gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

"SINIRI AŞACAKSIN"

08 Ağustos 2015, 06.39
A- A+

“Yağmur sesini dinliyordu Jane. Muhtemelen dinlediği müziğe kapılmıştı kulakları. Duymuyordu…”


Duyuyordum. Ben, beni sabah uykusundan eden gürültülü ve ferah sesleri, duyuyordum; uyandırıldım ve gözlerimi açabilmek için biraz zamana ihtiyacım vardı. Hala pencere camına damlalarını bırakıyordu yağmur aynı şiddetle ve canı acıyan terk edilmiş küçük çocuk çığlıklarıyla cama çarpan damlalar, oradan süzülüp camın dibini boyluyorlardı. Aslında bu sesler, uyku sırasında bile olsa, gerçekleşmesini umduğum bir doğa olayının halüsinasyona uğramış haliydi ve maalesef gerçek değillerdi. Yağmur seslerini derinden işitiyor olmama rağmen, yan odadan gelen çalarsaat seslerini duymaktan öteye gidememiştim ve işte bu gerçekti…

Kitabın etkisinin hala aynı tazelikte sürüyor olması şaşılacak bir durum değildi benim için çünkü kitabın son sözlerini daha uyumadan birkaç saat önce okumuş ve bitirmiştim. Sonra da uyumaya gittim.

Yataktan doğrulurken aklımda hala Jane ve onun mavi gözleri vardı. Bu başta gizemli ve merak konusu olan kahraman, sonradan Janey ile birlikte görünmeye başladıkça, mistik havasını bozmadan, yalın ve net halini aldı sayfalar ilerledikçe. İşte hikaye tam da burada başlıyor…

Jane, kitaptaki dış özelliklerine göre, kaslı, bebek yüzlü, mavi gözlü bir adamdı. Acaba Jane, yağmur sesinde Janey’ı mı bulmuştu; ne bulmuştu o seste ki severek dinliyordu ve sadece onu. Görevini aşan bir durum değerlendirmesi yapmış ve patronunun sakin müziklerle şarkı söylediğini hayal edebilmişti. Oysaki Janey bir rock yıldızıydı; sert şarkıların “tatlı bebek Janey”ı idi o.

Sınırı aşmak gerekiyordu artık; nerede olduğumu görüp, yapmam gerekenleri de unutmayıp yerimden kalktım. Sütlü bir kahve hazırladım kendime. Şekerli bir kahveden sonra ritüeli bozmadım. Sigaranın etkisinden olmalı ki, ciğerlerimi patlatana kadar nefes harcayabiliyordum Janey gibi, sert ve coşkulu şarkılar söylerken. Mikrofon gibi kullandığım çay kaşığını görünce birden, rock şarkı söylemeye “çalıştığımı” da farkedince, kendimle birlikte arkamdaki orkestrayı durdurmalıydım. Yere düşen tencere tavalardan da davul sesi yapan Janey değildi bendim, bizatihi kendim.

***

Hazırım artık, gitme vakti geldi çattı. Haydin, sabah oldu işi olanlar işine. Birazdan güneş ben burdayım der, ufkun belirmesini de izleyemeden herkese günaydın… 

 

Ben, bilirsiniz işte, Özdür.

YORUMLAR


Henüz yorum yapılmamış :( Yazık ama blog sahibi senin yorumunu bekliyor olabilir

Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın