
PREVANTORİUM2
PREVANTORYUM-2 Bin dokuz yüz elli bir yılının sonu... Henüz on iki yaşıma girmek... Devamını oku
PREVANTORYUM-2 Bin dokuz yüz elli bir yılının sonu... Henüz on iki yaşıma girmek... Devamını oku
Blog yazmak için harika bir gün , yağmur yağıyor geceden beri ve hava ağır kasvetli arada gürlüyor alttaki insanlara kızarcasına ; kendinize gelin diyor sanki !!! ve ben br arkadaşımın bir yazısını okurken bu bloğu... Devamını oku
PALTO Altı yıl Kepirtepe Öğretmen Okulu'nda, iki yıl İstanbul Eğitim Enstitüsü'nde olmak üzere... Devamını oku
Üzerimden yanık kokusu geliyordu. Başkaları fark ediyor muydu bilmiyorum. ------------ O gece üzerime abanan kötü ruh, kalbimi yerinden söküp çıkarmış; önce yakmış sonra da bir kısmını yemişti. Acıdan ve korkudan bayılmışım sanıyorum. Uyandığımda,... Devamını oku
Prevantorium- Sanatorium Verem, ince hastalık, tüberkloz... Bin dokuz yüz ellili yılların ölümcül hastalığı... Veba, kolera kadar olmasa da, verem de korkulu bir afet... Henüz önleyecek ya da tedavi edecek bir ilaç yok. Semtlerde verem savaş dispanserleri var.... Devamını oku
Yaşama Dair. İlkokul yıllarında okul tatil olunca; çifte koşulmayan, buzağı, dana, düve malak,... Devamını oku
Ankara 2 Ankara'ya geldikten sonra TRT'de seslendirme yapmaya başladım; sevdiklerim dostlarım oldu. Sevgili... Devamını oku
Ankara Ankara bir gizemli şehirdir. Önce yadırgarsınız; sonra tutulursunuz. Ankaralı değil Ankara olursunuz.... Devamını oku
Komşu sokakta rastlardım ona, yanında hep kız kardeşi olduğunu düşündüğüm dünya güzeli de olurdu. El ele tutuşup arşınlarlardı sokağı usul usul... Öyle neşelilerdi ki karşılaştıkça selamlaşırdık hatta gülerek öpücük yollayıp el sallardı ikisi birden. Bir zaman sonra... Devamını oku
Belki bir gün karşılıklı bir kahve içeriz. Gözlerim gözlerin de olur kimi zaman. Kahve ile hiçbir zaman aramız olmadı. Bilirsin sevmem o acı tadını ama yine de sana eşlik etmek adına katlanırım. Kızarsın “ sevmiyorsan... Devamını oku