gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

HAYALİM VE SEN

23 Şubat 2016, 18.17
A- A+

                      Bazen dalıyorum derinlere, düşünüyorum seni, yetmiyor bana senle ilgili düşüncelerim. İster istemez hayaller kuruyorum onunla avutuyorum kendimi. Şu an yine aklımda sen varsın ve ben yine bir hayaldeyim. Hayal bu ya; Bahçemizdeyim ben bir şeyler ekmek için bahçeyi çapalıyorum, biliyorsun hiç yavaş çalışamam, o iş bitmelidir bence, bu yüzden de kendimi oldukça yoruyorum hep, yorgunluk bir yana, sıcak ise cabası, onca çalışmadan sonra ister istemez hem acıkıyorsun hem dinlenecek bir gölge yer arıyorsun. Aklımdan bunlar geçerken, elinde küçük bir testi soğuk ayran, diğer elinde ise yemek poşeti ile sen çıka geldin ya, gelişin o kadar güzeldi ki, hani sıcaklarda uzaktan bakarken sıcak dalga olur uzaktakini hayal mayal seçersin, sende o sıcak dalga içerisinde gelirken gözlerim hep sendeydi. Ne kadar güzel bir endamın vardı, ne kadar ahenkli yürüdüğünü işte o an anladım.

 

            Gül yüzünle gelmiştin, “ sen kolay gelsin” benim ise sana (hoş geldin sevdiğim) dedikten sonra, bahçemizin yan tarafında gürültüyle akan suyun yanındaki ağacın gölgesine sermiştin sofra bezini. Yemekler çok güzel görünüyordu, eminim her zamanki gibi çokta lezzetliydi, yemekten önce o soğuk ayrandan bir bardağı sıcaklığın verdiği susuzlukla bir seferde içmiştim. Yemek yendikten sonra gölgeye uzandım, sense dizlerimin üzerin koydun başını. Ellerimle saçlarını tararken bende ne kadar yorgunluk varken hepsi birden gitmişti. Sense ellerim saçlarında kalsın hiç çekmeyeyim diye konuşmuyordun bile, göz kapakların yarı yarıya kapanmak üzereydi, ben anlıyordum ki saçlarını okşamam çok hoşuna gidiyordu.

 

            Ne kadar zaman geçti bilmiyorum, ikimizde halimizden memnunduk ancak, yapılması gereken işler vardı ve bunu yapmamız lazımdı. Ben yarıda kalan işler için tekrar elime çapayı aldığımda sen çalı, çırp toplayarak, taşlardan kurduğun ocak üzerine çay suyunu koymuş ve ateşi yakmıştın bile. Her ne kadar demliğin etrafı ateşten is kaplanmış olsa da Ateşte demlenen çayın tadı bir başka oluyordu. Bir zaman sonra elinde sıcak bir çay bardağı ile yanıma geldin, “ az mola ver de çayını iç “ dedin. Çaydan ilk aldığım yudumda o ayın almış olduğu demin ne kadar hoş olduğunu anladım. Sanki gönül ateşiyle kaynatılmış, gönül süzgecinden geçirilerek bardağa doldurulmuştu. Şimdi anlıyorum ki, aşkla, sevgiyle yapılan her şeyin tadı bir başka oluyormuş, tıpkı demlenen çay gibi, tıpkı benim sana duyduğum özlem ve hayal gibi. (S.G.Buğrabey)  23.02.2016

 

YORUMLAR


Henüz yorum yapılmamış :( Yazık ama blog sahibi senin yorumunu bekliyor olabilir

Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın