gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Hatırlıyorum...

05 Haziran 2012, 15.08
A- A+

Hatırlıyorum…

Yaz mevsiminin gelmesiyle bağ evimizdeki anamın ellerinde can bulan bahçemizi, onun diktiği ve gözü gibi baktığı rengarenk çiçekleri, saksıları hatırlıyorum.

Rengi solmuş kırmızı perdelerimizi, ot yastıklarının üzeri oyalarla süslenmiş sedirimizi, beyaz kireçle badana yapılmış odamızı hatırlıyorum.

Odanın yarısından fazlasını işgal eden ve anamın çeyizinden kalma kocaman konsolu, camekan arkasına dizilmiş fincan takımlarının ve süslü cam çay bardaklarının olduğu büfemizi hatırlıyorum.

Büfe camına sıkıştırılmış köşeleri sararmış olan fotoğrafların hepsini, duvarda asılı duran yadigar Kuran-ı Kerimi ve eski duvar saatini hatırlıyorum.

Bağ evimizin avlusundaki su kuyusunu, kışın Erciyese düşen ilk karı bu su kuyusuna taşımalarımızı, yaz sıcağında dişlerimiz titreyerek bu sudan içişlerimizi, kuyudan su çekmek için kullandığımız aşırmayı, onun yıpranmış kalın ipini, yaz sonu kuyuya inip içini temizlediğimizi hatırlıyorum.

Evin önündeki çayırlıkta amcamın av köpeği Beyaz ile güreştiğimi, çayırlığın tam ortasındaki yıllanmış kırmızı dut ağacını, rahmetli dedemin her iş dönüşü bu çayırlıkta Türk kahvesi ile yorgunluk attığını hatırlıyorum.

Benim kovboy Ahmet’in kızılderili ve bağımızın da vahşi batı olduğunu hatırlıyorum.

Çatıdaki güvercin kafesimizi, dedemle güvercinleri beslediğimizi, her hafta sonu kafesi temizlediğimizi, uçan güvercinlerin attığı talkları seyrettiğimizi, onlar takla attıkça dedemin nur yüzünde beliren gülümsemeyi hatırlıyorum.

Avludaki şiranemizi, bu şiranede yetiştirdiğimiz üzümleri ezerek şıralarını çıkardığımızı, bunları büyük kazanlarda kaynatarak pekmez elde ettiğimizi ve kaynatırken kazanlara pekmez toprağı attığımızı hatırlıyorum.

Salça zamanı aldığımız kasalar dolusu domatesleri, bu domatesleri tülbentler arasında ezerek sularını çıkardığımızı, bu suları yaz sıcağında saatlerce kaynatarak ev salçası yaptığımızı, ilk yapılan salçadan ekmeklerimiz üzerine sürüp yediğimizi hatırlıyorum.

Dedemle bağ içerisinde çalıştığımızı, onun aşı bıçağını ve bağ makasını, bana fidan aşılamayı öğrettiğini, kuruyan ağaç dallarını itinayla kestiğimizi, bir yanı ezilmiş bakır su testisinden dede torun su içtiğimizi hatırlıyorum.

Kışın sıcak ve yazın soğuk olan tohanamızı, babaannemle anamın her hafta kazanlarda kaynayan su ile çamaşır yıkadığını, evimizin balkonuna yuva yapan kuşu ve yuvadaki yavruların analarına attıkları çığlıkları hatırlıyorum.

Bağımızdaki her ağacı hatırlıyorum. Badem, kayısı, erik, armut, şeftali,, dut, vişne, ceviz, ıhlamur, kiraz ağaçlarının her birinin bağ içerisindeki yerini, bağ içerisinde küçük bir köşedeki bahçemizden domates, biber, kabak, patlıcan, maydanoz, fasulye topladığımızı hatırlıyorum.

Yaz sonuna doğru topladığımız kasalar dolusu kayısıyı ellerimizle saatlerce uğraşarak açıp kuruttuğumuzu, ezik olanlardan pestil yaptığımızı hatırlıyorum.

Tüm niyet çocuklarının ellerinde Kuran-ı Kerim öğleden sonra mescide gittiğini, mescitteki oyunlarımızı, Eliboyalı Hocamızın mübarek yüzünü, yolda bizi gören ihtiyarların bizlere şeker dağıttığını hatırlıyorum.

Balkonda saatlerce uğraştan sonra babamla uçurtma yaptığımızı, yapışkanımız olmadığı için hamur kullandığımızı, uçurtmanın kuyruk kısmını süslediğimizi, bağ evimizin yan tarafında ki boş arazide uçurduğumuzu ve Ahmet’ in uçurtmayı bağ komşumuzun ağacına taktığını sonrada ağladığını hatırlıyorum.

Babaannemle anamın ocak başında yaptıkları yemekleri, saç üzerinde hazırladıkları katmerleri, toprak güveçteki yemeğin eşsiz tadını hatırlıyorum.

Bunları hatırlıyorum ve artık birçoğu olmadığı için üzülüyorum. Anam ve dedemi köpek gibi özlüyorum. Anamın sıcaktan al al olmuş yanaklarını, dedemin her gece okuduğu Kuran-ı Kerimi dinlemeyi özlüyorum.

Yeni bağ evimizden nefret ediyorum. 24 saat sıcak suyundan, çamaşır ve bulaşık makinesinden, yağlı boya duvarlarından, modern mobilyalarından, mutfağından, banyosundan her şeyinden nefret ediyorum.

Her yaz geldiğinde memlekete dönecek olsam da, o bağın toprağına ayak basacak olsam da her köşede eskiyi özlüyorum. Zahmetli ama neşe dolu günlerimizi hayal ediyorum. Elimde tek kalan o güzel günler için şükretmek. Allah’ıma her aklıma geldiğinde o günler için şükrediyorum.

Evet… Yaz geldi. Hasretin dinmesine az kaldı. Bekle beni toprağım önümüzdeki ay geliyorum….

 Saygılarımla...TuRK..

 

YORUMLAR

05 Haziran 2012, 22.11
 Her satırı gözümde canlanarak okudum.Öylesine içten,öylesine güzel anlatmışsınız ki...Kendimi o bağ evinde dolaşırken,meyve ağaçları arasında koşarken ve hatta Ahmet'le uçurtma uçururken buldum....Önümüzdeki ay kısmetse ben de memleketime kavuşacağım...Hepimizin hasreti bir an önce diner inşallah.Ellerinize sağlık.Saygılarımla...
05 Haziran 2012, 22.11
Kendim yetiştirecem diye balkona diktiğim çiçekleri saplarından koparan güvercinleri hatırlıyorum. Sonrada onlar balkona gelmesin diye, rüzgar gülü, balkonun demirlerine poşet, askılıklarına cd astığımı hatırlıyorum:) En son hatırladığım barbekünün içine yuva yapmasınlar diye, tuğlalarına minik çiviler çakıp, üstlerinden iplerle kafes örmüştüm. İyi fikirdi, hatırlıyorum:)

Sonraaa bir blogda kendine miskin dediğini hatırlıyorum. Bu blogu okuyuncada aslında çalışmayı ne çok sevdiğini anlıyorum.

Benim gidecek bir memleketim olmadığı için, senin bir an önce doğup büyüdüğün topraklara kavuşmanı diliyorum. Ellerine sağlık canımm.

05 Haziran 2012, 23.33

Kuş burnu pekmezi yapmak için iki gün uğraştığımızı ve parmaklarımın iki haftaya yakın duyularının kaybolduğunu hatırladım. Eldivene rağmen önce kaşınan ellerimde sonra acı ve his kaybı olurdu. Bir gün akşama kadar ateşin başında koca leğende pekmez karıştırmakta cabası. Yapması zordu, yorucu yemesi bir o kadar zevkliiiiii.

Kışlık konserve yapma fasıllarını hiç sevmezdim.

En çok pezik turşusu yaptığımız zamanları severdim. Yemesini sevdiğim için belki))) Halam (aslında teyzem) " pancar pezik değilmi ciğer ezik değilmi" diye türküler söylerken daha bir güzel oluyordu çalışmak.

Çatıdaki kuşlar bize sormadan konaklarlardı. Sabahları sesleri binlerce kez çıkardı herkez seslenip onların sesi duyulmayana dek. Biz terk edince evi kuşlarda terk etmişler. Yıllar sonra yazın gittiğimde hiç birini bulamadım. Meğer tarlalardaki yiyecekler değilmiş kuşları çeken bizim varlığımızmış. Öyle olsa tarlalar yine var kuşlar neden yok?

Çam kozalağı toplardık mahallenin çocukları ile,

Kız kıza birer küçük sepet alırdık kolumuza düğüne gider gibi giyinir çıkardık kıra bayıra(çamurlara boyana boyana), kuş yemi, ebegümeci, madımak, mantar (cücül), terazi kulpu, pürpürüm, yemlik ve adını unuttuğum otları toplardık yemeklik.

Hardal (ilamsar) toplardım annem çorba yapsın diye (bir gün yeşil başlı gövel ördek yerine yılanla göz göze gelene kadar) can havli ile nasıl bağırdıysam korkudan yola atmıştım kendimi öldürmeyen ALLAH öldürmüyor...

Hey gidi günler heyyy. "Ne ağalar geldi ne beyler, kız söyler gelin ağlar ( yerel mani)"

Geçmişe yolculuk ettirdiğiniz için teşekkürler. Ellerinize sağlık.

06 Haziran 2012, 01.35

Gecmise hasretken bu yazi hancer gibi desti yuregimi:((. cok sey hatirliyorum hemde cok  simdi ise unutulmaya yuz tutmus cok sey  yaylamizi hatirliyorum  bes adama ekmek yemek pisirip bir an evel  dag eteklerine kosup cali cirpi toplamak icin kendimle yaristigimi hatirliyorum, cunki aksam olunca cayimizi demler meydana kocaman ates yakar otururduk hep birlikte hikayeler fikralar sakalar  gir gir samata, elektrik yok tv yok radyo var pil dayanmiyo allahin daginda iyikide yokmus oylesi daha tatliydi:) tasima sulariyla  kaynatip yikadigim camasirlari ne guzel  sakiz gibi olurdu beyazlar, kis icin salcamizi, tursumuzu, konservemizi, tarhanamizi, kuskusumuzu, yufkamizi,makarnamizi, silorumuzu, hatta sabunumuzu  simdi kimse yapmiyo ev sabununu kalip kalip yapardik yanardi gozlerim ellerim bir hafta gecmezdi  kizarikliklarim,ihlamur toplardik kestane fasulye misir hele o misir allahim  misir unu  yapmak icin  tanelerini ayir    civciler icin  ve kisin haslamak icin  sacaklarindan orup asmak:)) eyy gidi gunler eyyyyyhe birde kisin rahmetli babannemin en buyuk keyfi kilim dokumak  bize sulaleye yetecek kadar  dokudukta her evlenen genc kiza hisim akrabayada dokuduk :)ben evlenince yapamamis  tek basina , rahmetli olduktan sonra bile yuzlerce metre kilim dagittik  kolu komsuya allah razi olsun  ve rahmet yagzin uzerine insallah.

azranazin yorumunda  en cok korktugum seyi  okuyunca kendi tanismam geldi aklima sinsi seyle:D anlatsammi acaba:)) ben henuz alti yasindayim yedime yakinim kisin yedi olucam ve o sene ilk okula baslicam, bahceye giderken  rahmetli babannemle konusuyoruz bana diyorki dua et cok mahsul versin bu sene sana onluk canta alicam o parayla  bende dua ettim tabi etmezmiyim:) aldi kovayi eline giristi fasulye toplamaya ilk turfanda andaziye cikar  cali fasulyesi yani diger adiyla, bende nasil daraldim ne yapsam anlamadim dut agacina baktim  bir suru dut var babanneme dedimki sana dut topluyayimmi olur dedi ciktim topladim; aradan vakit gecti araniyorum baktim  erik agaci  aaa kapidaki  erikler bitti bu neden hala bitmedi diyorum babannem onlar kizarcak kizim   ondan simdi eksi olur kizarinca yenen erik o dedi:)) olurmu eksi ne severim hayda ciktim onuda topladim, gun uzun bitmiyo aksama yol var ben gene daraldim ne yapsam:D basladim tenekeye vurmaya dombelek caliyom guya:)) babannemde basladi ayvaaa cicek acmiss yazmi gelecekkk:))  sarkida bitti eeeee hade sende bana yardim et dedi babannem gosterdi nasil toplaniyo fasulye basindan tutucaksin bir elinle dalini digerinle fasulyeyi tam  basindan  ne dalin ne fasulyeyi incitmeden koparicaksin cekersen  dali kuser birdaha vermez, hmmmm tamam

ben basladim deli keci gibi babannemin eteklerinde fasulye aramaya bu olurmuuu olur buuu olur  buyuk tanelileri tohuma birak ufak tazeleri iki gun sonra toplucaz ortasini topla sen,  peki babanne, ama dusurceksin beni ayagimin altinda degil git diger cizgide topla, hoppaaa ben atladim on cizgiye:) kocaman kocaman fasulye topluyorum afferim aliyorum    bura bitti dedim digerine gec dediii  baktim  bir iki aaaa kocaman fasulye tuttum kafasindan nazikce dalida fasulyeyide incitmeden kopardim

babanneeee babanneeeee kocaman fasulye buldum bakkk basindan  sonundan tuttum kosuyorumda fasulye durmuyo yerinde:D babanneee bak kocaman fasulye en buyugunu ben buldummm ama bu fasulye oynuyooo:(((    babannem bi bakti elime at onu yere dedi attim anaaaa kivrila kivrila kacti faslyem:((ben pesine gidiyoooo gidiyooo:D babannem tanistirdi beni yilanla boylelikle:D iggggg yaaa diger hatirladiklarim guzeldi beee iggg tabi o gunden sonra cok karsilastik akrabalariyla babalariyla hepsi ayri bir hikaye neyse  hersey icin  hatirlattiginiz icin tsk ederim hepinizin yureklerinize sagliksmile Resmi.

06 Haziran 2012, 03.22
Fellini nin Amarcord 'unu hatırladım...daha bir çok şey de hatırladım aslında doğup büyüdüğüm yere ait.
Bir de  Amerikan yerlisi olmasındanmıdır adının ahmet olmasındanmıdır nedir Ahmet e daha bi sempati duydum ama eminim o da yenilmiştir oyunda :)
06 Haziran 2012, 10.49
yazıyı okuyunca köy evimiz aklıma geldi. 2 yazdır gidemiyorum. ama ailede herkes her sene mutlaka gidip bir-iki ay orda kalırlar. anam oraya evimizden hiç bir şey götürmedi. hani yaparlarya, eski koltuk, eski buzdolabı, eski çamaşır makinesi, eski tv hemen ikinci eve taşınır. orası tam bir köy evi. modernlikten uzak ve çok keyifli. tv yok. olmadığı içinde sohbet ortamı gelişiyor. çamaşır bulaşık makinesi yok, anam ve ablalarım elde yıkadıkları için spor yapmış oluyorlar:D beden çalışıyor daha ne olsun, spora örnek olsun:P bahçede kendilerince ektikleri sebzeler var. şehre dönecekleri zaman onların bir kısmını kurutur bir kısmınıda getirip buzluğa atarlar. böylece kış hazırlıklarının bir kısmı hal olur. paradan tasarrufa örnek olsun buda:P
mesela köyde herkes birbirini tanır ama adlarıyla tanımazlar. her ailenin bir lakabı vardır. yaşlılar hatırlayamadığı gençlerin kolundan tutup - de bakam sen kimlerdensin- diye sorar.
bende bunları hatırladım hocam. geçmişe kısa bir yolculuk oldu, iyide oldu:D ellerinize sağlık...
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın