gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

T a r t ı ş m a y ı S e v i y o r u m !..

07 Ağustos 2014, 10.46
A- A+

Bu günlerde huyum değişti eni konu  hemen her şeyle tartışmayı çok sever oldum nedense bir şeylere mızıkçılık yapmak en büyük zevkim oldu!?

 

Sabah kalkışlarımda mesela oğlumla veya kızımla tartışmak için can atıyorum sürekli. Oğlan bana mı çekmiş ne,  tuzaklarıma pek fazla düşmüyor ama kızıma edeceğimi ediyorum, evden çıkışlarım  sırasında mırıldandığını duyuyorum öyle ki “yaşlandıkça aksileşiyor şu Babam” serzenişlerini! Ama ben tartışmayı seviyorum!

 

Bu gün işe gitmiyorum, tartışmayı seviyorum marketten bir şeyler alıyorum mesela o sabah (şu tezgahtar kız oğlumun arkadaşı olan) yine oğlanı soracak biliyorum soyka güzelde: “Kamil geldi mi Maraş’tan  okuldan döndü mü Hocam? “ Tanımamazlığa geliyorum “Geldi burada..  Aynı liseye mi gitmiştiniz onla!!” “Evet “diyor Babasının Adını soruyorum daha önceki rastlaşmamışta da sormuştum oysa! Sıkıldığı her halinden belli ama olsun takılmalıyım bu kıza, “Dershane ye gidiyormusun?” gittiğini biliyorum  hem de şehrin saygın bir dershanesine, inat olsun diye soruyorum unutkanlık edalarında!

 

Et reyonundaki başka bir kızın eti çıplak elle tartması bana yeni bir atak başlatıyor, hele önceden çekilmiş kıymalar beni iyice atak yapıyor sabahın erken saatleri yer miyim bu numaraları müthiş tartışmalar hepsini kazanıyorum şefleri geliyor ta yanımıza özrün bini bir para, savaş kazanmış komutan tavırları çevrenin beni desteklemesi,  tartışmayı seviyorum.

 

Sebze – meyve tarafında bir adamcağızla karpuz tartışması bu kez “Karpuzu şöyle sallayacaksın elinde, hafifçe tokatlayacaksın o iyi olduğunu sana söyler abim bak şöyle” Karpuza vururken çıkan tık tık sesleri adama o karpuzu seçiyorum inatla, adamın seçme şekli değişik yılmam mümkün değil haklıyım ben, tezgahtar çocuk kararlılığımdan muzdarip “Doğru söylüyor bu Amca anlar karpuzdan” söylemleri benim seçtiğim karpuz tartılıp konuluyor mağaza  arabasına itinayla! Tartışmayı seviyorum!. 

 

Bu gün evdeyim güveç yapacağım bir güzel 15 civarı koysam 17’ye ancak pişer  düşük ateşle yok öyle alta yağ falan seremem en son üstünden gezdiririm sıvı yağı benimkiler yemiyor kuyruk yağını, o nedenle kuzu eti girmez bizim eve yemezler. İnada öyle yapmadım sanmayın; Yaptım ama çöpe gittiler. İnatla onlara yediririm de ancak kese zarar eder.. Ben inat etmeyi sevmiyorum ki tartışmayı seviyorum!..

 

En alta soğanı kıydım ince – ince üstüne eti döşedim yarım kilo gülaş, sırt da iyi olur ama  yapıyorum bu etle, patlıcanları picamalı doğrayacaksın şöyle Gafur picaması gibi  özellikle picama yazıyorum “j” harfini sevmiyorum gerek duymuyorum kullanmaya, tartışa bilirim herkesle! Tartışmayı seviyorum!.

 

Tezgahın öte yanında kalmış bıçak kim gidecek ta oraya bir “of” sesi derin – derin, beni seyredermiş kapıdan, “Baba Allah’tan kork üçüncü çıkardığın bıçak” “Hadi be ! Ama bunun ucu keskin bak kurban bayramında almıştım domatesin derisi iyi soyuluyor bunla..” Altta kalır mıyım tırsıttım onu; “Baba Allah iyiliğini versin hem odada rakı var hem burada!” Üşendim içeri gidip getirmeye bardakları, ne yapayım bir kadehte mutfağa açtım, hiç söyler miyim atar mıyım geri adım, “Belki de ağbin içiyordur! Ne biliyorsun!..” Tartışıyorum.. Ağbisini koruyor aslanlar gibi “Nefret eder Ağbim rakıdan!” “Olsun yeni başladı belki, sigarada içiyordur belki de!” Kızın ağzını arıyorum sigara içmeyeceklerine kaç kez söz aldım yemin ettirdim bu iki gençten (!) “Allah – Allah benden iyi bilirsin sigara içmeyeceğini !” olsun soruyorum,  tartışmayı seviyorum!

 

Çıkıyorum mutfaktan Oğlumla  ufak bir tartışma  “Bu saatte ne çorabı” bazı geceler bile çorapla yatıyor bu çocuk,  “Yanmıyor mu ayakların sıcakta?!” “Uğraşıp durma şu Bilgisayarla düzen tutmuyor işte okulu bitir yeni bir tane alırız” İnada onun almak istediği markayı değil  başka bir markayı savunuyorum, uyanık kendi istediğinin alınacağından emin, kız gibi düşmüyor tuzağa yine de didişiyor benimle,  tam zevkini almaya başlamıştım ki mesaj geliyor telefonuna kızından galiba!!! Tartışmayı seviyorum..

 

Mutfağa dönüyorum sıcak pideler kendine gelmiş masanın üstünde güzelce dilimleyip ekmek sepetine diziyorum, Mısra söylene  - söylene tezgahı temizliyor. Bardakları getirmiş içerden, küçük tepsiyi de bir erikle bir yudum daha alıyorum rakıdan, diğer rakıya bakıyorum kadehlerin üzerinde ki yazılara takılıyorum.. yazım şeklini tartışıyorum kafamla şöyle olsaydı diyorum. Tartışmayı seviyorum..

 

Yemek faslı bitiyor çıkıyorum evden arkadaşlar kapıda alacaklar beni bir yığın bulaşık Hanımefendi’nin dizileri varmış sonra yıkarmış? Dondurma getirecekmişim geceye o erken yatmazmış tatilmiş ya nasıl olsa!! Sert diye yiyemediği o kesme dondurmadan getireceğimi söylüyorum, büyüyor mu tartışma.. Olsun ikisinden de getiririm ama tartışmayı seviyorum..

 

Arkadaşlar alıyor beni, arabada giderken yolda (steyşin bir araba) benim klavye alta konmuş (sonradan fark ediyorum bagaj göründüğü için), elektro sazlar, vurmalılar dolmuş üstüne “sizinkilerin hepsini satsanız bunun yarısı etmez” fırçası,  yerleştiriyorlar durup güzelce ama çen – çen susmuyorum halen konuşuyorum! 

 

Akortlar hazırlanmalar, anfi kabloları her şey tamam emanet veriyoruz klavyeyi odun mu iyi koruyun tınlamaları bu arada apartman girişine hazırlanmış çilingir masası baş köşe benim oturuyorum, yaprak sarması, bamya, barbunya, kavun, karpuz  derken dört kişilik grupla bir selviyi götürüyorum kuru bağlama tartışmaları, aşık atışmaları cabası inceden – inceden yine muzipliğim üstünde her şeyde bir tartışma “si” giriş yapın, “re” çıkış; “Oyun havalarına yüklenin” akıl vermeleri adamlara işlerini öğretiyorum, bol bahşiş müzisyenlere, bazen el mecbur klavyeyi ben dillendiriyorum! Olsun tartışmayı seviyorum.

 

Dönüyorum eve dondurmalar, kolalar dolu – dolu poşetler, çöküyorum pc’nin başına şu yazdığım son yazılara  gelen yorumlara bakıyorum, yorumların altında bir yorum manidar Sevgili Cebren’den Bazı yorumları silmek zorunda kaldık zira  konuda amaç da saptırılmaya  başlandı her zamanki gibi…” Bu Bayan’la da tartışmalıyım, kendimi-kuruyorum - endeksliyorum ! Tartışmayı seviyorum !..

 

Ofline mesajlarıma bakıyorum, yayımlanmadığı için yorumları buraya yazanlar bayağı destekleyen dost  oluna bilecek insan ver hepsine cevap veriyorum,  hakaret eden birkaç kişi var, olsun onlarla da hakaret menşeli tartışıyorum ! *K e r ç a n e ediyorum * Küfür ve hakaret içermeyen her yorumu yayımlamasını Yönetim’den diliyorum ! Emek verip yazdığım bloklarımı aslanlar gibi savunmayı istiyorum,Düzey düşecek portal zedelenecektir biliyorum, gelirsiniz üstesinden diyorum ! Ben tartışmayı seviyorum !.

 

Şu Gamyun yazısı var ya  baş sayfadaki bu arada ona takıldım, o baştaki “G” harfi niye “O”dan bozma yapılmış, “O” yere düşüp tekrar kalkmış yere değen kısım içe kaymış “G haline dönüşmüş sanki?! Niçin Gamyun kelimesini şişko – şişko yazmışlar,  sebep edebiyat ya da dil bilgisi kurallarına karşı gelmek mi bir nevi! Neden sarı yazılmış  yazı, neden pembe değil ya da siyah!! Tartışacak birilerini bulmalıyım. Tartışmayı seviyorum!.

 

Sabah kalkıyorum sıcak ekmek almaya fırına, sıra – senindi benimdi; Adam bilmiyor tartışmayı (!) Oysa ben tartışmayı seviyorum !

 

“Alo izin yaptırın bu gün bana” “Evet – evet tam gün” “gelemeyeceğim hastayım”, “Ya Müdür’e de hastaymış de bir şey demez, Ne Müdür ben miyim ?! Yok vallaha akşamdan kalmalık değil, tartışma benimle gelmeyeceğim bu gün idare edin “Tartışma benimle herkese söyle!..”   “Ne tartışmayı sever miydim ben (!) “  “Ya dostum darılma, anlatacağım; Kapıya gözümü çarpmışım mosmor bu halle nasıl geleyim işe, soranlara söylersin!” “Kim mi vurdu?! Nasıl mı morardı gözüm”  “Yok ufak bir tartışmaydı arkadaş uzatacak ne var!” Sen idare et .. Of gözüm  bu ağrıdan ölüyorum.! Tartışmayı seviyorum (!) 

 

10.45 - Kayseri

YORUMLAR

08 Ağustos 2014, 07.34
        osman abi sizi çok seviyorum , sizin iflah olmaz bir hayranınızım , yazılarınız tartışmasız harika (yemedim işte benle tartışamıycaksınız )
08 Ağustos 2014, 10.06
Kardeşim millet açlıktan ölüyor, sen burda, kilo kilo kıymadan, kuzu etinden, dana budundan bahsediyorsun. Alan var, alamayan var, televizyonlardaki, sucuklu yumurta reklamı gibi blog yazmışsın. Sonra millet laf edince, kavga çıkartıyor oluyorlar. Bak benden uyarması, bu blog çok kavga çıkartır, ben hazırım tartışmaya ama şimdiden uyarayım, şartlarımız eşit değil:)

Ayrıca bugün, kim evinde, 2 farklı kadeh rakı içme lüksüne sahip, bir büyük ne kadar haberin var mı? İçenler o bir büyüğü, nasıl zor alıyorlar, sen bilmiyorsun tabi. Ekmek ne kadar desek, onu bile bilmezsin? Misal, Ankara'da ne kadar, Tunceli'de ne kadar, Artvin'de ne kadar? Gesi'deki ekmekle, Kayseri şehir merkezindeki ekmeğin gramaJı eşit mi?

Tok açın halinden anlamaz, anlatmışsın, güveci, dondurmayı, biz de burada ağzımız sulana sulana okuyoruz, yazıyı. Çok ayıp...
08 Ağustos 2014, 11.48


Sevgili bt95 ;

Vay size mi kaldı ki sevmesi beni,

Yermek durur iken övmesi beni !

Paylaşmak ne güzel böyle  sohbeti;

Anlar olsun artık tüm dostlar beni!

 

Neresi harika yazının yalan ,

Yemeyi içmeyi etmişim talan,

Her maçta 3 yiyor kocaman Milan (!)

Mutluluk bir dostun sevmesi beni !

 

Osmani’den mersi bt95,

Tebessüm ücretsiz, gülmesi beleş,

Zannetme Ağbini sakın ola keş!

Gerekli masada görmesi  beni !!

11.40


Sevgili gmsnn ;


Açlıktan hiç kimse ölmedi daha;

Susuzluktan desen, belki de derim !

Emekli olmadan boldu paramız;

Şimdi aynı haltı biraz zor yerim (!)

 

Kilo değil gram 500  he mi, de!

Böyle yaşıyorum ben bu gemide!

O etli güvece rakı yemi; De !

Ben onunla çok mantı da yerim !

 

Kavga etmektense dayak da yerim,

Kavgayı değil tartışmayı severim,

Dokunuyor, ayda bir kez içerim,

Kemiğim nedir ki ne olsun derim (!?)

 

Niçin eşit değil  şartlar Arkadaş,

Göz yapalım derken, alındı mı kaş?!

Tartışalım işte yapma da telaş !

Bir 50’lik değil artık ederim !

 

“Kolormatik” değil bende ki gözlük,

Yeni ye eskiye veririler sözlük,

“Kara şimşek” için hayata küslük !

Boşunadır dostum derim söylerim !!

 

 

Bilirim ekmeğin nedir ederi !?

Ben çoktan koy verdim derdi kederi,

Değiştirmek kolay değil kaderi,

Atışmaya da gel haydi beklerim !

 

 

Münakaşa güzel, güzelse düzey,

Doğu-Bana güney, sanaysa kuzey !

Dostluğu bozamaz inanırım mey !

Gamyun oyununda seni keklerim (!)

 

 

Osmani’yim halim böyle karışık,

Sırrımı çözemez Sadri Alışık!

Yaşarım kendimle daim barışık,

“Kafamı kaşırım garson beklerim” !!

 

 11.45

 

08 Ağustos 2014, 13.31
Ben de baktım, cevap vermek için hakkındaya,
Özet geçmiş, koymuşsun nokta!
Az biraz bilgi ver baağa,
Ben de sana yazayım iki dörtlük, Rıza baba!

Dediler, buralar hep kavga,
Geldik, bi kaç tane de biz çakmaya,
Adam uyanık çıktı,
Cevaben şiir yazdı, Rıza baba!

Org'dur onun adı, değil klavye,
Bu gidişle, bulamazsın kendine kavalye,
Rakı yoksa eğer, bardağında,
Bunu bana sorma, Rıza baba!

Karpuzdan anlarım dedin,
Gidip hep kelekleri seçtin,
Dondurmayı ne diye kestin,
Yemekten anlamıyorsun Rıza baba!

Yumruktan olmuş gözün mor,
O kadar acı yeme, sonrası adama kor,
Bilmiyorsan yazıları büyütmeyi, bilene sor,
Yasaklanacak bu adam, Rıza baba!
08 Ağustos 2014, 14.14
Biri tartışma mı dedi?
Pek severim.:)
Hatta öteye, kavgaya bile geçebilirim; "Eşeğe eşek olduğunu bildirmezsen kendini at sanır." coğrafyasında geleneksel kültür sporumuzdur kendileri bence.
Bakmayın siz, "Tartışmadan uzak dururum, birlik beraberlik, kardeşlik, hoşgörü falan filan"ı diline pelesenk edenlere; en "saman altı" dürtüklemelerinin bu "kaçak güreşçilerden"  geliştirildiği kabak gibi görünür ve de tecrübeyle sabitlenmiştir.

Arada " tartışma gazisi" konumuna düşmek yıldıramaz, pıstıramaz bu cengaverleri.:))
Örneğin, şahsım devletle olan bir tartışmasının - tarafımdan açılmış bir iş davasıdır- 4. yıl dönümünü dirençle devirmiş 5.yılına adım atmış bulunmaktadır.:)
Artık devletin ilgili yargı kademesiyle o kadar samimi hale geldik ki, en son duruşmadaki -kendi hakimim olmadığından- sadece geleneksel "dava yoğunluğu" nedeniyle 6 ay sonraya gün verecek olan sevgili nöbetçi hakim bana "Mücadeleye devam" gazını duruşma salonunda karşılıklı çay içerken verdi.:) Yeminle gerçektir.
Son saatteki duruşmaydı ve kürsüsünden inip karşımdaki davalı masasına oturup mübaşire 2 çay ısmarladı, öyle bitirdik işte. Bunu da gördüm ya gözüm açık gitmez.:) Sanırım, 7. falan yıla kadar öpe öpe davayı düşürmeyi planlıyorlar. Olsun, çay ısmarladı devlet bana.:)

En son tartışmamı dün evimde vestiyerle yaşadık. -Vestiyer evet-
Yanından geçerken ayağımın takılmasını ve sendelememi kendisine -sanırım- tehdit olarak algılayan vestiyer keskin köşesiyle gard almış.
Aramızda yaşanan polemik ve karambol esnasında artık ben mi köşeye kafanın solunu geçirdim, o mu benim kafamın soluna diklemesine girdi anlayamadım.
Bildiğim bunca debelenme sonucunda önünde yere yapışmadığım:) İyice olgunlaşmış Aydın yemişi misali yarılmış sol kaşım ve sinsice bel altından girişen vestiyer kulpunun deldiği dizimden akan kanlara rağmen başım dik alnım açık ayaktaydım.:) Bu morluklar geçecek, o dikişler gidecek elbet, o düşünsün, yazdım kenara vestiyeri.:)
Size de geçmiş olsun bu arada.

Her  yazınız gibi bu da iyi geldi.:)
Tabii ki yorumlar da. Sevgili gmsnn, Gamyun blogun tartışmaseverlerindendir;ama kendisi, kenarda çekirdek çitleyerek izleyenler gurubundandır.:) -İtirafı mevcuttur- Boşuna "Gel gel" yapmayın, yemez.:)

Hasarsız, ya da az hasarlı tartışmalar dilerken, daha dün vestiyerle yaşadığım sağlam tartışmanın ardından, yorgun ve hasarlı oluşum nedeniyle, sizinle "Nee güveç mii? Adamın canı da böyle çektirilmez ki kardeşim! Sen tezgahın öbür ucundaki bıçağa gitmeye üşenirken şimdi kim malzeme teminine mor gözle gidecek?!" türü bir tartışmaya istesem de giremeyeceğim, kusura bakmayın artık.:)

Teşekkürler,sevgiler.
08 Ağustos 2014, 14.44
   Tartışmadan hoşlanmam ama haklıysam da dinine kadar susmam :) aslında susmazdım birzamanlar. Öğrendim ki cahilin karşısında haklı da olsan kitap gibi sessiz olmak lazım yani kendi ruh sağlığım açısndan buna karar verdim. Düzey ve adap bilenlerle bir konuyu, fikri tartışmak keyiflidir ama denk düşürebiliyorsan :) Şimdi efendim bu sözlerim tamamen organiktir herhangi bir yere gönderme için kurulmamıştır belirteyim dedim :)
  Ben bu sefer yazınızdan çok yorumlara olan cevaplarınıza takıldım ama Allah var Gmsnn şiirde hiç te kötü değil :) keyifliydi ne diyeyim
   Minicik dip not düşeyim:Sevgili Sat_Agraha arkadaşım öncelikle çok geçmiş olsun diyorum ve evdeki eşyaların kurduğu kumpaslardan bende muzdaribim diyorum. Allahtan ben bu kumpasları sadece minik morluklarla atlatıyorum :) daha beni düşüremediler ama pis koltuklar hep gelip geçerken bana çarpıyorlar bu huylarından vazgeçiremedim :)

08 Ağustos 2014, 16.42
:)))))) Amanın!
Dedim ki "boşa uğraşmayın yemez" sevgili gmsnn için. Bir de ne göreyim, şiirli dalışa geçmiş.:)
-Bu gidişle hepimizi şair yapacaksınız Osmani" diyeceğim de, gmsnn'in harika şiirleri, akrostişleri olduğunu unutmuşum. -gençliktekileri:)-
Şiir süperdi,çok beğendim. Taa lisedeki zamanlarından beri performanstan zerre kaybedilmediği çok netti de şu "Rıza baba" kim, ona takıldım ben. Kim acabaaa?

Bende, sizde ve sevgili gmsnn'de görüldüğü üzere; bence tartışma isteği, yaşın kemale erişmesi aşamasını gerilerde bıraktıkça -tartışma çıkmasın diye kırk takla atıyor apaçık "yaşlanmak" diyemiyorum.:)- giderek fazlalaşıyor.:)
Henüz, oturduğu yerden belediye zabıta ekiplerine, sular idaresine, bankalara, mahalle muhtarına, kısası her türlü odur budur kuruluşuna, durmadan şikayet dilekçesi döşenmeyi büyük gururla vazife edinmiş emekli amca kıvamında değilim şükür kendi adıma ama yol açık seçik önümüzde.:)
Esti'cim sağolasın, küpe yaptım kulağa dediklerini.:)

Nara atıp gideyim ben en iyisi. "Aman ağzımızın tadı kaçmasın!:):
Savulun bre vestiyerler, koltuklar!
08 Ağustos 2014, 17.08
.Çantamın içine kafamı sokmuş çıldırmış halde çanta ile tartışmalarım çoktur ''Allahın bavulu nerede gözlüğüm çıkar çabukkk off ya!! Ama bende suç seni ben seçtim beni Allah kahretsin .Seni seçtiğim  o ana  lanet olsun'!!!'Son tartışmam cep tlf numla .Su altında  harika görüntüler çekecek olan tlf num suyun altına girer girmez boğuldu!!:((Hala sürüyor tartışmam:( Ama yetkili ile tartışmam daha ateşli oldu tabi!!İSuya sabuna dokunmadan benden bu kadar:))  Sat agraha nın   Gmsnn ile ilgili tesbiti çok hoş ve çok doğru:))Yine  Çok güzel bir yazı:)Sevgiler.
08 Ağustos 2014, 18.17

         Hastasıyızzz abiiiiiiiii!!! :) Nasıl tartışmayalım? İnsana bir huzur mu veriyorlar? Misal; Osman(ab)i ben sizin yazılarınızı okuduğum andan itibaren köşedeki marketin yolunu aşındırır oldum. Sizin yazı çıkıyor, hoop ben markette 70'lik rakı alıyorum. Sayenizde gece gündüz kafam güzel geziyorum. Sizle nasıl tartışmam? Aslında bir tuhaf bünyeyim galiba. Burada okuduğum şeyleri içselleştiriyorum, karakterlerle özdeşleşip yeni bir oluşum oluyorum. E haliyle zarar görüyorum :( Tartışmayı seviyorum!


         Burada acayip acayip şeyler yazıyorlar. Bir aralar kendini bilmezler siyaset bile yazıyorlardı. Neyse mahalle baskısı kurup hadlerini bildirdik mendeburlara, şimdi yazamıyorlar. !Dur sakince, uçmak ne demek!!" yani... Misal; Adamın biri .p tuhaf tuhaf şeyler yazar devamlı. Mübarek sanırsın Zizek; yazıyı anlamak için öncesinde 87654309 tane şeyden haberdar olmak gerekiyor. Sanıyorum bizi aşağılamak için yapıyor. Korkunç korkunç resimler ekliyor yazıya, gece rüyama giriyor. Kesinlikle karşıyım!!! Tartışmayı seviyorum!


         Şöyle bir bakıyorum alttaki yazılara; bir yazıda muhtemelen evli bir kadına karşı duyulan aşk anlatılıyor. Şimdi oldu mu!!!! Nerede bizim değer yargılarımız? Elimde değil etkileniyorum, bünyem hassas, diyorum ya "burada okuduklarımı içselleştirip, özdeşleşiyorum anlatılanlarla". Hemen aklıma zina geliyor, zinaya meylediyorum bu defa. Aman tanrım!! başka bir yazının başlığında ne diyor "İntihar ...." Şimdi olacak şey mi bu? Durduk yerde intihar edesim geliyor. Olacak işler değil bunlar!! Tartışmayı çok ama pek çok seviyorum!


         Asıl masum görünen yazılardan korkacaksınız. Nostalji, yok İnsanımızı Seviyorum filan... Bu yazıların alt metninde ne yatıyor biliyor musunuz? Bildiğiniz geçmişe özlem adı altında günümüz insanını, yani bizi yerin dibine sokmak maksat. Diğerinde de yüce Türk milletiyle dalga geçilmekte!!! E şimdi ben bunları gördüğüm halde nasıl tartışmam, nasıl tepki göstermem? Seviyorum tartışmayı çok çok!!!


         Yalnız; keşke hani şöyle sanal gerçeklik, simülasyon vs. gibi şeyler olsa. Hani biz tartışırken misal; Satcım bana şöyle bir sağ aparkat çaktığında bunu iliklerime kadar hissedebilsem, o yumruğunda basıncın şiddetini duyumsayabilse filan... Bunları istiyorum yetkililerden, isteklerim olmazsa bilahare tartışmaya girişicem. Malum seviyorum tartışmayı. 


         Son olarak Osman(ab)i sizin logo ile ilgili yazdığınız şeyleri çok sevip aynen katıldığımı :) belirteyim. Logodaki kukuletanın ponponlarını tartışmalar eşliğinde koparmak isteğiyle yanıp tutuştuğumu ifade ediyorum. Nice nice huzursuzluklara... :)


         
08 Ağustos 2014, 19.12
Osmanii Osmaniii ne derdin var bizimle, ne istersin bizden hı:) Zaten yazıların çoğu Rtük'e kalsa dumanlı yayınlanması lazım ama Gtük burası duman yapamıyorlar, ohh ne ala, siz de kadehleri bize alasız bulasız resimliyorsunuz valla:) 
Neyse onu geçtim, yaz akşamı bahçede bira içerken içimden deli deli gülmeme ne demeli?:) Ahh Osmani ahh diyorum tabii de, diyemediğimden, ''nesi var bizim kızın kendi kendine gülmelere başladı'' diyordur bahçe ahalisi:))
Ben ki yeni yesem bile dondurma denince canı dondurma çeken, karpuz denince karpuz çeken biri olarak;
Yine mi karpuz, yine mi dondurma diyorum ama şu müzik eşliğinde mırıldanıyorum bu sözleri:))
Yine mi güzeliz yine mi çiçek... 
Dinleyin, benden size gelsin. Gitsin mi demeliydim ki:)
Tartışmayı severim ben de, geliştirir insanı. Kavga etmekten korkarım ama, çocukluğumdan beri.... Çok kavgacı kişilerden uzak kalmaya çalışırım oldu bitti. Tartışma ise elbette fikrimi söylerim, ama dedim ya, kavgaysa sırf amaç, erkek olsam onda dokuzu mu neydi, kaçmaktır diye, adım ödleke çıkmıştı çoktan, iyi ki erkek değilim:)
Gerçi bir bakıma şöyle de bir gerçeklik var, eğer ki canımız kavga etmek istiyorsa, ederiz biz kadınlar, bahane bile gerekmeden hem de:)) Kaşının altında senin gözün bile bahane işte:)) Misal bu ara benimkine bozuluyorum içimden içimden, belli etmiyorum gerçi ama o anlıyor!:) Yandan yundan öpücük yollamalar afedersiniz, hiç yüz vermicem, kızgınım!!:)
Afedersiniz dedim de aklıma geldi, Blog Portal'deki (bu arada her blok dediğinizde ciddi ciddi takılıyorum oraya, acaba j gibi g harfiylede mi kavgalısınız nedir?:))))) ) tartışmalarda, bazen gerçekten yararlı bilgiler kazanıyorum kendi adıma, bazen de çok acımasız kişilik saldırıları oluyor kozama çekilecek kadar etkilendiğim, kime olursa olsun. Afedersiniz işte, bana gavur diyen bile oldu, oysa benim babam Türk, tamam benim annem geçen sene de katolikti on yıl önce de ama napıym, aşık olmuşlar, evlenmişler, ben doğmuşum allalaa:)
Neyse...
:)
Size şimdi bi dörtükte ben sallardım Aşık Mah-taya olup ama yapmıcam, yapmıcamm aa, tartışma istemiyorum!:)
Ataya.
08 Ağustos 2014, 20.12
Hızımı alamadım, hem kavgam hem şiirim gelmiş, Cebze' de tekrardan yazınca, unuttuğumu hatırladığım logo olayıyla ilgili çiziktirdim (unuttuğunu hatırlamak güzel bir oksimoron oldu). Neyse, tartışmayı, bir tık daha yukarı çıkartıyorum;

Ne diye araz ararsın Gamyun Logosunda,
Tasarımcı mısın ki kıvrımlara bakarsın?
Hakikaten Gözün yoksa o logo'da!
Ne işin olur dil bilgisi kurallarıyla!

Sarı yaptıysak, noolmuş?
Yoksa bize bir zararı, pembe bile yaparız!
Ikimiz de baksak o logoya,
Pomponları gözüne sokarız!

Üye iken mümkün müdür bunları söylemek!
Yatip kalkip Gamyun'a dua et!
Senin gibi üyelerin yüzünden,
Logo'dan soguyacak bu millet!

Gamyunsuz interneti sakın unutma!
Logomuza dil uzatma sebepsiz!
Sen yine oyun oynardın ammmaaaa!
Hangi sitede oynadığını bilemezdin Osmani

Not: Şiir, Neyzen Tevfik'e atfedilen ama sanırım onun olmayan şiirinden araklanıp uyarlanmıştır. O şiirdeki, edepsiz kelimelerle, burada karşılığı olan kelimelerin, hiç bir alakası yoktur, biline. Bir de onun için kavga etmeyelim. Evet Osman-i, önce bi sol kroşe, şimdi de sağ kroşe çaktım, bekliyorum...
08 Ağustos 2014, 21.06
:)))))))
Ayakta alkışlıyorum gmsnn.
Özelliğe son dörtlüğün ilk üçlüğüne bayıldım da son dörtlüğün dibini şiir yorgunluğuna veriyorum. Pek bir kendi başına takılır gibi, "Bana ne yaaa" der gibi duruyor sanki.
Özellikle o mükemmel "Ammaaaa"dan sonra beklenti yükseliyor haliyle. :))))
TEBRİKLER

08 Ağustos 2014, 21.59

 gmsnn opumuzun yeniden şiir yazarak bizlerle paylaşmasına vesile olduğunuz ve o şiirleri okuma zulmüyle karşı karşıya kalarak saç baş yoldurduğunuz için sizi hiç affetmiyciğim. Zira kendisinin şiir konusundaki kaabiliyeti "Ben de şair oldum.Ne var? " isimli bloğunda hepimizin malumu olmuştu. Uğruna şiirler yazdığı kız kendini asmış diye bir takım rivayetler dolanmakta.Haberiniz yok mu? Toplu intiharlara sebebiyet verecek yorumlara zenim hazırlayan bloglar yazmayınız rica ederim.

   Not : Yorumlarla birlikte çok keyif veren blog olmuş. Kaleminize sağlık. Saygılarımla...

09 Ağustos 2014, 02.27
           Şiirleri de okuduktan sonra benim gülüşüme bir şeyler oldu . Tuhaf truhaf gülmeye başladım.Ammmaa Sat agraha gelmiş ne güzel ,bir daha gitmeyin olur mu.Bir de ataya en güzel yorumları buraya mı yapıyor ne .
09 Ağustos 2014, 04.25

Ne kadar kısır ve zayıf bir dile [Türkçe] sahip olduğumuzun kanıtı olan bir konu... Çok defa muhatab olduğum “yazılarında neden sıklıkla Arapça, Farsça, Latince kelimeler kullanıyorsun”a da cevap mahiyetinde olması açısından birkaç şey yazayım:

Türkçe bir kelime olan “tartışmak” etimolojik olarak “tartmak”tan gelir. Tartmak, malumaneniz ölçme işlemidir. Ölçüm ise niceliksel bir ifadeyi barındırır. Türkçe düşündüğümüzde; ne zaman “tartışmak”tan bahsediyor ya da bir tartışmanın içinde bulunuyorsak, mutlaka tartının bir ucunda “ağır gelme/basma” kaygısı taşıyoruzdur. Bu yüzdendir ki bu iklimde “tartışma”lardan netice alınmaz...

Arapçada “tartışma” anlamına gelen dört farklı kelime vardır. Bunları konudan ziyade “üslup şiddeti”ne göre sıralarsak: Mübahase, Münazara, Münakaşa ve Münazaa... Mübahase, “bahis” kökünden gelir ve taraflar belli bir konu üzerinde görüşlerini bildirirler. Burada görüş birliğine de varılabilir, farklı da düşünülebilir. Münazara, “nazar” [bakma/bakış] kökünden gelir ve münazarada farklı en az iki bakış [nazariye] olmak zorundadır. Her ne kadar bazı noktalarda uzlaşma sağlanılsa da, öz itibariyle “saygın” bir şekilde zıt fikirler çarpıştırılır. Münakaşa, “nakş” [bir şeyi boyama] yani “nakış” kökünden gelir. Bir şeyi daha renkli hale getirmek/boyamak/göz alıcı hale getirmektir aslolan. Münakaşada herhangi bir esneklik gösterilmez ve uzlaşma kaygısı güdülmez. Amaç sadece kendi boyadığını göstermek olduğu için de fikirler sert bir şekilde savunulur. Münazaa, “niza” [çekişme] kökünden gelir. Münazaada kişisel hırslar, istekler ve taassup sıklıkla alesta olduğu için belli bir konu üzerinden başlayan konuşma, bir süre sonra orijinden çok farklı bir mecraya sürüklenir.

Bu kelimelerin ve muhteva ettiği anlamların karşılığı Türkçede sadece “tartışma” olarak geçiyor. Oysa hepsi ne kadar da farklı. İşte bu kavramlardan bihaber olduğumuz ve maalesef Türkçe düşündüğümüz için de “tartışma kültürü”müz akamete uğruyor. Şimdi biz “tartışmayı seviyoruz” derken yukarda yazdığım hangi türü seviyoruz? Eminim çoğu kişi bu soruya “mübahase” ya da “münazara” diye cevap verecek ama “mübahase” ile başlayıp “münakaşa” ve hatta “münazaa” ile neticelenen binlerce diyalogu ya bizatihi yaşamış ya da tanıklık etmiş olduğunu anımsayacak. Ne ve nasıl oluyor da “mübahase”den, “münazaa”ya evriliyor bu “tartışma”lar? Kendimce sebeplerini yazmaya kalksam 2-3 blog konusu yapar ki, o kadar Gazali kondisyonum namevcud, o yüzden herkes kendi nedenlerini mülahaza etmeli.

Sevgili Osman_i; şahsınıza dair ister eleştiri olarak algılayın, isterseniz naçizane bir tavsiye şöyle bir durum var: muhtevası ne olursa olsun blog portala sıklıkla yazı göndermenizi doğru bulmuyorum. Çünkü burada tıpkı sizin gibi belli bir emek vererek yazılarını paylaşan arkadaşlar var. Ve illa ki herkes yazılarının okunmasını, olumlu-olumsuz yorumlarla beslenmesini istiyor. Hatta buna yorumcular da dahil, ki burada blog yazanlardan çok blog yazmayıp yazdıkları yorumlarla blog portala katkı veren kişiler var. Blog yazıları genellikle “yaşanmışlıklar/anılar”, “bilgilendirme”, “fikir paylaşımı”, “içbükey/ruhsal” , “gündem” gibi yazılardan oluşuyor. Ben, yaşanmışlıklar ya da içbükey yazılar dışında, hele ki blog altında “fikri hesaplaşmalar” neticelenmeden yeni bir blog eklememeyi tercih ediyorum. Hele ki değer bulduğunu düşündüğüm bir yazı varsa biraz daha bekliyorum ki daha fazla kişi okusun. Elbette Gamyun yönetimi bir kişiye bir günde tek blog yazma hakkı vermiş. Bu demektir ki bir kullanıcı, bir yılda 365smile Resmi6 blog paylaşılabilir. Kimse de “neden her gün yazıyorsun” diye tepki gösteremez. Peki doğru ya da faydalı olan bu mudur? Sizin ya da son günlerde Bugrabey_'in yazdığı sıklıkla yazmak, diğer yazarların geri çekilmesine neden olabilir. Bildiğiniz üzere gamyun.net kısmının giriş sayfasında sadece ilk üç blog yer alıyor, v2'den giriş yapanlar bir salona girdiğinde ise sadece son blogu görebilir. Bunu göz ardı etmemeniz gerekiyor. Kaldı ki benim için hiç önemli değil zira çok fazla yazı paylaşmıyorum. Ama basit bir empati yapılabilir: sizin paylaştığınız sıklıkla 20 kişi blog yazsa hoşunuza gider miydi? Ya da şimdi baktım bilgisayarımda kayıtlı 1308 yazı var, nerdeyse 3.5 sene her gün yazı ekleyebilirim dilersem. Böyle bir şey yapmış olsam burada, bu sıklıkla yazar mıydınız?

Tekraren söylüyorum, ne yazdığınız, hangi konuyu işlediğinize dair en ufak eleştirim yok. Umarım yanlış anlaşılmam... Saygılar...

09 Ağustos 2014, 11.56


Sevgili gmsnn
;

 

Bilgi kölen olsun gogul olurum,

Beni anlatmaya ben bile yetmem!

Kavgayla-dalgayla işim yok benim;

Aman ha Kardeşim tavsiye etmem !

 

Şiir severmişsin dediler seni;

Hoş gör maydanOS’u yenidir-yeni,

Hatmettim rakıyı; İlimi-feni !

Henüz başlamadım bitmem de–bitmem !

 

40 yıllık Osmani olur mu Rıza !

Ben değil de size Yusuf‘mu kıza (!?)

Olsun tartışmada  gelirim gaza !

Kendime ederim sizlere etmem !

 

Klavye belledik çaldık duyurduk,

Diğer adı orgmuş onu da duyduk!

Çok para ödedik banka mı soyduk !!

Klavyede Zühtü çalmadan gitmem!

 

Kavundadır kelek, olmaz karpuzda,

Gözüm yok ki dostum şekerde-tuzda,

Bazen yanıyorum soğukda- buzda!

Herkese çok gelir, kendime yetmem !

 

Olsa da götürsek dondurma neyim !

Gösterdin ya Kardeş yazıma eyim !

Sevgidir lügatta en güzel deyim !

Tartışma da Babam gelse affetmem (!)

 

Teşbihti o yumruk, sebep kaytarma,

Emekliye iş-güç, hep geri sayma,

Osmani’yle yazış sakın ha cayma !

PiCi’de kalın ne, ince ne bilmem !?

 

8.30.

 

 

Sevgili Sat_Agraha;

 

Tartışalım Dostum kavgadan uzak,

Attan çok severim ahu gözlüyü!

Kavga insan için bilirsin tuzak !

Yazılıdan kaldım, geçip sözlüyü !

 

Devlet’den çay içtin hem de beleşe!

Bir oralet yolla bari şu keşe !

Bu sıcakta uzak durmalı şişe (!)

Bitsin mahkemeler çekin örtüyü !

 

Yersen vestiyerden böyle dayağı,

İnşallah kurtarır dikiş ayağı,

Olsun yüreciğin Erciyes dağı;

Uzlaş vestiyerle atıp dürtüyü!

 

Kazalar hayatta hepimize var,

Yazın yağar bazen başımıza kar,

Beni de kör eder karşıdaki far !

Birden kaybederim tüm görüntüyü!

 

Düşer Gemesen’de böyle tuzağa !

Mevzu muhabbetse gitmez uzağa,

Çairdeği çeker artık kızağa !

Sorarız biz ona Nö’rdü-Nö’rü’yü !

 

Ne güveç mi deyip, tartışıyorken,

Bıçağıma falan söz ediyorken,

Gözümde ki mora laf söylüyorken,

Malum malzemeye çekmen örtüyü !

 

Yolumuz sevgiden geçsin isterim,

Tartışma sevgide bitsin isterim,

Teşekkürden başka size ne derim !

Kıskanır Osmani ahu gözlüyü (!)

 

9.15

 

 

 


Sevgili estide_geldimki ;

 

Her şeye “düzey” şart “adap” gerekli,

Tartışmadan keyif almak isterken.

Olmamalı insan “eli deynekli” !

Sevgi de –saygı da kalmak isterken!

 

Sakarsınız desem kızacaksınız,

Çarpan koltukları asacaksınız,

Sanmam  tartışırken susacaksınız (!)

Eşyalara savaş açmak isterken.

 

Mosmor mu morardık 3 kişi birden,

Kim kaldıracak ki bizleri yerden?!

Tartışırken hemen geçerim serden,

Kavgadan-mavgadan kaçmak isterken!

 

Osmani hep yazar, çoğu kendine,

Yağar yağmur olup sığmaz bendine,

Derman muhabbettir sanır derdine!

Etrafına neşe saçmak isterken!..

 

9.44

 

 


Sevgili Sat_Agraha ;

 

Ben de tanımazdım Rıza Baba’yı,

Tanıştım burada yedim yabayı!

Bu Gemesen’e  ne diyeyim ben?!

Sayesinde geçtim Müslüm Baba’yı (!)

 

Şair olmak zor iş, olsak müsvette,

Bir “kıl olma” şarkısı paylaşsak nette,

Rolleri paylaşsak hepimiz sette,

Başrole mi koysak Rıza Baba’yı!?

 

Emekli olalı yaşlandım artık,

Kot kumaşı gibi, taşlandım artık (!)

Olsun tecrübeyle taçlandım artık !

Yaz günü yakmasın kimse sobayı!

 

Kaçmasın ağızda tatlar elbette,

Sevgiler beklesin bizi nöbette,

Gülücükler dursun elde-sepette,

Osmani  yemesin yeter sopayı !

 

10.10

 

 

 

 

 


Sevgili anka1453 ;

 

Çantanın içinde siz boğulurken,

Bir de telefonu niye boğdunuz!?

Yüzme bilen alet icat oldu mu?!

Garip emekliler boşa doğdunuz!.

 

15 lira verip aldım telefon,

Hakem kafasına bile atarım!

Benim şu telefon bozulsa bile;

Yetkili kaldırmaz yere yatarım (!)

 

Sabuna elleyin suya dokunun,

Yazın okuyalım, lütfen okunun;

Osmani’nin hal-i durumu garip;

İster kını olsun sevgi okunun!

 

10.20

 

 

 

 

 

Sevgili CeZbE ;

 

Herhalim para çok rakılar gani,

Üstelik her güne 70’lik he mi !!

Abiyi düşünmek gerekli yani (!)

Yollasan bana da olur mu he mi ?!

 

Aman ha ben olma benden ötürü,

Varlığımı aşka verdim götürü (!)

Şimdi andırırım biraz nötürü!

Tartışmayı racon etmiştik he mi !?

 

Abi gören gönle borçtur teşekkür,

Sevgi yüreğime oldu tebekkür,

Yüz sürdüm dostluğa ettim tefekkür,

Kendi kendimize yetmiştik he mi !

 

Siyasetten gına geldi herkese,

Sizi korkutanlar gider merkeze!

Tartışırız onla biz eze-eze,

Başlamadık daha bitmiştik he mi?!

 

İntiharda neymiş günahtır-günaf!

Müslüman İntihardan daimi muaf,

O da öyle yazsın,yapsa da çok gaf!

Üstelik her güne 70’lik he mi!?

 

Logoyu seven de var imiş duydum,

Yenildim oyunda logaya buldum,

Garip Osmani’yim uslu bir kuldum;

Sonradan-sonraya azdım mı he mi!?

 

10.45

 

 

 

Sevgili Ataya;

 

İşim olmaz benim asla rütükle,

“Ayinemiz iştir bakılmaz lafa”(!)

Tartıştım dövdüler beni kütükle!

“Çiçek” olduk biz de geçtik de safa !

 

Benim kız da bazen oynattın diyor,

Benim kıkırtıma o da gülüyor,

Akıl ben de noksan o da biliyor!

Tartışırız koymaz bende de kafa!

 

Kavun varken karpuz almam listeye,

Dondurma deyince sığmam besteye,

Katarım rakıyı ben bu desteye !

Möö dese de ordan bizim Mustafa (!)

 

Aman 100 vermeyin yüzer de gider,

Eğer 100 bulursa zengin oldum der !

Allahım vermesin başkası keder!

Mutluluk dileği sizden tarafa.

 

Gavurcayı yanlış yazarım bazen,

Bu hale kendimde kızarım bazen,

Hatır için blok olsa ya bazen (!)

Tartışırsak gelir sonra maşrafa !!

 

Yazamazsın ki derler “mah-taya”

 Kaldırırlar sizi sonra tahtaya,

Attaya mı gittin derler Ataya (!)

Osmani “Çiçek” tir geçince safa !

 

11.00

 

 

 

 Sevgili gmsnn;

 

Çiçektik logoya taktık kafayı,

Logo tartışması iyi geliyor!

Gözüm yok elbette niye olsun ki;

Yüklem-özne-sıfat iyi geliyor!

 

İhale almışım 13 son elde,

12 de kaldım yıkıldı perde,

Çaremi logolar, sizce bu derde,

Logo tartışması iyi geliyor!

 

Duam tutmaz benim, ne de bedduam,

Oyunda olacak bu logo çuham !!

Yenilsem ne yazar, fıstık mı ki gam !

Biri gider ise biri geliyor!

 

Kayfe de oynardım hep ihaleyi,

Gamyun’u keşfettim tuttum fareyi

Alttan çektim gittim daim valeyi,

Ruayı ezdirmek iyi geliyor !

 

***

 

Kroşe-mroşe yollama bana,

Belim de fıtık var çabuk düşerim,

Sürçü lisan olsa bile dilimde,

Beşerse şaşardır Arkadaş derim !!

 

Neyzen’i hiç katma uymaz portala,

Vole vuracağım topu ortala,

Vakit öğle oldu, çıkmadık yola,

Toparlanır şimdi işe giderim !

 

Osmani’ye bakma, yazar da yazar,

Kütükten kalındır kesemez hızar (!)

Muhabbet şön oldu değmesin nazar!

Bitimsiz sevgidir benim ederim.

 

11.20

 

 

 

http://www.gamyun.net/images/trans.gif 
Sevgili illa_ahu ;

 

İntihar uymaz da isyan başladı,

Bu Gemesen böyle his mi veriyor !?

Dibi tutmuş onca dörtlüğü yazıp;

Yanmış yüreğime is mi veriyor!?

 

Keyif sizle güzel, paylaşmak gani

Tartışmadan hayat olur mu yani !

Yazmasa bilin ki çatlar Osmani!

Sevgi bize güzel his mi veriyor!?

 

11.25

 

 

Sevgili bt95 ;

 

Şiir köle size yazdım yazarım,

Bloglara sığmam dışa taşarım.

Dostluk varsa orda olmalı adım;

Kavgadan ne anlar insan şaşarım!

 

Tartışmak iyidir abes de olsa,

Arkadaşlık ben de heves de olsa!

Sevgiler burada bizleri bulsa !

Osmani’yim olur benim başarım!

 

11.30

09 Ağustos 2014, 13.26
 Sizide kavganın içine çekmeyi başardığı için osmanıyı tebrik etmek lazim sayın gmsnn..balıklama atladın kavganın içine...  bence siz bu kavgadan uzak durun.  zira siz kavga etmesini beceremiyorsunuz:)  savunma sisteminiz güçlü ama yinede siz siz olun barış gücünde görevli olarak kalmaya devam edin:))   gmsnn şiirinizi çok beğendim çalıntıyla karışıkta olsa :))
Osmanı tartışmayı seviyorsun ama dikkat et baltayı taşa vuruyorsun gmsnn yi tartışma alanına sokmasan iyi edersin :))  zühtü blog yazısıyla size çattıysamda diğer blog yazılarını özellikle şiirlerin hoşuma gitti..(rakı muhabbetli şiirler hariç)
                                                ASI_KES27 Hayal gemisinin kaptanı:)
09 Ağustos 2014, 15.13
BirAdamYaratamamak,
Bilgilisin, dil uzmanısın, çok donanımlısın, google gibi adamsın, saygı duyuyorum kendi adıma ve teşekkür ediyorum öğrettiklerin için yine. Buralarda sıkıntı yok.

Bilgi aktarma şeklinde ayrışıyoruz seninle, en azından bu blogda diyeyim ama genel bir tavır var sende; çok doyurucu olsa bile itici.
Bilgi sahibi olmak emek gerektirir, bilgi aktarmak da özen.
Herkesten, senin gibi dil uzmanı olması gibi bir durumu beklemiyorsun eminim ancak, öyleymiş gibi, insanı aşağılanmış gibi hissettiriyorsun.

"Ne kadar kısır ve zayıf bir dile [Türkçe] sahip olduğumuzun kanıtı olan bir konu..." diyerek başlanmış bir aktarım beni en başından itti belirteyim.
Dikkatle okudum ama o his hakimdi. Sağlıklı bir bilgi aktarımı değildi yani ve kendi adıma yazık oldu.
Biz "tartışma" sözcüğü üzerinden genel anlamda, bildiğimiz, seninbakışınla "zayıf Türkçe'mizle" dilimiz döndüğünce söz edip - hatta ötesine geçer kavga da ederim de dedim- eğlenmeye çalıştık, tabiri caizse kendi çapımızda geyik kovalayarak eğlendik de.

Ne yapmamızı isterdin acaba? "Ben mübahaseyi severim, ben münazarayı tercih ettim, ben münakaşayı kastettim, ben münazaadan yanayım." falan mı demeliydik. "E- Hepsi" de diyebilirdik belki. Bunca detayı buradaki bir blog yazarından da bekleyemeyiz bence.
Verdiğin bilgi için teşekkürler yine de ama bilgi aktarmadaki tavrını gözden geçir derim ben öneri olarak, tabii eğer sağlıklı aktarmak,aktardığın  işe yarasın istiyorsan, sınıf eğlenirken pat diye çıkıp geliveren, -adeta- eli sopalı öğretmen görünümünden çıkmak istiyorsan. E herkes de dört dörtlük değil mi?..

Son olarak, iyi bir okuyucu olarak ben artık şu "Bu kadar sık yazma!" müdahalesinden -çok daha hadsizlik edip sen yazma diyeni de gördük burada- kusma raddesine geldim. Gerçekten çok rahatsız edici. Defalarca yazdım da bunu ama değişen şey yok.

Yazana kement atmayın, rahat bırakın lütfen. Nedir bu "En tepe" merakı? Neden haksızlık olsun? Okumak isteyen bulur okur, vitrinlik başlıklara rağbet edense gelip geçerken göz atandır.Şahsen ben hiç kaçırmadan okuyorum, kaçırdıysam da geriye gidip buluyor yine okuyorum. Bu "Sık yazma" talebinde, okuyucu olarak kendime de haksızlık yapılmış hissediyorum; belki hergün okumaktan keyif aldıklarım var, olamaz mı?
Aynı şekilde yorum sayısı beklentisi de garip bence. İyi yazan, iyi okuyan bunları barındırmaz, aksine kaleme ket vurulma çabasıdır kötü olan, yazanı soğutan. Yazı kaygılarla yazılmaz, akıp gitmesi gerekendir.

Neyse.. Çok bile yazdım yine.
Tekrar teşekkürler.


09 Ağustos 2014, 15.58

Sevgili BirAdamYaratamamak ;

 

Nasıl olcek şimdi size şiirle,

Seslenmek yetmez ki destan gerekir.

Verdiğiniz misal vesaireyi;

Bünyeye giymeye fistan gerekir.

 

Okudum belledim oldum öğretmen,

Solladınız beni olup eğitmen,

Mümkün mü bunların hepsine yetmen (!?)

Bunları çözmeye hoca gerekir.

 

Tartışma da kalsak kurcalamasak,

Yazanı çizeni fırçalamasak (!)

Zaten hırpaniyiz; Hırpalamasak ;

Size seyretmeye loca gerekir !

 

Ya yarın ölürsem yazmadan yazı,

Almışken elime çalmalı sazı (!)

Çevirsek yanmasa şöyle bir kazı!

Sizdeki vitrine sırça gerekir!

 

Yorumunuz olmuş zaten upuzun,

Şekerin yanında işi ne tuzun !

Peşine düşmeyin duyduğunuzun!

Bazen verileni almak gerekir!

 

Dedim ya yazıp da yollarım yazı,

Yayımlarken OP lar çalmalı sazı,

Etmeyin kesmeyin bendeki hızı,

Yüreklere sevgi salmak gerekir!

 

Yine de azaltam biraz arayı,

İçecem akşama bulsam parayı,

Kaşımayın lütfen derin yarayı,

Doğruyu yanlışı seçmek gerekir !

 

Tartışalım 1000’le hadi 300’ü,

Yazamazsınız kış geçse güzü (!)

Yazmaktır belki de yaşam önsözü,

Yön vermekten bence  geçmek gerekir !!

 

Yazma demenize taktım azizim,

Tartışsak da biraz kızdım azizim,

Bir müddetten geçer hırsım azizim,

Lakin buna sebep bulmak gerekir!

 

Osmani’yim böyle lafım şimdilik,

Kendimden tarafa safım şimdilik,

Affedin var ise gafım şimdilik,

İnsanı insanca sevmek gerekir!

 

15.40

 

 

 

 

Sevgili ASI_KES27

 

 

Ne kavgası yahu, kavga da nedir?

Benle geçtiğiniz dalga da nedir?

Rakı sevmezsiniz saygı duyarım;

İçeni böylesi horlama nedir?!

 

Tartışma dürdüsü sade bizdeki,

Yanar ateş elbet, pişer közdeki,

Humanistlik olsun Dostum özdeki!

Söyleyin sevgiden ötesi nedir ?

 

Miço bile oldum kırmayım diye,

Kemliği kalbimde duymayım diye,

Doğru iken yanlış olmayım diye,

Dinleyin dostluğun bestesi nedir ?

 

Yine de katılmak güzel yoruma,

Birkaç söz de sizden geldi foruma !

Artık gitmez bir şey benim zoruma!

Bilinme Osmani şifresi nedir?!

15.55

09 Ağustos 2014, 16.45

Sevgili Sat_Agraha

İşte ben de aynen bunları dedim,

Şiirle bezemek çok gelse de!

Düzeyli tartışma olmalı dedim,

Mevzu da uzlaşma beklenmese de!

 

Valla ben yazarım isterse canım,

İnattır galiba en kötü yanım,

Yazmaya-çizmeye pek çok zamanım!

Bazen yorumlarım eklenmese de!

 

Teşekkür Agraha, güzel tahlile,

İhale de kaçtım yaptım da hile !!

Yenilirim bazen ben bile-bile !

Osmani çığırır dinlenmese de !

16.45

Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın