gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

MUTLAKA OKUYUNUZ ACİL, ATAM VE KÜÇÜK ÜLKÜ'SÜ

25 Kasım 2012, 21.29
A- A+

Cuma günü saat 15:00 civarları. Facebook ve radyo sayfamdayım. Özelime bir mesaj geldi :

-Arkadaşım, merhaba

Atatürk'ün manevi kızı ÜLKÜ'nün giysileri ve bazı takılarını oğlu dağıtıyor. Ben dün evine gittim sohbet ettim oğlu ile ve bir mercan kolyesini bana verdi. Radyo'dan duyurmak istersen bir anı eşyası almak isteyenler çıkabilir. Ben şimdi bu konu ile ilgili bir yazı yazıyorum haberakis taki köşemde ,bir kaç saat sonra yayına veririm, detaylar o yazının içinde olacak,sevgiler...

Şaşırdım, kafamda toparlamaya çalıştım, onlarca cümleyi, kendim sordum, kendim yanıtlamaya çalıştım. Zaman geçti, mesajı gönderen arkadaşımın konuyla ilgili yazısı yayına girdi. (http://www.haberakis.net/index.php?option=com_content&view=article&id=12588%3Amercen&Itemid=63)

Okudum, herşey netleşti. Ve telefonuma sarıldım.

-Canım; Ülkü Adatepe'nin eşyaları .....'

- Kimin? anlamadım?

-Atatürk'ün manevi kızı Ülkü Adatepe var ya,

-Evet?

-O vefat etti ya hani, Akyazı yakınlarında , trafik kazasında, hani ağustos ayında...

-Hııı, evet?

-İşte onun oğlu, 5 gün boyunca, annesinin özel eşyalarını dağıtacakmış, Türk kadınlarına ve kızlarına.

-Aaaaaaa, nasıl olacakmış, müzayede mi olacakmış?

- Hayır canım, evine gideceksin, tek bir anı alacaksın, çok sıra yokmuş.

-Eee, fiyatlar?

-Kardeşim ne fiyatı ya, armağan ediliyor, para pul yok..

-Hıııı, aaaaa,

-Gelecek misin benimle, ben gideceğim?

-Tamam !

Sabah, pür heyecan ve bilinmezliklerle, indim aşağıya, havada yağmur havası değil de, fazlaca yağmur, tam 2 saatimiz var, karşıya geçip, evi bulup, arabayı park edip, kaç kişiden oluşutuğu bilinmeyen bir sıraya giriş. Gerçi, benim bir radyom var, arkadaşın da, basın kartı. Ama böylesi bir , özel hareketin çerçevesinde, ben basın, ben radyo diye, ön saflarda girişinde hala alışamadığım, çekingen bir acısı var.

Kontağa, anahtarı soktum ve çevirdim. Aaa, motor almıyor ( öyle derler değil mi, doğru ifade yani?) 10 dakika uğraştım yok, ancak ,ufacık bir enerjiyle, yan camları açtırmıştım arabama. Pes ettim, ama pencereler açık, yağmur yağar, vakit geçer, panik başlar. Oğlum evde , uyumaklarda. Sabaha doğru uykuya daldı neredeyse. Onu arasam, tam 10 saat soru yağmuru. Arabayı kilitledim ve karşımızdaki, yarı aile dostumuz büfeye girdim, ve anahtarı uzatarak, böyle böyle diye anlattıktan sonra, 'oğlanla halledersiniz' dedim ve uzaktan arabaya doğru gelen Melek'e seslendim: 'Araba yok, başka yolla gideceğiz.'

1 taksi, 1 metro, 2 metrobüs ve tam 45 dakikalık tabanvayla, bilmediğimiz sokağın, bilmediğimiz apartmanı tam karşımızda bulduk.

-Hani sıra?

-Oğlum baksana Ülkü hanımın evi burası mı?

-Evet , 6 kat...

-Aaaa, kimse yok mu ya, haber yalnış da olamaz. Dur bakalım,çıkalım bir yukarı...

Asansör kapısı açıldığında, daire kapısı önünde , apartman koridorunda 4-5 sandalye ve 10 a yakın bayan arkadaşlar. Genç pek yok, yaşlar genelde 50 ve üstü...

Saat 14:00 , kapı açıldı. Daire numarası 41. Mavi çeketi ve içinde, boğazlı bir kazak ile oldukça yakışıklı bir bey. Bu bey Ülkü Hanımın 2 oğlundan biri. Ahmet Kemal Çağatay. Kibar bir bey. Yani Atatürk'ün manevi torunu. Kapıdan içeriye girdiğimde, her yer, yer, gök, koltuk üstleri, duvarlar, ışıl ışıl, binlerce yaşamış anılarla dolu. O an'ı pek yaşayamadım, önemini pek kavrayamadım, sessiz düşünemedim. Koca bir tarihin içinde, hem ülkem hem benim için son derece önem arz eden, doğumumdan, ölümüme kadar yolunda yüreyeceğim bir tarihin içinde olmak, kokusunu duymak, her yerde Atatürk'ün izlerine rast gelmek, bende aptallaştırıcı bir etki yaptı. O anları yaşadım mı, bir tiyatro sahnesi miydi, 10-20 dakikaya sığan anlayamadım. Elimde fotograf makinası, bir şeyler yapıyordum. Dışardan nasıl gözüküyordum acaba.? Basın gibi mi, Atatürk aşığı Cumhuriyetçi bir hanım gibi mı?.

Ne alacağıma karar veremedim, aldım koydum ,aldım koydum. Alamayacaklarıma iç çekerek baktım ki,, onlar Ülkü hanımın Atatürk'le olan orjinal fotograflarıydı tabii...

-Merhabalar, Kemal bey ,sizi tebrik ediyor ve de teşekkür ediyorum.Bu nasıl güzel bir düşünce ve de jesttir, biz Türk hanımlarına...'

-Sağolun, paylaşmak bizim VAZİFEMİZ, Atatürk herşeyini zaten millete bırakmış, ondan sonra , Atatürk' ten sonra , şey devam etmemiş, Atatürk'ün yolundan ayrılmışlar, biri sağa çekmiş, diğeri sola çekmiş. Atatürk'ün yolu, vermek ve paylaşmak üzerinedir. Bunları müzayedeye verseydik, sadece zenginler alabilecekti, ama hepimizin kanı kırmızı, zenginler ve fakirler birlikte dökmüş ve kazanmışız bu vatanı' Bizim Türk kadınlarımız gerçekten çok vefakar ve cefakar, ve güçlerinin farkında değiller'

Bu güzel sohbetten sonra, müsaade alıp, yan tarafa geçtim. Genç bir hanımla, yaşlıca bir bayan yanyana, Ülkü hanımın takılarının olduğu masanın yakınında,ayaktaydılar. Yaşlı hanım ağlıyordu, yanına gittim, 'neden ağlıyorsunuz' dedim. 'Evladım, Ülkü benim en yakın arkadaşımdı, çok acı,çok fena oldum şu an' dedi. Adı Türkan' dı. Gözlerinde, ve yüreğinde, kocaman ve gerçek bir geçmiş vardı. Kimbilir, kaç kez, o çiçekli koltuklarda oturmuş, anılarını paylaşmışlardı. Kimbilir kaç kez birlikte ağlamış ,birlikte sevinmişlerdi. Sonsuza ilk giden, Ülkü hanım, yolcu eden ise Türkan hanım olmuştu.

Hüzün ile miydi, kapıdan çıkışımız, gurur ile miydi, ayrıcaklıklı mıydık , inanın hala bilemiyorum. Anı olarak seçtiğim kolyeyi, boynuma taktım, arada okşadım. Ben vazifemi yaptığıma inanıyorum.

Hüzün demiştim ya, açıklayayım nedenini, son 50 yılını geçirdiği bu ev, Amerika 'daki oğlu Ali Kemal'e kalmıs ve şu an satıştaymış. Eşyalar ise, Ahmet Kemal beye kalmış. Ahmet Kemal Bey, annesinin şahsi eşyalarını( giyim,ayakkabı, kolye,yüzük vb ), Türk kadınlarına armağan etmiş bulunmaktadır. Evi alacak kişinin ya da kurumun, burayı müze haline getirmesi dilenmektedir.Umulan gerçekleşir inşallah.

Bir de, Ülkü hanımın bizler gibi, babasının kurduğu bankaya 40-50 bin kredi borcu varmış. Ve banka bu borcu silmeyi kabul etmemiş. Ağır hüzünüm bunlaraydı. Bu asalete, görgüye ve bu bizdenliye idi.

Atatürk'ün bizlere emanetiydi ÜLKÜ ADATEPE...Asil, doygun,şerefli, Cumhuriyetçi bir Türk kadınıydı. Ata'mızın ve Cumhuriyetimizin aynasıydı...

Yarın son gün, 27 kasım 2012 de sona erecek bu etkinliği , bir tarihi yaşamanızı ve bu ayrıcalığı ve anlatacak çok önemli bir tarihe sahip olmanızı diliyor ve öneriyorum.

Saat 14:00- 18:00 arası Sıracevizler cad, Çağatay apt, No:31smile Resmi Şişli olunuz. Adres neresi mi? Şişli caminin, Taksim yönüne giderken sağına düşüyor. Sorarsanız söylerler...

Nurlarda yaşayın ATAM VE KÜÇÜK ÜLKÜ'sü...

Not:Hazırladığım video mun linkidir, izlemek isteyenlere ...http://www.youtube.com/watch?v=kYDd48U_xt4



DİP NOT: Bu blog bir duyuru amacıyla yazıldı.Eğer gerçekten okumuş olmak için okunsaydı eminim mesaj ulaşırdı okuyanlara..Ancak herzamanki gibi yorumların gelmesiyle birlikte savaşda başladı..Bu yüzden yoruma kapalı olarak yayınlanıyor...Hiç değilse bu yazıdaki amaca saygı duyulmasını rica ediyoruz...  cebren

YORUMLAR


Henüz yorum yapılmamış :( Yazık ama blog sahibi senin yorumunu bekliyor olabilir

Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın