gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Sabun kokusu

15 Şubat 2013, 13.58
A- A+

Tertemiz oldum; tırnaklarım gıcır gıcır. Sırtımı hiç bu kadar güzel liflememiştim.  Sanki tellak eli değdi de hafifledim. Ayaklarım yere basmıyor; uçuyorum. Mis gibi sabun kokusu var üzerimde.

Bugün faturaları yatırmam gerekiyor; suyuydu, elektriğiydi, gazıydı ne çok işim var.

Bankaya ödeme talimatı verse miydim acaba… Bilemiyorum ki, cebimizde az bir paramız var; onu da alırlar da iyicene ortada kalırız. Belki de son zamanlarda çok paranoyak oldum. Sabah yıkanırken bile sanki banyo kapısını birileri araladı da bana baktı.

Bence yaşlılıktan bütün bunlar; ama karım bana paranomanyak diyor. Kabalıkta ulaşabileceği en zirve noktaya ulaşmış bir kadın olsa da hayatımda tanıdığım insanlar içerisinde en kaba olanları kadınlar olduğundan, bu hallerini kadın milletinden olmasına veriyor ve bu durumu hiç önemsemiyorum artık.

Rengi kefene benziyor diye beyaz gömlek giymiyorum; ölümü hatırlatıyor ürperiyorum. Ne var ki bugün bulabildiğim tek şey beyaz bir gömlek oldu; ben de yıkandıktan sonra onu giydim. Nasıl bir gömlek bu anlayamadım; eski moda bir şey mi... Deli gömleği gibi, düğmeleri nerde Allah aşkına…

Elektrik faturası burada, su faturası da burada… Gaz faturasını bulamıyorum, nereye koydum ki…

İşte benimki geliyor;  başına da bağlamış tülbendi, sıkmış da iyice. Gözleri önüne düşmüş; yine mi hasta numarası.

-Gaz faturasını bulamadım, nereye koyduğumu hatırlamıyorum, gördün mü ki, nerededir acaba?

-Bilmiyor musun?

-Bir ses ver be kadın, yüzüme bakma öyle aval aval. Neden küstün yine, bir de ağlıyorsun bak anlamsızca. Kocan ölse bu kadar ağlar mıydın acaba.

Cevap yok. Duymaz ki beni hiç zaten, hiç duymadı ki. İşte bu yüzdendir ki kaçıp gitmelerim; döndüğümde ardımda kaçak sevgilerim oldu. Bize de bir zamanlar paşam diyenler, kuş tüyü yataklarda yatıranlar oldu. Sen var çalımına devam et. Bense bütün bunları senin yediğin çalımlardan düşerim.

-Aman ne halin varsa gör, ben çıkıyorum.

Arabamın önüne bu kamyonu kim koymuş böyle. Nasıl çıkacağım ben şimdi buradan. Bu nasıl bir kamyon böyle, içinden kesif bir sabun kokusu geliyor…

-Delikanlı bu araba sizin mi?

Tamam sen de ciddiye alma sorumu, duymazlıktan gel, sen de cevap verme bana.

Neyse, bu bahane olsun da gitmeyeyim bir yere. Şu kalabalık, şu okunan mevlit neyin nesi; düğün mü var… Bütün mahalle burada sanki; dostlarla kafa dağıtmanın tam da sırası bugün.

Gittikçe kalabalıklaştı doldu taştı burası, bizim evin kapısına dayandı. Çocuklara söyleyeyim de dışarı çıkmasınlar. Kaybolurlar da bulamayız.

Tamam işte gördüm benimkini balkonda. Almış komşuları yanına, dalmış muhabbete. Bitmez bu kadının ev gezmeleri.

-Torunlara dikkat et de dışarı çıkmasınlar sakın! Çok kalabalık, kaybolurlar maazallah. Duydun mu beni? Duydun mu dedim?

Belli ki bugün benle konuşmayacak.

Neyse artık, şu kalabalığa dalayım da keyfim yerine gelsin. Mahallenin bütün genci yaşlısı toplanmış. Kalabalığa bırakayım kendimi, gittikleri yere beni de sürüklesinler.

Epeyce bir yürüdük, epeyce turladık mahalleyi. Herhalde burası düğün yeri ki kalabalık tümden burada toplandı.

-Tamam da canım, şu yerdeki tozu toprağı birisi silip süpürse olmaz mıymış yani. Bak şuraya Allah aşkına, inşaat var sanki her yerde. Tahtalar bir yanda kazma kürek bir yanda; toprak desen oraya buraya dağılmış.

-Gençler bir el atın da halledelim şu işleri. Gençler! Gençler dedim. Bak duyuyorlar mı beni…

Şu benim komşu değil mi ya, bak el attı işe; ne varsa sende varmış.

-Ha şöyle önce o tahtaları şöyle bir çekiver de, şu toprağı daha iyi atabilelim. Tümsek tümsek olmuş her yer. Şurada büyükçe de bir çukurluk var, şu küreği al da kenardaki toprakları oraya doldur. Hem burası da düzelmiş olur.

-Hayır hayır getir o tahtaları getir. Şu yerde duran hasırı da al; hepsini şu çukurun içine koyalım da insanların eline ayağına dolaşmasın.

-Tamam tamam, ver sen bana, ben indim aşağıya, güzelce yerleştiririm onları. Önce şu tahtaları ver, üstüne de hasırı attık mı tamam olacak. Sen de geriye kalanları yan yana koy da fazla yer kaplamasın, anca sığar buraya. Bir yandan da hasırla destekle. Ben şöyle elimle de düzeltirim onları.

-Tamam artık; ben çıkayım da son iki üç tahtayı da sen koy. Burası çok dar; ben çıkmadan yerleştiremezsin onları buraya.

-Bir dakika çıkayım ya ne sabırsız adamsın. Eh be adam bekle dedim sana.

-Tahtalar da karanlık yaptı burayı, iyice de hasırla da kapatınca göz gözü görmez oldu.

-Çek şu tahtaları, çek şu hasırı önümden! Toz toprak oldu her yer! Gömleğim de beyaz, yeni de yıkandım, kirlenecek her yanım.

-Çok karanlık oldu burası, hiçbir şey göremiyorum; hiçbir şey göremiyorum diyorum!

Burnumda kesif bir sabun kokusu var…

Yoksa... burası…

Yoksa ben ... ?

YORUMLAR

15 Şubat 2013, 14.41
    Hmmm..kendi cenazenize tanıklık etmek güzel fikir. Yazının fikrini çok beğendim. Girişle, sonucu da çok beğendim. Ama sanki aradaki anlatımlar çok hayata dair olmuş. Hani ben yazsam biraz daha kasvetli bi anlatım kullanırdım. Sanki öyle daha vurucu olurdu, bence tabii :) 
15 Şubat 2013, 16.09

Konu ürpertici olsa da,  yazım tarzınızı  beğendim.. Gerilim filmi seveni olarak , Alfred Hitchcock filmleri tadında okudum.  Emeğinize sağlık..

 

15 Şubat 2013, 17.07

  Benzer hikayeler anlatılır. İnsan kendi  cenezesinde  bulunurmuş,  ve öldüğünü kafası musalla  taşına değdiğinde   anlarmış ölenin kendisi olduğunu  ..

   Paylaşımınızda    sanki hayat  bulmuş bu  hikaye.O kadar  güzel   anlatmış  ve  harmanlamışsın ki, ''    nur içinde  yat ''  diyesim  geldi :)

  Emeğine  Sağlık.  Gerçekten çok beğendim.  Keşke devamını da  yazsan:)

 

15 Şubat 2013, 19.29
Ben de ara sıra, ölürsem diye gözlerimi kapar düşünürüm dark ama sizinki tam bi cenaze töreni detayında olmuş, ürperdim bi an. Yaızıyı ele alış biçiminiz çok harikaydı konu ölüm bile olsa, yaşattınız bizi an be an. 
Not; Not yazmadan duramıcam izninizle dark, şu bizim beymen var ya şu :)) Beymen'cim ya devamını mı yazsın, neyi bekliyorsun hıı, gidip anlatan olmadığına göre fantastic bi hikaye olur gerisi artık. 

Gitmişim, bir de ne göreyim, her yer huri... diye başlayan:)
15 Şubat 2013, 20.59

  Tamam  kabul ediyorum,  iyi niyetli olup olmadığım tartışılabilir.Ama     '' niyetimin ''  bu kadar  çok mu  belli  oluyor ?  Saklamayı beceremiyorum demek ki :)   Yazıyı   beğendim, yorum yaparkende  muzipliğim üstümdeydi.Oldukca  keyf alarak yaptım yorumumu:) Bazen kendi yorumumu yazarken   kahkahalarla  gülüyorum.Sonra kimse birşey anlamayınca,  arabeske bağlıyorum:)) Ama sen    Ataya;  muzipliğimi  değil sadece, niyetimi  bile   görmüşsün.:)  2013  galoş  güzeli....   :)  Ayaklarını bir  standarta  oturtamadın ya  Ataya :))))))))))))

   Dün çok kastım kendimi.Dışlandığımı  düşündüm toplumdan.Ama  bugün herkes aynı.Sevgilisi olanda,  olmayanda:)) O  yüzden   bugün çok mutluyum :)

  Beklenti içerisinde  olduğum  fantastik   hikayenin  girişini yine  beklentim  doğrultusunda çok güzel  yapmışsın  Ataya:)  Devamını da    yazıversen  ya :)

16 Şubat 2013, 15.44

Farklı ve iyi düşünülmüş bir yazı. Rivayet odur ki fani ilk defnedildiğinde henüz öldüğünün farkında olmazmış zaten. Kafasını kaldırmaya çalışırmış ama kaldıramazmış. Sorgu melekleri geldiğinde ancak öldüğünün farkına varırmış.

Son zamanlarda okuduğum güzel paylaşımlardan birisi...Elinize sağlık

18 Şubat 2013, 16.42
    Dark ... Böyle bir blog yazmaya ne yöneltti sizi ve nasıl yaşamışcasına bu kadar güzel yazabildiniz?  Çok ürkütücü olmuş hayatımızın sonu olan bu yazı.. Artık gün boyu yazınızın etkisinde kalır dururum.. Ben diğer arkadaşlar gibi bu konunun devamının gelmesinden yana değilim çünkü ürktüm ve yeterince etkilendim :( .. Ayrıca güzel bir hatırlatma olmuş Emeğinize Sağlık...
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın