gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Umudun resmi hayallerde mi?

07 Ekim 2014, 00.02
A- A+

Yazmak; beynimin kıvrımlarında sözcükler köşe bucak koşturmaya başlayınca, klavyenin üzerinde harflerle dans ederek, belki bir dostumla muhabbet, belki birkaç arkadaşla sohbet etmek gibi bir tat bırakmakta damağımda. Amacım, gecenin bu saatinde beynimi meşgul eden kelimelerden kurtulmak için biraz sağalım.

Çarpışıp duran sözcükleri, gecenin alacasında el yordamıyla bulup, sadece içimden geldiği gibi ard arda dizdikten sonra bir tuşa basarak salıvermek istedim sanal boşluğa.

Rolünü doğru kişi, doğru yer ve zaman üçgeninde sahnelemek ne denli mümkün bu yaşam sahnesinde. Bu üçgenin içine girmeye ve orada kalmaya çabalarken  bir yandan da toplumun baskıları, tabuları, kuralları, örf ve ananeler... Bu üçgenin içinde miyim diye düşünürken, kim özgürce özünü yaşamış ki diye de düşünmeden geçemedim. Ya toplumun gözümüze soktuğu bütün kuralları göz ardı edip aykırı! (Kime göre, neye göre aykırı?) olmayı göze alarak çarkın dişlisine karşı savaşmak, ya da çarkın dişlileri doğrultusunda bu kırılgan-saldırgan alemde zarar görmemeye çalışarak dolanıp durmak.

Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür mü, bir orman gibi kardeşçesine mi?(N.H.Ran'a saygıyla.)

İnsanoğlunun kimi uzun-kimi kısa, kimi şişman-kimi zayıf, sarışını-esmeri, mavi gözlüsü- ela gözlüsü, sözün kısası görseli nasıl farklıysa herkesin beyin süzgeci de farklı. Hal böyle olunca da gelişen olayların her beyinden ayrı ayrı süzülüp, her damakta bıraktığı lezzet de şüphesiz ki farklı.

Zira; algı farkılı, düşün farklı, arz  farklı, talep farklı...

Düşünsel gücün arkasından bakmak mı, duyguların dehlizinde kalmak mı?

Mantık mı yoksa duygular mı?

Mutluluk hangi kıskaçta, hangi dönemeçte?

Ast olan mutluluksa ve onu yakalamak bir bilinmeze koşmak kadar zorsa, yol da  yorgundur, yolcu da...

Küçük şeyler mi tatmin etmeli yoksa mutlu olmak için kocaman hedeflerim mi olmalı?

Güneşi, ayı, denizi, dağları, ırmakları görmek, havayı koklamak, güne uyanmak ve geceyi teslim etmek bir sonraki güne... Sıradan bir yaşamın kaçınılmazları.

Ya bu yaşamın ötesinde bir başka yaşam şansım yoksa! 

Yaşadıklarım bu andan ibaretse! Ellerimin arasından sonsuza salıverdiklerim neler? Neleri kaçırdım, neleri öteledim, keşkelerim ve eyvahlarım neler? Herkesi, her yolun sonunda eyvahlar ve keşkeler içine alıp, sapmalayıp, boğmak için beklemekte mi acaba?

Ya da varsa!

Ve bir kelebeğin bir günlük ömrüne veya bir sürüngenin gövdesine girecekse ruhum neye yarar ki? Şimdiki yaşamda  düşünen bir hayvan olarak yaşamın tadına  varmayı istemek en doğal hakkımsa...

Yol yorgun yolcu yorgundu belki ama!

Umudun resmi hayallerimde...

Umutlarınız tükenmesin.


Lilaa___

2014


YORUMLAR

07 Ekim 2014, 08.35
 Çok güzel bir yazı olmuş, bir çırpıda okudum. hayatın sırrı dengeli yaşam ve aşıralardan kaçınmak bence. Egomuzu tatmin edecek istekler yerine ruhumuzu tatmin eden isteklere kulak vermek.zıtlıklar olmadan hiçbir şeyin anlamı kalmıyorsa o zaman zıtlıkları minimumda yaşamak iyi gelen şey ; dingin bir ruh hali...
07 Ekim 2014, 11.52

Kırık, nemli ve hicran bakışlı bir ufuk resmidir sonsuzluk, biz el içimizdeki çizgileri okşar iken bir yalnızlık tepesinde. Yılgın adımlarımızın ufku adımlayan hayali geçişlerinde an içimizde dans eder, aşkın her halini yaşamak için..

Tebrikler...

07 Ekim 2014, 14.08
sevgili lila; 
iç dünyanızın iz düşümlerini yansıtmışsınız yazınıza.. başa döne döne sindire sindire okudum,bir harf bir nokta bile kaçırmadan...bazen kısacık bir hesaplaşma,bazen başkaldırı ve bazende kabullenmişlik vardı yazınızda. belki çelişki gibi gelebilir bu kurduğum cümle. gerçekten de çelişkidir başkaldırı ve kabullenmek..
belkide satırlarınızı tam süzemediğim için yada bana dair kalibre düşüklüğünden dolayı böyle algılamış olabilirim.belki moralinizi bozacak bu tespitim, ama biliyorum ki mutlu olmak "bilmek"le ters orantılı. ne kadar çok şey biliyorsanız bu yaşama dair, o kadar az mutlu oluyorsunuz. ne kadar yaşamla alakasız ve sıradan bir yaşamı tercih etmişseniz mutlu olma şansınız o kadar artıyor...
cümlelerinize baktım da zor mutlu olacaksınız hissine kapıldım. bağışlayın lütfen, hissettiğimi yazdım..
saygılar
07 Ekim 2014, 20.51
Sevgili Turquisee; yazımı önemseyerek okuduğunuz yaptığınız yorumdan belli. Teşekkür ediyorum ilginize. Hem beni hem yazımı çözmüşsünüz demek isterim. Bir farkla ama; ben kolay mutlu oluyorum, ama kolay üzülüyorum:) hepsi bu. Sevgi ve muhabbetle...
08 Ekim 2014, 12.07
Runem ve Mağrurkelebek, sevgilerimle...
19 Ekim 2014, 22.42

Merhaba Lila,

yazı biraz karışık geldi bana. birden fazla konu ve birbiriyle alaka kurulmaya çalışılmış sanki. yazının vardığı nokta(umut) benlik olmasa da içerik iyiydi. içerik olarak "sorgu" barındırıyor.

"Ya bu yaşamın ötesinde bir başka yaşam şansım yoksa! "

bu cümle yazının çıkış sebebi sanırım, hani o, beyin kıvrımlarında koşturan dans eden harflerin olduğu:)

Ya da varsa!

yaşamın ötesinde bir başka yaşam şansım olsa bile bu beni ilgilendirmez, ki zaten olmadığını biliyorum. reenkarnasyon sadece bir hayal bence...

"Mantık mı yoksa duygular mı?"

mutlu olmak için mantıktan vazgeçmeye gerek var mı? mantıklı olup mutlu olmayı bilen insanların çoğunlukta olduğundan eminim. peki mutluluk nedir, nasıl elde edilir...

mutluluğu küçük şeylerde bulmak bence de mümkün. sanırım önce doğru yer/yerlerde aramak gerekiyor( burası tamamen ezber:) )

mantık mı duygu mu ikilemi için ise:

katı ve mantıklı olup duygusuz(!) olan kişiler, duygusal ve mantığını az kullanan kişilere göre gaddar, kalpsiz görünse de; bence asıl olması gereken mantıklı olmaktır. duygular yanıltmaya daha müsaittir çünkü.

not: N.H.R. dan alıntı baharlık bir çiçek gibi durmuş orada. bir mevsim oluşturmak istemişsiniz "özgürce özünü yaşamak" diyerek yazı içersinde, ancak şimdi mevsim sonbahar-kış(...). yazıda kastedilen özgürlük belki de başka bahara kalmıştır ne dersiniz?...


25 Ekim 2014, 02.32
Sevgili Özdür;Yorumuzu okuduktan sonra tekrar yazıya şöyle bir baktım ki, kendim bile  "ne demek istemişim yazarken acaba" diye düşündüm :) Zaten yazımın başından belliymiş sonu :) Demişim ya, kafamın içindeki sözcükleri ard arda sıralayıp sanal boşluğa salıvermek istiyorum die. Gerçekten de öyle yapmışım:) Sevgi ve muhabbetle...
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın