gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Sen Kim Köpek!

14 Şubat 2024, 01.36
A- A+
Birkaç ay önce gündem oluşturan bir tartışma vardı; bu topraklarda kök salmasını beklediğimiz kültür-sanat içerikli Nuri, Bilge ve Ceylan ile Zeki, Demir ve Kubuz atışmasından bahsetmiyorum. Gerçi o da tam bir fiyaskoydu: "Ben ödül aldım diye bayıldı" denir mi hiç! Ya öbürküsü: Cannes'in muhtarı. 
Ihh, "Uzaya çıkan ilk Türk kimdi" tartışması da değil. 
Bahsettiğim tartışma Farah Zeynep Abdullah'ın Yılmaz Güney ile ilgili söyledikleri yüzünden sol cenah tarafından linç edilmesiyle ilgili. Linç edenler arasında benim çevremden kadınlar da vardı. Ve bu kadınlar bu olayda ve zaman zaman "pick me girl" olarak yaftalanarak saldırıya uğruyorlar. Saldıranlar da güya bunu toplumsal cinsiyet eşitliği adına yapıyorlar. Tabi ki buram buram önyargı ve ayrımcılık kokuyor. Çünkü bu kadınları tanımıyorlar. Biraz gözlemleyip çözümleyince Yılmaz Güney'i savunma nedeni olarak etnik ve sol kimliklerini önceledikleri sonucuna ulaşıyoruz. O kadınlar da aynı zihniyetin içine doğmuyorlar mı? Benzer fikirler geliştiremezler mi? Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmanın tehlikesi de bu zaten. Kadınları erke yaranmaya çalışan, bundan prim yapan, düşünemeyen varlıklar olarak kurgulamak olabilecek en cahilce düşüncelerden biridir. Aynı ideolojiye daha da mühimi aynı zihniyete dahil erkekler neyse kadınlar da benzer özellikler gösterebilir. İlk dalga feministlerde, o dönemde yaşayan erkeklerdeki gibi ırkçı ve öjenik eğilimler vardı mesela. Eril tahakküm zihniyet katmanındadır, her özgürlükçü fikir ve ideolojinin içinden zehir saçabilir. Feminist fraksiyonların bile... Bu da önemli bir detay olarak burda dursun. Gelelim esas meseleye...

Farah Zeynep Abdullah'a gelen tepkileri Fazıl Say'ın şu yorumuyla özetliyorum. 
Aynen aktarıyorum:  
“Şu ‘Yol’ filminde figüran bile olamayacak niteliksizlikteki ‘dizi oyuncusu’ artık ‘dönemleri’ ve ‘milatları’ tayin eder olmuş. Biraz haddini bilmek gerek” 

Hani vardır ya "Sen kimsin?", "Sen bu dava için ne yaptın", "Bu konuda uzman mısın" yani "Sen kim köpek!" Varsayalım ki hiçbir şey yapmadım, varsayalım ki cahilin önde gideniyim, var sayalım ki hiyerarşinin en dibindeyim. Varsayalım İsmail! Peki sen Farah'ı, onu, bunu ya da beni susturma hakkını nerden alıyorsun? Diplomalarından mı, statünden mi? Hadi bilgi alanı uzmanlığı açısından bakalım, konservatuarda hak ve özgürlük alanlarına dair bilir kişi sertifikası falan mı veriyorlar? Merak ettiğim için soruyorum. 

Hımm, peki haddini aşan kimmiş bir bakalım. Ay inanmıyorum bu bir kadın! Halbuki bizde kadına yönelik şiddeti ve ayrımcılıkları erkekler konuşur! Alay etmiyorum, geleneksel ve yeni tip medyada böyle bir gerçeklik var. Sadece bizde de değil.( bknz.Avrupa parlamentosu 8 mart 2023 etkinliği.) Çünkü onlar bizim öğreticilerimiz, kurtarıcılarımız, kahramanlarımız, erkeklerimiz! Bir dakka, sonki olmadı galiba. Onu kadınlar için kullanıyorduk. Evet ya, her 8 Mart'ta solcuların ve ulusalcıların önce kim paylaşacak diye birbiriyle yarıştığı bir şiir bile var: 'Kadınlarımız'. Nazım'ın da azılı bir cinsiyetçi ve kadın düşmanı olduğunu çoğu kişi bilmez tabi. Farkındalık yoksa kimse ırkçı değildir, kimse öjenist değildir, kimse kadın düşmanı değildir. Bir şeyin bilgisine sahip olmamız o şey hakkında farkındalık sahibi olduğumuz anlamına gelmez. Farkındalık çoĝunlukla tecrübelerden edinilir. Nazım'a bunu dediğim için nşa'da bir linç de ben yerdim ama burda onay sistemi var. Zaten de hepi topu üç beş kişi okuyor. 

Haddimizi bilecekmişiz(!) Birisi bir kadını dövecek, öldürmeye kalkacak, o iyi bir solcu, iyi bir kürt hareketi direnişçisi, iyi bir sinemacı olduğu için; biz de başarısız insanlar olduğumuz için susacakmışız.(Savcı'yı öldürmesiyle ilgili iddiada benlik bir durum yok. Onu da bir zahmet erk ve devlet düşünsün) Memleketin yarıdan fazlası bu kafada. Farah'ın da dediği gibi, ahmakça.. 

Bir ara da 'Kahramanlarınızı öldürün' rüzgarıyla herkes kendi ideolojisinin karşısında konumladığı kişilere kafa göz dalmıştı. Tabi ulusalcı cephe için baş kahramanımız Yılmaz Güney'di. Hayatı boyunca kadın hakları konusunda tek söz söylememiş (8 mart kutlamalarını saymıyorum, en coşkulu ve en çok erkekler kutluyor malum) cinsiyetçi erkekler 'vurucam kırbacı' edasıyla saldırdılar. Peki Cemal Süreya? Nazım Hikmet? Onlara laf yok!

Kimse kusura bakmasın 'kahramanları öldürün', 'putları yıkıyoruz' deyip de Nazım'ın putuna torpil geçmeyiz! Geçmişle ve bu tarihi şahsiyetlerle hesaplaşmadan, üstümüzde bu hayaletler dolaşırken sağlıklı bir gelecek inşa edemeyiz. Ve önce kendi kapımızı süpürmek zorundayız. Tabi Aristo'ya kadar gitmeye hacet yok. Aydınlanma döneminden başlayalım. Cinsiyetçi ve ırkçı olmayanları saysam daha hesaplı olur. O derece..! Midem kalktı yapamiciim galiba! Genellikle bana vatan haini, terörö, dil polisi derler ama ara sıra tatlı tatlı anarşik diyenler de oluyor. O zaman biraz daha beri ve sol tarafa gelip anarşizmin babalarından Proudhon diyelim. Bak bak ne diyor, kadınlar çalışırsa erkekler işsiz kalırmış. Marx, Engels ve Bakunin o döneme göre daha yenilikçiydiler bu konuda. Onlar kadınların çalışma hayatına girmesi gerektiğini düşünüyorlardı. Hadi Marx ile kanlı bıçaklı oldun Bakunin ile de kuramlarınız çaķışıyor, Wollstonecraft (Mary demişken onun kocası da anarşist kuramcı Godwin'dir) gibi feminist bir düşünür gelmiş geçmiş senden önce neler demiş bir bak da diyemiyorum 'kadın' ona göre evde hanım dışarda fahişe, başka da bir işlevi yok. Kadınlar yoldan çıkmasınlar diye evde kalmalılar diyor. Sen otoriteyi devletten al erkekliğe ver. Bak sen şu köylü kurnazına. Kendi döneminde de çok elestirilmiştir bu konuda. Ne diim, bırak Engels'i Bakunin'i bizim tanzimat düşünürleri bile daha makuldüler bu konuda. Ne ilginçtir ki Sanayileşme ile birlikte özellikle 1.Dünya savaşı dönemindr çalışan erkek nüfus azalınca kadınlar ücretli çalışma hayatına girdiler ve hane içi pek çok konuda söz sahibi oldular. Ve artık kapitalizm tarafından erkek bir sömürülüyorsa kadın iki kez sömürülüyordu. Avrupa'da 1.Dalga Feminizmin yükselişi ve 'erkeklik krizi'nin ortaya çıkması da böyle bir zeminde gerçekleşti. Savaşlardan sonra "hadi siz evinize" dense de nafile artık. Proudhon'un ipe sapa gelmez fikirleri de tarihin çöplüğünde yerini almış oldu böylece... 


Ne diyorduk en çok da bu okumuş-yazmış, kendi alanında otorite sayılan cinsiyetçi erkekleri eleştirmek zorundayız. Bilgi sorumluluk getirir. En iyi eğitimleri alıyor ve her haltı biliyorlarsa bir zahmet bunları da bilsinler ama kadınlara öğretmek ve ahkam kesmek için değil -ki genellikle bu motivasyonla yapıyorlar- öz eleştiri yapmak için, sahip oldukları ayrıcalıklardan vazgeçmek için, mücadeleye destek vermek için... Bir de belki hemcinslerini eğitmek için. Pes yani onu da mı kadınlar yapsın?
 
Yaşayan tacizci efendileri anmadan dünyada bırakmam. Hadi gene yurdumdan bir edebiyatçıyla devam edelim. Hasan Ali Toptaş, 20 kadını taciz etmiş, biri nerdeyse tecavüz vakası. Sonra da çıkıp, cahildim dünyanın rengine kandım, kem küm... Kadın kurtulmak için kendini banyoya kapatmış, pardon da neyi bilmiyordun? Ergenlikte içip içip sokağa işemek gibi bir şey yaptım sanıyor herhalde mübarek.Yaptıklarının sorumluluğunu almak bu değil. #me too hareketi sağolsun bu heriflerin ne olduklarını gösterdi bize. Of kimler kimler... İmam-cemaat sorunsalı.

 Bugünkü sosyal refah toplumlarına ulaşmada marxizmin ve sol hareketlerin tesiri liberaller tarafından bile vurgulanırken, kadının statüsünün( Kadının statüsü çağdaşlığın ölçütüdür)yükselmesinin mimarı olan feminizme kadın hakları konusunda bile nezaketen de olsa asla değinilmez. Feminizm, ideoloji olması bir yana tıpkı marksizm gibi sosyal bilimsel bir perspektiftir. Aile, tolumsal cinsiyet eşitliği, kadına şiddet konuları çalışılırken çok fazla kullanılır. Feminist politika diğer ideolojilerin aksine özel alanlardaki ilişkileri de masaya yatırır. İkinci dalga feministlerin de sloganı olan 'özel olan politiktir' sloganını duymayan var mı? Feminist kadınlar anti-feministlerce ahmakça kriminalize edilirler. Daha bir yerde bomba patlattıklarını görmedim. Gönlümden geçiyor tabi şöyle hak eden birilerine kafa göz dalsınlar diye de yok yani. Diğer ideolojilerin aksine 'dava' kaygısı gütmezler. Kadınlara ve lgbt+'ye 'bu uğurda öleceksiniz' demezler. Bilakis mühim olan hayatta kalmaktır. Hayatta kalmak için eril faille, erk ile el sıkışmanız gerekiyorsa sizi bunun için yargılamazlar. Hedef genellikle yasaları uygulamayan yargı sistemi ve politika yapıcılardır. Esnektirler, hem teorileri hem zihinleri sürekli inşa halindedir. Sandığınız gibi tek bir feminizm yok. Bir sürü fraksiyon var ve bunlar herhangi bir eylemde hiç gocunmadan bir araya gelebilir birbirine destek verebilirler. Hatadan muaf değiller elbette ama bu çirkin nefreti hakedecek büyük hatalar yaptıklarını düşünmüyorum.

Ataerkinin kadına-erkeğe yüklediği roller ve normlar cinsiyetçilik olarak adlandırılır. Bir kişi kendisine biçilen bu rolü oynamayacağım diyerek otoriteye baş kaldırdığında "kadın düşmanları" adeta kolluk kuvvetleri gibi ortaya çıkıp onu cezalandırmak ister. Kah baba olur, kah koca, flört edilen erkek, iş yerinde patron, okulda öğretmen ve hatta hayatımızdaki bazı kadınlar... Kadın İtaat ettiği sürece kadın düşmanlığı eşitliksiz sistemin sigortası olarak örtük bir şekilde varlığını sürdürür. Dedelerimizin ve ninelerimizin huzurlu yaşantısının sırrı da burda zaten. Çatışma eşitlik talebinden sonra ortaya çıkar. Aynı kolluk kuvvetleri kendine biçilen rolü reddeden erkeğe de benzer yaptırımlar uygular. Erkekliği sorgulanır, bazen sözle bazen fiziksel şiddet içeren davranışlarla taciz edilir, aşağılanır. Bu roller genellikle doğalmış gibi gösterilir. Bazen kanıt olarak hayvan davranışlarına başvurulur. Ok tatlım, sokakta çiftleşme konusunda ne düşünüyorsun? Desek olmaz derler. O zaman dayattığınız eşitsiz roller ve biyolojikmiş gibi gösterdiğiniz cinsiyetler de olmaz. Kaldı ki bazı hayvanlar da eşcinsel yönelimler sergileyebiliyor. Ordan gitmek pek hoşunuza gitmez yani. Başlıca sorunlardan biri de heteronormatif inançlar ve davranışlardır, bunlar hegemonik erkekliği üretir ve güçlendirir.

Bütün eşitsizlikler gibi toplumsal cinsiyet eşitsizliği de dilde başlar. Bireysel ve toplumsal değişim için önce dilden başlamalıyız. Cinsiyetçi kalıplar, hitaplar, argo... Seksist küfürler mesela, belki de tecavüzcü demeliydim. Nesnesi ya kadın ya lgbt+'dir. Muhatap bir erkek olsa dahi genellikle kadın bedeni, muhatabın annesi, eşi, kızkardeşi küfürün nesnesidir. Ebelerin de çokca nasibini aldığı olmuştur! Öfkesini, sevincini, hüznünü her duygusunu tecavüz tehdidi ile ifade etmeye çalışan bir canlı düşünün. Seksist küfür özellikle erkeğin dilinde bir çeşit şiddet biçimidir. Bir şey desek hemen 'imi bi dil ilişkinliği hirkis siyliyir' Tabi canııım alışmış kudurmuştan beterdir zaten. Herkesin bir şeyi yapması bunun doğru olduğu anlamına mı gelir? Hani yüksek statüler rütbeler hep bunlarda ya bize de bravo doğrusu daha dilini ve öfkesini kontrol edemeyen, uçkurunu (tecavüzden, tacizden ve aldatmaktan bahsediyorum) tutamayan, direksiyonu hormonlarına vermiş bu heriflere dünyayı teslim ettik. Yapmayın lütfen, 'doğalarında var' değil, bunu söylemek bile başlı başına erkeklere hakarettir. O kadar mı kontrol yoksunu ve acizler? Misal patronlarının yanında el pençe duruyorlar. Demek ki kontrol edilebiliyormuş davranışlarımız. Yani aslında işlerine öyle geliyor. Ergenler bile sorgulamaya başladılar bu alışkanlığı. Beyfendiler lütfen çükünüzü bir tehdit unsuru olarak kullanmayı bırakın artık. Olmadı random atmak diye bir şey var, yazışırken bunu yapın bari. Bir sürü argo sözlüğü var okuyun, bulursunuz illa bir şeyler. Cinsiyetçi küfür karşı taraf rahatsız oluyorsa tacizdir. Hı! Ne dedin anlamadım? "-Kadınlar da cinsiyetçi küfür ediyor" Okumuyorsun evladım, oku, tecavüzün faili genellikle erkektir. Kadının böyle bir potansiyeli olmadığı gibi sıkıştığı toplumsal rolden kurtulmanın bir aracı olarak kullanabiliyor bu küfürleri. Bir nevi rolleri tersine çevirme. Ortamda çocuk yoksa seksist küfür kullanan bir kadın beni rahatsız etmiyor açıkcası. Argoya ve küfre ya hep ya hiç olarak bakmıyorum. Burada mühim olan küfürün karşı tarafa hissettirdikleri. Kimine 'yobaz' dersiniz arkadaşlığı bitirir, kimi 'akılsız'a kızar. İletişimin temelidir bu, herkesle aynı şekilde iletişim kurulamaz. Geri bildirimleri önemsememiz gerekiyor. Lafı kime getireceğim belli olmuştur, internette en çok şiiri paylaşılan şair desem... Can Yücel tabi ki. Paylaşılanlar mı? Tabisi de çoğu onun değil, Can Yücel olsa duramazlardı. Bir Nefî' yi bilirim bi onu. Bir de Neyzen mi vardı? Çok fazla küfür etmesiyle ilgili kendisine yöneltilen soruya karşılık Can Yücel şöyle demiş: ’Küfür, burjuvazinin ağzında bir lağım çukurudur. Küfür, işçi sınıfının ağzında bir çiçektir!” Artık 'çiçek' de hakaret sayılıyor canım benim. Bu isimler arasında en zararsız olanı belki de Can Yücel'dir. Görece olarak tabi. Bilmiyorum özel hayatında taciz vs duymadım hiç, Anti-feministliği de Nazım kadar değil diye biliyorum. Rol model olur mu? Aslaa!

 Sanata ve mizaha da dil olarak bakarsak bu alanlarda da ciddi sıkıntılar olduğunu görürüz. Misal yukarda bahsettiğim şairlerin eserleri. Misal boomer mizahı, nerde görsem tanırım. Cinsiyetçidir, ırkçıdır, anti-feministtir, islamofobiktir, homofobiktir, muhafazakardır, klişedir. Kara mizahın aksine hiçbir derinliği ve sorgulayıcı yönü yoktur. Nerden geliyor bu soğuk diye pencereleri falan yoklarım. Şu an bile ürperdim. Görsel ekleme özelliği olsa bir iki tane eklerdim. Mizahı eğlence amaçlı kullandığımızı varsayalım, egemenin yanında konumlanan ve dezavantajlı grupları aşağılayan bir mizahın nesi eğlenceli? 

Biz, dilden başlayarak bütün toplumsal kurumlara kadar köhnemiş ve çürümüş ne varsa yıkmakla mükellefiz. Hiç korkmayın yeniden inşa edecek birileri muhakkak çıkacaktır. Bu devinim içinde çürümüşlüğün muhafızı olmayalım da ister yıkan tarafta, ister yapan tarafta olalım hiç fark etmez. Madem 'sen kim köpek' gibi bir başlık attım o zaman yazarı da takdim edeyim: bilge, bilgegunes, hiçbir vasfı ve statüsü olmadığı gibi daha bir kez olsun yaralı parmağa işemişliği yoktur. Varsa yoksa didikleyen alelade biri. Bunun için kimseden izin almaya gereksinim duymuyor. Bu da her zamanki gibi biraz ordan biraz burdan, biraz savruk biraz dağınık bir yazı. Dedim ya, biz dağıtalım, düzenleyecek birileri muhakkak çıkar. 

Yazının sonunu getirebilen muhterem blog okuru, bravo! Alay etmiyorum. Bir başa baktım bir sona ben bile zor bağladım finali. Kısa ve öz bir yazı yazma niyetiyle çıktığım bu yolda kendimi ansiklopediden hallice bir metni düzeltirken buldum yetmedi düzeltirken de ekledim. O da yetmemiş gibi bir de bu notu ekledim.


YORUMLAR

21 Şubat 2024, 21.36
aposperitis, bir erkek cinsiyetçi küfürler kullanıyorsa ve karşısındaki yahut ortamdaki kadın  rahatsız oluyorsa bu sadece cinsiyetçilik değil aynı zamanda tacizdir. Yukarda söyledim bunu. Söz ve eylemlerimizi zarar vermeme prensibine oturtursak, ister toplumsal cinsiyet eşitliği olsun, ister etnisite olsun, ister hayvan hakları ister çevre, hemen hemen  hiçbir hak alanında sorun yaşamayız.  Tabi öncelikle bunu önemsememiz gerekiyor. İletişim karşılıklı inşa edilir. Bugün insan ve yapay zeka arasındaki farkları konuşuyorlar, iletişim kurarken mesajın alıcısını yok sayarak aslında o makinelerden farkımız olmadığını gösteriyoruz, onlar en azında öğreniyorlar bizim öğrenim hayatımız okulla sınırlı maalesef: Alışkanlıklarımız, ezberlerimiz, duyarsızlıklarımız. Yani 'ben küfrederim' diye bir şey yok. Bağlam önemli. Nerde, kime karşı, hangi nitelikte argo kullabileceğimizi seçebiliriz. Kontrolsüz varlıklar değiliz. Bunun bilincinde olduğunuzu varsayıyorum. Kendi adıma küfüre siyah ya da beyaz olarak bakmadığımı  zaten yazıda belirttim. Teşekkürler tekrardan.
25 Şubat 2024, 05.24
Hani erkek kadın aynı değil, eşit degil derler ya, klişe Bi söz. Bi sevgi konulmuştur aralarına, bu sevgi saf, temiz gibi görünmeden 2 tarafta kendi duygularını sever. Karşındaki mutlu etmek dır bazılarından gaye. Ama o bile karşıdaki mutlu olunca mutlu olur. Yine ortada bencillik vardır. Aman sana birey olmasın demesinden bile bencillik vardır. Çünkü üzülmek istemez. Kısaca ortada samimiyet  yoktur. Ee üstünlük savasida olsa hepsi boş. 50 sene önceye gitsek köylü Ayşe ile çiftçi Mehmet e buda kadınların işine gelmez. Korumak ve korunmaktir aradaki muhabbet. Yaradilislari farklı insanlar Yaradilislarinin disina çıkmaya çalışmasından başka bisey degil.

25 Şubat 2024, 14.33
42artur, Köylü Ayşe ile Çiftçi Mehmet'i anladım da ilk cümlelerde kastedilen çift kimdir? Çisemsu ile Berkecan çifti mi Jale ile Nejat çifti mi onu çözemedim. Bir sürü sevgi biçimi ilişkilenme biçimi var. Duygusal alanlarda en doğrusu budur diye ahkam kesilmesinden hiç hazzetmem. Gelir ben böyle seviyorum, deyip hikayenizi anlatırsınız, isteyen ilham alır  istemeyen bana ne senin sevginden der sayfayı kapar.
Ayrıca Mehmet çiftçiyse köylü olmayabilir ama Ayşe ve Mehmet evliyse Ayşe de köylü ise Ayşe de çiftçidir genellikle.bknz.Kırsalda işbölümü ve calişma hayatı. Ayşe ve Mehmet devletten yeterli destek alamadığında yaşamak için sehre göçecek, burda Ayşe ucretli çalışma hayatına girip söz sahibi olabilir Mehmet ise Erkeklik krizine girip eşine şiddet uygulayabilir. Korumaymış korunmaymıs bilmem ne? Hikayeniz gerçeklik zeminine oturmadığı gibi fantastik de değil. Çok sıkıcı :)
Bir mantıksızlık varsa orda bir ayrımcı söylem illa ki oluyor. Ayşe gunduz tarlada akşam evde çalıstığı halde çiftçi bile olamıyor çünkü korunması gereken bir mülk sınıfında, biz oturup bunu düşünelim biraz. Bu da ilgililere fikir uretirken, metin okuması yaparken ipucu olsun.
Evet, biz erk tarafından her ne olarak tanımlanmışsak onun dışına çıkacağız.İstiyorsak tabi. Yapamayanlar derdine yansın
26 Şubat 2024, 17.58
Geçen hafta kendimi zorlayıp yazıyı okumuştum, altındaki yorumların da bir çoğunu okumuştum ve hepinize laflar hazırlamıştım ama köprünün altından çok sular aktı, vakit geçti, yazılanları unuttum hatta yorumumu da unuttum. O yüzden tatliş bir insan olduğumu kanıtlamak için hemen eril bir cümle kurarak "vay babayın şarap çanağına" diyerek gidiyorum.

Ha dur aklıma geldi şimdi hatırladım, yorumlarda sanırım cezbe isim vermeden cafo'ya laf atmıştı, daha cesaretli olup direkt ismini vermesini beklerdim ama vermemiş ya da verememiş, çekinmiş heralde-kıs kıs kıs smile Resmi-. Ben belirteyim dedim, cafo'ya cevap hakkı doğmuş çünkü. Cafo belki bi cevap verirdi, cezbe karşılık verirdi, bilgegüneş araya girip "hoop burası benim blogum rol çalmayın" der o da ortamı harlardı filan, güzel olurdu, neyse artık başka bloglara inşallah, amin.
26 Şubat 2024, 20.56
Fitne fücur, en sevdiğim! Gerçi alınganlık ve tahammülsuzlük tavan yapmış, başka bloglarda da zor o biraz, cehennemdeki türkler metaforunu da getirseydin  keşke, biz de tam Gamyun Blloga sövüyorduk buyur gel beraber sövelim:) 
Öncesini bilmiyorum da o dediğin vatandaş blogcuları alaya alan bir blog yazdı. Bu yazıdaki yorumlara varana gönderme yaptı. Alaycılığı severim ama dangadanak olunca ben mevzuyu anlayana kadar iş isten geçti. Cezbe, durup dururken kimseye sataşmadı, yanlış algı yaratmayalım. Esas cevap hakkı bizimdi, vatandaş bloguna yorum yazılmasını istemediği için hakkımızı burda kullandık. Güya belaya bulaşmadan blogumu yazıp çekilecektim. Eskiden bile isteye  gidip duvarlara tosladığım çok olurdu da bu sefer ne hikmetse ben sabit dururken duvar gelip bana tosladı:)

Çok önemli not: Onca yıl geçti, hala hakkımda yanlış çıkarımlar yapıyorsun Gmsnn. Neyse unutkanlığına veriyorum. Tepki olarak algılama lütfen, sorun değil benim için fakat okuyan yanlış anlayacak falan diye düzelteyim istedim. Yukarda ismini zikrettiğim  z.. kafalı Proudhon'un da dediği gibi 'mülkiyet hırsızlıktır'.  Bırak burayı, kendi kişisel hesaplarımda dahi böyle bir tutumum olmadı olamaz da... Kahramanlara, baş rollere hikayelerde de inanmıyorum. Herkesin bir rolü  var ve aynı derecede önemlidir bence. İsteyen istediği gibi gelip rolünü oynar, yorumunu yapar. Yorumcuların benim yazılarımda birbirleriyle fikir alışverişinde bulunmaları, tartışmaları bilakis hoşuma gider. Son tahlilde buralar hep senin ve ekip arkadaslarının zaten. Ha yorumcuları provoke edip ortamı öyle ya da böyle bir şekilde  harlar mıydım? Haklısın yapardım ve dönüp arkama bakmazdım. Ateşi canlı tutmak lazım:)
27 Şubat 2024, 11.37
Ben de diyordum, çok canım sıkılıyor, çekirdeğim de bitti, kime sardırsam da olay yaratsam. Gmsnn içimi okudun billahi. Seni mi kırıcam, hadi aldım verdiğin gazı gitti RRRRnnn Rrrnnnn Bak şimdi; “Cafer s.çtı bez getir” diye bir deyim var ya tatlış insan, onu bir akılda tutalım. Esasında her şey bir önceki hamlede saklıydı bana kalırsa. Yani deyimdeki bez getirme ve asıl icraatten önce, fiilin geleceğini haber veren gazsal dışavurumla başladı her şey. Çıkmasın diye içinde tuttuğun her şey, dayanamayacağın noktaya gelince patlar. Konu bundan ibaret. Galiba, sanıyorum, umarım… Bilmiyorum, ne dediği de belli değildi, bildirme gereği de hissedilmiyorsa bana ne yeaa! Bu güzel yorumumu, beni ifade eden bir linkle taçlandırmak isterim.
https://youtu.be/gcG_SU0llo4?si=2aEHHxlCiGhMU9kT

Bilgem öperim seni de gelmişken. Sana da sevdiğim bi şiirden bir ısırık armağan edeyim, madem sen de Nazım seviyormuşsun smile Resmi ;)
 

O duvar, o duvarınız
Vız gelir bize vız!
Bizim kuvvetimizdeki hız,
ne bir din adamının dumanlı vaadinden
ne de bir hülyanın gönlü yakışındandır;
o yalnız tarihin o durdurulmaz akışındandır
Bize karşı koyanlar, karşı koymuş demektir
maddede hareketin, yürüyen cemiyetin ezeli kanunlarına
Sükun yok, hareket var!
Bugün yarına çıkar!
Ve akar…
Akar…
Akar…

27 Şubat 2024, 13.36
Laf sokasım gelmiş değil, ben sana kendi blogunun altında diyeceğimi demiştim zaten. Bu yazdıklarım, onların yanında üfürük sayılır birader (bu abulllaa, biraderrrrr de ne ola ya, dolmuşçu muyuz biz ahahaha) Ya şimdi cidden bu son faaliyet zincirini çok saçma bulduğumu söyleyeyim. Senin, bana ve millete demediğini bırakmadığın ve sonra da sildiğin blogda yazdıklarınla alakalı, bana bir deney yaptığını söylemiştin. Peki ne zaman söyledin? Beni başrollerden biri olarak tayin etmenden çok çok sonra. E böyle film çevrilmez. Hadi çevirdin, sonucu bekliyorduk yahu, niye sildin yazıyı? O yazının sonunda bir yere bağlasaydın eyvallah ama bu nedir ya. Yine önceki yazılarından biri, güncellenmiş ya da güncellenmesi unutulmuş nickler pöffff yani!! Niyet saçma, yazdıkların saçma, gerekçelerin ondan saçma. Hiç sinirlenmedim esasen, niye acaba kendini bu hale sokuyor, diye düşünüyorum.


Sen şimdi iyice açık ettin ki, baleli yazının altında benim yorumda “iğrannçsinn” dememe takılmışsın. E öyle ne yapayım, o kelimeyi o şekilde açık açık yazmasaydın sen de. Ben de espriyle ve samimiyete güvenerek öyle bi yorum yaptım, niye bu kadar bozuluyorsun ki. Hatta Gmsnn tekraren yazınca aynı kelimeyi ikinizi de hedefe koyarak “iğrançsiniizzz” yazdım. Ee sen her şeyi söylüyorsun, kimse bana alınmasın istiyorsun,sen neden hiçbir tepkiye gelemiyorsun, üstelik esprili bi yaklaşıma??  Neyse Gmsnn’in anlayış kaabiliyeti yüksek. Yoksa beni siteden filan kovalaması icap ederdi maazallah .dddd Sen peki ona da bilendin mi, yoksa derdin benle mi? Hem insanın derdi neyse, anında ona tepki vermeli, ben ne bileyim neye bozuldun da ayarın kaçtı diye. Ya vallahi neyse ney, cidden umrumda değil.



 Pöff çok sıkıcı. Lay lay başkaa türlüü bir şey benim istediğimm. Ne ağaca benzerrr ne de buluta…
27 Şubat 2024, 14.42
Aaa hem sen bildiğin şikayet etmişsin beni yönetime ya .dddddd Nekkaaa ayıp! Dejavu oldum, toplu eylemden sonra, şimdi de bireysel hıı??? Vallahi ayıp, temiz sayfanın içine eeee içini karaladın gitti, oldu mu böyle! Neymiş efendim ben bir yorumda ……… yapmışım onaylanmış ama sen de aynısını yapmışsın onaylanmamışmış, demiştin geçen. Bir defa nokta sayısını eksik yapmışsındır, karakter sayısı hesabı şey oluyor onlar sanırım. Bunu şikayet ettin, şimdi de diyorsun ki Gmsnn’ye: Bakk Cejjbe de kaka şeyler söylemiş, ona neden bilmem kimin, seyirci konuşma kriterini içeren paragrafı döşemiyorsun, diyorsun. Şefkat uyandırdın sen bende, kızmıyorum .ddddd Cafocum al çiçek smile Resmi


O değil de bu link niçün çıkmıyor smile Resmi bi daha şey yapiim.


https://youtu.be/gcG_SU0llo4?si=JR7Ly-bV5seZzKaA
27 Şubat 2024, 15.57
Cezbe, biliyorsun artık herkesin kadrolu atar-gidercisi var. şu videodan sonra benimkiyle yeni sozleşme yapar mıyım emin değilim, alemde teksin, diyorum başka bir şey demiyorum:D
Hiçbir şeyden geri kalamam! 
https://youtu.be/-qlddHJ929g?feature=shared

Pisi felsefesi yaşatır. Öpüyorum ben de.

_cafo, Gene bir şey anlamadım. "Mesut Süre ne alaka, nerdeyim ben?" derken geçmis bloglara bir göz attım. Fındıkkıran blog yazısında dolmuş herkes galiba. Mevzuyu biraz çaktım. Cezbe ve Gmsnn, severken dövüyorlar mı döverken seviyorlar mı bunca yıl geçti hala anlamadım. Muhtemelen ciddi değildirler, sevdikleri için takılmışlardır.:) 
'...vatandaş blogunun altına böyle şeyler yazmam'
Vakti zamanında 'Pis bilge eşek bilge' şeklinde bir yorum onaylattıran biri olarak ne diyeceğimi pek bilemiyorum. Bu yorumlar bana yapılsaydı "yoğun istek üzerine en yakın zamanda 'ıkınma günlüğüm' başlıklı bir blog yazacağım" derdim.:) Geğirme, gaz çıkarma vs. Bunlar da yeme içme gibi birer ihtiyaçtır.Kimseye de bir zararı yoktur. Yükse dozda osurmaktan ve buna maruz kalmaktan öleni görmedim. Ama tuttuğu için sindirim sistemi sorunları yaşayanları çok gördüm. Ayıp deĝildir. Yazılarda da yer alabilir ki yer almalıdır da. Bunu anlatmanın en iyi yolu da karşı tarafın ahlaki söyleminin içini boşaltmaktır. Yani iğrenç buluyorlarsa biz ne kadar 'hayır öyle deĝiliz' desek de bir şey ifade etmez. Bizi tanımlama hakkını karşı tarafın elinden almak 'Senin beni hangi ahlaki öğretiyle nasıl tanımladığın umrumda değil' demek lazım belki de. En doğrusu bu demiyorum, bu yöntemi seviyorum ve çok da kullanışlı bence. 

Sizi tanımadığım, paylaşımlarınızı bilmediğim için doğal olarak hangi niyetle neye gönderme yaptığınızı çözemiyorum. Ateşi canlı tutma konusunda kimseden geri kalmadığınızı sildiğiniz blogla gösterdiniz efenim, maşallah. Ilk taşı atanın ilk ayar verenin bilge olmadığı gün gibi ortada.Eğer istenirse 'Solcu olmayan sağcıdır' mevzusuyla ilgili 30-40 cmlik bir açıklama yazabilirim. Bu arada siz gene de abla demeyin lazım olur.:)

Yorumumu bir karikatürle bitireyim bari
Bknz."kapıdaki düşman: basur"



27 Şubat 2024, 17.33
_cafo, sevdiğim eski bir blog yazarının güzel bir tespiti vardı. Niki yazıp yanına abi ekliyorlar diyordu  ki işin ironik tarafı blogcu kadındı. Hepimiz burda anonim kimlikleriz kimse kimsenin bir şeyi olmak zorunda değil.Yani akrabalık hiyerarşisine gerek yok demek istiyordu. Aynı şekilde hanıma da gerek yok. Resmi kimliklerimizdeki isimlerin yanında kullansak da nikin yanında komik duruyor bunlar. Sadece bilge, tam şekliyle bilgegunes yahut türkçe karakterlerle bilgegüneş kafi. 

Yıllardır, bu onay sistemi geriyor insanı diyorum ama anlatamıyorum kimseye. Yöneticilerin canına minnet aslında onca yorumu yazıyı okuyup yayınlamak yorucu olmalı. Üyeler de bunu istiyor galiba, kalite ve elitizm diye tutturanlar da cabası. Kim belirliyor bu kaliteyi? Ölçüsü ne? Onaylayan da bir insan hata da yapabilir ki ćok normal. Ortamın ruhunu yazarlar ve yorumcular birlikte deneye yanıla inşa edemezler mi? Bazı hadsizleri görmezden gelebiliriz. Çok aşırıya gidilirse elbette yöneticiler tarafından müdahale edilebilir. Onay olarak değil de sonradan denetleme mekanizması olarak. Sıkıştığımızda nerde bu yönetim? şurama da otorite, biraz da burama baskı... Ohh yarasın, BDSM'mize sağlık :)
Bir pisikoloğun çok güzel bir tespiti vardı. Toplum olarak olgunlaşamadığımızı söylüyordu. Hala küçük çocuklar gibi her şeyi kendimize hak, başkasına yasak görüyoruz. Bir çocuk yaptığının sorumluluğunu belli bir yaşa kadar almaz. İşte o psikolojiden hiç çıkamadık. Eleştiri kadar özeleştiri de önemli. Hep mi biz haklıyız yahu?
Öz eleştiri ve açıklama için teşekkürler. O zaman benden yana da bir sıkıntı yok. Benim derdim zaten fikirlerle ve zihniyetle ve pek tabi bunların gündelik pratiklere yansımasıyla.
27 Şubat 2024, 21.48
Neyse talep yok ama huyum kurusun illa açıklayacağım. Benim 'solcu olmayan sağcıdır' şeklinde bir sözüm yok. Böyle bir eğilimim de yok. Yazdığım yazıyı defalarca okudum nerde kastetmişim hangi cümleden çıkarılmış bu çözemedim.
 Son 20 yıldır Türkiye siyasetine yön veren 3 siyasal hareket var biri  muhafazakar ve ılımlı muhafazakarlar akp hüdapar falan. Diğeri özellikle chp nin temsil ettiği ulusalcı kemalist kesim. Sonuncusu kürtleri ve azınlıkları temsilen hdp, şimdiki ismiyle dem parti. Gerçi bazıları bu temsili sorunlu buluyor ya neyse o mevzuda konuşmak benim haddime değil, anlatıyorlar dinliyorum öğreniyorum.  Son 20 yıldır sol hareket türkiye siyasetine yön veremedi, çünkü tabandan gerekli desteği alamadı. İşçi partinin meclise girmesi bile kürt hareketinin desteğiyle olmuştur. Türkiye'de feministler bu üç siyaset kültürü çevresinde kümelenirler fikirleri de bu ideolojiler tarafından şekillenir. Çoğu bağımsız değildir yahut yarı bağımsızdır. Bağımsız örgutler de sayıca daha az olmakla beraber vardır. Umarım daha da artarlar. İlk feministler solcu örgütlerden çıksa da şu anda feminizmin en sağlam savunucusu gene kürt hareketi'dir. Etnisite ve azınlıklar bazında tabandan destek alsalar da lgbt ve kadın hareketi konularında destek alamamıştır. Amed'de bayrak açan kürt lgbt bireylerin linç edilmesi bunun en bariz örneğidir. Buna rağmen toplumsal cinsiyet eşitliğine verdiği önem takdire şayandır. Lgbt muhafazakar kanatta temsil edilmez. Ha şimdi 'ben bunlardan hiçbiri değilim' diyebilir insan. Hatta başka bir ideoloji dile getirebilir. Siyaseti sandıktan ibaret görmeyen benim için çoğulculuk ve kişinin kimlik beyanı esastır. Kurtlar ve asenalar falan hani bana hani bana demiş, onlar da mizahın, absürt yazıların tuzu biberi olmak için yaratılmış, şaşırtmaç görevi icra eden karikatürize bir şeyler bir şeyler adeta:)
Tabi bu kadar basit değil bu konu da burda anca bu kadar.
28 Şubat 2024, 03.23
Hop dedik Cafo ya. Ben bu ortamda kimseye, hatta bu sıfatı ciddi manada hak edip cidden iğrenç olduğunu düşündüklerime bile “iğrençsin” demedim. İlla diyeceksem de bin türlü yolu var bunu demenin, yazı yazıyoruz nihayetinde burda; en iyi hakareti kim edecek, en iyi kim sövecek, avamın dibini ilk kim bulacak yarışması yapmıyoruz sanırım veya ben yapmıyorum, diyeyim. Hadi varsayalım söylemek istedim; neden kelimeyi deforme edip “iğraançsin” diyeyim ki, iğrenç olduğunu söylediğim birine, gayet net nedenleriyle izah ederim bunu. Lafımı esirgemeyeceğimi bilir herkes sanırım. “İğrançsin”demekle “iğrençsin” demek aynı şey olmuyor mu diye gelmez kimse umarım .ddddd


Gaz çıkarmak yerine kullandığın ve hatta Bilgem senin de özgürlük adına savunduğunu söylediğin tabirle, birine ciddi manada iğrenç olduğunu söylemek aynı derecede irritasyon yaratıyor bende. Hiç benzemiyorlar ama ikisi de üslup biçimsizliği. Her iki söylemin de yazım diline uygun muadilleri var, arayıp bulamıyorsan kalemin kıt demek, yok ben özgürüm ağzıma geleni geldiği gibi yazarım diyorsan, ne yazdığını ne de yazılanı ciddiye almıyorsan o da ayrı mesele, kimseyi ilgilendirmez. Ama eleştiriye de hazırlıklı olunması gerekir o zaman. Benim de yazanla belli bir hukukum varsa “iğraançsin” diyebilme, yoksa da yazı dilini -örneğin iğrenç bir tabir kullanmışsınız- şeklinde eleştirme özgürlüğüm olmalı ve bundan kimse alınmamalı. Ben doğruyum iddiasında değilim ama benim doğrum da bu. Ayrıca hiç de masum değilsin ilk yazdığın blogla alakalı, asıl hedef çok netti, ki takılmıştın sürekli ordan burdan laf atıyordun o elemana, biz de arada malzemeydik işte, gerçi bir yandan da sosyal deney için başroldüm. Gerçek manada berbattı sonuç olarak, onaylayanın gözüne gözlük, silenin eline sağlık diyeceğim ama .dddddddddd hay allaam sinir geldi .dddddddddddd ne diyordum, yine de senin silmemiş olduguna sevindim. Pööff neyse ney, nasıl biliyosan öyle devam:) aman bana ne yav.


Bilgem sana “igranççsin” demiş miydim bu arada .dddd demediysem demiş olayım. Ayrıca net konuşurum bilirsin, beni nasıl Gmsnn’ye benzettin bilemiyorum, teessüf ederim smile Resmi onun ciddi konuştuğu da oluyor mu .ddddd Hiç de sevmem ne dediği belli olmayan tarzları hatta, ağzımda da gevelemem, neyse o :) Septik duruş algı bozar, sanki bundan sebep benimle alakalı yanlış düşüncen, ki bunu konuştuğumuzu hatırlıyorum seninle. Genel olarak da şöyle bir tespitim ve şikayetim var: Ben bir konu hakkında yazıyorum, konuyla ilgili sıkıntısı olan, benim yazımla veya yazdığımla kendisini ilişkilendiriyor. Ya direkt söylüyor ya da kendi kendine halleniyor, bana bileniyor filan. Bak bu da sağlıksız algı mesela. Yani insanla alakalı bir şey yazıyorsun, illa ki birilerine çarpar, birileriyle örtüşür. Ben nasıl kendimce insan defektlerinden söz ettiğim bir yazıda, okuma olasılığı olan insanların üzerlerine alınma riskini hesap edebilirim ki di mi. Yoksa göndermeler adrese teslim bende, bak bunu da bilirsin.


Nenem süper, pisiler de süper ;) Karikatürler fena değil.
-Ne karikatürleri Cezbe, neyle alakalıymış karikatürler?

-Hemoroid.

-Cezbe bırak bu işleri, basur diyemiyor musun? Puhahehihe

-Yok smile Resmi

-Karikatürleri okurken de basuru hemoroid diye mi okuyorsun? Muhahahihi

-Yok smile Resmi Onlar karikatür, karikatürleri yazıldığı gibi okuyabiliyorum. Karikatür her türlü abartıyı kaldırıyor, çünkü işi zaten abartmak. Edebiyat çok ekstrem konular hariç…

-Cezbe bi git bi sus ahahahaha

-Tamam smile Resmi

28 Şubat 2024, 09.11
En sevilen içi boş savunma argümanıyla başlamak istiyorum yorumuma, "bilge, sen cezbe'nin avukatı mısın?, o cevap veremiyor mu da, sen onun adına cezbe durup dururken kimseye sataşmadı" diyorsun, sen nerden biliyorsun, belki durup dururken sataştı :))

"ben sabit dururken duvar gelip bana tosladı" harika bi tanım, aldım bunu cebime koydum, belki cafo'nun yaptığı gibi ben de bunu kopyalayıp, başka bir blogun altına yapıştırırım. Yeri gelmişken eylül'e de bir sorum var. Biz alıntı blogları onaylamıyoruz diye biliyorum ama bu cafo kişisi osurmaya 3 paragraf methiyeler düzdüğü bloguna, benim yaptığım yorumu olduğu gibi kopyalayıp buraya yapıştırmış sanki kendi yorumu gibi, alenen intihal bu, yorum intihali. Utanmadan sonuna da 2 satır çiziktirmiş, olmuş sana yorum.

O zaman o yorumuma çok bozulup küsüp, blogu baştan aşağı değiştirmiş, benim yaptığım yorumu da boşa düşürmüştü, içinde kalmış zaaar :))))

Cezbe, burada yaptığın ayarsız yorumla tüm blog b.k'a battı sayende. Biradam diğer blogda baştan aşağı bu konuyu işlemiş, sen de büyük keyifle devam ettirmişsin. Bilge'nin blogunu da pislemiş oldun, benim yanlış çıkarım yaptığım bilge, bu duruma tepki gösterir ve "cezbe yorumların çok ayarsız olmaya başladı, git kendi blogunda yaz bunları" der, kesin der, eminim.

----- bu kısım ciddi cevap içeririr -----
Ohannes ve yavaaaaş diyerek cafo'nun "ben blog silmedim" demesine destur çekiyorum ki bi yanlış anlaşılma olmasın. Evet üyeler teknik olarak blog silme eylemini gerçekleştiremiyorlar ama bu taleplerini iletebiliyorlar, biz de o talepleri yerine getiriyoruz. Bahsekonu blog bizim tasarrufumuzla silinmedi cafo, senin talebinle silindi, onu da buraya şerh düşeyim de sonra, "biz silmedik, cafo istedi sildik demiştiniz ama cafo diyor ki ben silmedim". Heralde silme tuşuna sen basmadığın için kelime oyunu yapıyorsundur değil mi? Çünkü o blog senin talebin üzerine silindi eylül tarafından, tarihe not düşeyim.
----- bu kısım ciddi cevap içeririr -----

Bilgegüneş aklıma takıldı, senin aklın bi gidip geliyor mu yoksa durmadan yorum mu yapmak istiyorsun :))) Önceki yorumunda "Eğer istenirse 'Solcu olmayan sağcıdır' mevzusuyla ilgili 30-40 cmlik bir açıklama yazabilirim" demişsin, kimse de istememiş bilgegüneş nooolur bi açıklama yap diye ama sonra dayanamamış açklama yapmışsın, önceki yorumunu mu sonraki yorumunu mu kuzenin yaptı anlamadım :))) Durup dururken de seviyeyi yükseltiyorsun, şurada herkes birbirine girmiş laf söylerken, yersiz cevaplar bunlar BENCE :)

"beni nasıl Gmsnn’ye benzettin bilemiyorum, teessüf ederimsmile Resmi onun ciddi konuştuğu da oluyor mu .ddddd Hiç de sevmem ne dediği belli olmayan tarzları" Cezbe sen bana "ne dediği belli olmayan tarz" mı dedin, bana mı dedin, tarzıma mı dedin, açık konuş, net ol, çıkalım arenada kapışalım, kaçak dövüşme.

Neyse uzatmayacağım, sonuç olarak çok sevdiğim eski blr blog yazarının tespitiyle yorumumu sonlandırıyorum; sizin ben, sizin, dur ya nasıldı, hah tamam; Sizin beni hangi ahlaki öğretiyle nasıl tanımladığınız umrumda değilsmile Resmi



28 Şubat 2024, 12.04
Siz ne güzel birbirinize girmiştiniz, oklar niye bana döndü birden. Duvarlar beni çağırıyor ama hiç niyetim yok.

Cezbe'cim bazen birine takılırken sertleşebiliyoruz sınırları zorlayabiliyoruz. Bunu kastettim. Kendi adıma törpülemeye çalışıyorum bunu, farklı hassasiyetler olabiliyor. Valla ben Gmsnn'in,  hani senin 'onun ciddi konuştuğu oluyor mu' dediğin sarkastik tarafını kendime benzetmişimdir hep. Sen  ben değilsin tabi, kusura bakma canım bir daha olmaz. Şimdi Gmsnn çıkıp 'teessuf ederim beni bilge'ye nasıl benzetirsin, onun kafa bir gidip geliyor' derse ne mok yerim bilmiyorum. 'mok' dedim Cezbe, bakma öyle lütfen:D

Bu konuda onaylayan arkadaşa biraz mahcup olsam da durmadan yorum yapmak istiyorum Gmsnn çok haklısın. Evet safsataya da düştüm fakat lütfen, orda 'öncesini bilmiyorum' şeklinde bir not düştüm. Yine de sanki kendisini savunamazmış gibi Cezbe'nin adına konuşmam yanlıştı.

Bugün de çok öz eleştiri yaptım yeter!

Gene yanlış çıkarım yaptın Gmsnn.   Hayır bilakis biz sıçabilen varlıklarız.  Bu boku biz üretiyoruz önce bunu bir kabul edelim. (Bu arada güzel olarak etketlenen kadınlar da pembe sıçmıyor, diyerek ekşi sozlük incelleri için bir not düşeyim). Bok  bulunduğu yere göre yaşam döngüsü için kıymetli bir maddedir. Biz boku gerektiği yere gönderemediğimiz için bize zarar veriyor tıpkı miadı dolmuş düşünceler gibi. İçimizde durmasın, gerektiği zaman çıkaralım. Maalesef tiksindiği için tutma sendromu yaşıyor çoğu insan. Bokuna yabancılaşmış  ve osurmaya çekinen basur olmuş bir insanlık istemiyorum.  Cezbe de aslında kabul etmiş ama yüksek edebiyat ortamlarına yakışmaz, diyor. Böylece Can Yücel ve Bukowski ters dönüyorlar mezarlarında. Halbuki 'osurma' nın fonetiği gaz çıkarmanın fonetiğinden daha güzel. Küfür olarak da eşitlikçi bir zemin yaratması açısından  çok kullanışlı. Herkesin mabadı var ve hacet gideriyor. Burda bok ve göt deseydik kaç karakter tasarruf edecektik sonra da nerden cıkıyor bu uzun yazılar! Dilimizi az zarar-az enerji yaklaşımına göre inşa edebiliriz. Bir gün inşallah Mesut Süre de bunu anlayacak, anlamadan göçüp giderse de o surat ifadesi tarihin çöplüğünde yerini alacak! Bundan sonrası ve hangi cephede saf duracağınız sizlerin bileceği şey artık.
 
Cezbe ve Gmsnn bu şiiri size armağan ediyorum.Tabi  inşallah Can Yucel'indir şiir. Onundur ya, başka kimse böyle şiir yazamaz. 

Vaziyet-i Umumi
benim halim memleketin hali
üç gündür kabızım; dışarı çıkamıyorum
ne geğiriyor, ne osurabiliyorum
içim gırtlağıma kadar bok!
her zamanki gündelikçi kadın iki kız yollamış yerine,
acemi şeyler
etrafımda dolanıp duruyorlar
zaten başım dönüyor,
yemekten içmekten kesildim
boyuna lağman yaptırıyorum, götüme fitil sokuyorum
bunlar yetmezmiş gibi dışarıda
sokak inşaatı yeniden başladı,
matkaplar gırla…
kendimi intihar edeceğim bir gün!

28 Şubat 2024, 16.41
Pöff smile Resmi şimdi ikinizle de güzelce geyik pişirecektim ama keyfim kaçtı. Yok Gmsnn vallahi öyle der gibi olmuşum ama öyle demek istememiştim. Gerçi benzemez kimse bana, tavrıma hayraan olayım ama hani “sen olmayacaksın burda birine benzeyeceksin” deseler bana, benzemek isteyebileceğim ilk 3’te olurdun. Bilgem sen aştın kendini, bari hijyene dikkat et. Al sana vidoo 

https://youtu.be/eTivDMsI8PE?si=XSWuGiF8TOesFaiM
28 Şubat 2024, 22.41
Bak işte anlatmaya çalıştığım buydu Cezbe, bi yandan sarıp sarmalıyorsun bir yandan fikirlerime karşılık klozet temizliği. Direkt sifon çekme vidyosu eklesen de olurdu yani :p Gmsnn misal, bir yandan 'aklın bir gidip geliyor mu' diyor bir yandan 'seviyeyi yükseltiyorsun' diyerek şaşırtmaç yapıyor. Diyorsun ya, bi derdi varsa o anda anlatsın birikip birikip patlamasın. Olmuyor işte affallıyor, apışıp kalıyor insan. Sonra birden dank ediyor 'deli mi dedi o bana, ne dedi'. Belki incitirim korkusundan karşılık vermiyor. Belki bir şeyler yazıyor onaydan geçmiyor sonuçta asimetrik bir iletişim/etkileşim ortaya çıkıyor. Herkes sizin gibi kelimeleri dans ettiremeyebilir. Sonra da ima dili ve edebiyatı devreye giriyor. Benden yana sıkıntı yok, konu benim tepkilerim değil. Eleştiriye açık biri olarak espri yaptığınızın da farkındayım, çifte standart olmadıkça yani eşit bir zeminde sonsuz kredi açarım. işte herkes ben değil. cafo kendisi için  'dengesiz bir kişilik' dedi ya, yerinizde olsam bu durumda ne kadar payım var diye sorgulardım.:) Şaşırtmaçımı da ekliim: Seviyorum sizi tatlışlar :p

İlgili karikatür: https://pin.itsmile ResmiJNjJrVry
link açılmazsa bknz. 'bakkal deli edicem olum seni'

 İlgili alıntı:
“Orlando: 

Şimdiye kadar hiç aşka düşen birini iyileştirdiğin oldu mu?

Rosalind: 

Evet, bir kişiyi. Şöyle yaptım: “Beni sevgilin olarak düşün,” dedim bu kişiye ve ona her gün bana kur yapma ödevi verdim. Bu süre içinde ben de ay gibi değişken bir kimliğe bürünüp, alıngan, kaprisli, huysuz, sevdalı ve sokulgan, kibirli, hayalci, yapmacıklı, kuş beyinli, güvenilmez, ağlamaklı, güler yüzlü pozlara girdim. Her duygunun ifadesini takındım, ama hiç biri içten değildi. Tıpkı çoğu erkek ve kadında olduğu gibi. Onu bir sevdim bir sevmedim; bir üzerine düştüm, bir uzaklaştım; bir gözyaşı döktüm, bir yüzüne tükürdüm. Sonunda o delice aşk hastalığından kurtuldu ve gerçek deliliğe yakalandı; dünyadan elini eteğini çekti, ücra bir köşeye çekilip tek başına keşiş hayatı yaşamaya başladı.”
Size Nasıl Geliyorsa/ Shakespeare


Ben de onca yılın hırsını alır gibi yani pes! yorumların %80'i bana ait. Biri beni durdursun çünkü diğer platformlardan kalma bir alışkanlık olarak şuursuzca geyik yapabilitem var. Eskiden ne güzel yazıyı yazar çekilirdim.:)



29 Şubat 2024, 09.35
E Bilge senin gibi düşünmeye çalışayım ben de o zaman. Diyeyim ki; ya sürekli dile getiriyorum bu küfür ve yakışıksız b.k muhabbetlerinden hoşlanmadığımı irrite olduğumu, Bilge de sürekli ve dozunu da arttırarak devam ediyor. Demek ki benim fikirlerimi veya rahatsızlığımı hiç önemsemiyor.
Ben böyle düşünmüş değilim, senin bakış açına paralel bir söylem ürettim sadece. Sen bana inat olsun diye yapmıyorsun, kendi özgürlükçü fikirlerini savunmak için abartıyorsun, bunu düşünüyorum. E ama sen abartırken, ben de buna maruz kalıyorum Bilge. Bırak da o eklediğim video tepkim olsun. Gmsnn’ye yanlış çıkarım yaptığını söylediğin yerden itibaren, yorumun sonuna kadar şiir(!) dahil yazdıklarına bir bak ya. Ben buna maruz kalıyorum işte. Bu yazdıkların “fikir” değil benim nazarımda. Bu yazdığımdan hiç hoşlanmayacaksın ama yakışmıyor, kadın zerafetine hiç yakışmıyor. Tamam ben de saraydan çıkmadım, bazen gereksiz hassasiyetlerim de olabiliyor ama bu yazdıkların nedir ya. Ayrıca bu konuda tamamen farklı görüşlerde olmamız, benim gözümde seni başka bir noktaya koymuyor ki. Sonuçta bu bir üslup meselesi. İğrançç diyorum ya, en fazla diyeceğim budur. Nasıl ikiyüzlü, çıkarcı, yalancı, hırsız şu ve bu insanlar varken, asıl iğrençlik nerdedir ben iyi biliyorum. Bu yazı ve yorumlarda öyle iğrençlik bulunmadığını da gayet iyi biliyorum. Gereksiz alınganlık yapıyorsun.


Ayrıca klozet temizliği videosu ekledim tabii ki, kullanılmayan tuvaletler de sararır. Hani madem icat olunmuş, bağğzı dışavurumlarımızda orayı kullanalım da sararmasın, körelmesin demek istiyorum .p

29 Şubat 2024, 11.40
 Son bir şeyler söyleyip mevzuyu kendi adıma  kapatacağım.

Cezbe benimkiler fikir olduğu halde seni rahatsız ediyor ok. İğrenç de diyebilirsin sorun değil sonuçta fikir bu. Peki  bir babanın kızıyla yaşadığı bir deneyimi anlattığı yazıda gördüğunüz ve dile getirdiğiniz tek şeyin bu olması çok mu normal? Peki  yaşayan, hisseden bir insanı hedef alarak söylenen "... cafer bez getir' ile benim yazdığım şeyi verdiği zarar bakımından tartalım istersen. 

Madem mevzu hassas öbür blogla ilgili de burdan yazayım. Sahi Cezbe silinen blogdan kim rahatsız oldu? Venüslüler değil, ben değil, Eylül onayladığına göre, o değil. Gmsnn ben zaten sildirmezdim, diyor, hiç değil. Bazi blogcular da biz razıyız, diyorlar.  Senden başka rahatsız olan yok ortada. 'Yazı yayınlanmamalıydı' derken Blogda konuşmayıp ispiyonculuk yapanların haklarını mı savunuyordun? Tamam ben dış kapının mandalı, bilmiyorum belki, haklısın. 'Bizim bir bildiğimiz var' diyorsun ya peki bunca insanın bilmediği neyi biliyorsun da sorun ediyorsun?Hı Cezbe? Dış mihraklar mı var? Zaten dış mihraksız bir hayat düşünemez olduk. Niye Gmsnn değil de seni  benzetiyorlar o sevmediğimiz adama, sordun mu kendine?  Yukarda yazdıklarımı  'bir kadına yakışıyor mu' diye kınadın. İğrenç de olsa cafo'ya yakışıyormuş demek. Ben bu yüzden 12 yıl önce bir  yıl yasak yedim,  sence bu söylediklerin umrumda olur mu? Zarafet iddiasında bulunmadım zaten hiç. Ben de neyi anlamıyorum biliyor musun senin gibi zeki, bilgili, mizah ve sanat yönü bu derece kuvvetli bir kadının bu kadar tutucu ve kontrolcü olmasını. Ben kendime yakıştırıyorum ki böyle konuşuyorum. Sen de bildiğin gibi konuş. Dur bakim ne demiştin? Ne dediği belli değil, taşlama yapıyor falan filan. Yapsın Cezbe, tartışmak istiyorlar belki, onaydan geçmiş sonuçta belki love-hate yaşıyorlar. Bu da onların üslubu, mahallenin külhanbeyi gibi sen niye hizaya sokmaya çalışıyorsun üsluplarını? Allaşkina bir sal ya! Herkesi, her şeyi kontrol edemezsin. Ha sana bir giydirme varsa en doğal hakkındırr yapıştır cevabını ona sözüm yok. Diyorsun ki 'sorun bana söyledikleri değil'. Sorun ne Cezbe, sorun ne? Bana 'harikalar diyarındasın' deyip gerçeklik olarak sunduğun şey aslında senin 'olmalı' dediğin şey. Sadece hayat görüslerimiz farklı ve sen bunun farkında değilsin.
Mizahla anlatmaya çalıştım olmadı. Sen açık ve net olmayı seviyorsun diye böyle anlattım. Belki haddimi aştım ki muhtemelen karşılıklı olmuştur bu. Neyse kırdıysam affola. Görüşürüz, kendine iyi bak.

29 Şubat 2024, 12.05
Yazdığın son yorumda, özellikle “Gmsnn’ye yanlış çıkarım yaptığını” söylediğin yerden itibaren yazdıklarının “fikir” olmadığını söyledim. Kavram ve anlam kargaşası olmasın. Bu senin üslubun olabilir, tarzın olabilir,o beni ilgilendirmez. Halka açık bir şeyler yazıyorsan da herkesi ilgilendirir. Ben seni kırmamaya çalışarak kendimi ifade ettim Bilgem, gerisini sen bilirsin.

Olayların gelişimi bilmediğini, kişileri de tanımadığını söylüyorum, lafı nerelere getirmişsin. Hele şu “niye Gmsnn’yi değil de seni… şeklinde devam eden kısmı okuyunca, bundan fazla cümle kurasım da gelmiyor sana. Ben fikrimi söylerim konu blog olsun ne olursa olsun, ister tek ben rahatsız olayım, ister cümle alem rahatsız olsun filan festek. Siz de beni bi salın ya. Herkes her şeyi yazsın, herkes her küfrü etsin, e ortam böyle olacaksa herkesten önce ben izin isteyeyim. Yaşasın özgürlük.
29 Şubat 2024, 16.38
https://www.youtube.com/shorts/C_XQnL1Fs6A

Ah be şu YouTube videolarını yine bloglara yorumlara gömebilseydik çok güzel olurdu ama kahrolsunbağğzı telif haklarısmile Resmi

Şu video burada dursun, yarın gelicem yine buraya. Ortada ayırmaya çalışan benim ama çekim başlamadan önce 2 tarafı da fişteklediğim kayıt altına alınmamış smile Resmi
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın