gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

BENİ SEV 4- ANNEME- YALNIZ DERVİŞİN SON YOLCULUĞU

27 Ekim 2014, 17.34
A- A+

         Son günlerde çıkamıyorum düştüğüm kabusun içinden.Hayata dair tüm korkular, endişelerim en acı şekilde hücum ettiler.
'' Kaybolduğunu hissettiğin an dur. Geri dönemez isen olduğun yerde kal. KORKMA. Ben bulur gelip alırım seni...''
          Anne, ben kayboldum ya şimdi sensizliklerde. Kim bulup kurtaracak beni?

                                     ******      ******      ******

            Annem, tarif edilmesi zor bir kadındır. Mevlana kadar yumuşak yüreğine rağmen Şems gibi duruşu vardı. Haksızlığın karşısında asla sözünü esirgemeyen, bir çocuğu severken de dudaklarını ısırarak kanatacak kadar sevgi doluydu.
Hayat hiç kimseye tepside sunulmadı, herkesin kendince zorlukları var. Lakin annemin hayatı çok çileli geçti.
Üniversite yıllarım. O gün küçük amcamda misafirlikteyim. Gece yarısı , kasım ayı sene 1999. Telefonun diğer ucunda teyzem:
             - Nargis, annene bir şey olmuş. Hemen Bulgaristan'a gitmemiz lazım.
Gözlerim karardı, sonrasında hiçsizlik. Ağzımdan burnumdan giren keskin limon kolonyası acısıyla kendime geldim. Bir yandan amcam bir yandan yengem, telefon yerde , ahizeden gelen teyzemin sesi :
              -Nargis, Nargis.......
            Gecenin biri, köydeki kuzenimi aradım:
              -Abla doğruyu söyle..
              -Felç geçirdi annen, hastanede ama iyi rahat ol.
         Derin bir nefes aldım, kelimeler boğazımda kaldı. Gece geçmek bilmedi. Ertesi gün annemin yanındaydım. Hastanede kızgın bir şekilde :
               -Sen neden geldin, iyim ben – deyip uzun uzun öptü kokladı- Yarın dön, bir şeyim yok benim- dedi.
         Hayata karşı dik duruşunu biliyordum. '' Ne kadın be ''- dedim kendi kendime '' Anam be benim anam'' Hayranlık duyulacak kadındı, çok seveni vardı. Hastane odası dolup taşardı ziyaretçilerden.
           Yıkılmadı felçten. Felç değil ya , annemi hiç Bir şey yıkamazdı.
İki yıl geçmeden o haliyle bile yufka açar börekler, mantılar yapardı. Yemez yedirir, içmez içirir, giymez giydirirdi eli öpülesi anam.
            Hayat normale dönmüş gibiydi. Üç yıl önce  mayıs ayına kadar. Bir acı haber daha- Anan hastahanede!!!
            Bir daha mı ?
            Allah'ım kötü bir deja vu mu bu ?
Yine yollardayız. Diller lal, gözler korku dolu...

                   *******              **********               ********
             '' Dik dur , dik yürü, düşmanına zayıflığını gösterme. Kan kıssan, kızılcık şerbeti içtim de , ağladığını görmesin kimse..''
               Her geçen gün umuttu, belki yine ayağa kalkar. Güçlü kadın o. Neler atlattı ki bunu mu atlatamaz. Halk deyimi ile bu sefer felç çift taraflı gelmişti. Annemi hücre hapsine hapis etmişti hayat. 
               2013 yılının yazı, karşılıklı yatmış sohbet ediyoruz:
           -Nargis tam iki yıl oldu mapus hayatı yaşıyorum. Sence kalkabilecek miyim kuş ?
                Ateş düştü yüreğime, yine boğazıma dizildi kelimeler:
           -Hadi ana ben seni kaldıram -dedim.
Başta çok direndi, oram buram ağrıyor, kalkamam oturamam diye hayıflandı. Teyzemin oğulları da köydeydi. Ali'mle ikimiz tekerlekli sandalyeyi çektik yatağın kenarına, oturttuk annemi ve dışarı çıkarttık. Asmanın altına toplandık hepimiz. Kalbim pır pır ediyordu. Annemi hiç böyle görmemiştim. Başını geri attı, depderin bir nefes aldı, gözlerini kapadı. Belki on dakika o şekil kaldı. Kızımın – Nene iyi misin ?- seslenmesine irkildi.
Sözümün bittiği andı, sadece izliyordum. Onu böyle huzurlu ve özgür görmek. Hiç bitmesin istedim.

                       **********               ***********                     *************

            Eylülde gittim kızımı almaya. Yaz tatilinde anneme bırakmıştım. Kendi dertlerimin peşine düşmüş, dünya telaşeleriliyle boğuşmaktaydım. En sevdiğimi lime emanet edebilirdim, tabii ki en en sevdiğime.
Şehirden yeşil bir elbise almıştım. '' Giy de görem'' dedi.'' Çok zayıflamışsın, çok güzelmiş elbisen de pek çok yakışmış. Yeşil çok gidiyor sana, balodaki elbisen gibi .''
            -Kalkınca sana verem de sen giy ana – deyip güldüm.
            -Ha yürü git ma, napam ben senin ciptiri fistanını, dolap dolusu var benim -dedi.
             Yeşili çok seviyorum, çünkü annemin gözleri yeşil.


                       *********                      ************                ***********

               15 ekim 2014- saat on akşam vakti, telefonda sesi ağlamaktan titreyen kardeşim '' Abla, babam aradı annem rahatsızlanmış'' Elim ayağım boşaldı. Bir telaşla teyzem yanıma indi peşinden eniştem'' Babanı ara , biz ulaşamadık, telefonunu çekmiyor...''
              Narkoz verip mi beni bu duruma düşürdüler ? Neden uyanamıyorum ?
           '' Baba , nesi var annemin?'' 
            '' Ateşi ve tansiyonu çok düştü, geldiğimde titriyordu, yemek yedirmeye çalıştım kustu. Ambulans çağırdım, doktor her an her ey olabilir dedi, iğne yaptı şimdi uyuyor...''
        Kabus yine başlamıştı. Teyzemle merdivenlerde oturup konuştuk- neler geçirmişti çileli anam, elbet bunu da atlatacaktı. Kendi avuntularımla biraz rahatlamıştım. Ertesi gün kardeşim gitti, akşamına da teyzem aramış '' Şimdi konuştum biraz daha iyi '' dedi.
         Cuma gecesiydi. Acayip bir huzur kapladı içimi, neyin rahatlığı idi anlam verememiştim. Uyumadan önce neredeyse bağırarak istem dışı :
        -Rabbim sen büyüksün. Kullar için hayırlı olanı Sen bilirsin. Hayır da şer de Senden güzel Allah'ım. Şu mübarek gece hürmetine duaya el açan kullarını boş çevirme. - diye dua ettim tek nefeste. Uyuduğumda saat sabahın dördü idi.
Sabah saat dokuzu geçiyordu. Telefonun diğer ucunda kardeşim:
          -Abla, bu gün yola çıkın. Annem reflekslerini kaybetti. Sabah ambulans çağırdık doktor dayanmaz dedi.
Teyzem geldi '' Hazırlan yola çıkacaz enişten araba bulmaya gitti'' dedi.
Geceki huzurumdan zerre kalmadı. Robot gibi his sıfır, düşünce sıfır.
           Saat 10.30 gibi dayımın kızı geldi '' Sen de öksüz kaldın benim gibi, başın sağ olsun''. Dostlar sağ olsun dedim ama neden dediğimi bilmiyorum. Annem ölmedi ya, yanlış anladılar her halde diye düşündüm.
             Hayatımda 1 saatin 60 dakikadan fazla olduğunu ilk defa anladım. Dayanamayıp teyzemi aradım '' Ya hu kadın , anama Bir şey mi oldu da millet baş sağlığına geliyor. Köyü arıyorum kimse bakmıyor telefona. Bir şey varsa söyleyin insan gibi..''
                         '' E senin haberin yok mu ? ANNENİ KAYBETTİK!!!''
Hayır, hayır, hayırrrrrr- ben buna hazır değilim, bu haber çok erken geldi....
O yol hiç bu kadar uzun gelmemişti. Saat üç gibi yuvamdaydım. Araba , insan kalabalığı; gözlerim kardeşimi arıyor . Sarıldık:
               -Abla, üzgünüm....
               -Gülü.....
           Anamın yanına gittim. Öylece yatıyor yeşil örtünün altında. Öylece....Gözlerinin yeşili geçmiş örtüye. O görüntüyü kabullenemedim. Korktuğumu sandılar. Dilim tutulmuştu, içim çığlık çığlığa. Haykırmak istedim, sesim çıkmadı. Öptüm , kokladım, başımı omuzuna koydum, sarılmasını bekledim. Teni sıcacıktı. Gülümsüyordu.
Birden irkildim, nefes alıyordu:
              -Gülüü, nefes alıyor. Nefes alıyor yaaaa....
Kardeşim öyle bir baktı ki bana, o zaman anladım o acıyı tek yaşamadığımı. Yine de gidip steteskopu getirdi. Her tenine dokunduğumda nefes alıyor gibi ses geldi. Kardeşim çaresizliğime ağlıyordu.
              -Gelemedim , yetişemedim anammmm, yetişemedimm. Hep var olacaksın sandım. Şimdi beni kim koruyup kollayacak , hatalarıma rağmen kim çıkarsızca sevecek beni...
               Biri geldi, ikindiye yetişmesi gerektiğini söyledi. Yıkama yerine aldık.
Hala kardeşimin gözlerine bakıyorum. Bir tokat atsın uyanayım. Annemi rüya da bile kaybetmek acı, o kabusu kaç kez gördüydüm kan terler içinde uyandığımı bilirim.
              Yıkarken bile gülüyordu pamuğum. Bir insan ölünce bu kadar mı güzel olur? Ayaklarının altını öptüm, benim cennetimin saklı olduğu ayaklar....
Doyamadım ya sarılıp öpmeye..
Kefenini giydirdik. Gelin gibi oldu. Güler yüzü, bembeyaz kefeni, artık yatalak değil pır pır Rabbine uçuyor. Artık kanatları var annemin.
                             Annemin Şeb-i Aruzu 17 ekim 2014 yılı.
Tabutuna alıp dışarı çıkardık son duası, helalliği için, o zaman gördüm ne çok insan gelmiş. Hoca '' Rahmetliyi nasıl bilirdiniz?'' diye sorduğunda '' İyi bilirdik '' sesleri yükseldi ve o kalabalığın içinde herkes samimiydi bu seslenişte.
-Hakkınızı helal ediyor musunuz ?
Ediyoruz.
Hakkınızı helal ediyor musunuz?
Ediyoruz.
Hakkınızı helal ediyor musunuz?
Ediyoruz...
Sende hakkını helal en anam, zira iki cihan bir araya gelse ödeyemem.

                             ***********             ***********             **********

Orda sen mi yatıyorsun Anne? Bu acıyı anlatmaya hangi kelime yeter? 
Dedemin sessiz gözyaşları mı, nenemin – Ciğerimi dağladın yavrumm !-feryatları mı, babamın peşinden bakan boş gözleri mi, teyzemin tek kalışı mı, Ali ile Mustafa'mın küçük annelerini, Sude'min Mejko nenesini pamuğunu kaybetmesi mi ? Ya kardeşimle ben? Ya biz Anne? Yarım kaldık, yalnız kaldık Anne, sensiz kaldık..
Bu ateşi ne söndürür ?
Kayboldum Anne. Geri dönemiyorum. Gel bul beni. Yağmurla gel, yağmurla gel ki o zaman
TOPRAK SEN KOKUYOR ANNE !!!

YORUMLAR

28 Ekim 2014, 09.08
Sabah sabah ağladım.Siz gibi ben gibi anacığını kaybetmiş tüm evlatlara Allah sabır versin.Ayrıca anlatımınız çok güzeldi.Ellerinize sağlık...
28 Ekim 2014, 14.59

Annen seni çok sevdi kuş,  bakışlarında sen, kardeşin ve Sude'si vardı her zaman. Ne çok hikayeler anlatırdın onunla ilgili. Kardeşine haberin geldiği ilk akşam onu sakinleştirme rahatlatma adına saatlerce konuştuğumuzda , senin yola çıktığında telefonun ucundan bana  "annemi kaybettik" dediğinde ağlamamıştım inatla. Sanki o anları tekrar tekrar yaşadım ve şimdi engel olamadım göz yaşlarıma. Ne söylenebilir ki, böyle bir üzüntünün tesellisi olur mu hiç.  Her zaman ki gibi omuzu mu uzatabilirim sessizce...

Mejdiye Teyzem, kızların yavruların, sevenlerin seni asla unutmayacak. Dualarımızda her zaman yer alacaksın. Rabbim sana en güzel makamında yer versin. Tekrar başın sağolsun kuş...

11 Şubat 2016, 22.20
Allahım sabırlar versin . Anne  bu kadar güzel anlatılır ancak... duygulanmamak elde değil....... mekanı cennet olsun ......
23 Şubat 2016, 18.49
çok duygulandım ve ağladım bende annciğimi kaybettim .meknı cennet olsun
23 Kasım 2016, 20.55
SÖYLEMİNİZDE TÜM ANNELERİ VE BİZ EVLATLARI   DİLE GETİRDİNİZ YAZARKEN İKİ DAMLA GÖZ YAŞIM PINARLARINDAN YUVARLANDI TÜMÜNÜN MEKANI CENNET OLSUN ORDA ONLAR BİZLERİ GÖRÜYOR İZLİYOR VE BEKLİYORLAR  ::::(((((((

Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın