gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Bir Nazını, Bir Seni Çok....

22 Temmuz 2015, 16.43
A- A+

            Bir kelebek gibiydin, göz kamaştıracak kadar güzel, o kadar narin ve bir o kadar ürkektin. İncinmeyesin diye sana dokunmaya kıyamıyordum. Kelebek gibi al aldın sen, gözlerin başka, saçların bir başka teninse bambaşkaydı tüm renkleri sende görmek mümkündü sanki. Gökkuşağı demeyeceğim sana, gök kuşağı yılda birkaç kez görünüyordu çünkü, oysa ben hep seni yüreğimde görmek istiyordum.

            Güzelliğin kelebek gibiydi ama ömrün uzun olsun isterdim, sen ol ki yanımda yediğim ekmeğimin tuzu olsun. Bir misafir değildin sen benim için, ev sahibiydin, yüreğim kabullenmişti seni, çabucak alışıvermişti sana, benimsemişti hali tavrını, belki sana kırmızı halılar sermemişti yüreğim ancak uğruna yerlere sermişti kendisini, her gelip geçişinde seni ağırlamak, seni üzerinde taşımak istiyordu. Hiç şikâyet etmedim senden, hiçbir nazını çok görmedim, naz yapmak yakışıyordu sana, biliyorum ki her nazın altında “sev beni” demelerin yatıyordu. Bende hep sevdim seni hem de çok sevdim. Sen benim güzelim, sen benim gönlümü çalanımdın.

            Gönül kuşumdun benim, ani çırpınışların, o yürek atışın, seni ele veriyordu, sende benim gibi tadımlık sevmemiştin, doyumluktu her dokunuşun,  memnundu bana bakan bakışın. Bir saray değildi yüreğim, sen gelince saraylaştı, pek masumdu yüreğim, senden sora seni seviyorum diyecek kadar haddini aştı. Bir delikanlı hali vardı onda, sendin ona bu hali tattıran sendin onu bir bakışınla utandıran. Mahcuptu yüreğim,  her önüne geleni sevmemişti, bundandır ki kimseye seni seviyorum dememişti, her bu kelimeyi kullandığımda hala yüzüm kızarır utanırım, nedense bu kelimenin her bitişinde ise umutlanırım. İnsanız çekilen acılar ve güzellikler gün gelince unutuluyor, bir seni unutmadı o masum yüreğim, çünkü hala yüreğimde ayak izin duruyor. 17.07.2015

YORUMLAR

22 Temmuz 2015, 19.45

         Ya "yakışık" diye bir şey vardır. Hani bazı zamanlar, bazı şeyler ertelenir filan... Hiç mi psikolojiniz etkilenmiyor sizin gündemden? 32 kişi ölmüş, 1'i asker, 2'si polis gencecik 3 şehit vermişiz. Hiç mi etkilenmiyorsunuz da oturup koltuğunuza, "hangi fevkalade(!) aşk yazımı eklesem" diye düşünüyorsunuz? Üzerinde konuşabileceğiniz tek konunun bu olduğunu anlayabilirim, ki bence gram fikriniz yok aşk üzerine ama bari susma hakkınızı kullanın. Şu gün, şu ortamda hala "kelebeğim, böceğim, gökkuşağım, güvercinim" teranesi ya, pes vallahi. Gıy gıy da gıy gıy!
23 Temmuz 2015, 00.14
Gözler başka, saçlar baskaymış doğal olarak tende başka oluyormuş demek ki Bu bilgilendirme için teşekkür ederiz ..
Şu blogda bu tür dramatize yazılardan gına geldi yemin ederim. Saygılar ..
23 Temmuz 2015, 10.10
Öyle diyorsunuz doğruda diyorsunuz ama sonra birileri yorumumuzun altına yazıyı okumadan sırf muhalefet olmak için "itinayla blogtan soğutulur" yazmasın? 
Heralde o kadar kendini öven biri 180 derece dönmez diye düşünüyorum.
23 Temmuz 2015, 13.41
Bakın Cezbe hanım. Psikolojiniz hiç mi etkilenmiyor demişsiniz. Elbette etkilenmmesi mümkün değil. Hele Asker Polis ve günahsız insanlar içinse o daha bambaşka olur. Hadi ben düşünemedim attım bunu diyelim. Siz bu kadar acı içinde gamyuna neden geldiniz, oyun oynamaya mı  kafa dağıtmaya mı.  Ben sizin bu yukarıda yazdığınız olayların içinden gelmiş biriyim. Neyin ne olduğunun farkındayım, ancak yazıyı atma zamanlamam yanlış olmuş olabilirr, onun için karşıdaki insanın nasıl bir hissiyat taşıdığını bilmeden bunu yazmanız hoş değildi. 
23 Temmuz 2015, 17.00

Blog portalın hanım Ağası gibi neyin doğru, neyin yanlış, neyin ne zaman paylaşılacağının söylenmesi hiç hoşuma gitmedi yine. Daha önce bunu Bir Adam'ın yazısı için de yapmıştın.
Bu tavırlarından artık vazgeç tek doğru senin doğrun değil!
Bir yoga kitabında vardı, kendinin tam olduğunu düşünen bir insana hiçbir şey katamazsın, bu yüzden bütün fikirlerinizin ucunu açık bırakın, halkalarınızı hiçbir zaman kapatmayın der. Ama nerdeeeeee...
Benim dediğim doğrudur başka hiçbir fikri  tanımam modunda dolanıyorsunuz.

Birincisi gün içerisinde insan birçok duygu halinde bulunabilir ki bu doğal ve olağandır. Kızarsınız, üzülürsünüz, sevinirsiniz , zaten diğer sürekli üzgün duygu durumuna depresyon diyorlar. Hastalıklı değilseniz bunun olması gayet olağan.
Blog portal Cenaze eviniz değil, kaldı ki cenaze evinde de ağlanıp, tepinilmesine karşıyım ben,  siz gidene değil zaten kendinize ağlıyorsunuz. Keşke eski uygarlıklar gibi Ölümlerde şenlikler yapıla bilinseydi. Bu da farklı bir bakış açısı onlar da ölülerini törenle, şenlikle uğurluyorlar. Bakın ne kadar tezat iki durum var ortada.

 32 kişinin öldüğü, gencecik kızlarımıza tecavüz edildiği, sehit verdiğimiz durumlarda, bu ahkam kesenler, ilk önce faceteki profil resimlerini değiştirenler acaba hangi eylemde bulunmuşlar bunu çok merak ediyorum doğrusu. Laf söylemekle olmuyor. İdeolojileriniz uğruna, ülkedeki terörün bitmesi uğruna ne yaptınız? icraatlarınız neler?  Hayatınızın yaşam diliminin % kaçını buna adadıdınız? Bunu gerçekten çok merak ediyorum. Çünkü benim söyleyene hiçbir zaman tamahım olmadı, kişinin eylemine -fiiline bakarım.
Bu yüzden de ülke için güzel şeyler yapanları fiiliyatta görmek ve duymak istiyorum ve bu kişilere gerçekten derin bir saygı besliyorum. Ayrıca şuna da inanmıyorum değişim gelişim bireyden –topluma olan bir süreçtir. Toplumdan bireye inemezsiniz!

Buğrabey' e gelince onun tarzı bu demek ki. Kendini iyi olduğu alanda rahat hissediyor ve yazmak istiyor. Her basgitar çalan, klasik gitar da çalabilecek diye bir şey yok hatta bütün enstrümanları aynı düzeyde çalabilirim diyen biri var mı acaba? Unutmuşum Cezbecim sen bunu başarırsın hepsini mükemmel çalarsın......

Bırakın herkes istediğini istediği zaman paylaşsın burası özgür bir platform. Ben bugün güldüm diye ölenlere hiç üzülmedim mi? neyle neyi birbirine karıştırıyorsunuz, kimin hissiyatlarını sorgulamaya hak görüyorsunuz.  Yakıştırmadım….

23 Temmuz 2015, 18.07

Rune hanımın her kelimesine katılıyorum.Yorumu çok isabetli ve gerekli bir blog yazısı olmuş.Yüreklerinize ve elleinize sağlık rune hanım ve Buğrabey.

Hortlayan balık saygı çerçevesinden dışarı fırlayacak kadar hızlı hortlamış.Değerli yazarlarımıza saygısızlık içeren yorumlar yapılıyor,bu  çok üzücü.Bir blog okuyucusu olarak olumsuz eleştirilerin saygısızlık boyutuna ulaşmaması beni mutlu ederdi.

 Cezbe hanımın yazısını hayranlıkla okudum tebrik ederim kendisini fakat eleştirisine katılmıyorum.Tüm yazarlarımızın yeni yazılarını okumak için hevesle bekliyorum.

Sağolun,varolun!

 

23 Temmuz 2015, 21.44
Rune sizi kutluyorum. 
24 Temmuz 2015, 21.33
Önceliklebir  Ya Sabır,Sayın GONULCELEN_ siz daha benim nickimi doğru okuyupta yazamıyorsunuz ki başka yazıları okuyabilesiniz.Bu yazıyı yazan arkadaşa tarafımdan, şahsına  saygısızlık içeren bir yorumu yapmışım?Sizin daha yazıyı okumadan yorumları okuduğunuz ve balıklama yorum bölümüne daldığınız zaten burdan belli.Eğer gerçekten bu yazıyı yazan arkadaşın yazısını okusaydınız benim yazdığım yorumunda ne anlama geldiğini anlar, sonrada bu tür yazılardan artık bıkkınlık geldiğini dile gitirdiğimide çözerdiniz.Ama nerdee..Saygılar ..
25 Temmuz 2015, 01.21
Cezbe, yorumunu okuyunca, aklıma 4-5 sene evvel, burada tanık olduğum bir olay aklıma geldi. O gün, özel bir salondan epeyce şikayet geliyordu. Gelenlerin de, ortak söylediği; "oyuna giriyoruz, atılıyoruz", "genele, gak desek atılıyoruz, lütfen ilgilenin". Dedim ki, herhalde, salon sahibine yasak verdik, o da, siz beni nasıl yasaklarsınız, ben o kadar para veriyorum kardeşim diye, ortalığı ateşe verdi, önüne geleni atıyor salondan.

Hemen başka bir nickle girdim salona, ne olduğunu anlamak için. Gerçekten de, oyuna oturan pat diye atılıyor. Bu arada genelde, yöneticiler tarafından devamlı şu minvalde bir şey yazılıyor; "Salon sahibimiz bilmem kim abi, hakkın rahmetine kavuşmuştur, o yüzden bugün salonumuzda oyun yoktur. Eğlenmeye gelen, oyun oynayan, salondan atılır. Bugün yasımız var..."

Aptala döndüm okuyunca bu yazılanları, çünkü bu duyuruyu yaptıkları yer, oyun ve eğlence platformuydu ve insanlar, vakit geçirmeye, kafa dağıtmaya geliyorlardı buraya. Ancak, bazı aklı evveller, dedikleri kadar üzgünlerse ve yas tutmak istiyorlarsa, sitede işleri neydi, o salona neden girmişlerdi? Ya da olaydan bihaber insanlara, bu davranışı sergilemek de neyin nesiydi. Sonuçta, bu davranışı gösterenlere gereken yapıldı, olay tatlıya bağlandı.

Yukarıda başka arkadaşlar da yazmış ama ben de yazmakta fayda görüyorum. Sonuçta burası, eğlence sitesi ama vur patlasın, çal oynasın yapılan bir yer de değil. İnsanlar burayı, kendilerine bir sığınak olarak görüyorlar. Toplumsal olaylara canları da sıkılıyor olabilir, hepimizin sıkılıyor, ancak hangi birimiz, bu gibi terör olaylarından ya da ölümlerden sonra, hayatın akışında, arkadaşıyla gülüşmedi? Hangimiz espiri yapmadı yanında oturan arkadaşına? Hangimiz, bu tarz olaylardan sonra, tüm gün oturup ağladı, üzüldü?

Hiç kimseyi kandırmaya gerek yok, ateş sadece düştüğü yeri yakıyor. Biz 1 gün, bilemedin 2 gün üzülüyoruz (hatta empati yapıp, "iyi ki benim ya da bir sevdiğimin başına gelmedi" diyip, şer'den, kendimizce bir hayır çıkartıyoruz ), geçip bitiyor.

En önemlisi de, kimin hakkı var, kendisi gibi düşünmüyor, davranmıyor diye, bir başkasına ağzının payını vermeye kalkmaya? Nasıl bu kadar cüretkar olabiliyoruz? 

Kaldı ki, bu yazıda aşk anlatılmış, vur patlasın, çal oynasın bir durum da yok. Siz çok üzgün olduğunuz günde bile, sevdiğinize "seni seviyorum" demekten sakınıyor musunuz? Ya da demeyi ayıp mı sayıyorsunuz?

Son olarak, yapmayın diyorum, ülke olarak zaten çok acayip bir kaosun içindeyken, her sabah kötü bir haberle uyanırken, bir de siz bireysel olarak bu kaosa katkı sağlamayın, insanları daha da fazla üzmeye çalışmayın.
25 Temmuz 2015, 01.52


         Gmsnn; herkesin olaylar karşısında farklı tepkileri olabilir. Sen öyle düşünürsün, ben de böyle düşünürüm. Düşündüğümü söylemiş olmam nasıl had bildirmek olarak algılanıyor onu bilemiyorum ben. Karşı fikir belirtmek "görüş" oluyor da, neden benimki öyle algılanmıyor? Bu yazıyı herhangi biri yazmış olsa, blogla alakası olmayan veya gerçekten rasyonel düşünen biri, yine eyvallah derim. Ben insanların tutarlılıklarıyla ilgiliyim. Gönül adamı modunda aşk yazıları yazan birinin hassas olması icabeder, yoksa hassasiyet sadece aşk veya karşıcins üzerine mi odaklanmış acep. Bu benim tepkim, ben nasıl yapılmış olanı beğenmiyorsam, siz de benim eleştirmiş olmamı beğenmeyebilirsiniz. Tutarlılık demişken, ucu kendine dokununca avamın dibine vurup ciyaklayan, sonra da gelip bu yazının altında "kim ne isterse yazar" deyip ahkam kesenler de aynı ölçüde tutarsızdır. Şekil  1A;

http://v2.gamyun.net/profilim.html?tab=uye-blog-detay&blogId=97550&blogName=onlar-karar-verir,-sen-degil---


         Sonra şu da ayrı bi tutarsızlıktır misal; birilerine hitap ederken "lakap kullanma" diye uyarıldığımdan beri tarafından, ben şahsım adına dikkat etmeye çalışıyorum. Bu yüzden çok yorumum redlendi, sen daha iyi bilirsin. Kurallar da tutarlı olmalı mesela. Bu yazının altındaki yorumlara gösterdiğin dikkat gibi, benim yazıların altında olup biten saçmalıklara da dikkat gösterebilsen ne hoş olurdu.



          Gönülçelen; tşkr size de...




25 Temmuz 2015, 01.58

Sayın HORTLAYAN balık beyefendi,hiç bir nicki aynen yazmakla uğraşmak zorunda değilim.Ayrıca,herkes istediği konuda yazar.Size gına gelmişse okumazsınız.Hiç bir yazara ,kimsenin bu konuda yazma demek gibi bir hakkı yok bence.Bu saygısızlıktır.Kaldıki siz birde dalganızı geçmişsiniz.

Sizden cevap istemiyorum.Yazarsanız eğer,size cevabım şimdiden hazır.Hemen verebilirim.

_Bazen susmak en güzel cevaptır._

 

25 Temmuz 2015, 10.55
tsk ler blog icin, baya emek sarf edilmis anlasilan
25 Temmuz 2015, 22.35
Şu tutarsızlık meselesine değinip kapayacağım konuyu kendi adıma. O paylaştığın blogtan önce biliyorsun ki benim " Geçmişe takıntılı kalmak" bloğum vardı ve sen o bloğa yorum yapmak yerine tutup tamamen tezadını savunduğun anti-blog yazdın. Yazdığın blogta da hep benim bloğumdan kısımlar alıp kendince göndermelerde bulundun. Bunun üzerine ben sert bir yorumla giriş yaptım ve demek istedim ki ayrı bir blog yazacağına benim bloğum altına yorum yapsaydın ben senin hakkında yapıcı olmak istiyor diye düşünebilirdim, yani sana o konuda blog yazamazsın demedim. Zamanlama ve niyet durumu söz konusu bu yüzden şu tutarsızlık savın pek bir alakasız olmuş.
Ben kimsenin yazdığı ne konuya karışırım, ne de tarzına sadece uslubuna karışırım...
26 Temmuz 2015, 00.32

         Gmsnn, yazdıklarını sakin kafayla bugün tekrar okuyunca verdiğin örnek üzerine düşündüm, yazmak istedim o yüzden. Hani yazı dahil olmak üzere düşünmemi gerektiren tek şeyin dün okuduğumda belki kızdığım ama üzerine düşünmeme neden olduğu için bugün hiç de öyle algılamadığım yorumun oldu. Verdiğin örnek, yaptığın kıyas yerinde mi, değil mi bilmiyorum, ben sadece dışarıdan gerçekten çok ahmakça görünen o salondaki insanların ruh halini düşündüm, salonun sahibinin oradaki insanlarla nasıl bi yakınlığı olduğunu bilemiyorum tabii. Bunu sorgularsam eğer en büyük hadsizliği işte o zaman yapmış olurum, bana öyle geliyor. Neticede bi ölüm söz konusu. Burası oyun sitesi tabii ki, insanlar buraya sığınıyor, ben de dahil olmak üzere özellikle hayatın gerçek acıları üzerime çok fazla yüklendiğinde giriyorum, kendimi oyuna veriyorum, blog vs. oyalanıyorum işte. Ama cenazede çiftetelli çalınmaz, bu demek değil ki müzik dinlenmez, ama cenazenin yakışığı klasik müziktir. Zaten eleştirim de "yakışık olma" üzerindendi benim.  Ayrıca iritasyon oluşturmamasının bence tek nedeni bu yazının aşk yazısı olması, AŞK yazısı değil. Neyse ben özel salon muhabbetine döneyim tekrar.


            Özel salon adetlerini  bilmiyorum, elbette yapılması gereken şey belki salonu kapanabiliyosa üyelere kapatmak olabilirdi, salon opları tarafından yapılması gereken. Senin yetkili olarak nasıl bi çözüm ürettiğini de bilmiyorum. Ama sonuçta öyle veya böyle orda insanlar "yasımız var" diyor, bir nedenle orada toplanmışlar. Yoğun stres altında olan insanların saçmalamasından doğal bir şey olabilir mi? Dışarıdan bakınca, dediğim gibi ahmaklığın daniskası olan bi tutum içersinde olan salon yetkililerini, bu açıdan baktığımda mazur görebilirim ben. Senin de dediğin gibi "ateş düştüğü yeri yakıyor" çünkü. Adamın yeni anası, babası ölmüş mesela, gitmişsin taziyeye, bütün gelenleri "defolun" diyerek kovuyor. Ben bu insana normal bi ruh halindeki insan muamelesi yapamam ki... Bak bu da benim fikrim. Bana, anlattığın durumda en tuhaf gelen; sürekli "oyun yok" vs. mesajları verilmesine rağmen oyun oynamakta ısrar eden, hatta atılınca hiç üşenmeden bunu siz yetkililere ileten üyeler oldu. Yahu salon mu yok, mantıklı veya mantıksız git başka salona oyna ölür müsün! 



          Bir de aklıma senin 3 yıl önce yazdığın bi yazının altında olanlar geldi. "Bu acıdan, trajediden komedi çıkmaz" muhabbeti... Benim yeni yeni yazmaya başladığım dönemlerdi. "Böyle bi trajediden komedi çıkmaz fakat yazarın kötü niyetli olduğunu düşünmüyorum" gibi bi yorum yapmıştım. Yazarın kötü niyetli olmaması, öyle bi trajediden komedi çıkmayacağı gerçeğini değiştirmiyordu ama. Velhasıl; benim öncülüm mutlaka akıldır, fakat tek başına akıl da insana robotik ve yüzeysel bakış açıları getirir.


26 Temmuz 2015, 14.13
elinize yüreğinize şağlık gönül çelen çok güzel cevabınızı vermişiniz sizi kutluyorum .
27 Temmuz 2015, 04.44

Sevgili Duslem_ teşekkür ediyorum.

Ben aslında kendmden başka hiç bir canı üzemiyorum.Horlayan balık arkadaşımızıda üzmek istemezdim fakat hayatta en nefret ettiğim şeylerden biridir SAYGISIZLIK.Gördüğüm an diken diken oluyorum.:(   Hatta bu konuda bir anasözü bile yazmış bulunuyorum :))

_SAYGININ BİTTİĞİ YER SEVGİNİN MEZARIDIR._

                                                                                           Sevgilerimle..

27 Temmuz 2015, 11.56
Konuyu kapatmayacaksınız RЦИЄ, :)
 Sadece "Şimdilik" kaydıyla susacak, başka bir yerde, başka bir fırsat bulduğunuzda, başka bir biçimde açacaksınız tekrar.:) -Aynen, şimdi de benim yaptığım gibi- Vurdum davula, ses geldi dümbelekten tarzı dalacaksınız bu blogda da yaptığınız gibi. Burada az da olsa tanıyoruz bazılarımızı.:)

Neyse, dayanamayıp da yazmak istediğim konu, "... sadece üslubuna karışırım" cümlenizdeki üslup meselesi. Güldürdü beni tuhaf tuhaf.:))) Allah aşkına bu cümle, sizce de mantıklı ve inandırıcı mı, yoksa "Buyrun dostlar beni alışverişte görün." mü? Bence 2. bölümü oynuyorsunuz. Siz düşünen bir insansınız, diyelim ki sarf ettiğiniz cümle gibi davranıyorsunuz; buna hakkınız var mı? Yani başka birinin üslubunu hizaya getirme çabasına? Bence yok. Özellikle bizim gibi ülkelerde, (genelleme yapmıyorum. Bazı diyorum) ana-babalar, akrabalar, öğretmenler, arkadaşlar hatta sokaktaki herhangi biri pervasızca, kendine uymayan üslupları yargılama hakkını kendinde buluyor ne yazık ki... Küçük örnek, burada bir blogunda "b.k" sözcüğünü kullandı diye bir arkadaşımızı adeta linç edecekti gerçek hayatında "yüksek şahsiyet, her biri birer asilzade(!)" olan hanımefendiler, beyefendiler.  Şahsen ben, sadece bana, şahsıma kullanılan üslupla ilgiliyim ama ne yazık ki bazen aşırı, ciddi haksızlık gördüğüm durumlarda ben de karışmadan edemiyorum.  İnsanız işte!..

Haydi burayı da geçelim, siz RЦИЄ,  siz "üsluptan rahatsızım" diyen siz, şu blog altındaki, sadece Cezbe için gelip attığınız mesajdaki üslubunuza hiç dikkat ettiniz mi?  "Hiç hoşuma gitmedi yine." gibi, aslında Cezbe'ye yakıştırmaya debelendiğiniz "Blogdaki hanım ağa" tavrınızı,  "vazgeç" gibi emir içeren sert, bilmiş bilmiş öğütler savuran  üslubunuzun farkında mıydınız?  Mesela bu tavır da benim hiç hoşuma gitmedi okur okumaz -ama o zaman ses etmemiştim, sabır zorladınız siz.- ee ne yapacağız şimdi?..:)  "Benim üslubum seninkini döver" raksları burada hep vardı, ve devam da edecek, bunları biliyoruz. Çünkü biz buyuz; her daim dümbelek sesinin yoğun duyulduğu vurmalı sazlar orkestrası...:)
Hani şu tutarsızlık konusu var ya; Cezbe'nin sadece blog adresi verdiği, sizin de "Nalıncı keseri" özetinizde söz ettiğiniz, işte o örnek tam anlamıyla doğru örnek, bunu siz de biliyorsunuz ama aaahhhh işte ah! Var ya bizim "Aman benim b.kum çivide asılı dursun düşmesin!" hallerimiz...:) Gidin tekrar okuyun o blog altında yazılanları; Cezbe'nin - bence gereksiz ve değmeyecek- çabayla size izahına rağmen "üstüme yapışmak" gibi çirkinleşiveren,"yem attın yedin" gibi avamlaşan, alaycı hallerinizi. Benimle olan eski diyalogunuza girmek istemiyorum.:)Lütfen! Burada üsluptan, seviyeden söz edecek, başkalarına ders vermeye kalkışacak durumda olup olmadığına, yani önce kendisine baksın kişiler.
Blog sahibi arkadaştan özür diliyorum, blogdan uzaklaşıp burayı yine arenaya çevirdiğimiz için.:)  "Yine" diyorum sevgili gmsnn, siz de çok iyi biliyorsunuz ki insanoğlu dümbeleklikten vaz geçemiyor. E bir dümbelek tıngırdamaya başlayınca, ötekiler de heves ediyor galiba.:) Tartışma konusunda, nadir de olsa Cezbe ile tamamen farklı düşündüğümüz  bir durum ama adı üzerinde işte:Düşünce... O yüzden "Vayyy! Seeenn ha!" diye de girişmem meseleye.:) Ben en istikrarlı dümbelek hallerini Cezbe'nin bloglarının altında görüyorum, bekliyorum da, tanıyorum zira artık o sesleri. Yalnız son blogunda, "Kahverengi"nde bir tanesi yoktu, hasta falan değildir, tatilde falandır umarım.:))
27 Temmuz 2015, 13.06
@GONULCELENN_  içinizde ki gizli saygıyı dışarı çıkarıp karşınızdakine yansıtmak bu kadar zor olmasa gerek, değil mi? Siz yorum yapma sebebimsiniz kıymet biliniz.

Ne demek "hiç bir nicki aynen yazmakla uğraşmak zorunda değilim" bu ne demek oluyor yahu, yani ben sizin karmaşık nickinize karşılık saf ayağına yatarak ve kısaltarak gö....veren yazabilir miyim? Yapmayın kopyala yapıştır yapmak bu kadar zor olmasa gerek...

Ayrıca  blog sahibini tenzih ediyorum alınmasın lütfen. Blogları genelde 1-2 yorum alan, yorum sayısı ve okuma bakımından hiti yüksek bloglar geneli. Kötü yazıyor demiyorum, sadece kötü okuyuculara sahip diyorum.

Çünkü bu kötü okuyucular münakaşayı seviyor, aslında en büyük haksızlığı da blog sahibine onlar yapıyorlar. 

İşin etiklik kısmına  bakılmayacaksa, "ya olabilir, sonuç olarak burası bir oyun sitesi" denilecekse, kardeşim bu olaylara sevinen insanlarda var. Yani ben görüyorum çevremde sevinen yüzlerce kişi, sosyal medyada gördüğüm binlerce kişi var. Ülke geneline oranladığım zaman içinizde sevinen insan baya birçok, üzülen insan baya bir az. 

Madem işin etikliğine ve saygısına bakmıyoruz, bu katliamı öven yazı gelirse, antitez şeklinde yazılırsa onlarda yayınlansın. 
Nasıl olsa burası bir oyun ve eğlence sitesi. Tamam ben aşk ve alkol alma hikayelerini merak ediyorum ve heyecanla takip ediyorum o ayrı konu ama bunlarda yayınlansın. 
Yoksa yönetimin oyun&eğlence anlayışı bilmem kimin sürekli alkol alma hikayelerinden veyahut bilmem kimin aşk hikayelerinden mi ibaret. Sürekli bunları okuyunca, "ya bizim 18 yaşından küçük üyelerimiz var, alkol hikayesi okurlar aman zeval gelir, iyi bir b*k sanarlar; bu bizim yeşil aycı kimliğimize yakışmaz" demeyip eğlenmeye devam mı ediyorlar?

Merak ettiğim bunlar, cidden eğlence anlayışınız bumu? "Geçen gün bir 70'lik içtik"  cümlesiyle eğlenen insan varsa ben daha fazla yer kaplamak istemiyorum.
27 Temmuz 2015, 17.14
Sat_Agraha
:)) Kırmızı yakışmış bana. Cezbe eğer cevap verseydi oturup şu an bunları yazıyor olmazdım çünkü defalarca konu konuşuldu. Ama bukadar ısrarlı sorular sormussunuz sizi kırmak olmaz ;) Hem bu yorumuzu okuyanlar da aydınlansın tek görüşü dinlemesin ama değil mi? :)

Öncelikli yazdığınız yorumda konuyu tek taraflı değerlendirmişsiniz. Biraz daha objektif ve geniş kapsamlı olayları değerlendirmenizi tavsiye ediyorum. Eğer bir olay değerlendirelecekse sıralama önemlidir? sizce önemli değil mi?  siz Cezbenin bu bloğa yaptığı saldırıyı, tavrı ve uslubu onaylıyor musunuz?

 Benim haksızlığa tahammülüm yok küçüklüğümden beri böyle  ayrıca bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın durumum da yok. Hayatımda etki-tepki prensibi çalışıyor. Ne kadar etki o kadar tepki. Cezbe ne düzeyde çirkinleşmisse onun seviyesine inip cevap vermek adına aynı düzeyde çirkinleşebiliyorum bazen :) böyle karşı tarafın daha iyi anlayabileceğini düşünüyorum. Yani Cezbe ilk yorumu yaptı Buğrabey birşey hissetti değil mi? İşte aynı Buğrabeyin hissettiğini Cezbeye hissettirmek istedim...Benim adalet kavramım böyle işliyor...

Ama olması gereken bu mudur tartışılır her durumda sakinliğini ve zerafetiini korumalı insan ama dediğiz gibi hepimiz insanız... Ayrıca dip not hiçbir zaman etkiyi oluşturan  taraf olmadım herzaman etkilere karşı tepkimi koydum. Bu kısım çok önemli göz ardı etmeyin bence.

link paylaşılınca ve aradan zaman geçince tekrar bir tartışmayı okuyayım madem deyip okudum zaten, özeleştiri yapmayı seven biriyim.
İlk eleştirimi çok sert bulmadım açıkçası sonrasında  verilen cevaplar üzerine ben de çirkinleşmişim. Çocuk değiliz Cezbe ısrarla ben senin bloğunla alakalı  yazmadım dese de bloğun içeriği ortada benim bloğun adı bile kullanılmış.
Aynı bloğun altında bana iftira bile atılmış misal bilip bilmeden :) bunun farkındamısınız mesela? istediğin bu ozaman al böyle yorum yapılır denilip çirkinleşilmiş bunun farkındamısınız ? eee malum yukarıda dediğim gibi etki-tepki ...

Hak edene hak ettiği gibi davranılır. Sokmaya çalışana gül atacak erdeme ulaşamadım henüz.

Benim ne zaman tutup birinin bloğuna lodoslama dalıp çirkinleştiğimi gördünüz?  Olayı değerlendireceksiniz tek taraflı değerlendirmeyin ltf. Tamam insan yakın olduğuna sempati gösterir korumaya kollayama çalışır anlıyorum da durum değerlendirmesi de biraz makul olmalı ama değil mi?

Buğrabey ben de özür diliyorum...






27 Temmuz 2015, 21.24
Arkadaşlar...
Belliki sizler bende burada daha eski ve daha bir birlerinizi tanıyan arkadaşlarsınız.
Yapılan yorumları okuyorum, inanın laf uzamasın bitsin diye yorum yapmaktan da kaçınıyorum. Ben insanları kırmaktan çekinen biriyim, yazarken yazılarıma da itina ile bakmaya kırıcı bir şey varsa yazmamaya gayret gösteriyorum. Ancak benim yazıla alakalı olmayan ve bir bilerini suçlayan yorumlar yapılmaya başladı. Lütfen böyle yorumları benim yazımın altında yapmayınız ben böyle bir birlerini kırıcı yazıları yazımın altında olsun istemiyorum. Yorumların katıldığım arkadaşlarım oldu onlara buradan teşekkür dahi yazmadım ki laf uzayıp sakız haline gelmesin. 
        Sizlerden rica ediyorum, lütfen bu gibi yorumlara bir son verelim, hangimiz dört-dörtlük insanlarız ki hepimizin kendince yanlışları olabiliyor benim yanlışımda  zamanlama hatası olabilir ama inanın bir kasıt yok. Gerçi yazımda lay lay lom da yoktu ki önceki yorumda da bahsettim ben o olayların içinden gelen biriyim ve ben o olayları birebir yaşamış biriyim, polis- asker zara görecek ben onları görmemezlikten gelecek ne bir duyguya  ne de bir yapıya önem veririm. Ben hala o insanların bir parçasıyım ve öyle de olacak. Söz vatan ve bayrak ise gerisi teferruattır benim için.
Lütfen yorumlar bir son bulsun ve kırılansanız da, kıransanız da buraya yazmayınız. 
Teşekkür ederim.
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın