gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

SABAHI GÖRESİM VARMIŞ...

25 Ağustos 2015, 05.09
A- A+
Şarkının dediği gibi ''uyku tutmuyor değil, sabahı göresim varmış'' kafası hakim an itibariyle bende, hep hayıflanıyordum, ''an itibariyle'' diyenleri kıskanıyordum, sonunda cümle içinde kullandım, huzura erdim:). Okul yeni bitmişti ve ''askere hemen gidip, geleyim'' diye ''erken gitme dilekçesi''vermiştim, kafamdan hesap yapıyordum, ''Kasım'da askere giderim, kısa dönem olursam yaz bitmeden dönerim'' deyip motive oluyordum kendimce, Kasım isteğim gerçek olmuştu ama kısa dönem olamamıştım, ''senden iyi komando olur'' dediler ve Asteğmen olmamı uygun gördüler. Sevdiklerim endişelenmişti ama ben çok da üzülmemiştim açıkçası, daha ziyade ''yaşayalım, görelim'' duygusu hakimdi. Dağ Komando Yedek Subay okulunda 400 civarı adamdık, okul gibi derecelendirme sistemine tabi olup ilk 20 ye girmek hedefimiz olmuştu çünkü dereceye girenler istedikleri yeri seçme hakkına sahipti, diğerleri ise derece sırasına göre kura çekiyordu, tabiki ben kura çeken tayfada olmuştum:)

Klasik Türk erkeği refleksidir, askerlik anısını anlatıp (ayrıntıya girerek) kendini Kahraman göstermek, evet tahmin edeceğiniz üzere ben de bir Kahramandım:), işi çok fazla sulandırmadan portakalın vitaminine gelmeye çalışayım. Komando okulundan içeri girene kadar hatta kamuflajları giyene kadar hatta ilk, gece eğitimine katılana kadar durumun ciddiyetinin farkında değildim itiraf etmek gerekirse ve o an anladımki ''o kadar okul okuduk, ne işimiz var savaşta'' kafasından sıyrılıp verilen eğitimi almak ilk önceliğim olmalıydı ve gecenin zifiri karanlığında artı soğukta artı ürkütücü bir ortamda artı G3'ün  tüm sessizliği bozan korkutucu sesinde yaşadığım tedirginlik ilk ve son olmalıydı, hayatta kalmak ve beraberindekilerin yaşamalarına katkıda bulunmak için.

Ayağına top değmemiş adamların Futbol konuştuğu, Ekonomi değişkenlerinden bihaber insanların Ekonomi ahkamı kestiği, kısaca bilgi sahibi olmadan fikir üretilen bir ülkede yaşıyoruz ve zaman zaman hepimiz bu çorbaya tuz katıyoruz. Yaşadığım 4+12 aylık Asteğmenlik geçmişim bana güncel bazı konularla ilgili fikir yürütme hakkını veriyor diye düşünüyorum, yani bu hassas konuda ''hariçten gazel okuyan'' kategorisinde değilim, tedirginlik-acı-ölüm tehlikesi-kaybetme korkusu-bir daha sesini ulaştıramama endişesi vs gibi insani duyguları iliklerime kadar yaşadım ve şu an empati kurduğumda hala yaşayabiliyorum.

Yazının bundan sonraki bölümünde kelimlerimi özenle seçmeye çalışacağım, Kim ki ölen Yüzbaşı kardeşinin tabutuna sarılıp ''Ali'm'' diye ağlayan Mehmet Yarbay'a söylediklerinden dolayı yafta yapıştırmaya kalkıyorsa VİCDANSIZDIR. Hangi Gazeteci Durumdan Vazife Çıkarıp ''Yarbay Görevden Alınmalı'' diyorsa ALÇAKTIR. Günümüz gerçeklerini çatır çatır söyleyen Vatansever Türk Subayı'na dil uzatıp özellikle sosyal medya üzerinden fırtına koparan, ağza alınmayacak hakaretler savunan, sözde Vatansever gözüküp Asker'den kaçmak için türlü türlü yollar deneyenler ONURSUZDUR. Rahmetli Ali Yüzbaşı ve Abisi Mehmet Yarbay ise GERÇEK KAHRAMAN'dır. Yazdığım son paragraf ''sana göre'' ''bana göre'' ''ama'' lı cümleleri kabul etmeyecek kadar hassastır ve bir Matematik gerçeği gibi 0 doğrudur!

Babasını kaybettikten sonra İronik bir ağıt yazarak ''Doktorlar'da ne bilir ciğerin acısını'' diyen Volkan Konak tam da günümüzdeki şu duruma vurgu yapmış bilmeden, ''Ne bilirsiniz Mehmet Yarbay'ın acısını'' demek istiyorum O'nu vatan haini ilan etmeye çalışan gerçek HAİN lere ve yazımı Albert Camus'un ''Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın'' sözüyle noktalıyorum, gerçekten de SABAHI GÖRESİM VARMIŞ , Sevgi ve Saygılar...

YORUMLAR

25 Ağustos 2015, 11.30
Yüreğimizden geçenleri yazıya dökmüşsün ellerine yüreğine sağlık.Gencecik fidanların ölümüne yanan  insanların çığlığından bile medet umup acımasız iftiralar atanların acımasızlığı insan olan herkes gibi beni de ürküttü,korkuttu,içimi acıttı..Bir insanı bu kadar acımasız yapabilen menfaatlerin olabileceğini düşünemiyorum,en kolayı beyinsizler diyorum..

Sevgili Trapper, Ellerin dert görmesin,mümkün olsa yazını bende imzalamak isterdim..

Bu arada sevgili Gamyun,içimizi dökmemize gösterdiğin hoş görün dolayısıyle, sana da sonsuz teşekkürler,sevgiler..
25 Ağustos 2015, 13.04

         Nedense bu konularda çıt çıkarasım gelmiyor. Acıyı kanırtan, öfkeli şeyler de okumak istemiyorum. Tepkiyi normal buluyorum elbette ama artık "akıl" görmek istiyorum. Başımıza ne geliyorsa akıl yoksunluğumuz yüzünden geliyor çünkü. Aşağıda bir arkadaş yazı yazmış ya; ulvi annelikten söz etmiş. Gerçekten öyle, doğum bir mucize, doğurulan da çok değerli. Yalnız gözden kaçan bir şey var; katili doğuran da bir anne. Sorunlarımız çok temelde ve çok derinde. Konjonktürel mide bulandırıcı siyasi hesaplardan bile çok daha derinde... O soru var ya; "bunun katili kim, bunun sebebi kim", "kim"den ötede bir cevabı var bu sorunun. Ama tepki duyalım tabii, dillendirelim, artık ne işimize yarayacaksa... Ben yalnızca tepki içeren bu tip yazıları okumak istemiyorum, yazarın içini dökmesinden başka neye hizmet ettiğini bilemiyorum çünkü. 
25 Ağustos 2015, 17.03
Fiili bir savaştayız. Lider kadrosu paralı askerlerden kiralık katillerden oluşan, tipik bir mafya ile savaştayız. Devletimiz legaldir, terör tüccarı olan pkk ise illegaldir. Bir toplumda devletin verdiği huzur tek güvendir. Devletten başka otoriteler çıktığında onlar yok edilir. Toplum bu yok etme süreci için sahip olduğu huzuru kaybetmek istememe noktasında kendisini motive eder. Şehit olmaktan kaçınıp başka ülkelerde uzun yaşamanın sefasını sürenlerin, ülkelerini envai çeşit devletlerin paralı askerlerine teslim edenlerin örnekleri şu anda Türkiye'nin her şehrinde gözümüzün önünde duruyor. Türkiye'de bu başa bela terörü yok etmek için toplumun moral rezervini, motivasyonunu düşürecek her söz düşmanlarımızın elinde psikolojik üstünlük olur. 

Biz burada oyun oynamıyoruz. Devlet kudretinin sağladığı güvenden istifade etmek ile devlet kölesi olmayı birbirine karıştırmayalım. Gaflete düşülerek verilecek en küçük açıklarımızı hızla büyütmek için fırsat kollayanlar var. Duygusallığa asla yer verilmeyecek derecede hassas, olmak yada olmamak kalibresindeki bu mevzumuz şu an önümüzde duran mega gerçekliğimizdir. 

Şimdi de, yarbayımızın acı ile verdiği o tepkisine siyasi refleksle yarbayımıza en pis komplo teorilerini yaftalayan ülkemizin genel merhametindeki gözle görülür düşüşüne dair bir şeyler yazıp bitireyim. 

Adamın kardeşi ölmüş tamam mı? Orada bir tabut var. Kardeşi orada burun kanamasından veya sıradan bir baş ağrısından dolayı yatmıyor. Adam bildiğin ölmüş işte. Kardeşine bir daha asla ''ne haber lan, özlettin kendini gelsene bu akşam iki tavla atalım dostum'' diyememe şoku ile yüzleşen bir adamın çıkmazı vardı orada. Herhangi bir insanın istem dışı en saçma sözleri sarf etme hakkını barındıran bundan daha özel bir durum olabilir mi? Adamın mezhebine kadar indiler. Yetmezmiş gibi yok meridyenci, yok paralelci diye bel altı vuruşlarla o en hassas acı türüne bile gerekli olmak zorunda olan saygıyı yozlaştırdılar. Orada şerefli şehidimizin tabutu başında olan yarbayımızın her türlü politik ve sosyolojik özelliğinden arındırılması icap ediyordu. Verdiğimiz diğer şehitlerimize o yarbayımızın aynı tepkiyi vermediğini kim nasıl bilebilir. Her şehidimize kardeşi için sergilediği tepkiyi vermediğini kim söyleyebilir. Adam isteseydi çatışma olmayan yerlerde kardeşine askerlik yaptıramaz mıydı? Yarbayımızın vatan savunması mantığında boşluklar olsaydı kardeşini yaşatmak için çaba sarf etmez miydi? 

Türkiye olarak şu denmeliydi: ''Yarbayımızın oradaki isyanı  o nazik durumda her insanın istem dışı vereceği bir tepkidir, yarbayımızın kardeşine zerk ettiği şehadet bilinci bizim şerefimizdir, dolayısıyla yarbayımızın sitemi vatana değildir, idarecilerin yanlış izlediği stratejileredir'' sağduyusunu vermek gerekiyordu. Ne o yarbayımız, ne de başka bir insanımız, vatan savunması için şehit düşen evlatları için kahrolacak, hayata küsecek bir çiğlikte değildir. Fakat, gerçek bir müdaafa için en başından beri alınması gereken tedbirleri almadığını düşündüğü idarecilere sitem etme ve sorgulama yapma kültürü demokrasinin bir gereğidir. Çünkü insan olmanın gereği biraz da bu tür tepkiler ile kanıtlanır. İnsanların kromozomlarında böyle tepkiler vermesi için kodlamalar vardır. Biz insanlar karşılaştığımız maksimum acılar karşısında maksimum tepkiler vermek üzere yaratıldık. Yarbayımızın orada dünyanın bütün etkenlerinden ve karakterine yamanmak istenen bütün o ön takılardan steril halde olması hakkına saygı duyulmalıydı. Yarbayımızın orada insan çıplaklığında olduğu gerçeği siyaset için harcanmıştır. Bu durum Anadolu tarihimizde eşi benzeri olmayan bir çukurdur. Kitlelerin birbirlerine bu kadar rahatlıkla nefret yaymaları için şehit yetiştiren bir aileyi bile harcadıkları başka bir dönem bilmiyorum. Bu tam bir afazi durumudur. 

E şimdi şu noktaya mı geleceğiz: Hiçbir kimseye hiçbir özel şart altında asla tolerans göstermeyecek miyiz? Karşılaştıkları her acıya insanların dayanmalarını mı umacağız? Yoksa, devlet yönetmedeki basiretsizliklerini örtmeleri için toplumu günbegün radikalleştiren güç odaklarını sorgulayıcı bu tür örneklere katılmasak bile tahammül etmeyi mi öğreneceğiz? Tahammül etmek biz insanlara 'ACABA' ayracını açar. 'Acaba' demek, insanları diğer türlerden ayıran tek özelliktir. 
25 Ağustos 2015, 17.24
 Maalesef Yarbay  askeriyen ihraç edildi bile ,muhalif duruş sebebiyle .........
25 Ağustos 2015, 21.14
kimbilir yarbay ve ailesi şimdi nasıl mutludur. evlatlarını kaybettiler.. ağlamaları sevinçtendir kesinlikle..saygıdeğmeyen  büyüklerimiz de mutluluklarına ortak olacaktır yine ekranlardan...
27 Ağustos 2015, 13.35
Şebnem git manipülasyonunu,algı operasyonunu twitter'dan yap burda RT mekanızması yok
nereden takip ediyosun gündemi  sallıyosun araştırmadan...
31 Ağustos 2015, 18.13

Selammmmmmm, daha bir kaç blog öncesi tamda sizi anmıştım.

Belki tam takip edemedin uzun süredir yazılarını özledim (kendi adıma). İyiki geldin, iyiki sabahı gördün, hoşgeldin. Yazdıklarına tüm kalbimle (belki fazla belki azıyla) katılıyorum. Çoğu kez kelimeler kifayetsiz kalıyor anlatmakta. Kelimeleri ne kadar özenle seçsekte olmuyor. Güzel paylaşım için teşekkürler. Ellerine sağlık.

Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın