gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

ÜSTE PARA VERMEK

28 Temmuz 2012, 21.23
A- A+

Biraz sıkıntılı yılı tükettik ve nihayet arkadaşlarla bir araya gelebildik. Aynı çalışma odasında 5 kişi olmamıza rağmen nerdeyse haftada bir gün dışında görüşemedik. Yeni döneme hazırlık yapıyoruz. Bazı süreçler için çeviri, içerik düzenleme vb. işe gelmişken boş durmuyoruz. Ders içeriklerini sisteme giriyoruz bir yanlış işlem tümü gidiyor. Kayıt et, kopyala, yapıştır, sil yenile ... Sonra bir telefon aksaklıklar düzelecek yerler nerdeyse sil baştan. Yaz günü el alem gezmede tatilde diye isyan boyutuna gelince iş çığırından çıkıyor.

Tatile çıkanları saymıyoruz. Hali hazırda mevcudiyetimizle hazır öğrencilerde yokken bunalınca yaramazlık yapma hakkımızı kullanıyoruz. Odalarımız idare katından uzak, rahatsız edecek kimse olmuyor. İp getirip atlamayı bile düşünenlerimiz var. Olurda birine yakalanırız diye vazgeçiyor. Ben ayakkabılarım müsaitse betonda kaymayı tercih ediyorum (etrafta kimsecik yoksa hemen deniyorum).

Hepimizin sinirleri gergin. Büyük ihtimal yer değişikliği ve bölüm değişikliği yaşayacağım için biraz daha bunalım takılıyorum. Arkadaşım kuaföre gidelim diyor. Hah diyorum tam sırası yaktırıp çıkalım ))) Olurdu olmazdı derken telefona yapışıyor ve randevuyu alıyor. Doğallık taraftarıyım. Özellikle makyaj, parfüm, saç ve bakım konularında olabildiğince az kullanır yada en az kimyasal içereni seçerim.  Kuaföre saç kestirme dışında nadiren giderim . Maşa, fön, saç maskesi, kremi, boyası ve bir çok zımbırtısını kullanmıyorum. Sakın gülmeyin halen bebek şampuan kullanıyorum. Belki o yüzden tek telinde hasar yok )))

Ertesi gün 13,30 da kuafördeyiz.Gece sahura kalkacağız ya ertelemek istemedik. Hemen söyleyim klima yok (bilseydim kesinlikle gitmezdim ). Karşılıklı açılan kapı pencereden havalanacağız. Önceki gün kuaför deneyimlerini anlattılar ve burası için karar aldılar. Samimi bir ortam bekleyen müşterilerin birazı tanıdık farklı iş yerlerinden bayanlar. Kuaförde iki usta, üç çırak dört sandalye var. Bekleme bölümü daha ferah. Ben çok sağlıklı bulmadım. Dezenfeksiyon için kullandıkları küçük etüv işlev dışı. Saç boyasını içerde hazırlıyorlar içeriğinden emin değilim. Kurbanlık koyun gibi yolunmaya geldim sanırım. Tek tesellim o kadar kimyasala virüsler bile dayanamaz.

Yaptırmak istediğimiz şekil ve isteklerimiz soruldu. Üç tane katalog var. Neyse ben saç rengimi bir ton açtırmak istiyorum başka işlem yaptırmayacağım. Çocukken güneşte saçımı izlemek çok hoşuma giderdi. İlk deneyim için fazla açılmayı uygun bulmuyorum. Arkadaş tv de sunucu bayanın saç rengini  telefonuna kayıt etmiş öyle olmasını istiyor istiyor ( pes yani ). Saç kesimi başka tercihi olanlar söylüyor.

Koltuğun birine aldılar. Usta hazırladığı renk açıcıyı sürmeye başladı. Duvar fırçası gibi aldı eline enseden başladı sürmeye. Kat kat ve tutam tutam saça yediriyor (yemezse akıyor). Saçıma bir kilodan fazla çamur sürülmüş gibiyim. Aynı anda yandaki bayanın saçlarına boya sürüyor ve olüminyum folyoya sarıyorlar (birazdan fırına verecekler). Başka bir arkadaşım küçük kızı için endişeli sıra gelmeyecekse gitmek istiyor (uyanık kaçacak, beni getirmesi değil öyle çıkış yok:) ). Boşaltıyorlar bir koltuğu kesim işlemine başlıyorlar. Bu arada bir koltuğa sıra ile iki üç kişi oturuyor.

Saçlarımın dipleri cayır cayır yanıyor, dışarı çıkamıyorum tam karşıda balkonlu bir kafe var. Rüzgar akımının yoğun olduğu alanda döneliyorum. 45 dakika falan sürdü sanırım tekrar üzerine bir kase daha açıcı sürdüler. Çoktan çıkıp gideceğim iş işten geçti. Bir çırpıda işimizi yapıp göndermiyorlarda. Müşteri çok koltuk az sıra ile oturup kalkıyoruz.

Bizim köyde fırın tavını alınca somunlar içeriye döşenir. Yeterli kabarmaya ulaşınca tek tek çevirilir ve oldukları yerde ateşe bakan kısımları bir daha değiştirilir. Kendimi somun ekmekleri gibi görüyorum.

Bu işlem iki kere sürdü. Her seferinde saçı yıkıyorlar. Elektrikli sandalye gibi. Başı ekstansiyona alıyorsun geriye yaslıyorlar. Boynumdan geçirdiler su geçmesin diye. Bastıra bastıra yıkıyor sanki derede çul yıkar gibi. Boynum ensem kökünden kırılmış gibi ağrıyor.

Yan koltuğa genç bir anne ve minik kızı geldi. Benim saça boya sürüyorlar kadın saçına ekleme yaptırmış bir sürü işlem yapılacakmış. Kızına maşa ile fön çektiriyor. Çocuk uyudu resmen düştü düşecek. Çırağı uyardım dikkat et düşecek çocuk diye. Kadın kendi derdinde kıza bakmıyor bile.

Sunucunun saç rengini tutturamadı diye arkadaş boyayı değiştiriyor. Bir seferde kaç kere boya işlemi yapılır bilmiyorum ama pek doğru bulmadığımı söylüyorum. Boyadan önce saçım daha güzeldi boya resmen matlaştırdı. Alaz bulaz bir şey olacağım diye korkuyorum. Bizden önce gelen bayanın işlemi bitti. Bakıyorum ne fark var? Bana göre yok. Beline kadar gelen saçın ilk yarısı siyah, ikinci yarısı sarı, uçları beyaz renk oldu. Dip boyası yaptırıyor sanmıştım ama yanılmışım bir şey anlamadım )))

Kafam ağırlaştıkça ağırlaştı. Yıka, durula, boya, yıka, durula, boya üç fasıl oldu sanırım ne yaptıklarını bilmiyorum ama işkence yaşıyorum. Bir an önce işlem bitsin diye dua ediyorum. Neyse şükür artık bitti (yanılmışım işkencenin kalanı başlıyor).

Saç kesimi yapalım diyor. Yok istemem boyadan önce olsa neyse şimdi gerek yok. Olmaz uçlarını düzeltelim diyor adam. 1 cm den fazla olmaz dedim anlaştık. Tutturmazlarmı fönde çekelim. Zaten yandım yanacağım kadar akşam oldu gitcem diyorum. Arkadaş çok güzel oldu nolur fön çektir diye tutturdu. Normalde nemini havlu ile almaktan başka işlem yapmam fön migrenimi tetikliyor. Tutam tutam fırçaya doluyor saçı çek babam çek. Sündüre sündüre çekiştiriyor. Kafam fırçaya doğru gidiyor kız kafamı geri ittiriyor. Beline dolamış bir aparat fön makinasını saç sararken oraya takıyor. Bu arada bacağım yanıyor bacaklarımada fön çekiyorlar. Elimle itekliyorum.

Biliyorum adam saçımı permalı sandı kim yaptı bu permayı ne kadar güzel diyor. Perma falan yok dedim diye föne ısrar etti ))). Koltuktan kendimi attım bu kadarı kafi borcum ne diyorum. Ödemeyi büyük bir hüzünle yaptım çıktım. Geçen hafta perşembeden bu yana; Her saç telim iğne gibi başıma batıyor. İki gün başımın ağrısında iftarı nasıl yaptım anlamadım. Saçlarım fırça gibi (alışmadım belki bana öyle geliyor), ense kökümde kulağımda ve yer yer saç diplerimde yaralar oldu. Fönlemi yaktı, boya allerjimi yaptı bilmiyorum. En az 7 yıl uğramam kuaföre eminim.

Kavgada yolunmayacak kadar saçımızı yoluyorlar ve üste para alıyorlar. Aslında onlar zorlamıyor yolunmak için üste parayı biz veriyoruz. Gönüllü olarak işkenceyi kabul etmek oluyor bana göre. Akıl pahası olsun bana )))

YORUMLAR

28 Temmuz 2012, 22.25
Bence çoğu kadın kuaförden çirkinleşerek çıkıyor. Doğal görünüm ve gerekli bakım yeterli ve daha hoş gibi. Özellikle saç boyatmayı anlayamıyorum. Başka biri gibi hissetmiyor musunuz ? Mesela çakma sarışın olmak nasıl bir mutluluk verir bilemiyorum:) (mirza78)
29 Temmuz 2012, 04.45
7. paragrafın 2. satırındaki "döneliyorum" kelimesini görünce şaşırdım."ne demek bu?" dedim araştırdım. sonra kafamda ışık çaktı gittim kelimeyuna sabahın 4 buçuğunda. girdim bir masaya "ben dönelmek yazmak istiyorum" dedim.Karşımdaki anlayışlıca biriydi, saolsun. değiştim değiştim gelene kadar değiştim. yazdım. birde ne göreyim? gizli kelimeymiş. :)

Yazınız ayrı keyif verdi, dönelme yazmak ayrı...Ayrıca hazineme kattığınız "dönelme" kelimesi için size teşekkürü borç bilirim.

Dönelmek: En yüksek noktaya çıktıktan sonra alçalmaya başlamak.


29 Temmuz 2012, 12.12
Saçların tarumaaar göözleriindeee neeem , ateşee benzerdiinn ahhh külee dönmüşsüün:) şarkısı acaba sevdiği kadının kuaförden sonraki haline ağlayan adamın mı :)O zaman hep beraber;ÇiİLEEEEEE aaaaaaaa ÇİLE BÜLBÜÜLÜMM ÇİLEEE diyelim:) Siz çile çekmişsiniz ama anlatımınız ve bize aktarımınız çok güzeldi, teşekkürler.
29 Temmuz 2012, 14.47
İnce detaylı bir gözlemi sergilemişsiniz.
Çok beğendim anlatımınızı. Ellerinize, gözleminize sağlık.

Uzun süren hareketsizlik bende tuhaf sıkıntılar yaratıyor, kurulmuş bomba gibi hissediyorum, zaman zaman çok daha öteye geçip içimdeki bir canavar olmadık işleri -"Kalk şunları tokatla!" falan gibi- fısıldıyor kulağıma.:)) -Tabii ki uymuyorum ona:)-
Bu yüzden sık kuaföre gidenlerden değilim. Gittiğim zamanlarda aynen yazdığınız şeylere şahit ya da kurban oluyoruz.:) Örneğin, o fön makinesi, saç yıkama aparatı adeta işkence aleti. Günlerce ense kökünde ağrı yapıyor.
İşleri saç üzerine kurulu hemen hemen tüm kuaförlerin ille de saçları kuş edecek kadar kısa kesme merakı da garip bence.:)

Bilge'cim,
kelime haznesi konusunda haklısın. Gamyun'un ara ara yaptığı bu "Gizli kelime bulmaca" uygulamasına bayılıyorum. Harika bir fikir; hem çok eğlenceli hem de öğretici.
Ben de öğreniyorum yepyeni sözcükler.
Örneğin dün, arkadaşın biri "Kaşanmak" diye gizli bir sözcük bulmuş. İlk tepkim, "Haydaaa! Ben ne "Müttefik"ler, ne "Şüreka"lar vs. yazdım olmadı da bak şu "Kaşanmak"a, "Kaşınmak" ne zaman "Kaşanmak" oldu, bu ne buuuu?" oldu.:)
Sonra TDK'ya sordum meraktan. İşte sonuçlar:
- Hizmet ve binek hayvanları durup işemek.
- At, eşek işemek.
- (Büyük baş hayvanlar) işemek.

Sözcüğü bilip bulan arkadaşa buradan "Helallll!" diyor, teşekkür ediyorum ben de.:)

Teşekkürler

Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın