gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

C e y a r...

19 Eylül 2014, 22.23
A- A+

            Annem çok kızdı onu ilk eve getirişimde ! Nasıl çakıştı yollarımız halen çözemedim, böyle bir cins köpek nasıl sahipsiz kalır, nasıl bırakılırdı!


         Evimiz apartman katıydı, bahçede bütün apartman sakinlerine ait birer kömürlük mevcut idi, oranın anahtarını Anneme belli etmeden aldım ve bu cins köpeği kömürlüğe yerleştirdim. Kömürlükte ki eski eşyalardan bir suluk yaparak sokak çeşmesinden su doldurdum.


         Yaz aylarında olduğumuz için odun kömür telaşı yoktu ve onu kimse fark etmedi bir süre, ama kömürlükte gece korktuğundan mı nedir havlaması, penceresi kömürlüğe bakan komşularca duyulmuş ve Anneme şikayet edilmişti durum.


         Annem çok kızdı  “Götür oğlum bakamazsın, besleyemezsin öldürürsün hayvanı salı ver.” Dedi. Onu dinleyen kim he – hı deyip geçiştirdim. Bu arada ki geçen bir haftaya yakın sürede bana alışmış Kasaptan alıp getirdiğim et artıklarını falan keyifle götürür olmuş, peşimden ayrılmaz hale gelmişti.


         Sevimliliği yüzünden Babamın da hoşuna gitmiş serbestçe girip çıkması için kömürlüğün kapısına onun sığacağı kadar bir delik açmış, artık ona  mahallemiz de alışmış, mahallenin bir numaralı eğlencesi haline gelmişti.


         Annemin komşulara gittiği bir gün Ablama yalvarıp yakarıp beraber banyoya sokmuş birlikte güzel bir yıkamıştık, ter temiz olmuştu. Hele Ablam bu kanişin upuzun olan kıllarını şekil vererek kısaltınca çok tatlı bir kuçu olmuştu.


      Adını ilk bulduğum gün koymuştum o zamanların Tv’lerdeki bir numaralı dizisi olan Dallas’ın kalleş Ceyar’ı idi adı, adını öğrenmiş ne zaman Ceyar desem fırlayıp yanıma geliyor, benden hiç ayrılmıyordu. Öyle ki Lise’ye bile peşimden gelir çıkışlarda beni beklerdi kapıda öğretmenlerden de fırça yediğim olmuştur onun yüzünden.

 

         Aynı Ceyar gibi kalleşti de adam boyu zıplar çocukların elindeki ekmeği, şekeri benzer şeyleri alır kaçardı.

         Mahallede maç yaparken bağlamak zorunda kalıyordum bir türlü topun peşini bırakmıyor, bize top oynatmıyordu aksi taktirde. 


         O zamanlar yoldan bir güzel kız geçse hemen aşık olurdum, karşı apartmanda bir kız vardı ki dünya güzeli onun kullandığı o İvrindi parfümün kokusunu halen  unutmam, markasını günlerce aramış bulmuştum. Diğer kızların aksine o Ceyar’dan korkmaz sevgi bile gösterirdi.

 

            Bir mağazada çalışıyor ben okula giderken evden çıkıyor dolmuşla gidiyor. Okuldan sonra dünyanın yolunu katederek  o mağazanın önünde turluyorum, ilgimi kendimce fark ettiriyorum.


         Akşam iş çıkışı gelirdi dolmuştan iner inmez Ceyar fırlar üzerine atlar olmadık oyunlar ederdi o kıza, ama bu kez üstüne atlarken çorabını kaçırmış, kızdan iyi bir azar işitmişti.

 

         Ertesi gün de Ceyar aynı haltı yemiş yine çorabını kaçırmıştı kızın ve benim kızla yaşayacağım o güzel geleceği iki günde bitirmişti. Bir daha yüzüme bakmadığı gibi cadaloz, Ceyar’ı da devamlı hoştladı sonraları.


         Ceyar bir hastalık neticesinde üç sene sonra öldü ölümün acılığını ilk onda tatmıştım bir de daha sonraları kanaryamda, onun için hayvan beslemeye yüreğim elvermedi sonra; Lakin sokak hayvanlarıyla haşır neşirim kendimce serçe, kumru, sokak köpeği v.b. arkadaşlarım çok fazla!

 

 

 

 

 

YORUMLAR

20 Eylül 2014, 00.35
Teşekkürler Os-Man-i
Bu vesileyle, yazını okuyacakara sokak köpeklerini hatırlatmış oldun.

Benim bir sürü köpeğim var parkta. O kadar itilip kakılmışlar ki, önceleri havlayıp, üzerime yürüyorlardı. Sabır ve sevgiyle yaklaşınca, karınlarını doyurunca, zamanla birbirimize bağlandık. Bir gün görmesem özlüyorum hepsiniı. Ev köpeklerini de seviyorum ama  bu sevgiye aç sahipsiz köpeklerle kıyaslandığında, fazla şanslılar diye düşünmeden edemiyorum.

Onlar için bir şeyler yapabildiğim için mutluyum, herkese de öneriyorum.





Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın