bir ailem vardı artık..  En büyük acıları yaşadığımız o günlerde; bekleniyor olmanın garip bir  mutluluğu vardı   içimde..

  Yılllar  geçti, komşular değişti,.. ve herşey eskiye döndü..Asansörde  günaydın, apartman toplantılarında  ..merhabayla sınırlandık..

  Bazen düşünüyorum..  İnsanların biraraya  gelebilmesi için,  toplumsal felaketin mi tetiklemesi gerekir  diye ?

  Yalnızlığa  mahkum edilmedik  hiç birimiz..  yalnızlığa mahkum ettik kendimizi..!!

 Önümüzdeki  yıllarda,   huzur evlerinde hizmete başlayacak olan  japon icadı  robotların , yakın bir gelecekte   hayatımızın içinde olacağını düşündükce;  dahada  yalnızlaşıp insan ilişkilerimizin  formaliteden ibaret olacağı gerçeği çok  net görülüyor..Sanal sevgililerden sonra ,robot sevgililerede  kur yaparız artık :)

 Emeğine , yüreğine sağlık..Çok beğendim.. okurken kendimden utanma sorumluluğumu  yerine getirdim..

15 Ağustos 2011, 09.45

Ben de çocukluğumu tekrar istiyorum...Saflığımı,masumluğumu,hayalllerimi istiyorum:(

Hatırlarmısınız; bilmem ama ne çok izlerdim ben 'SUSAM SOKAĞINI' susam sokağımı özledim...

Çocukluğumu İSTİYORUM:(

geri verin çocukluğumu,söz yaramazlık yapmayacağım...

uslu bi çocuk olucam yemin ederim ki.

geri verin çocukluğumu..

sadece dizlerim kanayınca 'ağlamak' istiyorum.

sadece parktaki salıncakta sallanmak için 'beklemek' istiyorum.

kolum,bacağım kırılsın..

yeterki 'kalbim' kırılmasın.

15 Ağustos 2011, 12.46
Gerçekten tün bu saydıklarınız vardı o günlerde mutlu mesut yaşardık.Artık sanal dünyanın esiri olmuşuz ne sokak ne oyun ,ne de dostluk arkadaşlıklar var.Sonbaharda rüzgara kapılmış bir yaprak gibi bilinçsizce sağa sola savurluyoruz.
15 Ağustos 2011, 14.05
böle bi çocukluğum olmamasına ve yaşımın 20 olmasına rağmen yürektn dilediğim bir tablo.. gelişmil ama kaybetmemiş bir kültür topluluğu olmayı diliyorum.. ama artık herşey para olduğu için çok zor.. ÇOK..!
15 Ağustos 2011, 15.14
güzel bir paylasim - tesükkürler :) 

düsündümde... eskiden hersey daha "sicakti"... artik robotlastik... 
15 Ağustos 2011, 15.34
   Benim de küçük ama böyle anlatılan güzel bir mahallem vardı.Anlatılan güzelliklerin hepsini doya doya yaşadık.Şimdi ne oldu peki?Eski,yıkık dökük,çatısı akan o evleri beğenmeyip verdiler müteahhitlere.Şimdi hepsinin birer dairesi var;ama hiçbiri birbirini tanımıyor.Bizim gibi bir kaç ev kaldı,güneş bile görmüyor bahçemiz artık:((
 Bunların hepsi hayatımıza giren televizyon illetinden kaynaklandı diye düşünüyorum.Batı hayranlığı,özenti,lüks yaşama çabası...
   Lüks yaşamayı beceremedik,israfı becerdiğimiz gibi.Olan da arada kalan çocuklara oluyor işte...
15 Ağustos 2011, 17.51
haklısın haklıdanda öte elimizde kuru ekmekle oynuyacağız diye koştururken ne kadar mutluymuşuz farkında değilmişiz beni çok hüzünlendirdin anılarımı canlandırdın eline sağlık
15 Ağustos 2011, 19.00
Çok haklısın o günden bu yana herşey değişti....Ben eskiye bazen dönmek istiyorum ama olmuyor dönemiyorum..........
15 Ağustos 2011, 22.34
Bende özlemiyorum cocuklugumu annemin calısmaması  evde oturması benim sinirimi bozar en cok özledigim tek şey lise yıllarımdaki aşklarım :)
15 Ağustos 2011, 23.14
Kimsenin kimseye eyvallahı kalmadı.. Ondan böyle olduk...Sanal dünyamızda, istediğimiz karakter olduk, Komşumuz Fatma Teyze özel hayatımızla ilgili soru sorsa kızar olduk ama Facebook'ta Twitter'da hayatımızı gözler önüne serer olduk..Teknolojiye hızla ayak uydurduk, vs vs..:)
16 Ağustos 2011, 03.42
"Benim çocukluğumda annelerimiz çalışmazdı.
Okuldan eve geldiğimde boynumdaki anah......tarla kapıyı hiç açmadım.
Hatta babanım bile anahtarı yoktu. Annem evimizin bir parçası gibiydi,hep evdeydi."

Sadece bu mısraya(şiir sanırım bu) istinaden yorum yazacağım çünkü ben de sevmedim sevemedim "bady" leri.
 Efenim sizin çocukluğunuzda "bu fasulya 7.5 lira hem kaynasın hem oynasın" mıydı?

Herşey sistemin getirisi efenim ,saygılar...
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın