Özledim O Günleri!...
03 Eylül 2013, 04.16 A- A+
Susam sokağıyla öğrendim ben harfleride sayılarıda.gerek ordan gördüğümüz gerekse mahalle çocuklarından gördüğümüz oyunlarla büyüdük çoğumuz...
Mesela kızlar ip atlardı evcilik oynardı erkeklerse çoğunlukla uçurtma uçurur top oynarlardı ama başka oyunlarımızda vardı ; yaratıcıydık!...
Harçlıklarımız sayılıydı zor saklıyorduk sakladığımızlada ya üzeri şeker kaplı leblebi tozu alıyorduk yada oyun araç gereçleri.
Uçurtmalarımızı hazır bulmak kolaydı ama almak güçtü orta yada dar gelirli yaşayan çocukları için.Kamış bulur onu 3 eşit parçaya bölerdik güzel altıgen şeklinde ortalar dengeyi kurardık para bantıymış 404 müş hikaye biz kağıttan yapacaksak epeğ un alırdık evden onu ıslatıp sıvı maya kıvamında tutkala çevirirdik yada poşetten yapacaksak sert kaymak gibi bir taş bulurduk onla vura vura yapıştırırdık gövdeyide kuyruklarıda güzelce işledikmi bu iş tamamdı uçurtmamız hazırdı.Ya bobin ipimiz olurdu yada ingiliz ipi ince veya kalın...
Bulaşık deterjanıyla baloncukmu yapacağız hemen işe yaramayan bir kalemimizin içini boşaltırdık yada gazeteyi irice yuvarlayarak boru haline getirir üflerdik...
Ben ''ERKEK FATMA'' ydım.Bana öyle derlerdi.Ne ip atlamak, ne yerden yüksekler nede istoplar bana cazip gelmiyordu.Kulle derdik sizin misket dediğinize favori oyunumdu :) ve hala saklıyorum 5 litrelik su bidonu dolusu rengarenk kullelerimi.
Sabah erken çıkardık sokağa hafta sonları benle abim diğer çocuklarla başlardık kulleleri yuvarlamaya.Bi tıklayarak vurdunmu hepsini alırdın kullelerin (cımbız derdik adına) yada biri baş seçer misketlerin başında beklerdi bizde o mesafeden başı vurmaya çalışırdıkta vurduğumuz kadarını alırdık(bunada tulumba derdik).
Abim ütüzürdü (kaybederdi) üstüne dayak yerdi annemde abimi döverdi neden kendini savunmuyorsun diye.Ben üterdim (kazanırdım) üstünede küfrettilermi bir güzel döverdim bu kez bende dayak yerdim ne istiyosun çocuklardan döverek diye :)))
Mahallede hiçbir anne baba çocuklarını bakkala markete yollayamazdı söz geçiremezdi ama ben balkona çıkıp mahallede çocuk varmı dedimmi hepsi balkonun altında sıraya dizilirdi ben ben diye.Neden mi mahallenin en iyi kulle oynayanı bendim vede mahalleliyi tertemiz ederdim haliyle bakkala yolladığımada üçer beşer dağıtır rüşvet verirdim.Bakardım depo azalmışsa sokağa iner herkesi toplar bir daha üterdim.Malum döner sermaye :))))
2004 yılında geçirdiğim trafik kazası yüzünden komada yatarken (ki durum ümitsiz kefende hazır mezarda koca 6 gün yakınlar sevenler hastanede nöbette çaresiz bekleyişte) koma ünitesinin kapısından 1 an bile ayrılmayan annem 5 inci gün kaybolmuş birden ve eve dönmüş.Tavan arasına zar zor çıkmış damacanamı almış sokağa inmiş çocukları toplamış ve ağlayarak ablanıza dua edin iyileşsin gelsin yine sizi ütsündiyerek dağıtmış en kıymetli hazinemi.Kısmet bu ya altıncı gün mucizevi şekilde uyanarak servise alınıyorum 12 günde servis derken alçılar kel kafa ve sargılarla evin yolunu tutuyoruz.fazla sürmeden alçıları zorla çıkarttırarak ilaçlarıda gününde almayarak şartlanma psikolojisiyle iyileşecem ben diyerek kısa zamanda kadere inat iyileştikten sonra ilk fırsatta sokağa indim ve bütün kulleleri fazlasıyla geri toplamıştım :)))
Fazla değil çocukluğum 20 yıl olsun kazadan bu yanada 9 yıl olsun geçmiş geçmiştir işte...Eski günler ...Daha temiz,daha günahsız,daha taze günlerimizdi.Dünya bile bu kadar gelişmemişti insanlar bile bu kadar bencilleşmemişti.
Geçmiş geçmiştir işte ve artık ne keşkeler var nede o günlere dönebilmeler.Oysaki bir an evvel büyümekti hepimizin arzusu.Ah şimdiki akıllarımız olsa o günleri daha anlamlı hale getirmezmiydik.
Acaba şimdiki aklımız olsa büyümeyi yinede istermiydik!...
Mesela kızlar ip atlardı evcilik oynardı erkeklerse çoğunlukla uçurtma uçurur top oynarlardı ama başka oyunlarımızda vardı ; yaratıcıydık!...
Harçlıklarımız sayılıydı zor saklıyorduk sakladığımızlada ya üzeri şeker kaplı leblebi tozu alıyorduk yada oyun araç gereçleri.
Uçurtmalarımızı hazır bulmak kolaydı ama almak güçtü orta yada dar gelirli yaşayan çocukları için.Kamış bulur onu 3 eşit parçaya bölerdik güzel altıgen şeklinde ortalar dengeyi kurardık para bantıymış 404 müş hikaye biz kağıttan yapacaksak epeğ un alırdık evden onu ıslatıp sıvı maya kıvamında tutkala çevirirdik yada poşetten yapacaksak sert kaymak gibi bir taş bulurduk onla vura vura yapıştırırdık gövdeyide kuyruklarıda güzelce işledikmi bu iş tamamdı uçurtmamız hazırdı.Ya bobin ipimiz olurdu yada ingiliz ipi ince veya kalın...
Bulaşık deterjanıyla baloncukmu yapacağız hemen işe yaramayan bir kalemimizin içini boşaltırdık yada gazeteyi irice yuvarlayarak boru haline getirir üflerdik...
Ben ''ERKEK FATMA'' ydım.Bana öyle derlerdi.Ne ip atlamak, ne yerden yüksekler nede istoplar bana cazip gelmiyordu.Kulle derdik sizin misket dediğinize favori oyunumdu :) ve hala saklıyorum 5 litrelik su bidonu dolusu rengarenk kullelerimi.
Sabah erken çıkardık sokağa hafta sonları benle abim diğer çocuklarla başlardık kulleleri yuvarlamaya.Bi tıklayarak vurdunmu hepsini alırdın kullelerin (cımbız derdik adına) yada biri baş seçer misketlerin başında beklerdi bizde o mesafeden başı vurmaya çalışırdıkta vurduğumuz kadarını alırdık(bunada tulumba derdik).
Abim ütüzürdü (kaybederdi) üstüne dayak yerdi annemde abimi döverdi neden kendini savunmuyorsun diye.Ben üterdim (kazanırdım) üstünede küfrettilermi bir güzel döverdim bu kez bende dayak yerdim ne istiyosun çocuklardan döverek diye :)))
Mahallede hiçbir anne baba çocuklarını bakkala markete yollayamazdı söz geçiremezdi ama ben balkona çıkıp mahallede çocuk varmı dedimmi hepsi balkonun altında sıraya dizilirdi ben ben diye.Neden mi mahallenin en iyi kulle oynayanı bendim vede mahalleliyi tertemiz ederdim haliyle bakkala yolladığımada üçer beşer dağıtır rüşvet verirdim.Bakardım depo azalmışsa sokağa iner herkesi toplar bir daha üterdim.Malum döner sermaye :))))
2004 yılında geçirdiğim trafik kazası yüzünden komada yatarken (ki durum ümitsiz kefende hazır mezarda koca 6 gün yakınlar sevenler hastanede nöbette çaresiz bekleyişte) koma ünitesinin kapısından 1 an bile ayrılmayan annem 5 inci gün kaybolmuş birden ve eve dönmüş.Tavan arasına zar zor çıkmış damacanamı almış sokağa inmiş çocukları toplamış ve ağlayarak ablanıza dua edin iyileşsin gelsin yine sizi ütsündiyerek dağıtmış en kıymetli hazinemi.Kısmet bu ya altıncı gün mucizevi şekilde uyanarak servise alınıyorum 12 günde servis derken alçılar kel kafa ve sargılarla evin yolunu tutuyoruz.fazla sürmeden alçıları zorla çıkarttırarak ilaçlarıda gününde almayarak şartlanma psikolojisiyle iyileşecem ben diyerek kısa zamanda kadere inat iyileştikten sonra ilk fırsatta sokağa indim ve bütün kulleleri fazlasıyla geri toplamıştım :)))
Fazla değil çocukluğum 20 yıl olsun kazadan bu yanada 9 yıl olsun geçmiş geçmiştir işte...Eski günler ...Daha temiz,daha günahsız,daha taze günlerimizdi.Dünya bile bu kadar gelişmemişti insanlar bile bu kadar bencilleşmemişti.
Geçmiş geçmiştir işte ve artık ne keşkeler var nede o günlere dönebilmeler.Oysaki bir an evvel büyümekti hepimizin arzusu.Ah şimdiki akıllarımız olsa o günleri daha anlamlı hale getirmezmiydik.
Acaba şimdiki aklımız olsa büyümeyi yinede istermiydik!...
YORUMLAR
Kumandasız televizyon dönemini, pazar akşamlarını beklediğim parlament sinema gecesini, arı mayası, şirinleri, vikingleri, bir varmış bir yokmuşu asla unutamam. Orta okul yıllarımda cumartesi geceleri kırmızı nokta için uyumamaya çalışırdım :) ama hiç dayanamazdım.
Sonra küçük gameboydan tetrise geçişimi, tv bağladığım kara kutu dediğimiz atarimi unutamam. Tesbih gibi dizilirdik, annem oturup izlerdi arkadan. Ara sıra dürterdi kapatın şunu elektrik faturası çok gelecek.
Daha su bombalarımız vardı bizim, poşete doldurup balkondan çocuklara atıp saklanırdık. Hele hele balkonumuzun önünden geçen gevrekçi az çekmedi benden. Cebimizde 100 bin lira olurdu, 4-5 kişiye nasıl yetecek o para. 1 kürek çiğdem alırdık bakkaldan onu yerdik. Memo dondurmanın dondurulmuş limonataları yazın ki tek seçeneğimizdi.
Ahlakımızda farklıydı o yıllarda çiçek olurduk sınıflarda. Büyüklere ve bayanlara yer vermeyi, Atatürk sevgisini hep ilk okul öğretmenime borçluyum. Şimdi otobüste ki 60 yaşında ki dedeye ben yer veriyorum bakıyorum da benden küçükler umursamıyor. Ne
Ata kalmış ne de sevgisi...
Bunların yanında acıylada doluydu çocukluğum, fakat öldürmeyen acı güçlendiriyormuş; bunu büyünce anladım. Çocukluğumu mu özlüyorum derseniz, aslında özlemiyorum. Ben o samimi, saf ve riyasız yılları özlüyorum.
Güzel bir çocukluk geçirmişsin imrendim doğrusu.. Ben 90ların çocuğu olsam da yaşadığım ülkeden dolayı güzel bir çocukluk geçiremedim yanarım buna yanarım :( Az yaramazda değilmişsin :p Benim abimde senin gibi çok çocuk döver çok üterdi annemden de dayağı en çok o yermişti :)) Bence çocukluk yaşanacaksa 80lerde yaşanmalı yaşamasamda dinlediklerim fazlasıyla imrendiriyor...
Şimdiki aklım olsa öyle yapmazdım, öyle yapmasaydım da şimdiki aklım olmazdı :) Güzeldi...
İnşaatların birinci katından kamyonun döktüğü kumlara atlamak ( Tehlikeliymiş çok be :) )İki üç sokak evden uzaklaşınca sanki şehir turu atmışcasına havalara girmek :)10 kuruştu herhalde sarı küçük demir parayı ezip 50 kuruş olan atari jetonu kıvamına getirip Atari salonlarında oyun oynamak. Yakalanınca topuklarımız popomuza vura vura kaçmak.Pazarda büyük termoslarla BUUUZ GİİİİİBİİİ SOĞUUUUK SUUUUUEA satmak.Eşek gibi uğraştıktan sonra kazandığın paraları mahalle çocuklarıyla birleştirip mahallenin tek meşin topunu alıp sonra topu paylaşma kavgasına girmek.
Çok uzun oldu ama çok güzel günlerdi be , bize hatırlattığın için teşekkürler.
Sayende şu anda maziyi tebessümle anıyorum. 79 doğumluyum bu arada.
Saygılar Kaan.
Bu arada TheAhbap çok iyi mors atarım varmısın oynamaya :))