gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Huysuzum....

30 Eylül 2013, 07.12
A- A+

    Alelade bir evdi işte.Tek katlı, minicik bir bahçesi ve o minik bahçenin ortasındaki o tulumba..Dili olsaydı ya şimdi...dillenseydi de bağıra bağıra haykırsaydı...Dört kız kardeş bu evde büyüdü ..yada büyüdüklerini sandılar..Ailenin ikinci kızıydı. En hırçını, en azimli ama en edepsizi. Ablası nişanlanmıştı, yakında tıkış tıkış yattıkları o sedire gerile gerile yayılabilecekti, ve hayallerini daha yalnız, daha keyifle kurabilecekti..Hayalleri zaten hep aynıydı, bahçe içinde tek katlı, altı siyaha üst tarafı yeşile boyanmış ama illaki bahçesinde tulumbası olan bir ev..tuvalet dışarıda olurdu Eskişehir evlerinin..tulumbaya önce biraz su dökeceksin ki kolunu çektikce su gelsin tulumbadan, yoksa çek dur akşama kadar su falan gelmez..Bahçede oynayan 3 çocuk..yada 4 hafifçe gülümserdi..Fehmi kaç çocuk isterse işte..Soramadığı okadar çok soru vardı ki, Yanına gittiğinde o üç beş dakikaya ancak o yeşil gözlere hayran bakışlarını sığdırabilirdi..


         _ Anneme anlattım seni...yakında istemeye gelebiliriz Müyesser..

        Havalarda uçuyordu, nasılsa ablasıda evlenmişti e sıra ondaydı artık..Çeyizler yapmaya çoktan başlamıştı..evdeki iki kız kardeşinin ellerinede tutuştururdu dantelleri, kaneviçeleri. Havalardaydı işte...inmeye de hiiç niyeti yoktu..Kardeşleri sıkılıp kaçmaya yeltendiğinde vahşi bir panter gibi atılırdı üstlerine ...o parçalar bitmeden kalkılmayacak..o kadar...


        Eskişehir'in o meşhur hamamları ve içlerindeki doğal sıcak kaynak suyu ile dolu havuzları..Mahalledeki kadınlar kabul günü gibi ''hamam günü'' yaparlardı..Evlerinde küvetti, şofbendi yok tabii..Leyenin içinde ne kadar paklanabilirki insan bir kova su ile ?


         İki mahallenin hamam günü ve hatta saati çatışınca işte böyle hınca hınç doluyordu hamamlar. Ne kurna kalıyordu boşta, nede havuzda rahat rahat mayışabiliniyordu..''Kalkarmısın abla orası benimdi tuvalete gitmiştim, bak kardeşlerim ve annem de burda '' demişti..ama kadın hiiç umursamadı tasla aldığı suyu o vıcık vıcık yağlı çırkin ve yaşlı vücuduna dökerken...Annesi kaş göz edip susmasını işaret ettiğinde o kibar Müyesser yerini çoktaan edepsiz Müyesser'e bırakmıştı bile..Bir kaç uyarı sözünden sonra yaşlı ve şişman kadının saçlarını doladığı gibi yatırıverdi mermerin üzerine, peştamalını toparlamaya çalışan kadın ne olduğunu bile anlamadan yüzüne, kafasına neresine rast gelirse işte bazen yumrukla bazen tasla bazen takunyayla adamakıllı yemişti dayağı..Edepsiz dedik ya şaka değildi ve bu ilk vukuatı da değildi..sonrada yerine oturup demin o şişko ve yaşlı kadını dövmemişcesine yıkanmaya devam etmişti..Annesi de, mahalleli de illallah demişlerdi..elinden kurtardıkları kadına yardım edip hemen çıkarttılar hamamdan...


       _ '' Asla almam o kızı.. yarın o kız benide döver..Makbule teyzeni nasıl dövmüş bir görsen acırsın haline.O kız ben sağken bu eve gelin giremez..Zaten ben sana Saniye'nin kızını alacağım..Hele şu okulun bir bitsinde....'' demiş annesi Fehmi'ye..Ağlasada yokk, yalvarsada yookk..


       Bir Almanya'ya işçi gitme lafları dolaşmaya başlamış mahallede..Üç yıl olmuş Fehmi'nin düğünü olduğu..Edepsiz olduğu kadarda güzel..alımlı..İsteyeni tabiiki çok oldu ama, o kimseye hissettirmeden Almanya'ya işçi olarak hazırdı bile..Hacı İsmail, ''beni ezip gidebilirsin ancak'' dedi. Annesi yalvardı ayaklarına kapandı, nafile.


       Çok azimli, başarılı tuttuğunu koparan bir kadındı Müyesser..Allah'ın ''yürü ya kulum'' diyenlerinden..bir dükkan açtı önce 4.5 yıl tecrübe edindiği terzilik dalında..sonra bır tane daha..En büyük mağazaların dikiş işlerini alıyordu artık. Bir paça kısaltmak, beli inceltmek, kol kısaltmak deyip geçmemeli..Üç vardiye çalışıyorlardı..Hem çok çalışıp yorgun gözlerini kapayınca Fehmi'yi de daha az düşünüyor..daha az özlüyordu..Kardeşleri evlenmişti..Tüm arkadaşları da çoluk çocuğa karışmıştı çoktan...


       Tabiiki çok talibi çıktı, çoğuda Alman'dı..ama hiç birisi ilgisini çekmiyordu..Psikolojisi bozulmaya başlamıştı artık..Unutmaya çalıştıkça kendini işe veriyordu ve sonuçta oda normal bir insandı...Psikoloğu en kısa zamanda bir sevgili edinmesini önerdi. ''Bize ters o sevgili işi'' dedi..O zaman bir çocuk evlat edinmesini önerince gözlerinin içi parladı..


       '' Rana !! Evet evet benin minik prensesim, ablam bana bu iyiliği yapar..Eniştem beni sever azmı sırtında taşıdı beni ..'' Hemen kalktı ilk uçakla gitti İstanbula..Konuyu hemen açtı..İşte böyle böyle...! Eniştesi hemen kalkıp çıktı dışarı tek kelime etmeden..Ablası tuttu ellerinden..'' Biz evlatlarımızı 20 yıl sonra bulduk, bunu nasıl teklif edersin ? '' diyebildi sadece..Sarıldılar saatlerce ağlaştılar...En küçük kardeşi kızını teklif etti..Yok dedi Müyesser '' Ben Rana' yı istemiştim ! ''


      Her yıl izine giderdi Türkiye'ye, Almanya'dan taşıdıkları yetmezmiş gibi yılda 5. 6 kez koli yapar kıyafetler, oyuncaklar, çukolatalar yollardı..Rana'ya daha çok ama ... başka bir tadı vardı onda..nedenini kimse bilmezdi..


       Yıllar geçmiş, artık oda orta yaşın kıvrımlarında dolaşıyor ama hala yalnız hala ...

Kimseye çaktırmadan bir dedektif tutmuş, Fehmi'nin kaybettiği izini bulmuştu..Fehmi İzmir'e yerleşmişti..Bir devlet dairesinde üst yöneticiydi..Üç çocuk istiyormuş demekki diye gülümsedi zarftan çıkan resimlere bakarken..Okuyordu çocukları..tabii canım babaları gibi akıllı, zekii ve başarılı olmalıydılar..ama babaları gibi yakışıklı değildi hiç biri..Eşinin tek resmi vardi, balkonda oturmuş yorgun, bitkin..dışarıya pek çıkmazmış kadın..Hastalık onu günden güne dahada eve bağlamış..Aylarca o resimlere bakmış Müyesser, gözyaşları itina ile süzülmüş sessizce..ve en sonunda hayatının en önemli kararını verip soluğu ablasının şevkatli kollarında almış..Eniştesi ben onaylamıyorum deyip çıkmış odadan..Ablası ise elini kalbinin üzerine koyup '' Bunu dinle '' demiş..


      Dikilmiş karşısına dimdik, bakmış yine hayran hayran o yeşil gözlere..'' Ben hala bıraktığın yerdeyim, tamda bıraktığın gibi'' demiş..


      Hemen, hemde işlerin en yoğun ve en verimli dönemde kesin dönüş yapıp İzmir'e yerleşti..Önce flört ettiler liseli aşıklar gibi, tüm aileyi ve çevresinde kim varsa karşısına aldı..'' Ben onun aşkı ile her gece kahrolurken nerdeydiniz ? '' dedi sadece..Bir yıl sonra artık dini nikahlı eşiydi..54 yıl itina ile sakladığı emanetini vermişti artık sahibine..mutluydu....hem de çookk.


      Fehmi'nin eşi hayatını kaybetmişti, son zamanlarında bitkisel hayatta iken vicdan azabıyla yanan Müyesser son nefesine kadar bir bebek gibi bakmıştı ona ..İki yıl sürdü bu mutluluk, takii o sabah cansız bedeni sol yanında uzanmış kalmıştı..hiç ağlamadı saatlerce o soğuk göğüste yattı..neden sonra kalktı, telefon elinde kalmış oda yere yığılmıştı..uzun zaman kendine gelemedi..Dahada huysuz, daha da hırçın, daha da edepsiz olmuştu artık..kırdı geçirdi etrafındakileri..Sülalesinde tek bir kişi vardı tartışmadığı, hatta sakinleştiği..Rana !


      Ablasının cenazesinde koyun koyuna yattılar..sımsıkı..anlattı, herşeyi anlattı günlerce..ablası da dargın ölmüştü işte, aynı annesi, babası gibi..


      En son, tek dayanağımsın dediği, sesinde huzur bulduğum prensesim dediği, evladı yerine koyduğu Rana'yı da paramparça etti..Telefonda kayıtlı numaraların dışında hiç bir telefonu açmadı son 3 yıldır..kiracıları, doktorları, avukatı ve 3.5 arkadaşı haricinde kimse ile görüşmedi..Böyle bir ölümü ...Yatak odasında bulmuş polisler..en az 4.5 gündür...


       Pişmanlığımsın ..Affettim seni çoktan..ama hiç haberin olmadı..Hakkın büyük üzerimde..Bu dünyadan bir Müyesser geldi geçti..kimisine sadece dokundu..kimisini deldi geçti..Nur içinde yat huysuzum..



       ( Bilet bulamadım dedim..Salı sabahı var ilk uçak dedim..Yetişemezsin gelme dedi kuzen..Oysa ben bir yolunu bulur Münih'ten yada  Frankfurt'tan da olsa uçardım..Ama bir an çantamı hazırlarken kendimi o ölü soyucular ile aynı ortamda nefes alamayacak kadar güçsüz hissettim..Antıkalarını çok severdi...Eşyalarını..her parça eşyasının onda bir anısı vardı..klimasının bile bir adı vardı ..onların yağmalanmasını görmek istemedim..Annemin cenazesine geldiklerinde yaptıklarını hala affedememişken hemde...Sen derdin ya hep..''mevta toprağa defnedilmeden Kuran okunmaz sadece onu animsa'' diye andım seni huysuzum..İyi oldu yazdığım..Rahatladım..)


 

YORUMLAR


Henüz yorum yapılmamış :( Yazık ama blog sahibi senin yorumunu bekliyor olabilir

Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın