gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

İLGİNÇ TESADÜF

19 Ağustos 2015, 12.47
A- A+

Her şey okul arkadaşım Jale'nin İzmit'teki evinde başladı. Kendisini ziyarete gitmiştim. Orada , tanıdığı bir prof. beyin cerrahına gösterecekti beni. Muhteşem bir misafirperverlik  örneği gösteren arkadaşımın, kısa bir süreliğine ağabeysi ve onun damadı uğradı. Oradan buradan bahsederken, konu sağlığa geldi. Ben , hem bel fıtığımın ,hem de boyun fıtığımın olduğunu , kaç kez fizik tedavi gördüğüm halde , ızdırabımın ne kadar büyük olduğundan bahsettim. Kendisi,  İzmit'e bağlı / Kefken/ Cebeci köyünde , kumun doldurma olmadığını, sahilin kmlerce doğal kumla çevrili olduğunu ve kendi fıtığını 10 gün, kuma gömülerek geçirdiğini, kumun çok şifalı olduğunu söyledi. Eskiden böyle şeylere inanmaz ya da ciddiye almazdım. Yaş ilerledikçe , değişiyor, ağrılardan kurtulmak için her çareye baş vuruyorsunuz. Kendisinin denize sıfır evi olduğunu ve kiraya verdiğini söyledi. Bahçe içinde iki oda bir salon tek katlı ikiz bir ev. Hemen atladım, biz genelde 40 yıllık okul arkadaşları , birlikte , seyahatlere gideriz. Bu da harika bir alternatifti. Oralarını  , İstanbul'lu olduğum halde görmemiştim. Yerimizi  ayırttık. Evde istenirse 8 kişi kalabilir denmişti. 5 de karar kıldık. Aradan 1 ay geçti, vakit geldi . Bir arkadaşın işi çıktı, son gün diğer 2 sinin. Biz kaldık mı iki arkadaş. Ve üstelikte o arkadaşım , tatilin yarısında , gelini ve oğullarıyla , yurt dışına , seyahate gidecekti. Sırf söz verdiği için, sorumluluk sahibi olduğu için ve benim 45 yıllık dostum olduğu için geldi. Tabi biz hesabımızı 5 kişiye göre yapmıştık. Her şey dahil 5 yıldızlı otel kıvamında bir tatil oldu neredeyse :)

Neyse , geldik evimize yerleştik. Ben; biraz salaşlığa alışığımdır. İlk gün sevgili arkadaşım , her yeri çamaşır sularıyla şartladı şurtladı. Ev denize sıfır ama denize ulaşmak için 300 metre , kumda yürümek gerek. İnsanda üşeniyor yani. Kumda bacak kasları ters çalışırlarmış. Ertesi sabah kalktık, güzel bir kahvaltı balkonda, olumsuzlukları görmemeye çalışarak hazırlandık, önümüzdeki denize girmek için başladık yürümeye. Uçsuz bucaksız kum sahili. Yer yer  çadırlar kurulmuş. Sonra anladık, kamyoneti, minibüsü, arabası hatta kamyonu olan , Adapazarı' lı ve İzmit' li, günü birlik buraya denize girmeye geliyor. Ama teşkilatı göreceksiniz. Bir anda tek katlı ev inşa ediyorlar. Buzdolabları bile var. Mangallar yanıyor akşam üstleri. Hazırlıklar  gırla. Çoluk çocuk koşturuyor. Arkadaşım incecik , sarışın , ben; esmer , bayağı bir tombik , o; kolay , ben; kan ter içinde, kumsalı aşıp denize vardık. Çok mutluyuz. Deniz, uçsuz bucaksız, bir deniz. Attık kendimize denize, bir yıldır hasretlik var. O ne?  git git deniz, neredeyse dizimi geçmiyor. Arkadaşım mutlu, ben mutsuz. Ben derin denizleri severim. Ama Allah için , tek bir taş yosun yok. Mübarek , Çeşme Ilıca plajı. İki karış suda bir müddet debelendikten sonra, karar verdik çevreyi keşfetmeye. Başladık , denizle kumun birleştiği noktadan şakta da şukta da yürümeye. İki km kadar yürüdükten sonra , tepelere döndü yol, devam ettik. Bir noktaya geldikten sonra, muhteşem bir manzara ile karşılaştık. Koca koca kayalar, suyla oyulmuş girintiler, aralara karışmış açık yeşil , küçük göletler. Aman dikkatli olalım, düşüp parçalanmayalım kaygısıyla, en yüksek kayada oturup , manzarayı seyrettik, sigaramızı tüttürdük. Hisarlar yapılırken bu kayalar kesilerek , kullanılmış. Kaç yüz yıllık düşünün.

Neyse , yine biz iki tin tin, devam ettik yolumuza. Kefken 'in pembe kayaları meşhurmuş. Sonunda bulduk mekanı. İki devasa kaya. Ve ortası sanki, volkanın püskürttüğü lavlardan oluşan düzlükler. Üstleri dalgaların etkisiyle yer yer yosunlaşmış. Cıvıl cıvıl etraf. Gençler , çoğunlukla erkekler , sürekli denize atlıyorlar yarışırcasına. Bir ulu; sanırım 7*8 metre, bir de yaklaşık 4*5 metre kardeş, iki kaya var. Zar zor kardeş kayaya geçtik oturduk. Kimse yok orada, diğer kaya panayır yeri, haşemalılar çoğunlukta. 'Ne biz onları rahatsız edelim, ne de onlar bizi' dedim. Başladık, gençleri izleye izleye çekirdek çıklatmaya yarışırcasına. Torbamız yanımızda ama, doğaya çok saygılıyız. Oysa etraf pet şişelerle, bira şişeleri kırıklarıyla aklınıza gelebilecek her türlü pislikle dolu. İnsanımız pis bizim malesef. Baktım herkes ulu kayadan atlıyor, 'ne var' dedim 'ben de bu kardeşten atlarım' , gençliğim aklıma geldi unuttum 56 yaşında olduğumu. Dikildim kayanın ucuna , ulu kayadan gençler bağırışıyorlar 'teyzeye bakın teyzeye atlayacak 'diye. Atladım paşalar gibi, diklemesine. Suyun yüzeyine çıktığımda , korkunç mutlu ve gururluydum. Arkadaşım 'yapma, genç misin, başına bir şey gelecek' diye, kokoş şapkası ve bembeyaz teni, güneş görmesin diye ince bir boleroyla kaplı, sesleniyor bana. Emekleye emekleye, midye kaplı düz kayalardan çıktım düzlüğe. Geldim oturdum arkadaşımın yanına. Şeytan dürtüyor. 'Kardeşten atladın, Ulu dan da atlarsın' diye. Ayaklandım. Gittim gençlerin yayına , ulu kayanın tepesine. Baktım aşağı ucsuz bucaksız, 'atlayabilir miyim' dedim çocuklara. Daha önce 'teyze' diyen gençler, tabii 'abla' dediler. Tereddütsüz bıraktım kendimi aşağıya. Harikaydı. Başarmıştım. Alkışlar gırla. Tin tin geçtim yine arkadaşın yanına , yaktım bir sigara.

Yanımıza , bir çift geldi. Erkek ; iri yarı , vücut, kızımız da , ufacık tefecik. Kız korkuyor, ben durur muyum  başladım gençlerle sohbete. Kader başlamıştı ağlarını örmeye. İnsanlardan hiç korkmayın, iletişimden asla. İç sesinize kulak verin, siz içten olursanız, candan olursanız, kimse size kötülük yapamaz. Gençler elle tutuşarak atladılar. Yine , yolda gelirken gördüğümüz bir karı koca, 2 çocuklu bir aile geldi yakınımıza. Adam hep fotoğraf çekiyor. Küçük çocuk bebek daha sırtlarında. Hanım yabancı. Bu sefer onlara laf attım ,' ailece ben çekeyim sizi' diye. Meğerse selfi çubukları varmış. Neyse biraz daha kaldık. 'Hadi kalkalım' dedik sonra. Tam hazırlanıyoruz. Şeytannnn nasıl bağırıyor. 'Candan son kez atla' diye. 'Peki' dedim. Fotoğraf çeken adama da, telefonumu verirken, 'lütfen atlarken çeker misiniz?  dedim. Çıktım kayaya , kasım kasım. Tam atlarken, son saniye de vaz geçtim, çivileme değil balıklama atlayayım, dedim. Daha doğrusu , şeytan dedi. Son saniyede değiştirilen karar ile , yolun yarısında, bir tuhaflık oldu ve ben , belimin, boynumun ve omuzlarımın üstüne düştüm. Belimden boynuma yayılan acıya inan tanım bile koyamıyordum. 'Bitti her şey ' dedim. Sohbet etmiş olduğum gençler , suda. Oğlan ; 'abla bacaklarını hissedebiliyor musun' dedi. 'Evet ama ölüyorum şu an' diyerek, can havliyle , kıyıya yüzmeye çalıştım. Kız; ' merak etme abla' dedi. Anlamadım. Çıktım kıyıya, zor yürüyorum hatta sürünüyorum. Çocuklar geldi başıma, yere havlu serdiler, yat uzan abla dedi. Arkadaşım panik içinde, tek kelime edemeden donmuş bana bakıyor. Çocuk , arkadaşıma , karnına kuvvetlice otur dedi. Valla düşünemiyorum bile o an. Havluyu da aldı, büktü, başımın altına. O anda ne oldu, nasıl oldu, duyduğum sanki, kemiklerim kırıldığıydı. Ne yapıyorsun sen , derken, abla kımıldama dedi, 2 kez daha kemik kırılması sesi. 'Tamam abla' dedi. 'Ne boyun fıtığın ne bel fıtığın kalmadı. Üç beş zaman kas ağrıları olacak, sonra bir şeyin kalmayacak, gerçekten Allah'ın sevgili kuluymuşsun abla sen' dedi. Meğerse çocuk , manuel terapistmiş, Karadeniz Ereğlisi'n de , azeri kökenli. Profesyonel. 

Hikayem daha uzun ama burada bitsin  , son bir şey; cankurtaran, 'abla eğitimliyim , ama senin yaptığını asla yapmam' dedi. 'Yaş kaç' dedi, 56 dedim. Şeytan fısıladadı : Aslında 20.

Bazen tesadüfler , hayat kurtarır. Bazen sizin iletişiminiz hayat kurtarır. İyi kullanın. Çünkü, bir gün önce , Cebeci köyünde, çizilmiş sınırların dışında yüzen , iki,  15*16 yaşlarında ki kızlardan biri, ıssız bir yerde yüzdükleri için , bir karış suda boğuldu . Allah rahmet eylesin ve ailesine sabırlar versin.


<a rel="nofollow" href="http://imgur.com/KYIDYwO"><img src="http://i.imgur.com/KYIDYwO.jpg" title="source: imgur.com" /></a>

[img]http://i.imgur.com/KYIDYwO.jpg[/img]

YORUMLAR

19 Ağustos 2015, 19.38
İlginçmiş başınıza gelenler. Bir solukta okudum. Size yardımcı olmaya çalışan adama güvenebildiğiniz için ayrıca tebrik ederim. Geçmişler olsun...
20 Ağustos 2015, 02.55
mhb gecmiş olsun kardeşim.rabbimin nsevgili kuluymuşun genede.okudum yaşadıkları.kendimi gördüm sanki.sizden ricam.bu delikanlını adresi verirmisiniz benimde yengeminde belinden cok sıkıntımız var yardım ederseniz cok  sevinirim. kastet de oluru genelde birde tavlada


20 Ağustos 2015, 17.52
Fotograf eklemek istemiştim , kayalardan uçarken ama beceremedim. :( bilen varsa_?
20 Ağustos 2015, 23.47
evet adresi verirmisiniz  birdaha ağrılarınız oldumu
25 Ağustos 2015, 18.51
Merhaba, Sevgili Kupam,  hoş gelmiş sefalar getirmiş..  uzun zamandır  blog yazmıyordun , kendi adıma satırlarını okumaktan keyif aldım..
Her zaman ki gibi doğal, egodan arınmış ve samimi bir anlatım..Kupam çok geçmiş olsun inşallah tamamen  geçmiştir rahatsızlığın,  yine de tebbiri elden bırakmamak gerekiyor canım.Keşke bütün şeytanlar öyle sevimli olsa,  kıskandım  cesaretini  .)Candan ablam  facede görürüm umarım atlarken ki resimlerini..  
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın