gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

ELVEDA

30 Ocak 2012, 02.15
A- A+

Duygusal olmayan, yazılanlara saygı göstermeyecek olan lütfen okumasın. Çünkü birazdan paylaşacak olduklarım benim için özel anlardır. Madem özel neden yazıyorum ? Çünkü hiçbir zaman saçma sapan, anlamsız, insanlara birşey katmayacak, sağda solda kitaplarda okuduklarımdan alıntı olarak yaşamadığım hiçbirşeyi paylaşmadım ve paylaşmayacağım. İçimi dökmem lazım çünkü deliyim bugün. Elbette kafamı toparlayamadığım, saçmalayacağım yerler olacaktır. Bu seferlik beni mazur görmenizi temenni ediyorum, hakikaten iyi değilim. Başlıyoruz...

Hayatımda hiç bu kadar çaresiz kalmamıştım. Öğrendiğimizden bu yana, yani yaklaşık 3 yıl boyunca doktor doktor gezdik. Bulamadılar çaresini. Ufacık bir umut için evler,dükkanlar, bağlar, bahçeler sattık. Ailenin maddi ve siyasi  gücünü sonuna kadar kullandık en iyi doktorlar için. Olmadı. Her tahlilde vücudunun başka bir organında karşımıza çıkıyordu. Böbrek, bağırsak, mide, kalp, ciğer, gırtlak...Doktorlar şaşkındı. Nasıl olabilir diyorlardı. Böylesini hiç görmediklerini söyleyip duruyorlardı. Her ne kadar sonuç çıkmasa da çok uğraştılar, Allah razı olsun hepsinden...

Tarih 25.01.2008. Günlerden Cuma. Yer Ankara, Çankaya. Babamın dayısının evi. Buz gibi bir gün. Hani evden hiç çıkmak istemezsiniz, ayaz bıçak gibi keser ya öyle bir gün.  Ellerimi semaya açtığımda cuma namazı sonunda dua ederken dilimle söyleyemediğim ama tam amin derken " Allahım nolur yeter, çok acı çekiyor, artık dayanamıyorum. " diye içimden yalvardığım gün.

Vücutlar yorgundu ama önemli olan bu değildi. Çaresiz olmakla ümit etmek arasında gelip gitmekti asıl yorgunluk. Tam 5 gündür hemen hemen hiç uyumamıştım. Aslında ufak çocuklar hariç hiç kimse uyumadı. Sofralar kuruluyordu ama yemek yiyen yoktu. Yine sadece olayın vahamiyetini anlamayacak yaşta olanların karnı doyuruluyordu. Haber saatleri hariç açılmıyordu televizyon günlerdir. Evde tek hakim olan ses Kuran sesiydi. Okuyorduk, ne yapalım elimizden başka bir şey gelmiyordu. En acısız şekilde olması için dualar ediyorduk...

Saat 15-16 arası Ahmetle mutfaktaydık. Büyüklerden gizli sigara içiyorduk. Göğsüm ağrıyordu, boğazım yanıyordu ama içiyordum. Sigaralar bitene kadar hiç konuşmadık. Sonra...

- Abi kabul et, en çok beni sever. ( İkimizde konuşma ihtiyacı hissediyorduk. )

- En çokta seni dövmüştür ama . ( Bu sözüm üzerine gülümsedi Ahmet. )

- Canı sağ olsun. En yaramazda bendim ama. Gerçi sen her zaman çölde yürüyüp izini belli etmemişsindir. O yüzden az yedin dayağı.

- Biz ikimiz gençliğine denk geldik aslanım. Mustafa el bebek gül bebek büyüdü.

- Doğduğu günü hatırlıyor musun ? İnat etmişti. Doktorlar doğuma girersen ölürsün demişti ama o inat etmişti. 

Ölüm. Ne kelime ama. Pişman olmuştu Ahmet o kelimeyi kullandığına, belliydi yüzünden. Ama hayatta son söz onunla bitmiyor mu her zaman ? 

- Bitsin abi. Dayanamıyorum. Çok acı çekiyor abi. Su bile içemiyor, konuşamıyor. Her yanı yara bere oldu. Bitsin abiiii, bitsinnnn. Nolur bitsinnnnn.

Bende bitsin istiyordum. Ahmete hiç bir zaman söyleyemedim. Ama artık bende dayanamıyordum. Yanına giremiyordum, onu o halde görmeye dayanamıyordum. En fazla 10 dakika kalabiliyordum yanında. Gülümsüyordum ona. Konuşmaya gerek yok ki. Gözler her şeyi anlatmaz mı? Gözlerini açıp kapayarak konuşuyordu bizlerle. Ne hikmetse her " ağrın var mı anacığım " diye sorduğumda kaşlarıyla " hayır " diyordu bana. Ama ben biliyordum çoktu ağrısı. Bize söylemiyordu. Canımız yansın istemiyordu. Ölüme giderken bile bizi düşünüyordu. 

Ahmet göğsüme dayadı başını, ağlıyordu. Ben sadece " Sabır aslanım. Sabırrr" diyebiliyordum. Saçlarını okşuyordum gardaşımın. Ama durmuyordu ağlaması, sesi gittikçe yükseliyordu. Dayanamadım, ağlamamam lazımdı. Ağlarken görmemeleri lazımdı. Kaçtım mutfaktan, tuvalete girdim koşar adım. Kilitledim kapıyı, lavabo musluğunu açtım. Buz gibi suyu vurdum suratıma, geliyordu yaşlar, engel olamıyordum. Aynada kendime baktım ve koyverdim kendimi. Hep onu kırdığım anlar geldi aklıma. Niye kırmıştım ki o kadar ? Niye? Niyeee? Biliyorum, o hakkını helal etti bana. Evlada hak helal edilmez mi? Ama kırmıştım işte yerine göre. Amannnn...

Tuvaletten çıktığımda bitik haldeydim. Hayatta ilk defa omuzlarım düşmüştü. Dağ gibiydim aslında her zaman ama ana söz konusu olduğunda düşüyor işte omuz. Yattığı odaya gittim. Gözlerim kan çanağı gibiydi. Aslında girmemem lazımdı o odaya, ağladığımı görmemesi lazımdı ama girdim işte. Yanına, yatağın üzerine oturdum. Hüzünlüydü, gözleri dolmuştu. Biliyorum konuşabilse " ağlama " derdi bana. Eğildim kulağına doğru. Kimsenin ama kimsenin duyamayacağı şekilde, kısık sesle " Hakkını helal et anam. " dedim. Kabullenmişliğimi, çaresizliğimi ondan başkası bilsin istemedim. Gözleriyle " ettim oğlum " dedi bana. Şükürler olsun...

Saat 20 civarı. Takat kalmadı. Küçük amcam, ben, Ahmet aynı yatağa uzandık. Ev kalabalıktı, mecburen aynı yastık ve yatak kullanılıyordu.Babam " Bir kaçınız yatın, dinlenin. Dinç adama ihtiyaç olacak" demişti. Hiç ayrılmıyordu başından babam. Bir an olsun ayrılmıyordu. Dedemden kalma Kuran Kerim-i okuyordu baş ucunda devamlı. " Bak çocuk yine ayn harfini tam çıkaramadım. Keşke sen okuyabilsen. Sen daha iyi çıkarıyorsun. " Anam gülümsedi. Bir tek babam gülümsetebiliyordu onu o halde...

Uzanmıştık üçümüzde ama uyumak ne mümkün. Ahmet ağlıyordu hala. Duyduğum kadarıyla amcamda. Ben düşünmek istemiyordum. Beynim karıncalanıyor gibi hissediyordum. Sanki birileri tırnaklıyordu, kazıyordu beynimi. İçim yanıyordu. Ahmetle amcamın sessiz ama derinden ağıtlarını duymamaya çalışıyordum. Dalmışım...

Tilki uykusu nedir bilir misiniz? Uyumaktır ama uyumuyormuş gibi. Bir şeyi bekler gibi uyumaktır. Saat tam 22.13. Hatırlıyorum, çünkü Mustafa bana seslendiğinde baş ucumda duran saate baktım. Daha sonra Mustafa bana şöyle dedi. " Abi, daha sana seslenmeden, uyandırmak için elimi uzattığım an fırladın yataktan. " . İşte tilki uykusu bu demek. Bilmem anlatabildim mi...

" Babam kalksınlar dedi abi " diyebildi Mustafa. Sanırım bitiyordu. Kalktık hemen, zaten günlük elbiselerle uzanmıştık. Odaya doğru koştuk. Kapıda ağlıyordu herkes. Büyük amcam, yengelerim, çocuklar. Hepsi ağlıyordu. Amcamın gözüne baktım. " Sakın bırakmayın kendinizi, metanetli olun. Bir şey olursa biriniz babanızı tutsun. Şeker hastası biliyorsunuz." Bir şey olursa demişti. Rahatlamıştım...

İçeri girdiğimizde babam elini tutuyordu. " Erken be çocuk, daha erken. Kurbanın olayım daha erken. Bırakma beni. " ...

Zar zor nefes alıyordu. Hatta alıp verdiği bile belli olmuyordu. Ahmet kaybetti kendini. Sağa sola vuruyor, bağırıyordu. Ben ise taş kesilmiştim sanki. Sonra çarptı bana Ahmet, omzuma. Kendime geldim. O an nasıl, neden yaptım bilmiyorum. Tokat attım Ahmete. O da kendine geldi. Eğildim anamın üzerine, kulağımı koydum göğsüne. Hala nefes alıp veriyordu. " Baba yetiştirelim hastaneye " diyebildim son çare. Ama biliyordum ki onlarında elinden bir şey gelmeyecekti. Zaten ellerinden bir şey gelmediği için eve götürün, artık biz bir şey yapamayız demişlerdi. " Tamam " dedi babam çaresizce.

Küçük amcam koşarak çıktı evden arabayı çalıştırmak için. Bir battaniye kaptık Ahmetle ben. Sedyemiz yoktu. Battaniyenin üzerine yatırdık anamı. Bir ucundan Ahmet bir ucundan ben tuttuk. Taşıyamıyorduk, hem telaş vardı, elimiz ayağımıza dolanıyordu hem de ağırlaşmıştı anam. Vücudu kendini tutmuyordu. Asansör vardı ama sığmazdık. Bu sebeple merdivenlerden iniyorduk. Her basamak hala aklımda, Allah belamı versin aklımda. Sırat köpsüründen geçiyordum sanki. Allahımmmmm....

Dış kapıya az kalmıştı. Araba hemen kapı önündeydi, görüyordum. Soğuk kapıdan yüzüme vuruyordu. O an Ahmet " Abi, nefes almıyor sanki" dedi. Çocuk telaşla bıraktı battaniyenin ucunu. Nasıl tuttum bilmiyorum ama tuttum anamı. Düşürmedim yere. Kucakladım kapı dışına kadar taşıdım. Ama daha ileriye gidemedim, oturdum apartman girişine. Karı hissediyordum. Gökyüzüne baktım, karanlıkta kar taneleri kanat takmış melekler gibi düşüyordu üzerimize. Şah damarına elimi koydum, nefes alıyordu. Tekrar kalkmaya çalışırken omzumda bir el hissettim. Babamın elini. Ağlıyordu. " Eziyet etmeyelim oğlum, götürelim yatağına. " . Tekrar baktım gökyüzüne. Kar taneleri düşüyordu yanağıma. Avazım çıktığı kadar bağırdım. " Hayırrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr" . 

Merdiven aşağıya taşıyamadığımız anamı öyle kolay çıkardık ki yukarı. İnsan kabullendiği zaman telaşı bitiyor. Razı geliyorsun alın yazına, " tamam " diyorsun içinden. Ağlaya, ağlaya çıkardık anamı. Yatırdık yatağına. Ağlıyorduk ama bağırmıyorduk artık. Dua ediyorduk sadece, gerçi dilimiz dolanıyordu, en iyi bildiğimiz duayı bile şaşırıyorduk ama olsun. Babam mendilini ıslattı, su içemiyordu ama dudaklarını ıslattı anamın. " Hakkını helal et çocuk. " diyebildi sadece. Saat tam 22.48. Elveda anacığım.



YORUMLAR

30 Ocak 2012, 10.26
ALLAH rahmet eylesin fena oldum okurken .
30 Ocak 2012, 10.31
O çaresizliği ancak yaşayan bilir.Çok acı çekiyor bitsin artık bende bunu babam için söylemiştim ne hissettiğinizi anlayabiliyorum.Başınız sağ olsun Allah merhamet etsin ahiretinde iyilik ve güzellikler versin.Allah herkese acısız ölüm nasip etsin.
30 Ocak 2012, 10.57
Ağlattınız beni bu sabah,her kelimede cümlede yasadım sanki yaşadıklarınzı. hepimizi bekleyen bir son elbette ama bu kadar yakından vurunca daha cok hissediyo insan.bende yasadım ne oldugunu iyi bilirim ama sizin yazınızı okudugumda  şanslı oldugunuzu düşündüm son anında yanındamıssınız yanlız  gitmedi bu dünyadan yada sizi göremeden bu yüzden kıskandım  içim acıdı ben ve kardesım cok uzaktaydık annemizi kaybettiğimizde öğrendimde  acıma bide mesafe eklendi yolllar bitmedi, kaybetmenin acısına bide son kez görememek koklamamak eklendi tahmin edemezsiniz nasıl bisy oldugunu sabır diliyorum sadece siz, ben ve tüm yakınlarını kaybedenlere rabbimden, tüm ölmüşlerimize rahmet ve mekanarının cennet olmasınızı diliyorum.
30 Ocak 2012, 11.08
Allah rahmet eylesin anneciğine mekanı cennet olsun inşallah .. benimde göğsüm sıkıştı okurken hatta keşke okumasaydım dedim ama bırakamadımda okumayı ... bizim annemiz yaşıyor çok şükür çok sene oldu ama hala zaman zaman kendini göstermeye çalışıyor lanet olası hastalık her zaman bu korkuyla yaşıyorum bende bakalım bizim hikayemiz nereye kadar gidecek düşünmek bile istemiyorum ama bir gün bi yerden ben hala buradayım diyecek gibi korkuyla yaşıyorum bende
30 Ocak 2012, 11.23
rabbim rahmet eylesin vefat eden müslümanlara,kalanlara da sabır nasip eylesin. dilerim ki vefat edene layık birer evlatolarak sürdürürsünüz hayatınızı.çüünküüüüüü, vefat edenin hayır defteri kapanmazzz, geride bir hayırlı evlat var ise,kensine vesile olur hayır kazanmakta veyaaa tam tersi. tekrar başınız aolsun...
30 Ocak 2012, 11.43
oyyy arkadaşım, çok az yazı gözlerimi doldurmuştur.. Allah rahmet eylesin anacığına, sizlerede sabır versin.. çekemeyen bilemez belki, ama okurken yaşattın bize, belki analarımızın sağlığında yanında daha fazla olmamızı hatırlattın, allah senden razı olsunn.. diyecek başka bişey bulamıyorumm, Allah a emanet ol....
30 Ocak 2012, 11.45
Allah kimi kullarına acıyı bu dünyada çektirirmiş. umarım öte dünyasında rahat, huzurludur..Allah rahmet eylesn..
30 Ocak 2012, 11.51

  Allah  gani gani rahmet eylesin..  Kelimelerin    tükendiği an benim için. Yazacak hiç bir şey bulamıyorum.Hiç bir şey...

   Nur içinde  yatsın ....  size de sabır diliyorum...

30 Ocak 2012, 12.06
Başınız sağolsun gerçekten çok acı demek bile çok hafif kalıcak okurken bende lavobaya gidip yüzüme su vurmak istedim:(  Allah Rahmet eylesin  kelimelerin boğaza düğümlendigi an işte..
30 Ocak 2012, 12.30
Rahmeti bol,mekanı  cennet olsun annenizin.2000 yılında  yaşadığım ve  bugünmüş  gibi  hatırladığım  günlere  götürdü yazınız  beni..Yazınızı  okurken yanaklarımın ıslandğını acınızı paylaşmak  için yazdğım bu yazıda  fark ettim.Rabbim  herşeyin  hayırlısını versin.Geride kalanlara  ise bu acıyla yaşama  gücü versin..
30 Ocak 2012, 12.39
Sizi o kadar çok anlıyorum ki...Üzülmeyin diyemiyorum çünkü bu mümkün değil...Ağlamayın diyemiyorum çünkü onu düşündükçe her defasında göz yaşı döküyor insan...Ama ölüm bir yok oluş değil Türk 38 hatta bir başlangıç ,ettiğiniz her duanın ona ulaştığını bilmek kadar rahatlatan bir şey yok inanın.Dualarınızı zaten esirgemezsiniz biliyorum. O acılar içinde ,ölümün ise en hayırlı şifa olduğunu düşünebilirmisiniz ...Allah gani gani rahmet etsin...Hayır duayla ananları çok olsun, mekanı cennet olsunn(amin).
30 Ocak 2012, 12.42
allah rahmet eylesin o kadar güzel anlatmışsınızki duygularınızı aglayarak okudum yengenizdede aynı acıları hisstmiştiniz kelimelerinin bittigi yer derler ya öyle olmuş yazacak bi şey yok degerli beymenin dedigi gibi sözün bittigi yer bu olması demek mekanı cennet melekler hep yanında olsun önemli olan sizi cennetin kapısından geçirmeyi nasip etsin biliyorsunuz anne baba razı olmazsa evladından cennetin kapısından giremezmişiz bizleri o cennetin kapısından girmeyi nasip eylesin allahım saglıcakla kalın dostça kalın....
30 Ocak 2012, 13.03
Daha önce ki yorumlarınızda ölümün annenize geldiğini tahmin etmemiştim :(
Bu yazınız 2 türlü anlam ifade ediyor birincisi; Annenin kıymetini bilmeyenler için, ikincisi; Ölümün yanında para ve mevkinin HİÇ olduğu.
Metanetiniz inancınız ve sabırınızın olduğunu hissediyorum ve öyle hissediyorum ki annenizin yeri güzel. Sizden çok babanız zorda Allah çok çok sabır versin ona ve size de...
30 Ocak 2012, 13.20
kelimelerin bittiği yer...Allah Rahmet Eylesin...size de bol bol sabır versin...
30 Ocak 2012, 13.35
ALLAH RAHMET EYLESİN MEKANI CENNET TOPRAĞI BOL OLSUN..OKURKEN YAZINIZI COK DUYGULANDIM..ALLAH SABIR VERSİN SİZLEREDE...
30 Ocak 2012, 13.42
Başınız sağ  olsun  ve  Allah anacığına rahmet   eylesin.Hele  Babanıza da   Allah sabırlar  versin. Can  yoldası, onca  yıl  aynı  yastığa  baş  koymuş ve  işte  o yok  artık ...  sadece  kendisi   var   İnanın sanki  o   anları  sizin  ile  birlikte  yaşar  gibi  oldum  her  satırınızı  okurken  o  acıyı   yaşadım .ve  aglıyarak   bitirdim  yazınızı. (  Burda  sizi   kutlarım   çok  güzel  bir akıcı  uslup  ile   anınızı   yazmışsınız) kaleminize  kuvvet..Allah  sabırlar  versn   sizede...Saygılarımla.. 
30 Ocak 2012, 14.04
ALLAH RAHMET EYLESİNN BENİMDE ANNE BABAMI KAYBETTİĞİM AN GELDİ ALLAH SABIR VERSİN KARDEŞİM..:(((((
30 Ocak 2012, 14.09
Ah Turk ahh , ben de bu derece neden dolu arkadaşımız demiştim yazımdaki yorumunuza . Allah rahmet eylesin , nur içinde yatsın anneniz . Son acınız olsun bu can yakan , hani nasıl denir , sıralı ölüm gibi bir şey söylerler . Üzülmeyin ve dirençli olun , ki öyle birisi olduğunuzu tahmin ediyorum. Bu da sizin son üzücü yazınız olsun , hayat size ve de bizlere gülümsesin hep .
30 Ocak 2012, 14.19

Işıklar içinde yatsın...

kaybettiklerimiz geride kalanlara kıymet bilme yetisini çoğaltsın...

kaleminize, yüreğinize sağlık...

30 Ocak 2012, 14.21
Bazı insanların ,artık bunun ötesinde acı  olamaz dediğimiz acılarda susmuşkitlenmiş,donmuş,uyuşmuş olduğunu mutlaka  bilirsiniz..bende bunlardan  biriyim..anlatırsam .  konuşursam .ağlarsam  acıya  dayanamam diye düşünürüm...ağlamaya  başlarsam hiç susamıyacakmışım  gibi  gelir..  Beni  ağlattınız...Anneniz  nur içinde  yatsın  ne mutlu  ona  sizin gibi  bir  evlat  bırakmış arkasında...
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın