gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

AKIL VER (ME)

29 Haziran 2014, 00.52
A- A+

                                                

    Çok sevdiği iki arkadaşı vardı. İsimleri, İbrahim ve Melekti. İkisini de taktir eder onların nitelikli yönlerini her fırsatta başka arkadaşlarına anlatırdı Esra. Uzun zamandır sudan bir sebeple küstüğü arkadaşı Filizi sabah alış veriş için girdiği markette kasiyer  olarak görünce, geri dönüp dönmemek arasında ikilemde kaldı. İçinden’ aman bana ne,  kasiyerse kasiyer, ben alış verişimi yapacağım ona ne’ deyip alış veriş için reyonlar arasında  gezinmeye   başladı.

 

    Esra alış verişini tamamlayıp ödeme yapmak için kasaya doğru yöneldi. Önünde bir yaşlı kadın vardı. Yaşlı kadın, titrek elleri ile cüzdanından parayı çıkartıp, Esra’nın eski arkadaşı kasiyer Filiz’e uzatınca, Esra’nın içinden,’’ bende bir gün böyle yaşlanıp, ellerim şöyle buruş buruş mu olacak ‘’ diyerek üzüntülü bir hal yüzünü kapladı.

 

 Filiz Esra’yı görünce, ayağa  kalktı, elini uzatarak, Esracım hoş geldin, dedi. Esra asık bir suratla, hoş buldum, sağ ol diyerek aldıklarını  kasaya koymaya başladı. Filiz biraz bozulmuş ama belli etmeden tekrar yerine oturarak, barkot okutmaya başladı. Birkaç ürünün tarihinin geçmiş olduğunu görünce, o ürünleri Filiz ayırarak, Esracım bunların tarihi geçmiş, bunları ayırıyorum dediğinde, Esra biraz yüksek sesle, ben tarihlerine bakarak aldım. Bana akıl verme. Geçir onları, diye sert bir tepki verdi. O an Filiz bir şaşkınlıkla, kısa süreli bir bakışın ardından, peki deyip tekrar barkot okutarak geçirdi. Esra para öderken, filizin yüzüne dahi  bakmayıp, Filiz’in iyi günler demesine dahi karşılık vermeden çekip gitti.

 

    Filizin üzüldüğünü gören bir sonra ki müşteri, kızım üzülme, bazı insanlar böyledir. Kendi akıllarını beğenirler. Hata yapabileceklerini düşünmezler. Akıllı olmak yetmiyor. Önemli olan onu yerinde kullanabilmektir. Akıllı bir insan aptal insanla karşılaşınca ne söyleyeceğini  şaşırır.

Senide biraz şaşkın görüyorum. Akıl istemeyen, aklını beğenen, her bilenin üstünde bir bilenin olduğunu kabul etmeyen kibirli insanlardır, üzülme sen diyerek Filizi Tebessüm ettirip, Filiz, çok  teşekkür ederim bu konuda içime ferahlık veren akılcı açıklamanız için.

 

Esra alış veriş arabasını  arabasının  arka bagajına yanaştırıp, bagajı açıp aldıklarını tek tek yerleştirip bagaj kapağını kapayıp, arabasının çıkışına engel olmasın  diye alış veriş arabasını az ileri itip bıraktı. Arabasına binerken, ileride arabaları toplayan bir görevli, hanım efendi, aldığınız arabayı yerine koyar mısınız, der demez, Esra sinirli bir halde, içeride ki  yetmedi bide sen mi akıl veriyorsun, akıl verme, deyip öfkeli biçimde arabaya binip oradan uzaklaştı.

 

Esra, araba kullanırken  yüksek sesle müzik dinlerdi. Yine aynı şekilde yüksek sesle müzik dinlerken arabanın ön tarafından dumanlar çıkmaya başlayınca Esra panik yapıp arabayı sağa çekti. Daha  önce başına böyle bir şey gelmediği için ne yapacağını bilmiyordu. Yol yardımı numarasını aradı bulamadı.

 

 Aklına İbrahim geldi. Onun bu konularda kendisine yardımcı olabileceğini biliyordu. İbrahim’i aradı, durumu anlatınca, İbrahim şehir dışında olduğunu, gelmesinin mümkün olmadığını ama bir bir tamirci arkadaşı olduğunu söyleyip hemen oraya yönlendiriyorum dedi. Şehir dışında da olsa senden yardım alacağımı biliyordum, teşekkür ederim İbrahim deyip Esra telefonu kapadı. Aradan yirmi  dakika geçtikten sonra, İbrahim’in gönderdiği tamirci geldi. Durumu sorup öğrenince ön kaputu açıp motora bir göz gezdirdi.

Bu araba yürümez dedi.

 

-Esra, nasıl olur ya daha yeni bakımdan çıkmıştı, basit bir şeyi vardır. İyi bakın bir daha.

-Usta Esra’nın yüzüne bakarak, baktım, sizde  pek akıl alır gibi  bir sima göremiyorum. Aklınız madem ki bizimkinden bu konuda  daha iyi çalışıyor, bizi ne diye çağırdınız, kendi probleminizi çözemediniz?

 

Bak kızım,

 

Akıl, anlamak, bilmek, insanı yanlışa götüren etkenleri önleyen, kötülüklerden korunmak için kullanılabilen, insana verilmiş en güzel şeydir.

‘’Devenin dizini büküp bağlamak’’ anlamını da ifade eden akıl, yanlış ve kötü  davranışların kontrol altına alınıp disipline edilerek bağlanmasıdır.

 

Aklın sadece insanda olan  bir özellik olduğunu biliyoruz. Bu özellikle  diğer canlılardan insanı üstün kılan vasıfsal nitelik sağladığını da biliyoruz. Ama senin pek akıl almakla aran yok galiba.

 

Bak,  aklın insana kattığı  şeyleri tanımlamak için özlü olarak ifade ettiğim şeyleri çoğaltmamız mümkündür.

-Esra susmuş, ellerini kavuşturup, uslu bir çocuk gibi ustayı dinliyordu.

 

-Usta, aklın nitelikleri üzerinde durup, bana akıl verme, aklını kendine sakla, benim aklım bana yeter, bize akıl satma gibi akli katkı sağlayacak sunumlar karşısında verilmiş cevapları insanlara verme.

 

Akıl ver (me), diyenlerin rahatsız olduğu nedir ki, kendilerine gösterilen bir çıkış yolundan bu kadar rahatsız oluyorlar? O an Esra’nın aklına, Filizin kendisi için, tarihi geçtiğini söylediği aldığı ürünler  geldi.

 

Usta  devam  ederek, aynı yöntemi iki farklı insan size bir konuda bilgi  sunsun. Biri sevmediğiniz, birde sevdiğiniz bir  insan olarak, size bu manda yol göstersin.

 

Durumunuz şöyle olacak, sevdiğiniz insanda o akıl verme konusunda ki sunumu sonuna kadar dinler itirazsız kabul edersiniz. Aynı bilgiyi, çıkış yolunu,  sevmediğiniz insan  verdiğinde onu almamayı tercih eder, bana akıl verme,  diyerek sözünü kesersiniz.

 

Akla ihtiyacınız olduğu halde, öfkeniz ve ön yargınız, sizin  gerçekle  buluşmanıza engel olmaktadır. Şimdi, akıl almaz aklınızı biraz zorlayarak akıl almasını sağlayın diyerek usta arabanın kaputunu kapadı.

Esra  başı önünde, arabanın arkasına gidip, bagajı açıp, Filiz’in tarihi  geçtiği dediği, kendisinin de baktığı  halde göremediği  ürünleri ayırarak, telefonla Filiz’i aradı.

-Canım çok özür dilerim. Sana kaba davrandım. Senin söylediğin gibi bu ürünlerin tarihi geçmiş. Yarın onları getirsem iade alır mısın?

-Tabili Esracım, sen getir, ben hallederim.

-Ama fişi attım?

-Olsun getir sen hallederim ben.

-Esra , çok teşekkür ederim, yarın görüşürüz diyerek telefonu kapadı.

 

Sonra, ustanın yüzüne bakarak, usta, haklısın her bilenin üstünde bir bilen var. İşine karıştığım için özür dilerim, ne yapman gerekiyorsa onu yap.

-Önemli değil kızım, önemli olan her şeyden bir akıl payı çıkarmaktır. Akıllı kimse, düşmanından dahi akıl almayı ihmal etmez…

 

 

Bu yazıyı yazanın ve okuyan herkesin akla ihtiyacı var. Ben bu yazıyı yazarak okuyan herkese konunun  çerçevesi genişliğinde akıl vermiş oluyorum. Sizin sevmediğiniz birinden de aklın gereği olarak, akıl alabilmelisiniz diyorum.

 

Biri size, akılsız, dediği   zaman kızarsınız. Sizin aklınızın varlığından şüphe etmesinin ötesinde yokluğunu  söylemesi  sizi kızdırır ve rahatsız eder. Ama bir gerçek var ki  hepimizin aklı olduğu halde akılsızlıkları vardır. Yani aklının yokluğunu değil, aklının işlevselliğinin aktif olmamasını  kast ediyorum.

 

Akılsız biri o  dur ki, kendisine verilen akla  karşı çıkmasıdır. Oysa  bizler sürekli  çevremizden akıl alırız. Öğrenci isek öğretmenden, hasta isek doktordan, tüccar isek muhasebeciden akıl alırız.

Yada bir gayrı menkul alacağız, bu konuda bizden daha çok akıl sahibi olana baş vurur üstüne birde para  ödeyerek akıl alırız.

 

Para ile akıl alıyoruz. Biri  bize  bedava akıl vermek istediğinde, çıkıyor  küstahça bana akıl verme diyoruz. Bana göre insanın en ahmakça yönü bu. Bedava verilen akılı ret ediyor, para ile akıl satın alıyoruz.

Hayat tecrübesi, o  tecrübeyi geçirmemiş olanlar için bir akıl  niteliğindedir. Burada ki yazıların hepsi istisnasız  bir akıl  verme niteliğindedir. Ve bu kötü değildir. Okuyup bir şeyler alan ve  benliğinde bunu kabul edip  yaşamına geçiren, okuduğundan akıl almıştır.

Zaten asıl olanda  okunandan istifade edip  bir şeyler  almaktır.

 

Her yazının  bir yazılma amacı olup  taşıdığı anlam vardır. Anlamı anlamak aklın işidir. Aklın anlama işini yerine getirirken  yaptığı düşünme fonksiyonu anlamak içindir.

 

Size akıl veren sizin için şunları yapmaktadır;

 

Düşünüyor, düşündüklerini birleştiriyor, birleştirdiklerini yorumluyor, anlıyor ve size   sunuyor. Yani size akıl veriyor. Bunca bir  külfetten gecen beyin sürecinde, sizde kalkıp dinleyip, düşünüp, anlayıp, yorumlayıp istifade edeceğine, irileşmiş  kızarmış gözleri barındıran öfkeli bir suratla, bana akıl verme diyorsunuz.

Size sunulan  şey o an sizde olmayan şeydir. İnadınız, öfkeniz hırsınız bencilliğiniz huysuzluğunuz çirkefliğinizin süsü olarak sizinle bütünleşiyor.

Artık insanlar size bir takım önerilerde bulunduğunda, bana akıl ver(me) demeyin.  Vereceksen akıl ver. Çünkü huzur da aklın olduğu yerdedir.

Bol akıl almalar

 

Sevgilerimle…

YORUMLAR

29 Haziran 2014, 03.11
blog,unuzu nefes almadan okudum. atalarımız boşuna akıl akıldan üstündür dememişler ve çokda doğru söylemişler. emeğinize gönlünüze sağlıkk..
29 Haziran 2014, 18.17
xidolx,   teşekkür ederim.
29 Haziran 2014, 21.04
gerçekten nefes almadan okudum bende emeğinize sağlık .
30 Haziran 2014, 18.31
özet: Esra ,nankör ,geçimsiz huysuz bir kızdır.En yakınlarını bile kırmakta beis görmez.Taaa ki arabası bozulup ,yol ortasında dım dızlak kalınca,tamirciye muhtaç olduğundan ,tamircinin verdiği akılları almış,tövbe etmiş,kötü huylarından kurtulmuş... 
 Şakayla başladım ama gerçekçi ve çok güzel bir hikaye .Günlük hayatımızın içindeki kişilerde görebileceğimiz davranış bozuklukları ve hayat dersleri...Elinize sağlık..
30 Haziran 2014, 18.45
teşekkürler. güzel bir yazı akıl alma konusunda.
01 Temmuz 2014, 20.58
akıl almak eline sağlık
01 Temmuz 2014, 22.20
Tek Kelimeyle Çok Başarılı... emeğinize sağlık ..
02 Temmuz 2014, 04.44
emeğinize gönlünüze sağlık,başarılı...
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın